Yeni Üyelik
4.
Bölüm

MSA4🔪BİLİNMEZLİĞİN ÇARESİZLİĞİ

@kitapruhuzayda

Elimdeki anahtarı geri bıraktığım gibi hızla kuşa dönüşüp gagamla anahtarı aldım. Burada kalmaya devam etme fikrini aklımdan geçirmiş olmam bile çok tehlikeliyken bunu bir seçenek olarak sunmuş olmam aklımı kaçırdığımın bir göstergesiydi! Kanatlarımı havalandırarak pencereye doğru ilerledim. Odadan çıkmadan hemen önce gördüğüm tek şey kapının hızla açılışı ve içeriye giren insan yığınıydı.

Gökyüzüne doğru havalanırken kendimi büyük bir dertten kurtardığım için minnettardım ama gerçeklere henüz ulaşamamış olmanın verdiği rahatsızlığı ise henüz atlatabilmiş sayılmazdım.

Cas, odasına birinin girdiği kısa bir süre sonra öğrenecekti. Öğrendiğinde ise her şey çok daha farklı olacaktı. Aradığım şeyi belki de asla bulamayacak onu sonsuza dek yok edecekti. Çünkü o aptal değildi, aranılan şeyin özenle koruyup sakladığı şey olduğunu anlayacaktı.

Esen rüzgar tüylerimi okşamaya devam ederken kanatlarım ise güzel bir ahenkle ona eşlik etmeye devam ediyordu. Biliyorum bundan sonra her gün diken üstünde yaşayacaktım ama şu an ki huzuru hiçbir geleceğe emanet etmek istemiyordum. Şu an özgürlüğümü yaşamak istiyordum. Tüm yorgunluğuma rağmen, tüm bu yaşanılan şeylere rağmen şu an kendim olmak istiyordum... Nitekim yeni bir günde sahte oyunuma kaldığım yerden devam edebilirdim.

Kanatlarımı olabildiğince gerip karanlığa doğru hızla yükseldim. Birkaç saat sonra karanlık kendini gün doğumunun o müthiş kızıllığına emanet edecekti. Rüzgar, bedenim yükseldikçe uğuldamaya devam ederken gözlerimi kıstım. deta bu gece gökyüzüyle dans ediyordum. Çünkü burası benim evimdi, gökyüzü benim en güzel cennetimdi.

Ya Cas bir gün beni cennetimden mahrum bırakırsa o zaman yaşamayı nasıl başaracaktım?

Geçen saniyeler, kendini sabaha emanet ederken çoktan sahibimin evine ulaşmıştım. Pencereden içeriye girdiğim gibi gagama hapsolmuş anahtarı yere bırakarak kalan son gücümle insan bedenime dönüştüm. Dönüştüğüm an bedenim sendelemeye başlamış ayaklarım birbirine dolanmıştı. Yorgunluğum bedenimi kontrol etmemi zorlaştırıyordu. Gözlerim istemsiz kapanıyor, ruhum bir bıçak gibi çaresizliğimi kesiyordu. Eğilerek aldığım anahtarı daha fazla vakit kaybetmeden güçsüz adımlarımla koridorda ilerleyip anahtarı aldığım yere geri bıraktım. O an tutunacak bir yer arasam da bulamamış ve olduğum yere yığılırcasına düşmüştüm. Gözlerim kapanırken bedenim kendini çoktan bilinmezliğe emanet etmişti bile...

🔪

Nereye gideceğimi bilmediğim bu yolculuğumda yine beni meşgul eden sorularla karşı karşıyaydım. Yaptığım ya da bundan sonra yapmak zorunda kalacağım herhangi bir şeyi sorgulayacak değildim. Çünkü biliyorum ki çoğu şey benden bağımsız gelişiyordu. Kontrol edemediğim iç güdülerim ya da vermek istemediğim halde farkında olmadan vermiş olduğum tepkilerim giderek karmakarışık bir hâl almaya başlamıştı. Sonumu göremiyordum ve bu oyunda galip olan mı yoksa yenilen taraf mı olacaktım bana bunu zaman gösterecekti.

Üzerime yığılan soru kalıpları bedenimi zincire vururken kanatlarımı gererek uyanmaya çalıştım. Bilinmezliğin koynunda gücüme geri kavuşurken kafese girmek için kanatlarımı hareketlendirdim. Bugün önemli bir gündü. Cas, tüm gün evde olacaktı ve evde olduğu zamanlar benimle ilgilenmeyi severdi.

Kafesime girip bir süre kapağını kapatmak için uğraşmış olsam da sonunda bunu başarmış ve rahata kavuşmuştum. Bir süre sonra ise Cas'in koridorda görünmesiyle gün başlamış olmuştu.

Altında koyu renkli bir pantolon üzerinde ise hiçbir şey yoktu. Bir eliyle açık bıraktığı uzun saçlarını dağıtırken diğer eliyle dolu olan içki bardağını tutuyordu. Çalışma masasına doğru ilerlerken içkisinden bir yudum aldı. Daha sonrasında ise masaya yerleşerek bardağı masanın üzerine bıraktı.

Karşı koymaya çalıştığım duygularım yeniden gün yüzüne çıkmıştı. Bilmediğim bir şey beni yeniden ona çekiyordu. Cas'e istemsizce dokunmak istiyordum. Ve şu an emin olduğum tek şey beni tetikleyen şeyin insan bedenimin olmasıydı. Aksi hâlde bu kadar çok ikilemde kalmak hiçte tutarlı bir davranış değildi.

Beni duyması için ötmeye başladım. Bugün benimle ilgilenmesi gerekiyordu gereksiz şeylerle değil. Yüzüne yaymış olduğu hafif bir gülümseyişle içine gömüldüğü dosyalardan başını kaldırıp bana baktı. Daha sonrasında ise elindeki dosyayı kapatarak yanıma ulaştı. Vücudunu gerdi ve kafese iyice yaklaştı. Kafesin kapağını açarken her bir hareketini takip ediyordum. Elini kafesin içerisine soktu ve küçük bedenimi avuçlarının arasına alarak dışarıya çıkardı. Tüylerimi okşarken konuşmaya başladı. "Blue, seni aksattığım için üzgünüm." deyip uçmam için ellerini açtı ve bekledi. "Dilediğini yapmakta özgürsün, ev senindir." dedi. Boşluğa düşerken kanatlarımı çırparak yükseldim. Cas masasına geri dönerken bende evin içerisinde dolaşmaya başladım. Her ne olursa olsun bugün istediğim şeyi alacaktım. Bu yüzden Cas fark etmeden gözden kayboldum ve evin diğer odalarında dolaşmaya başladım. Yolculuğumu ise eşyalarımın bulunduğu odada sonlandırdım. Gözlerimi kapatarak insan bedenime dönüşüp hızla kapıyı açtım ve bedenimi içeriye davet ettim. Sessiz olmalı ve Cas'in hiçbir şey anlamamasına özen göstermeliydim. Bu yüzden harekete geçerek kutuların arasından birini kendime doğru çektim. İçerisinden gerekli olan eşyaları alarak pencereye doğru ilerledim. Pencereyi açıp kutudan aldığım eşyaları aşağıya attım. Kıyafetler dağılarak zeminle buluştuğunda yeniden kuşa dönüşüp pencereden gökyüzüne doğru uçuverdim. Bu evin gözden uzak olması benim avantajımdı. Daha fazla yükselmeden kıyafetlerin bulunduğu alana hızlı bir iniş yaparak etrafımı kontrol ettim. Görünürde kimse yoktu. Bundan güç alarak insan bedenime dönüştüm ve hızla kıyafetleri elime alarak giyindim. Giyindiğim elbise açık renkliydi ve ince askıları omuzumdan bel çukuruma kadar ilerliyordu. Oldukça cesur ve davetkâr oluşu benimde hoşuma gitmişti. Topuklu ayakkabılarımı giyinip dağılan saçlarımı düzelttim ve işte tamamen hazırdım. Daha fazlasına gerek yoktu bu şekilde bile mükemmel göründüğüme emindim. Evin giriş tarafına doğru ilerledim. Bu yaptığım delilikti biliyordum ama bu işin geri dönüşü yoktu artık her şeyi göze almıştım. Gizlenmiş sırların peşine düşmüştüm bir kere artık geri dönemezdim.

Kapının önündeydim. Heyecandan mı yoksa korkudan mı bilmiyordum ama titremeye başlamıştım. Sakin olmam gerektiğini kendime hatırlatırken zile bastım. Beklerken ellerim elbisemin etek uçlarına gitti. Derin bir nefes alarak kapının açılma sesiyle aldığım nefesi geri bıraktım. Kalbim bedenimden dışarı çıkacakmışçasına kuvvetli bir şekilde atıyordu. Cas kapıyı açıp karşısında beni bulduğunda şaşkındı. "Avis?" Dudaklarımı nemlendirirken konuşma gereği duydum. "Sürpriz yapmak istedim, girebilir miyim?" Anlık gülümseyişi rahatlamamı sağlarken konuşmaya başladı. "Elbette bebeğim, şaşkınlığımı mazur gör ve içeri gir." Eve girmem için kapının ardından çekilirken bedenimi hareketlendirip evin içerisine girdim. Cas kapıyı kapatırken çıplak olan tenine yavaş yavaş dokunup kollarımla onu sımsıkı sarmaladım. "Seni özledim." derken bana karşılık vermede gecikmemişti.

 

Loading...
0%