@kitsudaphne
|
YILDIZLAR HER ZAMAN PARLASIN.
"Karanlık, çoğunlukla seni korumak için değil, içine çekmek için vardır." — Anonim Pedro’ya endişeyle döndüm. "Kalkalım mı?" "Olur," dedi, sakin ama net bir şekilde. Ayağa kalktığı anda Lucas’a bir bakış attı. İkisinin arasında, sessiz ama yoğun bir gerilim vardı. Lucas’a doğru bir adım attım, fakat o anda Pedro’nun eli belime nazikçe dokundu. O an, bu hareketin yanlış bir zamanda geldiğini hissettim. Lucas’ın bakışlarındaki tehdit artık sadece bir uyarı değil, içimde derin bir huzursuzluk yaratan bir karardı. Lucas’a yanına geldiğimizde, Lucas beni dikkatle kendine çekti. "Onu odasına ben götürürüm, Pedro," dedi. Pedro, Lucas’tan gözlerini ayırmadan sakin bir tonda yanıt verdi. "Odayı kontrol etmem gerekiyor. Bir de dinleme cihazı yerleştireceğim." Lucas, daha fazla ısrar etmeksizin elini uzattı. "Ver, ben hallederim." İkisi arasındaki sessizlikte gerilim yükselirken, araya girdim. "Pedro, lütfen ben halledeyim," dedim, yumuşak bir sesle, ortamı sakinleştirmeye çalışarak. Pedro kısa bir süre tereddüt etti, sonra Lucas’a dönüp bakarak başını hafifçe salladı. "O zaman üçümüz birlikte gidiyoruz," dedi, sesi hafif ama kararlıydı. İçimdeki gerginliği yatıştırmak için derin bir nefes alıp önden yürümeye başladım. İkisi de sessizce beni takip ediyordu, ama bu sessizlik, sanki tüm duyguları açığa çıkarıyordu. Lucas’ın sessizliği, her zamankinden daha derindi, kelimelerden daha güçlüydü. Asansörden inip odaya doğru ilerlediğimizde, kapının önünde yine iki siyah tüy vardı. Gözlerim tüylerde takılı kaldı. "Biri sanırım benimle oyun oynuyor," diye mırıldandım. Pedro tüyleri yerden alıp dikkatle inceledi. "Bunları yanıma alıyorum," dedi, gözlerinde kararlı bir ifade. "Kapıyı aç lütfen." Odaya girdikten sonra Pedro, hızlıca odayı gözden geçirdi ve ardından bana döndü. "Birazdan öğrencilerimden biri nöbet tutmak için gelecek. Hafta sonu dahil seni takip edecekler. Nereye gidersen git, yalnız olmayacaksın." Derin bir nefes alarak ona döndüm. "Pedro, gerçekten bir korumaya ihtiyacım yok," dedim nazikçe. Bu kez sesi daha ciddi ve yumuşak bir kararlılıkla çıktı. "Lucia, seni korumak zorundayım. Bu konuda lütfen inat etme." Bakışlarımı ona çevirdim, duygularımı saklamadan konuştum. "Pedro, ben diğerleri gibi değilim. Benden bir şey yapmamı istersen, sebebini bilmeliyim." Pedro’nun yüzü, içten gelen bir hüzünle gölgelendi. "Biliyorum," dedi yavaşça. "Kimseye benzemediğinin farkındayım." Aramızda bir kez daha derin bir sessizlik oluştu. Bu sessizlikte, bazı şeylerin konuşulmadığının farkındaydım. Lucas da. Sonunda Lucas, sert ve kararlı bir ses tonuyla konuştu. "Pedro, artık gitmelisin." Aralarındaki gerilim artık soğuk bir savaşın ötesindeydi; zamanla açığa çıkacak bir herkesi mahvedebilecek bir tufandı. Pedro, yanıt vermeden önce gözlerindeki gerginliği saklamaya çalışarak bana döndü. "İyi geceler, Lucia," dedi, yumuşak bir sesle. "İyi geceler," dedim, bakışlarımı kaçırmadan.
Lucas, kapıyı kapattıktan sonra yanıma yaklaştı. Onun varlığı, odanın her köşesini dolduruyordu. Sessizliği bile, derin ve yoğun bir güçle doluydu. Gözleri üzerimdeydi, bakışları hem kıskançlığını hem de beni anlamak isteyen bir kararlılığı yansıtıyordu. Lucas, Pedro’yu sevmiyordu, bunu biliyordum. Ama burada mesele Pedro değil, benim onun için ne kadar önemli olduğumdu. Sessizlik kısa bir an sürdü. Lucas derin bir nefes aldı, gözleri benimkilere kenetlendi. "Pedro sana fazla yakındı. Sana dokundu, S," dedi. Sesi alçaktı ama her kelimesi özenle seçilmiş gibiydi. Onun içindeki kıskançlık, kontrol edemediği bir duygudan öte, derin bir bağın göstergesiydi. Bu, beni kaybetme korkusuydu. "Bu sadece... bir şey değildi. Öylesine bir andı," dedim. Ama kelimelerimin onu yatıştırmaya yetmeyeceğini biliyordum. Lucas her zaman kendine hakim olan biriydi, ama söz konusu ben olduğumda bu hakimiyet sarsılabiliyordu. Bir adım daha yaklaştı, aramızdaki mesafe neredeyse yok oldu. "Lucia, bunu anlaman gerekiyor," dedi, sesi derinleşirken bakışları daha kararlı hale geldi. "Kimse sana bu kadar yaklaşamaz, kimse sana dokunamaz. Hele de Pedro." Gözlerinde beliren karanlık bir kıskançlık vardı. "Seninle ilgili konularda hiçbir şey öylesine yapılamaz. Eşsizsin, Lucia ve sen..." Sustu, bazı cümlelerin zamanından önce söylenmemesi gerekirdi. Etkisi ya da anlaşılması için doğru an gerekliydi. "Sadece yardım etmeye çalışıyor," diye cevapladım, ama Lucas’ın bakışlarında Pedro’ya duyduğu nefretin çok daha derin olduğunu biliyordum. Onun için Pedro, sadece bir engeldi. Lucas’ın dünyasında benimle ilgili her şeyin üzerinde mutlak bir kontrolü olmalıydı. Lucas, ellerini belime nazikçe yerleştirdi. Bu hareketinde bir sahiplenme vardı, ama beni korkutacak şekilde değil; daha çok beni koruma ve bana olan derin sevgisini gösterme arzusu taşıyordu. "Sana dokunmaya hakkı yok. Bunu kabul etmen gerek, Lucia. Yaptığı bir hataydı. Bir daha izin vermeyeceğim bir hata." Lucas, dudaklarını boynuma hafifçe dokundurdu. Bu bir öpücükten ziyade, onun için anlamı derin bir dokunuştu—beni ona ait kılan bir işaret. "Sen benim parçamsın, Lucia. Biz birbirimize aitiz," dedi. Sesi alçak ama her kelimesi dikkatlice seçilmişti. "Ve hiçbir şey, hiç kimse, bunu değiştiremez." Gözlerime baktığında, derinliklerinde gizli bir kararlılık vardı. Gözlerinde yanmaya hazır bir kıvılcım, onun içindeki kıskançlığı, aşkı ve aramızdaki bağın gücünü yansıtıyordu. "Sana yaklaşan herkesi uzak tutarım. Seni korumak için her şeyi yaparım, S. Sen benimsin ve bunun herkes tarafından anlaşılması gerek." "Senin değilim, Lucas," dedim, içimdeki karışık duygularla. Ama o bakışlarını benden ayırmadan, daha yumuşak ama kararlı bir sesle karşılık verdi. "Ama olacaksın. Bu duygulara karşı koyma, Lucia. Benimle ol. Seni sevmeme ve korumama izin ver." O an içimde karmaşık bir his dalgası yükseldi. Lucas'ın karanlığı benim ışığıma dokunuyordu, beni kendine çekiyordu. Ama beni fazlasıyla zorluyordu. "Senin olmak..." dedim, neredeyse fısıltıyla, "beni özgür kılacak mı, Lucas?" O derin, tanıdık ses tonuyla cevap verdi: "Bir tek benimle özgür olacaksın, Lucia. Seni hapsetmek değil, yalnızca sevmek istiyorum. Birlikteyken her şey daha anlamlı, daha özgür, daha gerçek olacak. Yalvarırım, korkma benden." Elimi nazikçe kalbine götürdü. O dokunuşta sonsuzluk vardı, beni asla incitmeyeceğinin sessiz bir yeminini taşıyordu. "Buradasın, Lucia. Artık inkar etme. Aşkımı görmezden gelme. Ve..." dediğinde, sesi daha yumuşak ve içten hale geldi, "Senden asla vazgeçmeyeceğimi unutma." Beni kendine doğru çekip kulağıma eğildi. "Ondan uzak dur," dedi, ama sesi sadece bir uyarıdan ibaretti. "Lucas..." dedim, ama onun kararlılığı sözümü kesti. Lucas her zaman böyleydi—beni kendine çekerken, aynı zamanda beni güvende tutma arzusunu taşıyordu. Ona karşı koymak zor, hatta imkansızdı. Çünkü Lucas için ben, her şeydim. "Şimdi uyu," dedi, elini saçlarımda gezdirirken. "Sabah burada olacağım, Lucia. Hep senin yanında olacağım." Kapıya doğru yürürken bir an durdu, gözleri bir kez daha bana döndü. "Seninle olmak, başka kimseyle olamayacağım kadar gerçek. Bunu unutma," dedi ve odadan çıktı. Ben de yatağa uzandım, onun bıraktığı güven ve sıcaklık içimi sararken. |
0% |