Yeni Üyelik
28.
Bölüm

27. BÖLÜM

@kitapruhuzayda

Akşam üzeri babamın gelişiyle birlikte eve büyük bir bomba düşmüştü. Annem için bu beklenmedik haber, bir şeyleri yetiştirememe korkusundan kaynaklanırken benim tepkisizliğim ise yüzümden okunur cinstendi.

Kağan akşam yemeğine gelecekti. Babamın dediğine göre bu davet onun özel ricasıyla gerçekleşmişti. Bu yüzden sanırım babam da şu dakikalarda şaşkın ve düşünceliydi...

Ne diyebilirim ki her şey olacağına varacaktı.

Annemin yemek hazırlıkları tüm hızıyla devam ederken bende bir taraftan sofrayı kurmaya çalışıyordum. Şu dakikalarda başımın ağrısı giderek daha çok artıyor üzerime çöken nikotinin ağırlığı ise hareketlerimi dengesizleştirmeye devam ediyordu. Bunun nedeni Ali'yle içtiğimiz biraların bünyeme bir tık fazla gelmiş olmasından kaynaklanıyordu.

Kağan ise ne yapmaya çalışıyor ya da düşündüğü şey neydi bilmiyordum ama bildiğim tek bir şey vardı. Bu gece üç maymunu oynayan kişi kesinlikle ben olmayacaktım!

"Bu yavaşlığın kanımı çekiyor Işıl! Ben tencere tencere yemek yaptım sen hâlâ bir sofrayı bile kuramadın." diye sitem eden anneme aldırmayarak tepsideki bardakları sofraya dizmeye devam ettim. Bu kadar heyecan yapması anlamsızdı.

"Daraltma kızı Neriman, yapıyor işte." Babam elindeki ekmek sepetini masaya bırakırken yanıma gelip yanağıma bir öpücük kondurdu. "Hep sen şımartıyorsun bu kızı Mesut, şuraya bak koskoca kız oldu becerebildiği şeyler bir elin parmaklarını geçmiyor." Bardakların tamamını dizdiğimden emin olduğum an anneme dönüp, "Senin bilmediğin ama benim her gün daha çok geliştirdiğim bir yönüm var anne, merak etme sen..."

Annem tam ağzını açacakken zil çaldı. Babam üzerindeki kıyafetleri toparlarken annem ters ters bana bakınarak kapıya doğru ilerledi. Bense o an mutfağa geçip elimdeki tepsiyi tezgaha bıraktım. Ve o an Kağan'ın sesini duydum. Babam patronunu karşılarken annemde hemen babamın yanındaydı.

Eğer imkanım olabilseydi şayet şu dakikaları burada değil ondan uzak kalabildiğim en ücra köşede anlamlandırmak isterdim... Çünkü şu ân, gerçekleşmemesi gereken bir ândı.

"Işıl, kızım gelsene."

Bana seslenildiğinde mutfaktan çıkarak misafir odasına girdim. Babam, Kağan'ı tekli koltuklardan birine oturması için yönlendirirken Kağan beni gördüğü an duraksar gibi oldu.

"İşte Kağan Bey,'' babam eliyle beni gösterdiğinde, ''kızım Işıl." diyerek bekledi.

Kağan'ın uzattığı eliyle elimi birleştirdim. "Memnun oldum Kağan Bey." derken elimi geri çekmek için hamle yaptığımda bir süre buna izin vermedi. "Bende memnun oldum Işıl." deyip daha fazla bekleyemeyeceğini anladığında elini geri çekti. "Ayakta kaldınız Bey'im buyurun oturun." diye söze atılan annemin ardından boşlukta kalan elimi kendime doğru çekerek birkaç adım geriledim. Kağan koltuğa oturduğunda yüzüne bakmamak için büyük bir çaba sarf ederken hızla yanlarından uzaklaşıp salona doğru ilerledim. Annem hemen ardımdan gelirken, "Neyin var senin?" diye sorduğunda sertçe, "Hiçbir şeyim yok." diyerek geçiştirdim.

"Hanım sofraya geçelim." diye bağıran babamın ardından annem bir şey diyemeden yanımdan hızla uzaklaştı.

Kağan ise babamın hemen yanındaydı.

Doğrusu taktir edilesi bir hâli vardı!

Herkes sofraya oturduğunda benim yüzüm hariç tüm yüzler gülüyordu. Zaman ilerlerken tabaklar bir bir boşalıyor, sohbetler ediliyordu. Bense yemek boyunca özel olarak bana sorulan sorular dışında konuşmamayı tercih ediyordum.

Bir süre babamı izledim. Kağan'la konuşurken yüzü gülüyordu. Ne acı ki patronunun üst katımızda oturan komşusu olduğunu bilmiyordu. Annem ise kızının, karşısında oturan bu adamla bir ilişkisi olduğunu aklının ucundan bile geçirmiyordu.

Bense, benim sadece midem bulanıyordu!

Aniden sofradan kalkarak Kağan'a döndüm. "Tanıştığımıza memnun oldum Kağan Bey ama kendimi biraz yorgun hissediyorum," deyip devam ettim. "Yanlış anlamazsanız odama çekilip uyuyacağım."

Gözlerimi gözleriyle birleştirirken, "İyi uykular dilerim." dediğinde tabağımı da alarak mutfağa geçtim. Elimdekileri lavabonun içerisine bırakırken kötü hissediyordum. Hızla odama geçip kapıyı ardımdan kapattım. Yalnız kaldığım an nefes alabildiğimi hissettiğimde ise çekmeceleri karıştırarak ağrı kesici aramaya başladım. Bulduğum an ise hızla ilacın kutusunu açıp renkli tableti ağzıma attım. Derin derin nefesler alıp verirken ilacın bir an önce etki etmesini ve ağrıdan zonklayan başımın bir an önce geçmesini diledim.

İlacın kutusunu çekmeceye geri koyarken odanın kapısı açıldı. Annemin bulduğu ilk fırsatta odama gelip yaptığım bu saygısızca davranış için bir ton dil dökmesini bekliyordum elbette ama bu kadar kısa sürede geleceğini tahmin etmiyordum.

İstemsizce kapıya doğru döndüğümde gelen kişinin annem değil Kağan olduğunu idrak ettiğim an gözlerime inanamadım. "Senin ne işin var burada?" derken şaşkın ve öfkeliydim.

O ise sakin ve aceleciydi.

"Bu gece seni bekliyorum."

 

Loading...
0%