@kitapruhuzayda
|
"Işıl buradayız!" diye bağıran Serap'a doğru ilerledim. Okulun bahçesindeki bankta diğer kızlarla birlikte oturuyordu. "Günaydın kızlar." deyip bankın boş olan köşesine oturdum. "Yer misiniz?" diye sorarken elimdeki poşetin ağzını açmış elmalı kurabiyelerden kızlara da ikram etmiştim. O sırada Mert bize doğru geliyordu. Mert, eski sevgilimdi. "Işıl biraz konuşabilir miyiz?" diye sorarken eliyle saçlarını geriye doğru savurmuştu. "Olur konuşalım." dediğim gibi kızlara doğru döndüm. "Siz yiyin birazdan gelirim." Serap'a, "Çantamı sınıfa bırakabilir misin?" diye sordum. "Olur şekerim." dediğinde ise çantamı Serap'a verip Mert'i takip ettim. Kısa süren bir ilişkinin ardından ne konuşulabilirdi ki? Anlayamıyordum. Ona karşı bir şey hissetmediğimi defalarca kez söylemiş olmama rağmen bunu anlamamak için büyük bir çaba sarf ediyordu. Adımlarım hızına yetiştiğinde, "Depoya gidelim." dedi. Herhangi bir şey söylemedim. Okulun içinden giriş sağlayıp en alt kata indik. Bahsettiği depo her türlü kötülüğün cirit attığı gözden uzak bir yerdi. Yaklaştığımızda Mert cebinden çıkarttığı anahtarla deponun kapısını açtı. Girmem için yana kayarken hızla içeriye girip kendimi tozlu sıranın üzerine bıraktım. "Söyle bakalım neymiş derdin?" Mert içeriden kapıyı kilitleyip tam karşıma geçti. Ayakta durduğu için yüzü yukarıda kalmıştı. "Sensiz yapamıyorum." derken bana doğru eğildi. Eskiden sevdiğimi sandığım gözlerindeki ışıltıyı artık göremiyordum. "Bunu defalarca kez konuştuk," deyip hızla devam ettim. "Sen sevebileceğim bir erkek değilsin." Eliyle saçlarıma dokunduğunda kendimi geri çektim. Bana dokunmasını istemiyordum. "Bana istediğin neyse onu söyle Işıl, söyle ki o olayım." Bu kez ellerini her iki yanımdan sıranın üzerine bıraktı. Dirseklerinden tutarak onu uzaklaştırırken, "İstediğim tek şey benden uzak durman Mert." dediğim gibi sinirlenmişti. Onun aksine ben gayet sakindim. "Her an seni düşünüyorum delirtme beni!" Yeniden bana yaklaşacağını hissettiğim an oturduğum yerden kalkarak ondan uzaklaştım. "Aptal olma!" Ondan uzaklaşmama izin vermeden hızla kolumdan tutarak beni kendine doğru çekti. "Çek o elini!" diye bağırırken, bana "Nasıl bu kadar acımasız olabiliyorsun?" diyerek karşılık verdi. "Mert," dedim yeniden sakin kalmaya çalışarak, "Kolumu bırak ve şu siktiğimin kapısını aç, gideceğim." dedim son kelimemin üstüne basarak. O ise dediğimi yapmak yerine dudaklarıma yapışırken bir anda ne olduğunu anlayamamıştım. Kendime geldiğimde ona engel adına hızla göğsünden ittirdim. Mert geriye doğru savrulurken yanağına attığım tokatla daha çok sarsıldı. Bunu fırsat bilerek hızla davranıp pantolonunun cebindeki anahtarı çıkardım. Kapıya doğru ilerlerken, "İzin vermediğim sürece bana bir daha dokunursan seni öldürürüm, bilmiş ol!" dedim. Anahtarla kapıyı açarken ardıma bile bakmadan oradan uzaklaştım. Onu insan yerine koyup geldiğim için bin pişman olurken bu yaşanılanları unutmak adına hafızamdan hızla silip attım. Sınıfa çıktığımda hocanın gelmediğine şükredip Serap'ın yanına gittim. Bana soru soran gözlerle bakıyordu. "Bakma öyle, saçmalamanın ötesine gidemedi." dedim. O ise, "Okulun gözde çocuğunu mum ettin ya helal sana şekerim." dediği gibi sırama oturup avucumdaki anahtarı çantamın küçük gözüne koydum. Bu anahtara ihtiyacım olacakmış gibi hissederken Serap'ta yanıma gelmişti. Çantamı yeniden sıranın altına koyarken ona döndüm. Heyecanla, "Üst katımıza bir adam taşındı." dedim. "Sabah seni okula bırakan adam mı?" deyip ekledi. "Mert'i delirten oydu." "Mert umurumda falan değil Serap!" diye bağırdığımda sınıfa hoca girmişti. Biraz daha sessizleşirken, "Ama üst komşum şu günlerde tek odak noktam..." dedim. "Oturun çocuklar." Edebiyat hocamız Celal hoca gelmişti. Yoklama defterini açarken Serap bana doğru eğildi. "Peki boynundaki morluklar kimin eseri?" diye sorduğunda, "Ali'nin deyip." derse odaklanmaya çalıştım. Ama ne mümkündü. Serap'tan sakladığım pek bir şeyim yoktu. Uzun yıllardır arkadaşımdı. Ali'yi de biliyordu. "Bir gün başına bela açacaksın diye korkuyorum." Onu duymamazlıktan geldim. "Adı Kağan," derken Serap anlamayan gözlerle bana baktı. "Üst katımıza taşınan adamdan bahsediyorum!" Hocaya göz atıp yeniden Serap'a döndüm. Celal hoca yoklamayı çoktan bitirmiş derse giriş yapmıştı. "Ve bu gece o adamın evine gideceğim."
|
0% |