@kitaplardakaybolms
|
TÜFEĞİMDEKİ KOREOGRAFİ
BÖLÜM 1
Ayaklarım! Ah! Bileğim! Evet sevgili okur, ben bir dansçıyım. Üstelik baya iyi bir dansçı. Kendimi övmek gibi olmasın ama gerçekten iyiyim. İstediğim her tür dansı yapabilirim. Ve şimdi, bir bale gösterisinden çıktım. Diğer insanların bale yaptıktan sonra başları döner mi, ayak bilekleri acır mı, bilmiyorum, ama benimkiler acıyor. Muhtemelen her zaman olduğu gibi bir iki gün fazla yürümemem gerekecek. Her neyse biraz kendimden bahsedeyim. Benim hakkımda ilk öğrendiğiniz şeyin dansçı olduğum olması üzücü. Neyse, ben Duygu. Duygu Ece Topçu. Annem Meryem Ece Topçu. Babamı tanımıyorum. Ben bir aylıkken annem evi terk etmiş. Nedenini kaç yaşıma geldim hala bilmiyorum. Gerçekten 26 yaşıma geldim ama hala bilmiyorum. Ama tahminlerim babamın annemi dövdüğü yönünde. Peki babamı tanımak veya nerede yaşadığını ne yaptığını bilmek, görmek istiyor muyum? Hayır. Annem gittiyse bir nedeni vardır. Annemi çok seviyorum. Beni her anlamda destekledi ve desteklemeye devam ediyor. Üstelik sadece 45 yaşında. Genç değil mi? Aslında genç olasına üzülüyorum. Beni bu kadar genç doğurmasına. Annem evden ayrıldığında babasının yani dedemin mirasından ona kalan payla yaşanabilecek küçük bir ev almış. Annem zaten öğretmen. O yüzden elde ettiği belli bir maaşı da varmış. Onunla da evin ihtiyaçlarını ve benim ihtiyaçlarımı karşılamış. Şu ansa ben aynı evde annem ve evin ihtiyaçlarını karşılıyorum. Ne kadar genç olsam da çocukluğumdan beri dans ediyorum. Bu yüzden kısa sürede daha fazla dans gösterilerine katılabildim popüler olmadan önce. Her türlü dansı küçüklüğümden beri denedim. Ama en sevdiğimi soracak olursanız ben daha çok hareketli dansları sevdiğim için hip-hop derim. Bunların dışında dediğim gibi küçüklüğümden beri yani 4 yaşımdan beri dans ediyorum. Önce tabi ki baleyle başladım. Fotoğraflarım her yerde. Ah, çok tatlı gözüküyormuşum. 2 sene baleden sonra 1 sene vals yaptım. Düşünebiliyor musunuz? 6 yaşındaki Duygu partneriyle acemi bir şekilde vals yapıyor. Ayy çok tatlı. 7 yaşıma girdikten sonra 1 sene modern dans denedim. Aslında fazla sarmadı ama yine de eğlenceliydi. Annem beni bir sene de kpop dansları denememi istese de kpop sevmediğim için itiraz ettim. 8 yaşımda daha hareketli danslar öğrenmeye başladım aynı anda hem hip-hop hem de sokak dansı öğrendim. Zaten ikisi de birbirine benzediği için hareketler çok zor gelmemişti. 4 sene boyunca hem hip-hop hem de sokak dansı yaptım. Arada bırakmam istediğim zamanlar oldu ama annem bana hep destek olduğu için beni tekrar gaza getirdi ve ben dans etmeye devam ettim. 12 yaşımda tangoya başladım. Bir sene orada kaldım ardından halk oyunları öğrendim birkaç tane. Onları sahnede sergiledim arkadaşlarımla. Aynı zamanda salsa’da öğrendim. 14 yaşıma geldiğimde ise buz dansını denedim. İlgimi çektiği için 2 sene devam ettim buz dansına. 16 yaşımda ise konservatuvara dans okumaya gittim. 4 sene genel anlamda azar azar çoğu dans türlerini öğrenip 19 yaşımda mezun oldum. Daha süte sonra direk dansı ve balo dansını öğrendim. Toplam 4 senemi de direk dansına ve balo dansına verdikten sonra geldim 24 yaşıma. Kalan 2 senede bir cast ajansından teklif aldım ve oraya gittim. Aslında 19 yaşımda ve ondan sonraki yaşlarımda arada sırada katıldığım yarışmalar ve kazandığım paralar vs. oluyordu ama hiçbir ajansta işe girmemiştim. Annemin öğretmen maaşıyla ve benim katıldığım yarışmalardan kazandığım paralarla geçiniyorduk. Şu anda ise çok şükür ki geçim sıkıntımız yok. Annemle mutlu mesut geçiniyoruz. Gelelim şu anda ne yaptığıma. En başta dediğim gibi bir bale gösterisinden çıktım. Ben ne kadar en çok Hip-Hop sevsem de beni ajanstakiler bale de daha yetenekli buluyorlar. E tabi, 4 yaşımdan beri aralıklarla da olsa bale yapınca bileklerim falan hep ona göre yapılandı. Ayaklarım falan hep yamuk duruyor. Neyse yere acıyla oturduğumda sahneden diğer kişiler geliyordu. En yakın arkadaşım Buğlem yanıma oturduğunda bana ne olduğunu anlamaya çalışıyordu. “Ayaklarım ağrıyor Buğlem. Her zamanki gibi.” Anladım anlamında kafasını salladı. En yakın arkadaşım Buğlem. “O kadar da yorucu değildi bence ya.” “Tabi sana yorucu olmaz. Sen başrol değildin!” Gülmeye başladı. Allah’ım ya! Çıldıracam. “He bu arada, Bora ile de çok uyumluydunuz.” “Ayy, gerçekten mi? Güzel olmuş mudur ki?” “Olmuştur kız. Bak geliyor.” Biraz bekledikten sonra tekrar konuştu. “Sana doğru geliyor. Buraya geliyor. Duygu Ece! Ben gidiyorum. Sakın panik yapma.” “Ne?” Başka bir şey demeden Buğlem oturduğum yerden uzaklaşmıştı. Ben peşinden bakarken yanıma Bora oturdu. Ah çok yakışıklı! “Duygu,” Başımı ona çevirdiğimde nefes nefese kalmış bir şekilde bana bakıyordu. “Efendim?” “Çok iyiydik.” “Çok iyiydik. Beraber başardık.” Tam Bora’ya bir gün yemeğe çıkabilir miyiz diye soracakken sekreterim yanıma geldi ve konuşmaya başladı. “Ece hanım, özel bir seyirciniz çok ısrar etti sizinle görüşmek için.”
|
0% |