@kitapruhuzayda
|
O gece ânın büyüsüyle duyduğum şeyi üstelememeyi tercih ederek Ali'ye hiçbir şey söylememiştim. Saat epeyce ilerlerken kendimizi hızla toparlayıp üzerime geçirdiğim kıyafetleriyle birlikte eve dönmüştüm. Malum kendisi benim kıyafetlerimi yırttığından böyle olması gerekmişti. Şimdi ise çoktan sabah olmuştu. Dinlenmek için fazla vaktim olmadığından aynada yorgun halime bakarken hafif dalgalı saçlarımı düzelterek çantamı aldım. Boynumda çok çabuk izler oluşmuştu. Onları makyaj yardımıyla kapatırken Ali'ye de bi ton söylenmiştim. Dış kapıya doğru ilerken ardımdan gelen annemle çoktan uyanmış olduğunu anlamıştım. Ayakkabılarımı giyerken, "Neyin hareketliliğiyse bu, sesinden uyuyamadım." diye söylendiğini duyduğumdan hızla ona döndüm. "Kusura bakma ses yaptığımın farkında değilim." Ne korkunç bir sabahtı bu böyle... "Olmasın bir daha." demesiyle birlikte kapıyı suratıma kapatmıştı. Şaşkınlıkla kalırken her zaman olduğu gibi tersinden kalkmış olmasına yordum bu hâlini... Ellerimi montumun ceplerine yerleştirirken merdivenleri inmeye başladım. Apartmanın dışına çıktığımda önümde siyah bir araba vardı. Bana bakan camın açıldığını gördüğümde eğilerek arabanın içerisine baktım. İçerideki kişi Kağan'dı. "Günaydın." dediğinde aynı ses tonuyla, "Günaydın." diyerek karşılık verdim. Aynı zamanda kucağındaki dosyaları arabanın arka koltuğuna bırakıyordu. Ben çıkmadan hemen önce inmiş olmalıydı. Nezaketen sorduğunu düşündüğüm, "Bırakayım istersen." cümlesiyle birlikte, "Zahmet olmasın." deyince, "Gel hadi gel o kadar yardımın dokundu." dediğinde sadece gülümsedim. Gülümseyişim onu da güldürmüştü. Dudakları yukarı doğru kıvrılırken kısa bir süre onu izledim. "Madem ısrar ediyorsun," derken kapıyı açıp arabaya bindim. "Bineyim madem." Kemerimi bağlarken, "İki sokak aşağı sapman gerek." diye kısaca okulun adresini verdim. Arabayı çalıştırırken, "Biliyorum." dedi. Üstelemedim gerçekten biliyor olabilirdi. "Radyoyu aç istersen." dediğinde hayır anlamında başımı salladım. Ses olsun istemiyordum istediğim şey onunla sohbet etmekti. Çantamı ayaklarımın ucuna bırakırken ona doğru hafifçe döndüm. "Hayatında bir kadın var mı?" diye sorduğumda konuya pat diye girişim yüzünün değişmesine sebep olmuştu. Arabayı yavaş yavaş sürmeye devam etti. Yoldan gözünü ayırmadan kısaca, "Yok." dedi ve ekledi. "Kahvaltı yaptın mı?" "Erken saatlerde yemek yemeyi sevmiyorum." dedim. Onun hakkında nasıl daha fazla bilgi alabilirim diye düşünürken arabayı sağa çekip durunca camdan dışarıya baktım. "Neden durduk?" diye sorsam da herhangi bir cevap vermeyerek araban indi. Gözlerim onu takip ederken arabanın biraz aşağısındaki pastaneye girince bakakaldım. Yaptığı bu hareketi az önceki sorusuyla bağdaştırmaya çalışsam da kendime yanıltabileceğimi hatırlattım. Kısa bir süre sonra Kağan elindeki poşetle birlikte pastaneden çıktı. Arabaya binip poşeti kucağıma bıraktığında, "Zahmet oldu." diyebildim sadece. "Midene söyle bu sabah bir istisna yapsın." Arabayı çalıştırırken, "Ama gerçekten yiyemiyorum." dedim hızla. "Elmalı kurabiye aldım bir daha düşün istersen." dediğinde poşeti açarak içerisindeki elmalı kurabiyelerle bakıştım. "Nereden bilebilirsin ki?" diye sorarken kurabiyelerden bir tanesini alarak ısırdım. Elmalı kurabiyeye dayanamazdım. Ve tadı inanılmaz derecede enfesti... "Senin hakkında çok daha fazla şey biliyorum." Gizemli olmaya çalıştığını düşünsem de ağzımdaki lokmayı yutup, "Nasıl yani?" diye atıldım. "Sadece," deyip devam etti. "Tahmin ettim." Zaten bende öyle düşünmüştüm. Kurabiyeden bir ısırık daha alırken, "Sende yer miydin ya?" diye sordum. Adama teklif etmeyi dahi unutmuştum. Gülümseyerek hayır anlamında başını salladı. "Sence en sevdiğim kitap hangisidir?" Aklıma gelen ilk soruyu sormuştum. Kitaplarla arası iyi olduğundan yaratıcı olmaya çalışmamıştım. O ise, "Kitap okumayı sevmezsin." deyince elimdeki kurabiyeyi poşete geri koyup ağzımı temizledim. Okulun önüne geldiğimizden arabayı durdurmuştu. "Bunu bilmen imkansızdı." "Değil," deyip o da bana doğru döndü. "Dün kitaplara olan bakışlarını gördüğümde fark ettim." Düşününce mantıklı gelse de bu işte bi iş vardı. "En sevdiğim renk?" diye bir soru daha yönelttim ona. "Okula geç kalacaksın Işıl." dediğinde çantamı ve poşeti alarak, "Bıraktığın için sağ ol." deyip arabadan indim. "İyi dersler." dediğinde arabanın kapısını hızla kapatıp okula doğru ilerledim. Aklımda sadece Kağan vardı.
|
0% |