@kitsudaphne
|
EK SAHNEDİR. YILDIZLAR HER ZAMAN PARLASIN.
O gece rüyamda Lucas’ı gördüm. Yükseklerde, karanlığın içinde beni izliyordu. Etrafımızda, yıldızları andıran altın tozları süzülüyordu, karanlıkla ışık arasında bir denge kuruyordu. Lucas, güçlü bir varlık gibi görünüyordu; gözleri, karanlıkta parıldayan ateş böcekleri gibi canlanıyordu. Bana doğru yaklaştığında, varlığı tüm dünyayı dolduruyordu, sanki ikimizden başka hiçbir şey yoktu. O an hissettiğim şey, aşkın en saf haliydi—hem yakıcı hem de huzur verici. Yaklaştı ve o tanıdık, alçak sesiyle kulağıma fısıldadı: "Eşsizsin, S." İçimde bir dalga yükseldi; tıpkı onun her kelimesi gibi, bu da yavaş ama derin bir hisle doluydu. Lucas’ın sözleri ruhumun en derinlerine dokunuyordu. "Bana gel ve benim ol, S." Tam o sırada Pedro yanımıza geldi ve elini uzattı. "Bana gel, K." "K ne demek?" diye düşündüm, kafam karışmıştı. Havada asılı kalan siyah bir tüy belirdi; ışıklar içinde süzülüyordu. Lucas, tüyü nazikçe aldı, parmaklarının arasında gezdirirken gözlerimden hiç ayrılmadı. Gözlerindeki derinlik, sırlar ve vaatlerle doluydu. Yakında bir yerde bir kuş öttü. O narin, güzel kuş, şarkısını yalnızca en derin hisler içinde kaybolduğunda söyledi. Kuşlar uçabildiği için özgürdü, ama bazen bir kafes, özgürlüğü yok etmeye yeterdi. Lucas’a yöneldim. Kalbimde tek erkek oydu. Kanatlarım da, kalbim de ona aitti. En büyük esaret, aşka teslim olmaktan geçse de özgürlüğün bedelini bu şekilde ödemeyi yeğlerdim. Kendimi ondan uzak tutamam, çünkü ondan kaçmak, kendimden kaçmak olurdu. Lucas’ın sözleri içimde yankılandı: Sen benim parçamsın, Lucia. Birlikteyken her şey daha anlamlı, daha özgür, daha gerçek. O an bir şeyi daha iyi anladım: Lucas'ın karanlığı, benim ışığımla birleştiğinde, asla tam anlamıyla kaçamayacağım bir sonsuzluk yaratıyordu. Bu aşk, özgürlükle esaretin bir araya geldiği, birbirini tamamlayan bir dans gibiydi.
|
0% |