Yeni Üyelik
21.
Bölüm
@kitsudaphne

YILDIZLAR HER ZAMAN PARLASIN.

 

"Bazı bağlar kelimelerden daha derindir, bazı hisler ise kaçamayacağın kadar gerçek."

(Lucia)

Denge, rakibin hareketleriyle uyum, çeviklik, güç ve dayanıklılık; beş temel ilkemizdi. Liz güçlü bir rakipti. Hareketlerimiz, bir dansın zarif adımları gibi uyum içindeydi, etrafımızdaki seyirciler nefeslerini tutmuş bizi izliyordu. Bıçağımı peş peşe savurdum, ama Liz her hamlemden ustaca sıyrıldı.

Bir an için zaman adeta durdu. O an, bir çift gözün ağırlığını hissettim. Lucas… Bakışları vücudumun her yerinde gezinirken, alt dudağını hafifçe ısırdı. İçimde yükselen sıcaklıkla yutkundum. Son konuşmamız zihnime kazınmış gibiydi:

"Şimdiden benim olduğunu sen de hissediyorsun, S."

Bu düşünceyle dikkatim dağıldı. Lucas’a odaklandığımı fark eden Liz, bu anı fırsata çevirdi. Karnıma yediğim sert tekmeyle büyük bir hata yaptığımı anladım. Dirseğimi bükerek bıçağımı elimden aldı. İkinci darbe yüzüme geldiğinde, gözlerim karardı. Dizlerimin üzerine çöktüğümde Liz arkamdaydı ve bıçağını boynuma dayadı. Üç büyük hatadan birini yapmıştım.

a) Rakibine asla sırtını dönme.

b) Hiçbir rakibini küçümseme.

c) Odağını yitirme.

Ben odağımı çoktan kaybetmiştim.

Pedro’nun gözlerinde beliren hayal kırıklığını hissettim. Dudakları ince bir çizgiye dönüşmüştü. Gözlerim Lucas’a kayarken, onun bakışlarındaki o tehlikeli parıltıyı gördüm. Liz çekildiğinde, bakışlarındaki alaycı zafer kendimi kötü hissetmeme yol açtı. Ama asıl öfke, diğer tüm duyguların önüne geçti. Hem raundu kaybetmiş hem de duygularıma yenik düşmüştüm.

"Lucia’nın hatası dikkatinin dağılması oldu," dedi Pedro, öfkesini gizleyemeyen bir tonla. Lucas’ın ona alaycı bir tavırla gülümsemesi Pedro’yu daha da gerdi.

"Bazen en büyük savaşları kendimizle veririz," dedi Pedro sertçe. "Burada sadece dövüşmeyi değil, hayatta kalmayı ve yaşam sanatını öğreniyorsunuz. Eğer bunu ciddiye almıyorsanız, vaktimi boşa harcamayın. Her geçen gün daha iyiye gitmeyecekseniz, dersime gelmeyin."

Sözleri doğrudan bana yöneltilmişti. Canım yanmıştı. Herkes eşyalarını toplarken Chloe yanıma geldi. Pedro, bir an bile bana bakmadı. Lucas, gitmeden önce bir kez daha derin bir bakış attı.

Herkes çıktıktan sonra Pedro’ya doğru ilerledim. Sert ve soğuk bakışlarını üzerimde hissettim. "Ne var?" diye sordu sert bir tonda.

Bir raunt kaybettiğim için bu kadar öfkeli olamazdı. Gerçek sorun neydi?

"Hatamın farkındayım, ama bu kadarı gerekli miydi?" dedim.

Pedro, bana doğru bir adım attı. Chloe araya girmeye çalıştıysa da Pedro’nun öfkesi dinmemişti. Onu kenara çekti.

"Beni tanıyorsun Pedro. Senden asla sırtımı sıvazlamanı istemezdim. Zaten kaybettiğim için hayal kırıklığı yaşıyorum. Ama bu kadar yıkıcı ve öfke dolu sözler…"

"Hayat zannettiğin kadar yumuşak değil Lucia," dedi Pedro, gözlerindeki sertlik daha da artarak. "Düştüğünde seni rahat bırakmaz, tam aksine üstüne gelir. Hayat seni olman gereken yere getirmek için acımasızdır. Güçlüysen yaşarsın, zayıfsan yok olursun. Bu benim öğretme tarzım. Beğenmiyorsan gitmekte özgürsün."

Bu acımasız sözleri beklemiyordum. Her kelime, kalbime saplanan bir ok gibiydi.

"Seni her zaman, her durumda tercih ederdim Pedro. Söylediklerinin hepsini gayet iyi anlıyorum ama beni yanlış anladın," dedim. "Luna olmadığımı unutmamalısın. Asıl hayal kırıklığının sebebi bu, değil mi? Ben o değilim ve onun yerine geçmemi de bekleme."

Pedro’nun yüzü bir anlığına değişti, ama hemen kendini toparladı.

"Eğitmenliğimi yapıp yapmamak sana kalmış Pedro," dedim soğukkanlı bir şekilde. "Ama benim kim olduğumu unutma."

Chloe hızla yanıma geldi. Onun destekleyici varlığı biraz olsun beni rahatlattı. "Seni seviyorum Lucia. Her zaman yanındayım," dedi Chloe, sıkıca sarılırken.

"Ben de seni seviyorum Chloe," diye fısıldadım.

Oradan çıkarken bir kez bile arkamı dönüp bakmadım.

En büyük hayal kırıklığını kendi ellerimizle yaratırız. Ama bazen, sevdiklerimizden gelen hayal kırıklıkları daha derin hisler bırakır, yaralar. O hisler öyle güçlüdür ki, onlardan kaçmak mümkün olamaz. Ben de o gün kaçamadım.

(Lucas)

Lucia dövüş alanında, her zamanki gibi tamamen odaklanmıştı. Liz'le karşı karşıya geldiğinde, her hareketi bir dansın ritmiyle uyumlu gibiydi; güçlü, zarif ve dengeli. Ama benim gözlerim onun tekniklerinden çok başka bir şeye takılıydı: Yüzündeki kararlılık, onu her zamankinden daha etkileyici kılıyordu. O an bakışlarımız buluştu. İçinde kaybolduğu mücadelede bile, aramızdaki bağı hissedebiliyordum. Ne kadar çabalarsa çabalasın, benim varlığımı göz ardı etmesi imkânsızdı.

Lucia'nın bıçağı Liz’in etrafında akıcı bir şekilde hareket ediyordu, ama raundu kaybetmeye başladığını sezmiştim. Çünkü sadece rakibini değil, beni de düşünüyordu. Bu onu, bir savaşçı olduğu kadar bir sanat eseri gibi büyüleyici kılıyordu. Dudaklarımı hafifçe ısırdım, bakışlarımı ondan hiç ayırmadım. Zihnimde tek bir cümle yankılandı: "Şimdiden benim olduğunu hissediyorsun, değil mi, S?"

Göz göze geldiğimizde, Lucia’nın zihnindeki kısa bir kararsızlığı fark ettim. O an odağı kaydı ve Liz bundan hemen faydalandı.

Liz’in yüzündeki zafer gülümsemesi umurumda değildi. Gözlerim sadece Lucia’ya kitlenmişti. İkimizin arasında kimsenin tam olarak anlayamayacağı bir bağ vardı. Liz kazanmış olabilir, ama asıl zafer benimdi. Lucia bana yenik düşmüştü. Lucia’nın kalbi bana aitti. Benim kalbimin çoktan ona ait olduğu gibi. Bunu hissedebiliyor, bakışlarında görebiliyordum.

Şimdi sadece bunun farkına varmasını bekliyordum, çünkü benim için Lucia vazgeçilmezdi.

Loading...
0%