
Hani bir olay olurya hayatınız o olaydan öncesi ve sonrası olarak ikiye ayrılır işte tam şuan benim hayatım iki parçaya bölünmüştü. Hani ben diyordumya hep birinin şahidi olmak istemişimdir diye . ben birilerinin düğününde şahitlik yapmak istemiştim.
Birilerinin ölümüne şahit olmak istememiştim.
Kandan korkmazdım ben bir doktorum ama bu kan bembeyaz bir gelinliği bir kefen yapıyorsa işte o zaman korkardım. Parçalanan bir bedenin içinden akıyorsa korkadım.
Yeşil ışığın yanmasıyla Leylaların arabası hareket etti tam o anda hafızamdan silmek istediğim o olay yaşandı. Kulaklarımı sağır edecek bir korna ve fren sesi geldi önce sonrasında bir çarpışma ve sokaktaki insanların çığlıkları.
Bizim arabanın ani fren yapmasıyla olayı anlayabildim. Gözümdeki yaşlar akın akın akıyor ve ben kemeri çözmeye çalışıyordum. Kendimi dışarı atar atmaz arabanın yanına koştum. Bir taraftan bağrıyor bi taraftan yerde ki kan gölünün seyri gözlerime geliyordu. Doruk ne halde bilmıyorum. Çevredeki insanlar ambulans ve itfaye arıyordu. Birtek ben biliyordum gerçeği.
Araba ters dönmüş ve ezilmişti onların yaşama ihtimali yoktu…
Ayaklarımı yerde hissetmiyordum , ağlamaktan mı? Sanmam, Bu sahneyle ben ölebileceğim kadar ölmüştüm kuzenimin kanı elime bulaştığında ben ölmüştüm. Ayaklarım kendilerini yok saydıklarında sert bir şekilde yere düştüm ağlamaktan gözümü açamıyor söylenenleri anlamıyodum.
***
saatlerdir hastane köşelerinde bekliyordu herkes . Umutlu bir haber bekliyorlardsı içeden.Bir tek vera ve doruk yoktu. Doruk herkesten ayrı bir yerdeydi kimse yoktu, tıpkı gerçek hayatı gibi yanında kimse yoktu. Saatlerdir bir kapının önünde öylece bekliyordu. Bu güne kadar çok masumun ölümüne şahit olmuştu ama abisini morg kapısında beklemek ayrı koyuyordu insana.
Oradan canlı çıkan olmazdı normalde ve olmayacaktı, bunu o da çok iyi biliyodu ama yediremiyordu kendine. En mutlu gününde ölmüştü o evet mutlu olarak gitmişti ama arkasında bıraktığı kişi mutlu olamıyordu beklide mutluluğu ebediyete kadar yok olmuştu.
Tek bir şey düşünüyordu kafasında abisini öldürenleri bulup kendi eliyle öldürmek. O bir polisti ve bunun kasıtlı bir şekilde yapıldığını anlamıştı. Çokça polis ekibi araştırmış ama sahte plakalı bu aracı daha bulamamışlardı.
Bu düşüncelerin yanı sıra aklının bir köşesinde de o vardı. Hastene odalarının birinde yatıyordu oda , bayıldıktan sonra uyanmıştı ama kendini kitlediği için öylece cenin pozisyonunda yatıp gözünü dahi kırpmadan duruyordu, delirmiş gibiydi.
Herkes vahşet bir durum üzerindeydi. Şuan hiç kimse doruğun umurunda değildi.Şuan sadece yaşananları ve gerçekliği sorgulamakla meşguldü. Tüm yaşam coşkusu içine oturmuş gibiydi. Hayat aslında devam ediyordu ama tam olarak yaşamıyordu oda çünkü bir insan nefessiz yaşayamazdı.
Abisi onu bırakarak nefessiz yaşaması gerektiğini söylemişti. Annesi babası bir hikayeden ibaretti onun için, tek gerçek abisiydi. Polislik sınavında ve hayatının geri kalan her anında abisinden bir kesit vardı . Abisi her karede vardı. Ölmesi o kadar içini yakmamıştı içini yakan şey yaşayacağı hayatta artık abisinden bir kesit olmayacağıydı
Bu Doruk Ateş çelik , abisinin katilini bulmaya yemin etmiş bir Türk polisi.
***
Kaç saattir ve ne zamandır buradayım bilmiyorum. Beynimi işgal eden görüntülerle nasıl bir felaket yaşadığımı hatırlamam çok geç sürmedi.Uyuyor muydum ben acaba çünkü şuan kendime yeni gelmiştim ve kolumda bir serumla yatıyordum. Gözlerim ellerime kaydığında hala kan lekeleri vardı. Kurumuştu hepsi. Acaba onun kanıda kurumuş muydu damarlarında, yoksa asilce akmaya devam mı ediyordu. Ya yiğite ne olmuştu soğuk bir odada mı yatıyordu yoksa sıcak bir hasta odasında mı. Doruk ne yapmıştı acaba, peki ya diğer akrabalar.
Nasıl kıyıyorlardı insanlara. Hangi cani bunu yapardı ki ? haberlerde kırmızı bir yazıyla paylaşılan acı haberin sorumlusu olmak isterdiki. Ben hayatımı bu canilerin zarar verdikleri kişileri iyileştirmeye adamıştım.
Ben Vera lively insanları yaşatmaya çalışmakla kafayı bozmuş bir Türk doktoru.
***
İki hafta sonra.
“Hala komada olan Leyla lively ve toprağa verilen yiğit çeliğin katili bulunamadı” sertçe kapatmakla yetindim sadece , her akşam ve sabah aynı şeyi duymak iyi gemliyordu. Aklıma dün gece doruğun attığı kamera kayıtları geldi bir anda. Kendimi çok iyi hissetmediğim için açmamıştım ama artık açacaktım.
Bilgisayarımı açtım ve derin bir nefes alarak videoya tıkladım. Aklımdan hiç çıkmayan bir görüntünün yandan çekilmiş bir haliydi sadece. Tam 4 kez baştan izledikten sonra bir şey fark ettim. Tam kenarda siyah bir araç vardı park halinde . Plakası çok tanıdık geliyordu nedensiz bir şekilde. Daha önce nerede gördüğümü hatırlamaya çalıştım bir süre.
Aklıma gelen şeyle kaşlarımın çatılması bir olmuştu. Hatırlıyordum. Dedemin evinin arka bahçesinde görmüştüm oyun oynarken. O günden sonra ne dedem geri geldi nede o araba. …Aman tanrım… aklıma senaryolar geliyordu ama bunların tüm cevabı o evdeydi. Kendi kendime düşüncelerim bitince hemen hazırlanıp aşağı indim ve arabayı dedemin eski evine sürmeye başladım.
Ormanın ortalarında bir evdi. Allah bilir ne haldeydi şimdi ev. Eve yaklaştığımda nedensiz bir ter basmıştı. Arabayı tam evin önüne park ettim ve arabadan indim. Derin nefesler alarak eve yürümeye başladım. Evin her bir miliminde anılar saklıydı. Kapıyı açacaktım ki bir an kapının açık olduğunu fark ettim. Kim gelmişti ? korkuyla yanımda bulunan odun parçasını alıp eve giriş yaptım.
Etrafımı kolaçan ettikten sonra dedemin çalışma odasına girdim. Her yeri toz ve örümcek ağı kaplamıştı.Tüm kitaplar toz içindeydi. Elimdeki sopayı kenara bırakarak kitapları incelemeye başladım. Tozdan isimleri bile okunmuyordu. En son çalışma masasına yöneldim . Tozlanmış kalemlere ve kağıtlara baktım tam o sırada gözüme bir zarf çarptı hiç toz yoktu üstünde sanki yeni konmuş gibi.
Yeni konmuş gibi ?
İçimdeki korku git gide büyürken dayanamayıp zarfı elime aldım ve yavaş bir şekilde açtım. İçinden katlanmış bir kağıt vardı. Özenle kağıdı açtıktan sonra okumaya başladım.
Öncelikle selam hayatın nasıl gidiyor? Dur tahmin edeyim çok kötü değimli .yoksa birilerimi yaralandı. Öldürmeyi planlamıştım ama ne yazık ki beceremedim ama bu seni ve tüm aileni öldüremeyeceğim manasına gelmiyor. Yaşattıklarınızın aynısını yaşattırmadan sizi bırakmayacağım. Önce seni ve leylayı öldüreceğim ki evlat hasretiyle yansın aileniz. Siz benden biriciğimi aldınız bende ailenizden sizi sonrada tüm soyunuzu yok edeceğim. Korkma o kadar kötü değil alt tarafı yedi gün işkence falan yaparım. Yaşattıklarınızın bedelini ödeyeceksiniz. Sıradaki hedef sensin Vera lively ve unutma ki ben her yerdeyim.
Unutmaki ben her yerdeyim mi ?
Daha ne olduğunu anlamadan enseme yediğim sert bir darbeyle derin bir uykuya dalış yaptım.
Gözlerimi yavaşça aralamaya çalıştığımda başımın dönmesiyle tekrar kapama kararı verdim ve geri açmaya çalıştım.İki tekrardan sonra sonunda gözlerimi açmayı başardım . panik yapıp hemen etrafıma bakmaya başladım ama arabadaydım. Ne olmuştu bana. Derin bir nefes alıp önüme baktığımda önümde bir gazete vardı. Bunu bir anda görmek biraz irkilmeme sebep olmuştu. Sadece bir sayfaydı ve 26 yıl öncesine aitti.
Gazetede kaybolan bir bebeğin bir daha bulunamadığı hakkında bir yazı yazıyordu. Şuan parçaların hiç biri yerine oturmuyordu ve sağlıklı düşünemiyordum.neyin ne olduğu hakkında en ufak bir bilgim yoktu. Etrafıma baktığımda havanın kararmak üzere olduğunu fark ettim. Telefonuma baktığımda bir sürü cevapsız çağrı vardı ama tanımadığım bir numaraydı. Tam elli kere aramıştı. Kim olduğunu merak ettiğim için tekrar aramaya karar verdim ama çok ta önemli değildi aslında , çağrı tuşuna basmadan hemen önce parmağımı geri çektim.
Okuduğum mektubu biraz düşündükten sonra sıradakinin ben olduğunu söylediği nokta kanımı dondurmuştu.Doruğa haber vermeli miydim acaba? . Abisinin ölümü onu çok yıpratmıştı.
Telefonumun çalmasıyla bir an irkilerek telefona baktım. Annem arıyordu. Derin bir nefes alarak telefonu açarak kulağıma yaklaştırdım. Korkarak efendim diyebildim.
-Kızım…
Sesi ağlamalı geliyordu. Bir nefes daha alarak cevap verdim.
-efendim anne
Korktuğum şey olmasın diye dua etmekten başka bir şey yapamıyordum.
-Başımız sağolsu
Ölmekten daha kötü bir şey vardı o da yaşayan bir ölü olmaktı. Telefon ellerimden kayarken sadece gözümden yaşlar akıyordu. Olamazdı. O kalkacaktı yataktan. Gülecekti tekrardan , beraber eğlenecektik. Artık bunların hiç biri olamazdı. Beyazlarla evlendirecekleri kızı beyazlarla toprağa girecek ve o beyaz sadece toprakla değil onlar için kanla da kirlenmiş olacaktı.
Acı çekmek kahretmezdi adamı , acı çektiği şey kahrederdi.
O ölmüş ama sadece kendi gitmemişti , bizimde üstümüze nefes almamızı engelleyecek bir toprak atmıştı. Leyla lively bizi bekle orda…
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |