@kitapyazanbircinar
|
Alarmın sesiyle erkenden kalktım ve dişlerimi fırçaladım. Bugün Yağızın annesi ve babasıyla tanışacaktım. Erkenden yemeğe gidecektik. Bu yüzden hızla hazırlandım ve arabama binip Yağızların evine doğru yola koyuldum. Yolda bir çok kez nasıl davranmam gerektiğini düşündüm. Ailesiyle tanışırken tavrımı ve konuşmamı. Kaygılıydım. Evlerinin önüne vardığımda bir adam arabama doğru yaklaştı.
“Defne Hanım?”
“Evet.”
“Geçin lütfen.”
Evlerinin kapısı açıldı ve büyük bir yalının otoparkına doğru sürdüm. Park etmeleri için oradaki görevliye arabamın anahtarını verdim ve evin kapısına yaklaştım. Kapıyı çalmadan önce üstümü başımı düzelttim derin bir nefes aldım ve zile bastım. Bir süre bekledikten sonra bir kadın kapıyı açtı.
“Defne Hanım siz olmalısınız. Anlatılandan daha güzelmişsiniz. Geçin lütfen.”
“Teşekkürler.”
Gergin adımlarla kadını takip ettim. Beni büyük bir salona getirdi. Salonda bir kadın elindeki porselen çay bardağında yasemin çayını yudumluyordu. Yanındada bir adam elindeki belgelere dalmış gibiydi. Diğer kadından daha genç benim yaşlarımda bir kadında oradaydı. Salonda sakince oturuyorlardı. Arkamdan Yağız geldi ve elimden tuttu.
“Ee geçelim mi?”
“Geçelim.”
Yağız elimi tutarak salona daldı ve
“Günaydın sevgili ailem. Size gelecekteki eşimi tanıtayım. Defne Sipahioğlu.”
Soyadımı bilerek sesli ve vurgulu söylemişti. Elindeki raporları bırakan adam bana doğru baktı ve
“Sipahioğlu demek. Hangi sözlerinle ikna ettin bu kızı evlenmeye merak ediyorum doğrusu.”
“Biz birbirimize aşığız baba.”
“Kandırma beni Yağız. Ne gibi bir oyundasın?”
“Oyunda değilim. Aşığım.”
Adam bana döndü.
“Sipahioğlu demek?”
“Evet efendim.”
“Sipahioğlu ailesindeki yerin neresi? Kimin kızısın?”
“Demir Sipahioğlunun kızıyım. Ailenin en büyük oğlu.”
“Annen?”
“Ben küçükken vefat etti.”
“Anladım.”
İçeriye baktığımda odalardan birinde bir kadının kapı arasından bizi dinlediğini gördüm. Yağız tam o tarafa bakıyordu. Kadın hastaya benziyordu. Teni solgundu göz altları morarmıştı. Benim o tarafa baktığımı gördüğü anda Yağızın kız kardeşi oraya doğru hızlı adımlarla ilerledi. Apar topar kadının bileğini tuttu ve
“Ne işin var burada? Git kendi evine! Sen nasıl girersin buraya?”
Diyerek kadını sürükledi. Yağıza onun kim olduğunu sormak için döndüğümde Yağızın bakışlarını gördüm. Sinirli ve üzgün bakışlarla o tarafa bakıyordu. Yağızın kız kardeşi hızlıca geri geldi ve bana yaklaştı.
“Ben Yaren. Yağızın kız kardeşiyim. Çok güzelmişsin sen. Umarım yeğenlerim sana çeker.”
Anında çocuk konusuna atladığı için şaşırmıştım. Gülümseyerek Yağıza döndüm fakat Yağız hala kendini toparlayamamıştı. Ne olmuştu? O kadın kimdi? Neden üzüldü? Aklımda bir sürü soru vardı.
“Ben Yağızada benzemesini isterdim açıkçası.
Yağızın ailesi bana acıyan gözlerle baktı. Anlayamamıştım. Neden herkes bana öyle bakıyordu? Yağız silkelendi ve bana gülümseyerek baktı sonra Yarene döndü.
“Yaren, seninle bir konuşalım mı?”
Yaren sinsi bir gülüşle “Olur.” dedi.
İkiside üst kata çıktılar ve ben salonun ortasında direk gibi kaldım. Yağızın annesi ve babası bana bakıyordu. Yağızın annesi
“Ben Feyza kızım. Yağızın annesiyim. Buda eşim Ahmet.”
“Memnun oldum efendim.”
“Otursana.”
“Oturayım.”
Oturduktan bir süre sonra bir kapı sertçe kapandığı duyuldu. Hizmetçilerden birisi Feyza Hanımın yanına geldi ve kulağına eğildi. Feyza Hanım duyduklarını başını sallayarak onayladı ve bana baktı.
“Yağızla Yareni çağırır mısın? Yukardalar. Yemek hazırlanmış.”
“Tabiki.”
Merdivenlerden çıktım ve konuşma sesinin geldiği odaya doğru yaklaştım. İçeride Yağızla Yaren kavga ediyorlardı.
“Nasıl onun kolundan öylece çekiştirebiliyorsun? Sana bu hakkı kim verdi?”
“Peki sana insanları kandırma hakkını kim verdi? Hem onu nasıl evimize sokarsın? Onun yaptıklarını unutmadın mı?”
“Düzgün konuş!”
“Senin bir nişanlın var! Sonuna kadar onu destekleyeceğim hatta onun senden kurtulması için herşeyi yapacağım. Sen onu hak etmiyorsun. Sen aklındakini dindirememişsinki yanındakiyle mutlu olacaksın. Babama aşığım ayaklarını çekmekle olmuyor o iş! Kanıtla! Onu hak ettiğini kanıtla!”
“Seni ilgilendirmez. Benim evliliğim.”
“Sadece senin değil o kadınında evliliği. Ben onu düşünüyorum.”
“Senin düşünceliğine ihtiyacım yok.”
“O kadın sana aşık. Bakışından belli. Yazık edeceksin. Yapma.”
“Karışma!”
Yağız kapıyı açtı. Kapının önünde beni görünce gözleri fal taşı gibi açıldı. Telaşlı bir şekilde “Defne?” diye sordu.
“Ee ben. Ben yemeği haber verecektim. Rahatsız ettim galiba. Aslında iştahımda kaçtı. Ben gideyim en iyisi.”
“Saçmalama sevgilim. Nereye?”
“Cidden iştahım yok.”
Yaren hızlıca yanıma geldi ve koluma girdi.
“Yengem olur mu öyle? Hem ben seninle bu evi gezecektim. Daha çok yer göstereceğim.”
“Ama…”
“Aması yok. Seni bırakmam bugün.”
Yaren arkasına döndü ve
“Ağabeyciğim ben yengemle biraz daha sonra size katılacağım. Sen aşağı inip daha geç yeme teklifimi sunar mısın?”
“Tabiki kardeşim.”
Yağız hızla aşağı indi. Yaren yere bakarak adımlarını izlemeye başladı. Sonra bana baktı
“Biraz önceki konuşmadan ne duydun?”
“Yağız hesap soruyordu. Sende beni savunuyordun.”
“Güzel. Merak etme bu evdeki herkes seni savunuyor. Herşey yolunda. Bir sıkıntı hissedersen haber ver. Ben hep yanındayım.”
“Çok teşekkür ederim.”
“O kadının kim olduğunu merak ediyor musun?”
“Evet ama önemli biri olsaydı Yağız bana söylerdi. Ondan duymayı tercih ederim.”
“Ona bu kadar çok mu güveniyorsun?”
“Evet sonuçta benim nişanlım.”
Yağız arkamızdan hızlıca yanımıza geldi.
“Sevgilim!”
“Canım.”
“Nasılsın sevgilim. O an soramadım üzgünüm.”
“İyiyim bir şeyim yok. Hadi aşağı inelim bizi bekliyorlar.”
“Tamam.”
Yağız elimden tuttu ve kulağıma eğildi
“O ne derse desin sakın inanma. Bana sinirli olduğundan öyle diyor.”
“Peki.”
Arkama dönüp Yarene baktım. Yağızla sinirle bakıyordu. Aşağı indik. Feyza Hanım ve Ahmet bey sofranın başında oturmuş bizi bekliyorlardı. Feyza Hanım bana döndü ve
“3 gün tatil var değil mi?”
“Evet.”
“Bizde kalsana hem daha iyi tanışmış oluruz.”
“Aa hiç öyle düşünerek gelmemiştim. Eşyalarımı almadım.”
“Eşyaya gerek yok. Her zaman misafire uygun bir odamız var. Bu yüzden burada kalmanı istiyorum Defne kızım.”
Feyza Hanım bana kızım diye seslendiğinde heyecandan kendimi kaybettim.
“Peki. Kalayım.”
Yağız elimi tuttu ve
“Evlilik tarihimizide konuşuruz.”
“Evet. Hem her şeyi planlarız öyle daha rahat olur.”
“Çok plancısın Defne.”
“Planlı olmak iyidir.”
Ahmet Bey gülerek bana bakıyordu. “Tam bir Sipahioğlusun Defne. Buarada nerede kalacaksınız? Burada mı yoksa ayrı evde mi?”
“Konuşuruz onları baba.”
Yağız konuyu geçiştirdi. Yaren sinirle yemeğe abanıyordu. Çatal bıçağı öyle sert kullanıyordu ki neredeyse tabak kırılacaktı. Feyza hanım bu durumu fark etti ve “Yaren bir derdin mi var kızım?” diye sordu.
“Dertten başımız kalkamıyor ki biri yüzünden.”
Yağız sinirle “Seninle bu konuları tartışacak değilim.”
“Doğru sen kendi bildiğini yapıp başkası yanlış deyince sinirlenen tiplemelerdensin.”
“Kendi bildigim şeyi yapmamda ne var?”
“Doğru olmaması var. Yalnız kalacaksın bir gün.”
“Yalnız değilim. Bir ailem bir nişanlım var.”
Yaren alaycı bir şekilde gülümsedi “Nişanlını taksaydın bunu yapmazdın.” diye mırıldandı.
Yağız sinirle güldü. Yemek gerginlikle bitti. Hizmetçi bana odayı gösterdi. Fakat merakıma yenik düştüm ve ona seslendim.
“Pardon.”
“Evet Defne Hanım.”
“Yaren Hanımın kolundan tuttuğu kadın.”
“Evet Defne Hanım.”
“O kimdi?”
“Defne Hanım bunu benden duymadığınızı farz edin lütfen.”
“Tabiki aramızda.”
“Ve nişanızıda bozmayın lütfen yoksa evde kaos oluşacak.”
“Tamam.”
“O kadın Yağız beyin eski nişanlısı.”
“Ne? Peki neden burada?”
“Onu bilmiyorum maalesef.”
“Tamam teşekkürler.”
Kadın odadan çıktı. Kalbım sıkışmıştı. Yağızın eski nişanlısı neden bu evdeydi? En kötüsü neden onun için tartışıyordu? Merakımdan ölecek gibi oldum. Şüphelerimi yatıştırmak için kendimi yatağa attım. |
0% |