@kitapruhuzayda
|
"Ne var bunların içerisinde?" derken elimdeki kutuyu güç bela ahşap masanın üzerine bıraktım. "Kendin gör istersen." dediğinde aynı zamanda yüzüme dökülen saç tutamlarımı geriye doğru yatırdım. Kutunun kapağını elimdeki falçatayla açarken içinin kitaplarla dolu olduğu gördüğümde şaşırmıştım. Elime aldığım birkaç kitabı inceledikten sonra, "Ne iş yapıyorsun sen?" diye merakla sordum. Kitaplar bildiğimiz roman tarzında ya da okunabilecek diğer tarzda kitaplar değildi. "Avukatım." dediğinde kutudan çıkardığım kitapları masaya bıraktım. "Peki kaç yaşındasın?" Şu an ilgimi çeken şey kitaplar değil onun hakkında öğrenebileceğim herhangi bir şeydi. Çünkü adalet kavramıyla pek aram yoktu. "Yirmi yedi yaşındayım." "Gerçekten mi?" derken, "Büyük mü geldi?" diye sordu. "Yok ya." deyip bir diğer kutuyu getirmek üzere koridora doğru ilerledim. Kutuyu kaldırmaya çalışırken arkamdan geldiğini hissedebiliyordum. "Buraya neden taşındın? Yanlış anlama ama bir avukat olarak daha güzel evler bulabilirdin diye söylüyorum." Kutuyu kaldıramadığımı fark ettiğimde ise bırakacakken, "Dur onu ben hallederim." deyip kutuya el attı. Bense geri çekilmeyerek cevap vermesini bekledim. "Belki bir nedeni vardır." dediğinde ise üstelemedim. Sonuçta birbirimizi tanımıyorduk ve bana anlatmak zorunda olduğu bir şey yoktu. Kutuyu alması için geri çekilirken, "Annem gelmiştir artık eve gitsem iyi olacak." dedim. Bugün fazlasıyla tükenmiştim. "Belki daha sonra yeniden yardım etmek için gelirim." Kutuyu masada boş kalan yere yerleştirdi. "Elbette." "Ben bi elimi yüzümü yıkayayım sonra çıkarım." Banyoya doğru ilerledim. İçeriye girip kapıyı ardımdan kapattığım gibi aynada kendime bakındım. Tenim kızarmış, göz altlarım morarmaya başlamıştı. Yorgunluğum ve içmiş olduğum içki başımın ağrısını da giderek daha çok arttırmıştı. Elimi yüzümü yıkayıp bekledim. Bu adamda farklı bir şeyler olduğu kesindi. Ama en azından tahmin ettiğim gibi soğuk bir kişiliğe sahip değildi. Bu da demek oluyordu ki bu apartmanda Ali'den başka konuşabileceğim biri daha olmuştu. Etrafa bakınırken havlu bulamayınca okul formamın kollarıyla yüzümdeki ıslaklığı sildim. Dışarıya çıkarken kitaplarıyla uğraştığını gördüğümde bir süre onu izledim. Kitapları özenle kitaplığına yerleştiriyordu. "Gitmen gerekmiyor muydu?" diye sorduğunda, "Gideceğim ama öncesinde ismini öğrenmek istiyorum." dedim kapıya doğru ilerlerken. "Kağan." dediğinde devam etti. "Ya seninki?" "Işıl." Yerdeki montumu ve çantamı alırken, "Görüşürüz Kağan." deyip kendimi dışarıya attım. O an Ali tam karşımdaydı. "Ali?" "Senin ne işin var burada?" diye sorduğunda, "Yeni komşumuza yardım ediyordum." dedim hızla. Ali'nin elinde birkaç poşet vardı. "Sahi senin işin yok muydu?" Poşetleri kapının önüne bıraktı. "Hallettim." Onu umursamayarak, "Bunlar Kağan için mi?" diye sorarken Ali kaşlarını çatarak bana baktı. "Baya kaynaşmışsın anlaşılan yeni komşunla." Gülümserken, "Ali," deyip devam ettim. "Eve gitmem gerek." "Çoktan eve gitmiş olman gerekiyordu zaten," deyip yüzüme yaklaştı. "Ama Kağan Bey'i kıramadın sanırım." O sırada ardımdan Kağan geliyordu. Sinirle, "Kendine gel Ali!" deyip hızla merdivenlerden inmeye başladım. Alt kata indiğimde Ali ve Kağan'ın konuşma seslerini duyuyordum ama onları umursamayarak zile bastım. Annem kapıyı açtığında o da burnundan soluyordu. Bir sen eksiktin zaten!
|
0% |