Yeni Üyelik
4.
Bölüm

3.- Ruh Hayvanları ve Yeni Bilgiler

@kitapvegece_prensi

"Evet herkez yerine oturduysa dersime baslıyabilirim sanarım. Kendimi tekrar tanıtayım Ben nouser'ını tanıma dersinize girecek olan öğretmeniniz Merisa. Bu dönem boyunca, belkide başarabilirseniz bir dahaki dönemlerde de sizinle beraber olmaya çalışacağım. Şimdi sizlere dersim hakkında bir kaç bilgi vermek istiyorum." Dedi profesör ve çerçeveyle çevrili duvarın önüne geçti.

 

"Ya da dersimden önce biraz okul hakkında bilgi vereyim malum bu sene Nouselandda yeni ayak basanlar ve hakkında abelkide hiç bir şey duymayanlar var. Burası Nouseland ve su an içerisinde bulunduğunuz Yer use Nouseland akademisi. Burası bir ada üzerine kurulmuş yakınlarında sadece orman bulunan ve insanların ruh hayvanlarının bulduktan sonra eğitim görüp bir Savaşçı olarak yetişmesi için bundan 150 yıl önce kurulmuş bir akademi. Benim dersimi ilgilendiren şey ise ruh hayvanlarınızı yani nouserlarınızı birlikte tanıyacağız dünya üzerinde sınırlı sayıda nouser bulunmaktadır. Okulumuzun tarihini Nouseland tarihi dersinde isleyeceksiniz evet biz şimdi konumuza geçelim."

 

Eline bir asa aldı ve bos duvarın önüne geçti. Öğrencilere bir göz attım herkez pür dikkat profesörü dinliyorlardı. Bende buna dahildim. Çünkü şuanda nerede olduğumu ve nasıl bir oyunun içinde olduğumla alakalı gram bir şey bilmiyordum ve bir tox zerresi kadar bile olan her bilgiye ihtiyacım vardı. Sonuç olarak öğrendiğiniz minik bir bilgi bile büyüyüp bir dağ haline gelerek koskoca dünyayı yönetebilirdi.

 

Profesör asayı salladı ve beyaz boş duvara sihirli bir şekilde yazı yazılmaya başladı. Bu bir yandan çok garip olsada aynı zamanda korkutucuyduda. Tahtaya " nouser nedir? " yazısı yazılmıştı. Profesör dikkat çekmek için ellerini birbirine vurarak alkışladı.

 

"Evet gençler lütfen bana odaklanın. Lütfen sorunun cevabını bilenler elini kaldırabilir mi? Doğru cevabı bilene benden artı beş puan "

 

Ne buraya oturduğumda kimse bize puan verilecek tarzı bir şey dememişti. Ayrıca adını bile ilk kez duyduğuma yemin edebileceğim bir kelimenin anlamını nasıl bilebilirdim ki. Yan tarafa baktığımda bir kaç öğrencinin parmaklarını kaldırdığını gördüm demek bilebiirlermiş. Profesörün cümlesinde kullandığına göre anlamı ruh hayvanı olmalıydı fakat eminim böyle basit bir soruyu sorarak puan dağıtmazdı.

 

Profesör siyah saçları ve beyaz bir teni olan kızı işaret ederek "Evet önce bize ismini söyle ve sonra soruyu cevaplayabilirsin." Dedi.

 

"Öncelikle ben esila, sorunun cevabı ise nouserlar bundan asırlar evvel nousel adlı bir kadının yer altında yaşadığı sırada bazı hayvanları kafeslere kapatıp daha sonra ise onları büyü ile beraber çeşitli nesnelerin içine hapsetmesi sonucu o hapsedilen hayvanlara verilen isimdir. Bazı kaynaklara göre Bayan Nousel'ın bunu gökten inmiş bir kehanet nedeniyle yaptığını yazsa da asırlar boyunca kehanet gelmemesi bu durumu yavaş yavaş çürümeye başlamıştır."

 

"Evet Bayan Esila söylediğiniz her şey harfi harfine doğru. Peki siz kehanetlere inanıyormusunuz."

 

Siyah saçlı kız yani Esila konuşmaya başladı "önceden inanırdım bir gün yine kehanet geleceğine inanırdım. Fakat o günden beri gelmemesi artık bana kehanet işinin bir efsane olduğunu düşündürmeye başladı. Bence kehanetler var ama var jelimesi pek doğru değil 'vardı' ama neyse sonuçta bunları kehanet dersinde öğreneceğiz diye biliyorum."

 

"Söylediklerinize yine haklısınız Bayan Esila sorularıma cevap verdiğiniz için teşekkür ederim. Beş puanı hakettin."

"Evet artık biraz bilgi aldığımıza gire dersimize geçelim." Dedi ve bos duvarın ortaladı.

 

"Evet öncelikle nouserlarınızı çağırmayı öğrenmeniz gerekiyor onları çağırmak için sadece zihninizi kullanın. Ona ihtiyacınız olduğunu ve onun ortaya çıkması gerektiğini söyleyin ve ona ismi ile beraber hitap edin. Anlaşıldı mı? Evet herkez şimdi nouserlarını çağırsın lütfen."

 

Evet, sanarım minik ejderciği çağırmak çok zor olmamalıydı. Kafamın içinde bir yerlerdeyse onu kesinlikle bulurdum ayrıca. Ben bunları düşünürken daha demin soruları cevaplayan kızın yanında siyah ve kanatları olan bir at belirdi, bu onun nouseri olmalıydı aşırı derecede güzeldi. Ve bu havalıydı da.

 

"Bayan Esila afferin size sanırım bu konuda tecrübelisiniz. "

"Evet, her Nouselandlı bunu nouserına kavuşur kavuşmaz zaten bilir." Kızın sesinde bur kibir veya bir aşağılama yoktu fakat sözleri resmen insanda ters psikoloji yaratıyor gibiydi.

 

İçimde bir yerlerde bense hale drago'ya seslenmeye çalışıyordum. Ve resmen içimde bir sıcaklık hissettim. Daha önce orada olmayan bir duyguya buründüm. Midemden ağzıma doğru bir sıcaklık yükselir gibi oldu. Ve bir anda yanımda kırmızı bir ışık belirdi.

 

Sonunda minik ejderha ortaya çıkmıştı, yeni uyanmış gibiydi gerindi ve bana doğru baktı. Ejderhalar gülümsermiydi bilmiyorum fakat neredeyse güldüğünü gördüğüme yemin edebilirdim.

 

Sanarim nouserını çağıran tek ben ve Esila değildik iki kişi daha çağırmıştı. Çağıranlardan biri pembe saçlı olan kızdı onun yanında pembe bir ejderha duruyordu. Sanarım drago bu sınıfta tek ejderha olmadığı için mutlu olabilirdi. Bir diğeri ise sarımsı daha çok turuncuya yakın saç rengi olan kızdı yanında turuncu sehvetli bir kuş duruyordu. Bu bizim dünyamızda ki efsaneler de olan anka kuşunu anımsatıyor, belkide oydu tam emin değildim.

 

Sınıfa sessizlik hakim oldu ve en sonunda kalan üç kişide nouserlarını çağırmayı basardı. Profesör gururlu gibi bir gülümseme ile birlikte herkezi baştan aşağı süzüyordu. En sonunda tekrar söze başladı.

 

"Evet hepinizin nouserını çağırması çok güzel bir şey. Onları geri yollamayı öğrenerek dersimizi sonlandıracağız. İşin zor kısmı onları çağırmaktı. Şimdi geriye basit kısım kaldı. Zaten şu an gitmeleri gerektiklerini anlarlar. Sizde onlara sesli bir şekilde artık geri dön derseniz nouseslerinizin içine isınlanirlar. Onları yalnız kaldığınızda ve onlara ihtiyaç duyduğunuzda, onların hoşnutluğuna göre dilediğiniz gibi cağırabikirsiniz. Bu kadardı bir sonraki dersimizde görüşmek dileğiyle minik yıldızlarım." Dedi ve sınıftan dışarı çıktı.

 

Beyaz saçlı erkek ayağa kalktı ve sessizliği bozarak:

"Bir dönemi beraber geçireceğimize göre sanarım birbirimizi ile tanışmalıyız. Ben Talya buraya dünyadan geldim. Aslına bakarsanız bu dunya, bu evren ve ruh hayvanları hakkında hiç bir bilgim yok. Ama sanarim yavaş yavaş bir şeyler yerine oturacak. Ama belki siz bana neden bu okulda olduğumuzu anlatmak istersiniz."

 

Sarı veya turuncu saçlı kız öne doğru bir adım attı. "Öyleyse tanışalım. Ben Afra. Burada yaşıyorum. Bu okulun amacı ise bizleri egiterek Savaşçı halimize daha erken bir biçimde ulaşmanızı sağlamak."

 

"Savaşçı hal mi?" Diye soruverdim bir anda.

"Evet savasçı hal. Nouserın sana güç aktarmaya başladığında bir savasci olmaya başlarsın. Güç aktarmayı da açıklıyım Belki bilmeyenler vardır. Nouserınız sizinle bağ kurdukları yavaş yavaş gücünü aktarmaya başlar bu şekilde artık ikiniz arasında daha güçlü bir çekim oluşmuş olur."

"Peki Savaşçı halimize bürünüğümuzde ne olur?" Bu soru pembe saçları ve pembe bir ejderhasi olab kızdan gelmişti.

"Buradan mezun olduktan sonra krallığın koruyucukarının arasına seçilirsin veya bu Diyarbakır başka bir yerin, hatta burası bile olabilir, ama tercih meselesidir bazı garip insanlar meslektir kalıp gezinmeyi tercih eder. Dediğim gibi tercih meselesi."

"Anladım teşekkürler."

 

Beyaz saçlı couk yani Talya (isimlere daha yeni yeni alışıyorum fakat onları kafamda tutmak çok zor değildi çünkü hepsinin saç renkleri neredeyse farklıydı.) Yine söze başladı.

"Burada ikinci dersimize girmeden önce lütfen artık sırayla herkez isimlerini ve nereden geldiklerini söyleyebilir mi?"

 

Herkes birbirine sessizce baktı ve sanki gözler birbiriyle anlaşmış gibi pembe saçlı kız konuşmaya başladı. "Ben Almila, dünyada yaşıyordum." Yaşıyordum sahi artık o hayat geride mi kalmıştı orada kurduğumuz düzen ne olacaktı? Ben bunakri dusünurken turuncu saçları ve yüzünde çiller bulunan daha önce hiç sesini duymadığım kız kendini tanıtmaya başladı.

"Ben Davin bende dünyadan geldim."

 

Artık sessizlik olmadan herkes kendini tanıtmaya başlamıştı.

"Ben Esila, Nouselandlıyım."

""Ben Adrian bende Nouselandlıyım."

 

Herkes kendini tanitmısti ve sıra bana gelmişti. Sesimin karşıya gittiğinden bile emin olamadığım bir sesle bende soruyu yanıtladım. "Ben Drake, dünyadan geldim."

 

Arada bir sessizlik oluştu sanarım kimse ne diyeceğini bilmiyordu. Aslında gerekte kalmadı sessizliği garip borazan gibi bir ses bozuverdi. Sanarım bu artık Molanın bittiği ve yeni bir dersin başladığının habercisiydi.

 

Bugün bir şekilde hızlıca bitmeli ve ejdercik ile konuşup artık buradan gitmeliydim. Ne oluyorsa oluyordu fakat bunlar gario olaylardı. Bir rüya gibi. Fakat henüz birisi bana bağırarak beni uyandırmaya çalışmamıştı.

 

Loading...
0%