@kitsudaphne
|
YILDIZLAR HER ZAMAN PARLASIN.
"Bazen bir adım atarsın ve o adım tüm hayatını değiştirecek bir kelebek etkisi yaratır. Ama asıl soru şu: O adımı atmaya hazır mısın?" — Lucia Sonraki haftalarda Pedro’nun derslerdeki tavrı giderek daha soğuk ve mesafeli bir hâl aldı. Onun bu değişimine ben de uyum sağladım. Bu, doğru olan gibi görünüyordu. Günler hızlı ve yoğun geçiyor, düşünmeye bile vakit bulamıyordum. Bu da iyi bir şeydi, çünkü Lucas yoktu ve onu düşünmek beni zayıflatıyordu. En önemlisi de, neden sürekli etrafımda olduğunu bile açıklamamışken, ondan etkilendiğimi kabul etmek istemiyordum. O hafta sonu Chloe’de kalacaktım. Her zamanki gibi keyifli vakit geçirsek de, düşüncelerim Lucas’taydı. Suratım asık olduğu için Chloe durumu fark etti. Dayanamayıp sordu: "Bir şey mi oldu?" İçimde biriken hisleri daha fazla saklayamadım. "Lucas'ı merak ediyorum," dedim nihayet. O ismi dile getirmek bile içimde bir kıpırtı yaratıyordu. Chloe, alaycı bir gülüşle karşılık verdi. "Özel bir görevde olduğunu duydum." "Nasıl yani?" dedim şaşkınlıkla. "Hâlâ eğitimde değil mi?" Chloe omuz silkti. "Durumu özel Lucia. Ayrıca akademinin en iyi öğrencisi. Bu, bazı şeyleri değiştiriyor," dedi göz kırparak. "Niye merak ettiğini söylemeyecek misin?" diye sordu, bakışlarıyla beni sıkıştırmaya çalışarak. "Belirli bir nedeni yok," dedim, onun keskin bakışları altında kızardığımı hissederek. Bunu saklamak imkânsızdı. Chloe bunu fark etmeden geçmedi, şirin bir gülümsemeyle ekledi: "Yakışıklı, zeki ve güçlü… Ondan etkilendiğini kabul etmen bu kadar zor mu?" Cevap vermedim. Ama Chloe’nin ne düşündüğünü biliyordum. Onun keskin bakışları zihnimi okuyor gibiydi. "Hadi ama, duygularını benden saklama." İtiraflar zor ve gerçekti. Şu an bu itirafı yapamazdım. Baş edemeyeceğim duyguları kabul etmek bana fazla geliyordu. Ayrıca Liz ile aralarında bir şey olup olmadığını bile bilmiyordum. "Liz ile… Yani aralarında bir şey olabilir. Hem sen de onların ekibinden uzak durmam gerektiğini söylemiştin," diye hatırlattım kaçamak bir şekilde. Chloe derin bir nefes alıp bana döndü. "Lucas diğerlerinden farklıdır, bebeğim. Eğer aranızda bir şey olursa… Onaylarım." "Chloe!" diye çıkıştım, mahcup olmuş bir hâlde. İçimden derin bir iç çektim. "Hislerini geçtim, düşüncelerini bile bilmiyorum," dedim, kafamdaki sorularla boğuşurken. Chloe yanağımı okşadı, gözlerinde yumuşak bir bakış vardı. "Ona ne hissettiğini bir gün sorarsan, belki sandığından fazlasını öğrenirsin," dedi. "Ayrıca senden etkilendiğine eminim. Derslerde sana nasıl baktığını gördüm." "Bir şeyi gerçek yapan itiraflardır, Chloe. Aramızda ne olduğunu bilmiyorum… Bu karışık bir durum," diye geçiştirmeye çalıştım. Chloe beni dikkatlice inceledi. "Sanırım, çoktan var," diye mırıldandı. Konuyu daha fazla uzatmak istemedim. "Bu akşam film izleyelim mi?" diye sordum. "Olur," dedi Chloe. Neşeyle plan yapmaya başladık ve keyifli bir akşam geçirdik. Film bittiğinde Chloe hemen uykuya daldı, ama ben bir türlü uyuyamadım. Aklım Lucas'taydı. Onu arama isteğiyle boğuşurken, telefonumu elime aldım ve büyük bir cesaretle aradım. Açmadı. Bir dakika bile geçmeden telefonuma mesaj geldi: "Beni özledin mi, S?" Gülümsedim. Lucas hep böyleydi. İstediği soruları yanıtlamaz, ama insanı beklenmedik cevaplarla karşı karşıya bırakırdı. Bu kez ben de onu taklit edecektim. Sorusunu görmezden geldim: "Neredesin?" "Tam olarak cehennemin dibinde. Üzgünüm, şu an seni arayamam." "Sorun değil, sadece seni merak ettim." "Sevindim. Yalnız, bu saatte ayakta olmamalısın. Chloe’nin yanına dön ve uyu, S." Tanrım, her şeyi bilmek zorunda mıydı? "Ne zaman döneceksin?" "Az kaldı. Yakında görüşeceğiz." "İyi geceler, Lucas." "İyi geceler, S. Ayrıca, bir gün sorumun cevabını alacağım." Gülümsedim ve odama geçtim. Onunla bu kısa sohbet bile beni mutlu etmişti. Huzurlu bir uykuya daldım. Ertesi gün akademiye dönerken, içimdeki rahatsız edici his geri döndü. Akademiye adım atana kadar bu takip edilme hissi beni bırakmadı. Bir şeylerin ters gittiğini anlamam uzun sürmedi. Kapımın önüne geldiğimde duraksadım; yerde iki siyah tüy yatıyordu. Koridor bomboştu. Camdan dışarı bakmak için pencereye yöneldim, ama orada da kimseyi göremedim. Ormanlık alana doğru hızla uzaklaşan bir figür fark ettim. Siyah kapüşonluydu, ama bir anlık bir görüntüydü. Göz yanılması olabilir miydi? Yerdeki tüyleri elime aldığımda, küçük bir not kâğıdı dikkatimi çekti. Üzerinde tek bir cümle yazıyordu: "Alea iacta est." (Zarlar atıldı ve geri dönüş yok.) Derin bir nefes aldım ve Chloe’ye bundan henüz bahsetmemeye karar verdim. Oda kapısını kilitleyip yatağa uzandım, ama zihnimde dönen sorular beni rahat bırakmıyordu. Tüm bu gariplikler bir araya gelecekti, ama o zamana kadar beklemem gerekiyordu. "Bazı duygular sessizdir. Ama sessizlik, en yüksek haykırıştan daha derin bir iz bırakır." — Lucia |
0% |