Yeni Üyelik
23.
Bölüm

22. BÖLÜM

@kitapruhuzayda

Ters giden şeyler vardı.

Ve ben bunu çözmek için her şeyi yapacaktım!

''İşlerin nasıl gidiyor baba?'' deyip istemeyerek de olsa kaşığımdaki çorbayı yudumladım. Bugün hafta sonuydu ve ailecek akşam yemeği yiyorduk. Babam, ''Yeni bir proje üzerinde çalışıyorum kızım, kısmet olursa bu hafta onu sunacağım.'' dedi. Ekmeğinden bir parça kopardı. Bu konu ilgimi çekmişti. Bir sorun olmazsa eğer işler planladığım gibi gidecekti. "Projene bende göz atabilir miyim?''

"Başladı yine!" Heyecanımı anında söndüren anneme döndüm. "Karışma adamın işlerine, yapılacak onca iş varken hem de." Yüzünde her zaman olduğu gibi ifadesiz bir duygu vardı. Dayanamayıp, ''Senin gibi saçma sapan programlar izleyip komşularımla dedikodu mu yapayım yani?'' dediğimde babam ortamı yumuşatmak adına gülmeye başlamıştı.

Annem, ''Terbiyesiz seni!'' diye bağırıp elindeki kaşığı sertçe masaya bıraktı. Babama dönüp, ''Hep sen başımıza çıkartıyorsun bu kızı Mesut.'' diye veryansın ettiğinde daha fazla dayanamayıp masadan kalktım.

''Doydum ben, size afiyet olsun.''

Banyoya doğru ilerledim. Ellerimi yıkarken tek düşündüğüm şey babamla şirkete gidebilmenin bir yolunu bulabilmekti. Bahsettiği projenin bana yardımcı olabilmesini ümit ederek ellerimi havluyla kuruladım.

Kağan'ı o geceden sonra bir daha hiç görmemiştim. Ve o gecenin üzerinden tamı tamına bir hafta geçmişti...

Cevapsız çağrılarımı açmadığı gibi eve de giriş çıkış yapmamıştı. Neden bunu yaptığını bilmiyordum. Bir anda ortadan kaybolmasının bir sebebi var mıydı yoksa aklından geçen çok başka şeyler mi vardı bunları da bilmiyordum ama öğrenmek için onu nerede bulabileceğimi çok iyi biliyordum. Bu yüzden şirkete gidebilmek için babamı ikna etmem gerekiyordu.

Odama doğru ilerlerken babam bana seslenince duraksayıp, ''Efendim baba.'' dedim. ''Gel kızım gel şu bilgisayar açılsın," deyip devam etti. "Proje hakkında konuşalım kafan dağılır biraz.'' Kaç gündür üzgün olduğumun farkındaydı. Ama ben izin verdiğim sürece yanımda olabileceğini çok iyi bilirdi. Oturma odasına doğru ilerledim. Babam bilgisayarın açılmasını beklerken yanına oturup beklemeye başladım. Annem odaya girdiğinde ters ters bana bakınırken babam, ''Rahat bırak kızı Hanım, ilgisi var besbelli.'' dediğinde annem her ikimizi de rahat bırakarak yeniden mutfağa geçti.

Babama teşekkür eden gözlerle bakarken gülümsedi. Gülümsemeyi hep çok sevmişti. Bu evde kendimi ona yakın hissettiğim çok zaman olmuştu. Ama o yangın babamdan da çok şey götürmüştü. Gülümseyişi bile eskisi gibi değildi. Bunu fark edebiliyordum. ''Şimdilik elimde yapının bulunduğu müteahhit ve arsa sahiplerinin bilgileri var.'' dediğinde daldığım düşüncelerden kurtulup ekrana baktım. Bahsettiği statik proje dosyasının bulunduğu raporu hızla açıp, ''Projenin onaylanması için yetkili kişilerin imza atması gerekiyor.'' dedi.

Şakayla karışık, ''Bu kadarını öğrendim artık!'' deyip gülümsedim. ''Aplikasyon çalışmalarına başlamam için onay verilmesi gerekli.''

''Onayı verecek kişi kim?''

''Kağan Gürdal."

İsmini duyduğumda kalbimde bir sızı hissettim. Yüzümdeki gülümsemeyi sildim. Kendimi zorlayarak, "Kalender Bey'in oğlu değil mi?" diye sorarken babam başıyla onayladı beni. Ellerimin titrediğini hissederken onları birbirine kenetleyip, ''Bu projeyi patronuna tam olarak ne zaman sunacaksın baba?'' diye sordum. İyi hissetmiyordum. Babama çok şey sormak istiyor ama susmaktan başka hiçbir şey yapamıyordum. Ona Kağan'ı sormak istiyordum. Dün şirkette miydi? İyi miydi? Yoksa başına bir şey mi gelmişti? "Birkaç telefon bekliyorum kızım, istediğim cevapları alırsam yarın öğleden sonra Kağan Bey'le konuşmayı düşünüyorum.'' Bilgisayarın ekranını kapatıp bana döndü. ''Sen niye ilgilendin bu projeyle bu kadar?''

Yarın şirkette olacaktı.

Çok acımasızcaydı belki ama keşke başına bir şey gelseydi de bana bu hissi yaşatmasaydı.

Bu terk edilmiş hissi nefesimi kesiyordu çünkü...

"İlgimi çekiyor sadece." dedim güç bela ve kendimde bulduğum son güçle, "Yarına bende gelebilir miyim şirkete?" dedim.

''Yok birde mesaiye başla babanla birlikte!'' diye söze atlayan anneme bakakalırken, ''Okula gitmekten daha iyi valla.'' diye söylendim. Getirdiği meyve tabağını babama uzattı. Babam tabağı alırken, ''Nereden çıktı kızım bu?'' diye sorduğunda babama dönüp, ''Son sınıf olduğumuz için rehber hocamız ilgi duyduğumuz meslekleri araştırmamızı söyledi." Annem, "Eee?" dediğinde, "İlgimi çeken tek meslek babamın mesleği." dedim. Bu söylediğim babamın hoşuna giderken annem her zaman olduğu gibi somurtup, elmasından bir ısırık aldı.

"Yarın arayıp haber vereceğim sana." deyip devam etti. ''Gelirsin gezdiririm seni.'' Babamın yanağından öperken, ''Çok mutlu ettin beni baba.'' dediğim gibi ayaklandım. ''Odama geçeyim.''

''Geç kaldın zaten, koş!''

Odama geçerken annemi duymamazlıktan geldim. Ardımdan kapıyı hızla kapatırken telefonu elime aldım. Bir umut Kağan'ın numarasını tuşlarken cevap vermesini bekledim. Bekleyişim canımı sıkmaya başladığında aramayı sonlandırıp kendimi sırt üstü yatağa bıraktım.

Yarın olduğunda her şey çok daha farklı olacaktı...

Buna emindim.

*

İşler biraz karışmışa benziyor, sizce neler oluyor? Fikirlerinizi paylaşırsanız çok sevinirim : )

Loading...
0%