@kitapruhuzayda
|
Ne kadar bekledim bilmiyorum. Ama açılmasını istediğim kapı sonunda açılmıştı. Hemde hiç tahmin edemeyeceğim o kişi tarafından... Zor bela, "Ali?" diye fısıldarken karşımda olmasına anlam yükleyemiyordum. Çünkü o tamamen değişmiş gibiydi. Kıyafetleri, saçları, sakalları... Hepsi özenle hazırlanmış gibi. "Kağan, bir gün geleceğini söylemişti." Karşımdaki insan Ali olamazdı. "Kimsin sen?" derken sıkılmaya başlamıştım. Onun Kağan'ın evinde ne işi vardı? "İçeriye gel," deyip kenara çekildi. "Bilmen gereken çok şey var." Tereddüt dahi etmeden dediğini yaptım. Kapının eşiğinden girerken Ali ışıkları açarak evi aydınlattı. Beni bu halde görmesine takılmadan koltuğun üzerine bırakmıştım bedenimi. Onca yolu koşarak geldiğimden perişan halde olduğumu biliyordum sadece biraz olsun soluklanmaya ihtiyacım vardı. "Su getirmemi ister misin?" Deli gibi istiyordum. Dudaklarım kurumuştu. Başımı olumsuz anlamda sallarken, "İstediğim tek şey bu saçmalığın bir açıklaması olması." Karşımdaki koltuğa geçti. Gözleri üzerimdeydi. "Zayıflamışsın." Dediğini umursamayarak başımı dikleştirdim. "Sen," derken beynimde yanan gerçekle donmuştum. Etrafımdaki insanlara bu kadar kör olmayı nasıl başarmıştım? "Ben Kağan'ın abisiyim." Güçlü bir kahkaha attım. Deliriyor olmalıydım. Sakin olmamı söyleyerek devam etti. "Gerçek ismim, Ilgaz Gürdal." "Benimle dalga mı geçiyorsun Ali?" dediğim gibi olduğum yerden kalkarak tam karşısına geçtim. Yüzüm yüzüne oldukça yakındı. "Kapıcı Ali, koskoca IKA şirketinin sahibi miydi yani? Onca yıl bu oyunu oynamandaki sebep neydi peki?!" Dudakları hareketlendi gözlerini gözlerimden ayırmadan sadece, "Sensin, Işıl." dedi. "Ben ne yaptım size?" diye bağırdım. Ali kolumu güçlü elleriyle kavrayarak kucağına oturmamı sağladı. Acıyla inlerken, suratıma öfkesini kustu. "Babamın ölümüne sebep olan adamın kızı olman yeterli mi?" Aklımı kaçıracaktım! "Siz ne yaptığınızı zannediyorsunuz? Benim hiçbir suçup yokken hayatımı nasıl bu şekilde mahvedebilirsiniz?" Bileğimi kurtarmaya çalıştım. Üstüne basarak, "Baban, babamla bir anlaşma yaptı." dediğim gibi ondan kurtuldum. "Yangına sebep olan kişi babandı ve o ölmedi sizi aptallar! Bunu Kağan'a da söyledim." Bağırdığım için boğazım yanmıştı. Kuru bir öksürük dudaklarımdan feryat ettiğinde mutfağa ilerledim. Sürahiden doldurduğum bir bardak suyu içerken öksürüğümü kontrol altına alabilmiştim. Ali yavaş adımlarla yanıma yaklaşırken, "O yaşıyor Ali, onca insanın ölümüne sebep olan baban yaşıyor." dedim ve devam ettim. "Bu gerçeği bildiğim için mi katil ilan edildim?" "Bu dediklerin doğru ise..." Bardağı sertçe masaya vururken sözünü kestim. "Bu söylediklerim doğru!" Ellerim titriyordu. Ağlamamak için direniyordum. Her ikisi de intikam uğruna bedenimi kullanmıştı. Kağan ise bununla yetinmeyip kalbimi de ele geçirmişti. Bu gerçek beynimde yankılanıp dururken bayılacağımı hissettim. Bulduğum son güçle Ali'nin yanına vardım. Gözlerinin içine nefretle bakarken, "Gördüğüm kadarıyla en masumunuz benmişim." dediğim gibi vücudumdaki tüm kanın çekildiğini hissettim... * Ay, düşüncelerinizi merak ediyorum. Sizce şimdi neler olacak dersiniz? |
0% |