Yeni Üyelik
3.
Bölüm

B2 :YARDIM ET

@kitaptakiokyanus

B2

      

YARDIM ET

 

__________________________________________

 

 

Bulaşıkları yıkarken bir yandan da bana mesaj yazan numarayı düşünüyordum .

 

Numaramı herkese vermezdim ve eğer verseydim yazan kişinin kim olduğunu anlardım.

 

Hem kim neden yazsın ki bana .

 

Birden lise anılarım geldi aklıma.

Sınıfta herkesle konuşan biri olmamıştım.

Çoğunlukla herkesi boş vererek cam kenarında ki en arka sıraya oturarak uyurdum . Sadece sevdiğim dersleri dinlerdim . Derslerimi ne kadar önemsemesemde ödevlerimi düzenli yapan biriydim .

Ve bu düzen on ikinci sınıfta değişti.

Okulun ilk açıldığı hafta yeni bir kız geldi sınıfımıza .

Çok iyi hatırlıyorum otuz üç kişilik sınıfta sadece benim yerim boştu ve istemeye istemeye yanıma oturmuştu .

Tüm hafta öğretmenlere yerini değiştirmek istediğini, en arkada asla derslere odaklanmayacağını iddia edip durdu.

Ve bu çalışkan kız Selin 'di.

Zamanla birbirimize alışmıştık evlerimiz birbirine çok yakın olduğu için birlikte okula gidip geliyorduk .

Hatta Selin benim yanımda oldukça mutlu duruyordu.

Bunda sınıfta ki çalışkan kız grubunun da payı vardı çünkü Selin gibi başarılı biri onlara yeni bir rakip demekti .

İlk benimle arkadaş olmuştu ve bende Selin 'e hemen ısınmıştım.

Selin sayesinde derslerime yoğunlaşmıştım .

Bana çok yardımcı oluyordu , şuan istediğim mesleği yapabiliyorsam Selin 'in bunda büyük payı vardı.

Okulun ikinci döneminde Selin ile birlikte sınıfça yapılan tüm etkinliklere katılmaya başladık.

Diğer kızlar benden hoşlanmasada benden çekindikleri için bir şey diyemezlerdi.

Bir gün okulun son haftasında kızlarla oturup şişe çevirmece oynarken sıra bendeydi .

O an küçük bir aksiyon istediğim için cesaret demiştim .

Ve kızın biri benden rastgele yazdığım bir numaraya mesaj atmamı istemişti .

 

Birde "Selaaammm cnmm tanışalım mı?"

Yazdırmışlardı .

Ve cevap geldi .

Tahminimce yaşlı bir teyze profil fotoğrafım olmadığı için beni erkek sanmış ve "Höst sapık herif hiç utanmıyor musun annen yaşında ki kadınlara yazmaya , bir daha rahatsız ederseniz mahkemeye veririm. "yazmıştı.

Ben de özür dilerim yanlış numaraya yazmışım kusura bakmayın diyerek engellemiştim.

 

O yüzden tanımadığım birinden mesaj geldiğinde ilk rastgele numara sallayan Ergen'in biri zannettim.

Ama dolandırıcı nerden çıktı bende bilmiyorum.

 

 

 

 

Yatmadan önce bir türlü bilgisayarına sızamadığım Atalay 'a sinir dolu hakaretlerimi bahşettim.

 

Belki de boşuna sövüyordum eğer öyleyse boşuna uğraşıyorduk .

 

_________

 

Sabah erkenden kalkıp , kendime peynirli bir omlet hazırlamıştım.

Yemek yapmak konusunda ne kadar beceriksiz olsamda en azından yumurta kırmayı becerebiliyordum . EHEHH!

Sonra işe gitmiştim ve sıkıcı işimi bitirip Selin 'e gelmiştim .

 

Balkonda oturup dışarıyı izlerken Selin 'in sesini duydum .

 

"Kahveler geldii!"

 

"Nil ne düşünüyorsun dertli dertli?"

 

Konuşan Selin 'e döndüm ve uzattığı kupayı aldım.

 

"Ne düşüneyim ki , her zamanki gibi hiç bir bilgiye ulaşamamızı..."

 

"Sana hak veriyorum ama bazen bu konuyu gereksiz yere çok kafaya taktığını düşünüyorum."

 

"Haklısın." diyerek kahvemden bir yudum içtim.

 

"Niiil , haklısın diyerek sıyrılamazsın .Biliyorsun her zaman bana için dökebilirsin .Anlat ne hissediyorsun , içmize attıklarımız bizi daha kötü etkiliyor."

Selin iyi bir dinleyiciydi , kendince beni konuşturarak terapi yapmaya çalışıyordu ama ne düşünüyorum , ne konuşabilirim gerçekten bilmiyordum.

 

"Bilmiyorum ki Selin , ne hissediyorum ne düşünüyorum ben kendim hakkımda konuşamam ki ben artık kendimi bulamıyorum ."

 

"Anladım , kendine zaman tanı ama fiziksel olarak değil ruhsal olarak. Neyi seversin , herhangi bir olay sonucu nasıl hissedersin bir bunları düşün eminim hislerini ve kendini bulabilirsin ."

 

"Teşekkür ederim her şey için , deneyeceğim ."dedim.

 

"Bende güzelim bende ".

 

"Eline ne oldu?"

 

Bardağı tutan sol elimi yeni görmüş olmalıydı.

 

"Yanlışlıkla kapıya kıstırdım."

 

" Yaa kuzum dikkat etsene! Çok acımıştır şimdii . Bak krem falan sürdün değil mi ?"

 

"Sürdüm sürdüm merak etme."

 

" Benim içim rahat etmez , parmak boğumların nasıl yarılmış kızım bir yara bandı yapıştırsaydın bari gel çabuk yaranı saralım en azından."

 

" Yaa Selo gerçekten hiç gerek yok!"

 

"Gerek var dedim ! Beni kendinle karıştırma lütfen resmen kendini önemsemiyorsun."

 

Selin beni çok önemsiyordu , bunu her halinden anlıyordum onun gibi birine sahip olduğum için çok şanslıydım.

İçeri geçmiştik Selin elime tentürdiyot sürerken konuşmaya başladı.

 

"Ne zaman oldu bu ?"

 

"Dün sabah ."

 

"Üzerinden baya zaman geçmiş ama bir şey olmaz herhalde."

 

"Amaan korkma bana hiç bir şey olmaz ."

 

Tentürdiyot yüzünden yaram taze olmamasına rağmen sızlamıştı.

Selin'in elindeki Hello kitty 'li yara bandını görünce gülmeye başladım. Gülücüklerim kahkahaya döndüğünde Selin ;

"Ne var be ellik olacaksın birazdan."dedi.

 

"Ay Selin ! saçmalama bu bantları bana takamazsın."

 

"Takarım takarım , benden kaçışın yok hem sadece bu bantlardan kalmış."

 

Selin 'in o çok tatlı bantları elime yapıştırmasına izin verdim . Kendimi beş yaşında küçük kız çocukları gibi hissediyordum bu hissin ne olduğunu hatırlayamama rağmen .

 

Üç tane pembe Hello Kitty 'li bantı üç farklı parmağıma yapıştırmıştı.

 

"Bak çok güzel oldu."

 

Elime bakarak gülümsedim.

"Artık acımıyor ."dedim.

 

"Tıpta bir yeri yoktur ama Hello kitty'li yara bantları diğerlerine göre daha çabuk iyileştirir."

 

Selin 'in bu sözüne gülerek karşılık verdim .Bu gün içimde uyuyan küçük kız artık uyanmıştı...

 

____

 

 

Akşam yemeğinden sonra sofrayı toplayıp bulaşıkları halletmiştim. Yemekler Selin 'den bulaşıklar bendendi.

Demlediğim çayı bardaklara doldurup gelmeden önce pastaneden aldığım limonlu cheesecake 'i dilimleyip tepsiye koydum.

İçeri geçtiğimde oturma odasında oturduğu yerden bize film seçmeye çalışan Selin 'i gördüm.

Ellerimde ki tepsiyi sehpaya bıraktım ve Selin 'e "Boş ver şimdi filmi önemli bir işimiz var ."Dedim.

Bilgisayar çantamdan laptobumu çıkartıp çalıştırdım.

 

 

Elindeki kumandayı sehpaya bırakıp çayını içmeye başlayan Selin dikkatlice ne yaptığımı izliyordu .

Ekranda gördüklerim yüzünden şaşırarak "Hayırlısı olsun Selin işten ayrılman yakındır." Dedim.

 

"Nee ! kız deme gerçek mi ?"

 

" Şaka değil ." bir an işten ayrılma olasılığının gerçekleşmesini düşününce onun adına üzüldüm. Her şeyi boş verip bana güvenmeyi seçmiş ve en başında işinden vazgeçmeyi göze alarak başlamıştı benimle bu yola.

 

Ama emin olduğum bir şey vardı.

Selin işinde çok başarılı bir psikologdu o yüzden kariyeri de oldukça parlaktı.

 

"Oldu mu ? bak çabuk ."

 

Ve uzun süredir uğraştığımız , Atalay 'ın bilgisayarına sızma operasyonu olumlu sonuçlanmıştı.

 

Olabildiğince hızlı ve dikkatli bir şekilde işe yarayacak dosyaları bulmaya çalıştım.

 

"Yıllara göre hastane yönetim kadrosu."

Selin sayesinde daha önce buna benzer bilgilere ulaşabilmiştik ama yinede incelemek için dosyaya tıkladım.

 

Ve tamamen boş sayfaları görünce şaşırdım.

 

"Nil , niye boş bunlar ?"

 

"Bir dakika başka dosyalara da bakalım anlarız." dedim.

Sırayla tüm dosyalara bastım ve hepsinin boş sayfalardan oluştuğunu gördüm.

 

Bir şekilde anlamış olmalıydı.

Hastane güncel yemek listesi yazan dosya bile boştu.

Oldu , bir de sizin ultra prestijli hastanenizin menüsünü öğrenmek için cihazınızı hackledik(!).

 

Zaten yemek listesinin ne işi vardı bu adamda ? Neyse düşünmek bile istemiyorum.

 

"Tüh ya ben böyle işi !"

 

 

"Aman , takmayalım kafaya , diğerleriyle konuşup mutlaka bir yolunu buluruz ."

 

"Bu kadar yaklaşmışken üzüldüm sadece bize kanıt lazım en kısa ve net yol buydu Selin ."

 

"Evet ama Ulus 'a güvenebiliriz adam komiser eminim kısa sürede bizim bulamadıklarımızı bulabilir ."

 

Ulus 'un önceden araştırarak bizim bulamadığımız ve bulamayacağımız bilgilere ulaştığına zaten emindim ama inatlaşarak ona meydan okumuş olmuştum ve bu olay boşuna inatlaştığımın kanıtıydı.

 

"Ona ne şüphe !"

 

Off sinirim bozuldu.

 

Laptopumu kapatıp çayımdan bir yudum aldım.

"Of , bu sıcakta çekilmez bu çay. Güzel demleyememişim zaten ."

Elimde ki bardağı sehpahaya bırakıp bir daha dokunmamak üzere ittim.

 

"Anlaşıldı sen sanki sinirlisin ."

 

"Artık sankisi mi kaldı Selo ?"

 

"Evet belli oluyor bu arada ben mısır patlatmaya gidiyorum , sen de film seç bize ."

 

"Dur bakalım Selo , bana yarın birilerini çağıracağını söylüyorsun ve bunu en son bana söylemiş oluyorsun . Nereden çıktı bu kahvaltı meselesi?"

 

"Ben en son sana söylemek istemedim zaten , kahvaltıya Ufuk 'u çağırmak istedim sonra sadece ikimiz olursak hızlı ilerlediğimizi düşünürse diye Atlas 'da gelsin deyiverdim. Hani yakın arkadaşlar ya bizde yakın arkadaşız o yüzden yani başka bir sebep yok . Üzgünüm senin adına karar almış gibi oldum . Kızdın mı ?"

 

"Sana kızabilir miyim ben ."diyerek Selin 'e sarıldım.

 

"Hem ben sen gel dediğinde gelmezmiyim , iyi yapmışsın ne güzel sende kalıyorum hadi sen mısırları patlat bende film seçiyorum."

 

"Niil , iyi ki seni tanıdım bebeğim."

 

"Ben de , iyi ki."

 

_____

 

Sabah erken kalkıp üstümü değiştirdikten sonra biraz kitap okumuştum ve saat neredeyse dokuz buçuk olduğunda Selin 'de uyanmıştı.

Şuan Selin kahvaltıyı hazırlamaya başlamıştı bende salonu süpürüyordum.

Elimde ki elektrikli süpürge ile koltukların arasını da temizledikten sonra süpürgeyi yerine koyup mutfağa gittim.

 

"Selo yardım edebileceğim türden bir şey varsa söyle."

 

"Dur bir düşüneyim ."derken aynı zamanda patatesleri kızartıyordu.

 

"Hımm , sen al şu küçük tenceredeki haşlanmış yumurtaların kabuklarını soy ama dikkatli ol ."

 

Her an sakarlığım tutarda kendime zarar verirsem diye bana verebileceği işleri özenle seçiyordu.

 

"Aman ne dikkatli olması yumurta kabuğuyla elimi mi keseceğim ?"

 

"Belli olmaz senden."

 

Hahaaahaa çok komik .

 

"Neyseee ben işimi yapayım."

 

Dört tane yumurtanın kabuklarını gelişi güzel soyup yıkandıktan sonra bıçakla eşit ve dikkatli bir şekilde dilimledim.

Tabaktaki yumurtaların üzerine biraz zeytinyağı dökmek için şişeyi alacaktım ki beni izleyen Selin 'i gördüm.

 

"Hayret ettim doğrusu dikkatli olunca ne kadar becerikli oluyormuşsun ."

 

Şimdi bu beni övdü mü gömdü mü pek anlamadım da ben.

 

İçimden neysee deyip ' herhalde ne sandın?' bakışımı attım.

 

Şişeyi yerine koyup yumurtaların üzerine biraz toz biber döktüm.

"Yumurtalar hazır." dedim.

 

"Bu gün çok mağaretli geldin gözüme masada ki marketten aldığım çözülmüş börekleri air fry 'e atar mısın ?"

 

"Tabii efendim."

 

"Çalış köle."

 

Börekleri pişmesi üzere yalnız bıraktıktan sonra salona gidip balkona bakan yemek masasının üzerine bir masa örtüsü serdim.

Yerleştirdiğim kahvaltı takımlarının ortasına da Selin 'in hazırladığı tabakları yerleştirdim.

Yeniden mutfağa gidecektim ki salonda duran Selin 'in telefonunun sesini duydum.

Telefonu elime aldım ve Ufuk 'un aradığını gördüm.

Mutfakta peynir kesen Selin 'e telefonu tutuşturuverdim.

Selin telefonla konuşurken ben bir tepsiye bardakları ve çatalları koydum.

 

"Bir dakika bakayım , evde taze ekmek yokmuş canım ."

 

Ufuk bir şey lazım mı diye sormuştu herhalde , o zaman yakında burada olurlardı.

 

Selin 'in kestiği peynirlerin bulunduğu tabakla birlikte salam ve zeytin tabağını da tepsiye koyup salona geçtim.

 

Selin 'de elinde ki börek tabağını masaya yerleştirip hazırlanmaya gitmişti.

Elime telefonumu alıp sosyal medyada biraz oyalanmaya başladım.

Keşfetimde gezerkenken karşıma ünlü bir magazin sayfasının gönderisi çıktı.

 

Bu gönderi ;uzaktan çekilmiş , hastanenin çıkışında iki kişinin yardımı ile özel araca bindirilen yaşlı bir adam ile ilgiliydi.

Gönderi açıklamasında yazanları okumaya başladım.

 

"Ünlü iş adamı Selçuk Demir 'in uzun zamandır işleri dışarıdan yürüttüğünü biliyorduk. Dün öğleden sonra bir hastanenin önünde görüntülenen S. D.'nin sağlık sorunları yüzünden Demir Holding 'e bu kadar uzak kaldığını var sayıyor ,

geçmiş olsun dileklerimizi iletiyoruz.

Selçuk Demir 'in durumu ile ilgili haberler için takipte kalınız ."

 

Adı oldukça tanıdık gelen bu adamın nereden tanıdık geldiğini sorgulayamadan

içeriye sarı pjamalarından kurtulan Selin girdi.

Üzerine giydiği siyah kot şort ve salaş mor tişörtü ile oldukça güzel görünen kızıma bakakaldım.

 

"Oo yüzüne nur inmiş Maşallah bi yarım kilo makyaj var galiba ." dediğimde aynı anda sırıtıp bana göz deviren Selin 'in mimiklerine kahkaha atıverdim.

 

Zil çalınca kapıya koşan Selin 'in arkasından fırladım.

 

"Hoş geldiniz !" diye bülbül gibi şarkıyarak kapıyı açıvermişti Selin .

 

"Hoş buldum! " Aynı Selin gibi kelimeleri vurgulayan Ufuk 'u görünce sırıttım.

 

"Hadi geçin içeri."

 

Ufuk arkasına doğru tuttuğu elinde ki papatya buketini çıkararak "Bunlar sizin hanımefendi."diyerek Selin 'e uzattı.

 

"Yaa öylemi çok güzeller , teşekkür ederim."diyerek buketi eline alan Selin yandan yandan bana 'Ayy noluyoruz' bakışını atınca bende ona 'siz olmuşsunuz' anlamında göz kırptım.

 

Ufuk içeri geçince arkada kalan Atlas 'a

"Hoş geldin." diyerek gülümsedim.

 

Bakışları kısa süre yüzümde oyalandıktan sonra "Hoş buldum." dedi.

 

Aramızdaki sessizliği bozmak için "Ekmek poşetini alabilir miyim ?"dedim.

 

"Tabii."elime doğru uzattığı poşeti tuttum.

 

"Hadi içeri geçelim."

 

İlk başlarda tek kelime dahi etmeyen Atlas ile aynı ortamda olduğumda gerilirdim -ki hala geriliyorum- ama artık onun normal halinde de sessiz biri olduğunu anladığım için iki selam vermesi bile yakın arkadaş olduğumuz anlamına gelebilirdi.

 

Koltuklara oturmuş sohbet eden Selin ve Ufuk 'u gördüm.

Ortaya "Ben ekmekleri doğrayıp geliyorum sizde sofraya geçersiniz" dedim .

 

"Eğer yardıma ihtiyacın varsa bende gelebilirim." Atlas 'ın sözlerine şaşırdım ama renk vermeyerek konuşmaya başladım.

 

"Sağol , gerek yok hemen gelirim zaten." diyerek gülümsedim .

 

Arkama bakmadan mutfağa doğru giderken Selin 'in " Ben de gideyim Nil her an bir tarafını doğrayabilir ." diyen sesini duymazdan gelerek mutfağa giriş yaptım.

 

Kesme tahtasında ekmekleri dildikten sonra poşette gördüğüm taze simitleride küçük parçalarda kestim .

Ekmekleri ekmek tabağına simitleri de ayrı bir tabağa koydum .

Tabakları elime alıp mutfaktan çıkmaya meylettiğim esnada kapıya dayanmış beni izleyen Selin 'i gördüm.

 

"İnsan , bir insanlık belirtisi verir yaa geldiğini hiç fark etmedim."dedim.

 

"Eğer geldiğimi belli etseydim dikkatini dağıttığım için her an elini kesebilirdin."

 

"Sağol yaa ne kadar düşüncelisin."

Selin 'in her seferinde sakar olduğumu belirtmesi beni gebertiyor !(!)

 

"Ya sen neden çocuğu reddediyorsun?"

 

"Ne reddetmesi Selin ?"

 

"Atlas sana yardım etmek istediğinde 'sağol ya gerek yok' dedin?"

 

"Bu mu reddetmek , kibarlık yapıp yardım etmek istedi bende yardıma ihtiyacım olmadığı için reddettim ?"

 

"Evet reddettin işte."

 

"Selin niye söylediklerimi tekrar ediyorsun , altı üstü ekmek doğrayacaktım hem dikilip beni izleyeceğine sen yardım edebilirdin."

 

"Bazen çok saf olabiliyorsun."

 

Hayırdır da saf ne alaka yani?

 

"Saf sensin , haydi sana kolay gelsinn ."diyerek içeri kaçtım.

 

Elimde ki tabakları masaya götürdüm.

 

Selin 'de çayların olduğu tepsiyi getirmişti hep birlikte oturmuş kahvaltıya başlamıştık.

 

"Elinize sağlık kızlar."

 

"Afiyet olsun."

 

Diğerleri kendi aralarında bir şey konuşurken tabağıma bakarken dalıp gitmiştim. Bir şey konuşuyorlardı ama konuyu hiç anlamamıştım.

Bir , iki dakika böyle geçti. O dakikalarda ne düşündüğümü bile hatırlayamıyordum.

 

Selin 'in sesini duydum.

 

"Yani arkadaşım diye demiyorum bana çok yardım etti. Aslında Nil yemek konusunda oldukça başarılı onda bu ışığı bana yardım ederken farkettim."

 

"Ne güzel , her yetenek doğuştan gelecek diye bir şey yok belki kendisi de fark etmemiştir. Ne dersin Nil ?"

 

Benden mi bahsediyorlar ?

 

"Nil iyi misin?"

 

"E-efendim ?"

 

"İyi misin kuşum ? Bir daldın gittin renginde attı."

 

"İyiyim yaa dalıp gittim herhalde."

 

"Peki sen öyle diyorsan . Yaa , Nil bende seni övüyordum börek çok güzel olmuş."

 

Hangi börek? kendisinin marketten aldığı börek mi ?

 

Ben yapmadımkine !

 

Selin 'i bozmayıp "Afiyet bal şeker olsun cümlemize." diyerek tekrar tabağıma döndüm . Bıçağım ile peynirli böreğimden küçük bir parça kesip çatalım aracılığı ile tadına baktım.

 

Dikkatimi masaya verdikten sonra karşımda oturan Atlas ile göz göze geldim .

 

Beni mi izliyordu ?

 

Ben olayı çözmeye çalışırken dudaklarının hafif bir şekilde tebessüm ettiğini fark ettim . Gözleri sol elimi bulduğunda varla yok arası olan tebessümü sönüp gitti.

 

İstemsizce sol elim masanın altına gitti .

Hello kitty'li bantlardan bir tık utanmış olabilirim.

_____

 

Saat , sabah on biri geçmişti . Kahvaltıdan sonra dosyalara ulaşamadığımızı , cihaza giriş yaptığımda fark edildiğimi Atlas ve Ufuk 'a söylediğim andan beri ortamın gerginleştiğinin farkındaydım.

 

Her birimiz gibi modumuzu düşüren bu durum karşısında bizi motive etmeye çalışıyordu Ufuk .

 

Selin zaten bir şekilde amacımıza ulaşacağımızdan umutluydu ama ben ve Atlas 'ta kelimeler kifayetsiz kalıyor gibiydi.

 

Son üç ayımı bu amaca adadığım için ister istemez gergindim . Bu dava artık benim hırsım olup çıkmıştı ve ben amacıma ulaşamadan rahat duramazdım.

 

Selin bize kahve hazırlamıştı.Elindeki tepsiyi orta sehpahaya bırakıp koltuğa oturup konuşmaya başladı.

 

"Atlas'ı çağıralım ."

 

"Balkonda , sigara içiyordur gelir birazdan ."dedi Ufuk.

 

Atlas ' ı neredeyse hiç bir zaman toplum içinde sigara içerken görmemiştim genelde sürekli kullanan biri de değildi. Bu , bana nedense konuşmamızdan sonra ki tavır değişikliği ile ilgili olduğunu düşündürüyordu.

 

"Size afiyet olsun ."diyerek iki kahve bardağını da alıp balkona kaçtım.

 

 

Balkona girdiğimde duvara sırtını yaslayıp sigarasını içerken bulutları izleyen Atlas 'ı gördüm.

 

Geldiğimi fark edip yarım kalan sigarasını mermerde söndürüp çöpe attı.

 

"Kahveni getirdim ."

 

"Sağol. "diyerek elimden kendi bardağını aldı .

 

Bende sırtımı duvara yaslayıp kahvemden içmeye başladım.

 

Öylece hiç bir şey söylemeden onun gibi bulutları izledim.

Beyaz bulutların tıpkı duman gibi gölgeleri vardı. Gri gölgelerinin arasından güneş ışıkları sızıyordu. Gökyüzünde ki hüzünlü bulutlar yağmurun habercisiydi sanki.

 

 

Dakikalar öylece geçti. Kahvemi yarıladım.

Buradayım belki bir şey söylemek isterse dinlerim diye . Yine de buradayım hiç konuşmasa bile sessizliğine ortak oluyordum.

 

"Bir şey söylemek istemiyor musun ?"dedi.

 

"Hayır, belki sen söylersin." dedim.

 

Bir kaç dakika geçti yine konuşmadı. İyi konuşmazsa konuşmasındı.

 

 

"Eline ne oldu ?"diye sordu.

 

Başımı ona çevirdiğimde beni izlediğini gördüm.

 

"Önemli bir şey değil."

 

 

"Umarım sakarlıklarınla ilgilidir."diyerek önüne döndü.

 

Hahaahha aynen de öyle !

 

"Öyle say." diyerek bende önüme döndüm.

 

______

Atlas gittikten sonra ben de evime gelmiştim. Ufuk bırakabileceğini söylemişti ama ben yürümeyi seçmiştim zaten evim yakındı. Ancak yürürken yağmura yakalandığım için üstüm biraz ıslanmıştı.

Anahtarımı çıkarıp apartman kapısını açtım. Kapıyı kapatıp merdivenlere doğru yöneldim . İkinci katta oturuyordum .Bir diğer anahtarım ile evimin kapısını açtım ve kendimi içeri attım.

Eşyalarımı tekli koltuğumun üzerine bırakıp salondan odama geçtim.

Dolabımdan pamuklu pjama takımımı ve çamaşırlarımı alıp banyoya gittim.

 

 

Duştan sonra saçlarımı tarayıp kuruması için kendi haline bıraktım.

Yüzüme maske yapıştırıp odama geçtim.

Odamı toplayıp masamı sildim . Bu gün evden halletmem gereken işlerim vardı.

Çantamdan bilgisayarımı çıkartıp masama koydum. Ve açıp çalışmaya başladım.

 

_____

 

Saat akşam yediye geliyordu . Yağan yağmur yeni yeni diniyordu. İşlerim bitmişti ve benim karnım çok acıkmıştı.

Yemek siparişi vermek için sessizde duran telefonumu elime aldım ve telefonuma gelen bildirimleri umursamadan sipariş

uygulamasına girdim.

Üç tane mi yoksa dört tane mi lahmacun alsam ?

Neyse üç tane yeter herhalde diyerek üç tane lahacun iki tane ayran sipariş verdim.

Bildirimlere şimdi bakabilirdim.

Bilinmeyen bir numaradan mesaj geldiğini gördüm ve mesaj uygulamasına girdim.

 

 

0 537***: Merhaba.

0 537***: Derdimi anlatamadan beni dolandırıcılıkla suçlayıp engelleyen kişiyle mesajlaşıyorumdur umarım.

 

Ya rezil oldum. İmdat(!)

Şu an kendimi çok kötü hissediyordum ya tanıdık biri çıkarsa .Ne yazsam ? Özür dilerim yanlış anlaşılma oldu falan mı desem?

Anksiyete krizi geçiriyordum. Parmaklarım harflerde gezinmeye başladı.

 

Siz: Yanlış anlaşılma için özür dilerim.

 

Siz :Kimsiniz ?

 

0 537***: Sorun değil.

 

0 537***: Sadece yardımınıza ihtiyacım var .

 

Siz: Sizi tanımıyorum bile nasıl yardımcı olabilirim ?

 

0 537***: Aslında tanımadan bile bana yardım etmiş oldunuz.

 

Siz:Hangi konuda ?

 

Siz :Artık kim olduğunuzu söyleyecek misiniz ?

 

0 537***: Emin olun benimde sizin hakkınızda öğrenmek istediğim şeyler var .

 

0 537***:Ancak ilk önce yardım edip edemeyeceğinizi bilmem gerek.

 

Siz:Siz benimle dalga mı geçiyorsunuz?

 

Siz: Size , tanımadığım birine güvenip ne istediğini bile bilmeden yardım edeceğimi düşündüren ne ?

 

0 537***: Bende size güvenmiyorum , işte bu yüzden yardım etmelisiniz .

 

Siz: Aynen bu sözünüz çok güven verdi . :D

 

Siz: : Yardım falan etmiyorum.

 

 

0 537***: Emin ol beni engelledikten sonra telefon numarandan , gerçek adını ve evini bile öğrendim.

 

Hayırdır kimdi bu ? Ya ben bilmeden kime yardım ettimde buldu beni ? Off.

 

Siz:Yani ?

 

0 537***: Yani yardım etmek zorunda kalacağınız yollara başvurabilirim.

 

 

Siz: İlk mesaj attığınızda bana "saygısızsınız " sitemleri gönderirken şimdi mafyacılık oynuyorsunuz gfsfjkqcbkv.

 

Siz: Ters psikoloji yaparak , tehtidinize inanacağımı düşünüyorsunuz.

 

Siz:Ne haliniz varsa görün , size hiç bir zaman yardım etmeyeceğim.

 

Bu numarayı engellediniz engeli kaldırmak için dokunun.

 

Bu mesajlardan sonra oldukça gerilmiştim.

Engelledim ama ya gerçekten de evime gelirse ?

Tanımıyorum , neyin peşinde olduğunu da bilmiyorum.

Bunu yapabilirdi .

Normal biri bunu yapmazdı.

Değil mi ?

 

Merdivenlerden ağır ağır gelen ayak seslerini duydum.

 

Siparişim gelmiş olabilir diye düşündüm ama yeni sipariş vermiştim. Bu kadar kısa sürede gelmezdi herhalde.

 

Sesler yakınlaşmaya başladı ve kapımın yakınlarında durdu.

 

Zil sesi kulaklarımı doldurduğunda gerilmiştim.

 

Tamam , apartmanın kapısı açık kaldıysa gelen kişi kurye olabilirdi.

 

Bir başkası da .

 

Kapıya bakmaya gittim ve kapı gözünden baktım ama kimseyi göremedim.

 

Kapıyı açmalı mıydım ?

 

Tereddütlü bir şekilde yerimde bekledim.

Dışarıdan bir kaç ayak sesi duyduğumda tüm cesaretimle kapıyı açtım.

 

______

Selamlarr .

Nasılsınız?

Uzun zamandır bölüm yazıp buraya atamadım üzgünüm . Ama uzun bir bölüm yazdım umarım beğenmişsinizdir. Tatil bitmeden bir tane daha uzun bölüm atacağım sonra bölümler hakkında kesin tarih belirleyebilirim.

Kendinize iyi bakın oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayınız .💕💗

Loading...
0%