@kitsudaphne
|
YILDIZLAR HER ZAMAN PARLASIN.
"Kırgınlık sadece kalpte yankılanmaz, ruhun derinliklerinde de iz bırakır. Asıl acı, kaybolan güvenin ve parçalanan umutların sessiz çığlığındadır." — Anonim Bedenim güçlüydü, dışarıdan bakıldığında sağlam ve sarsılmaz görünüyordum. Ama içimdeki yaralar derindi. Ruhum yaşadıklarımın ağırlığı altında her geçen gün daha da kırılıyordu. Güçlü durmak, acıyı dindirmiyordu; aksine, her şeyin daha da derine işlemesine neden oluyordu. İki gün sonra Pedro, elinde zarif beyaz çiçeklerle geldi. Çiçeklerin güzelliği her ne kadar göz kamaştırıcı olsa da, içimdeki karanlığı aydınlatmaya yetmezdi. Zaman, etrafımda daralan görünmez bir duvar gibiydi; her geçen saniye daha da sıkışıyor, nefes almakta zorlanıyordum. "Merhaba Lucia. Nasılsın?" Pedro’nun sesi her zamanki gibi sakin ve yumuşaktı, ama altında farklı bir derinlik vardı. Kaçamak bir bakışla, "Teşekkür ederim," diye fısıldadım. "Şu an bana kızgınsın, biliyorum." Sözleri odadaki sessizliği delip geçti. Gözlerimdeki acıyı sabırla izliyordu. "Sana zaman tanımak istedim. Güvenin sarsıldı, farkındayım. Ama Chloe de acı çekiyor." Pedro’nun her zamanki sert ve soğuk duruşu, yerini yumuşak bir şefkate bırakmıştı. Sözcükleri, kalbimdeki buzları eritiyordu. "Kalbini kapatıyorsun, Lucia. Bu seni daha fazla yaralayacak." Kollarından geri çekildim, gözlerimle ondan bir cevap arıyordum. "Buradan nefret ediyorum, Pedro. Her şeyden." Sesim titriyordu, ama öfkeyle doluydu. Pedro derin bir nefes aldı, gözlerinde bilgelikle karışık bir hüzün vardı. "Hayır, buradan değil. Yaşadıkların yüzünden böyle hissediyorsun. Bize güvenmiştin, ve biz seni hayal kırıklığına uğrattık. Bu yüzden bu kadar kırgınsın." Dudaklarım birbirine kenetlendi. İçimdeki öfkenin kaynağı açıktı, Pedro haklıydı. Ama yine de sormak zorundaydım. "Ama neden… neden bu kadar ileri gitmek zorundaydınız?" Pedro’nun yüzünde bir anlık hüzün belirdi, ardından eski ciddiyetine geri döndü. "Bağ kurmanın tehlikelerini öğrenmeliydin, Lucia. Chloe ya da benimle… Bir gün bu bağların seni inciteceğini anlaman gerekiyordu." İçimde bir şeyler kırıldı o an. Pedro’nun sözleri, yüzüme çarpan bir gerçek gibiydi. "Bağ kurmamam mı gerekiyordu?" "Bu dünyanın kuralları böyle," diye devam etti Pedro, gözlerinde karanlık bir gölgeyle. "Bizim dünyamızda duygular zayıflıktır, Lucia. İyi ve güçlü bir gölge olman için duygularını kontrol etmeyi öğrenmelisin. Hiçbir şekilde zarar görmeni istemiyorum." Derin bir nefes aldım, Pedro’nun söylediklerinin ağırlığını hissediyordum. Bu dünyanın acımasız kuralları karşısında ayakta kalmanın tek yolu bu muydu? O zaman... bunun tek bir çözümü vardı. "Pedro… beni sen eğitmez misin?" Gözlerinde bir parıltı belirdi, ardından düşünceli bir ifade aldı. "Bu o kadar basit değil. Danışmanlar yıl başında atanır. Ancak özel bir durum olduğunda değişiklik yapılabilir." Tam o sırada Chloe içeri girdi. Yüzünde derin bir keder vardı, ama sözleri beni şaşırttı. "Konuşmalarınızı duydum," dedi, sesi kederliydi ama kararlı. "Seni kaybetmek istemiyorum, Lucia. Ama Pedro gibi olman gerektiğini de anlıyorum." Elimi tuttu, gözyaşları yanaklarından süzülüyordu. "Her şey için özür dilerim." Chloe’nin bu içten sözleri, içimdeki soğukluğu bir nebze de olsa hafifletti. "Bu bir veda değil," dedim, gözlerine bakarak. "Sadece Pedro’yla çalışmam gerekiyor." Chloe zorlanarak gülümsedi. "Anlıyorum. Pedro seni en iyi eğitecek kişi. Ne kadar zor olsa da buna izin vereceğim." Pedro’ya döndüm, kararımı vermiştim. "Bu karmaşık ruh halimle başa çıkabilir misin?" Pedro’nun dudaklarında hafif bir gülümseme belirdi. "Ben de pek kolay biri sayılmam, Lucia. Sen bana katlanabilecek misin?" Tam o anda kapı açıldı. Lucas içeri girdi, elinde koyu kırmızı güllerle. Bakışları Pedro’ya kaydı ve odada bir ölüm sessizliği oluştu. Lucas’ın gözlerinde öfke ve kıskançlık birbirine karışmıştı. O an gerginliğin doruk noktasına ulaştığını hissettim. Pedro ve Lucas, birbirlerine meydan okuyan bakışlarla kilitlenmişti. Chloe, Pedro’nun koluna hafifçe dokunarak, "Biz işlemler için Esther’in yanına gidelim mi, Pedro?" diye fısıldadı. Pedro, gözlerini Lucas’tan ayırmadan cevap verdi. "Olur, Chloe." Gözlerinde gizlenmiş bir tehdit vardı. Lucas’ın bakışları karanlık ve tehlikeliydi. Bu bir meydan okumaydı ve Pedro bunu anlamıştı. Aralarındaki rekabetin ilk hamlesi yapılmıştı. Atmosfer bir bıçak kadar keskinleşti. Lucas’ın gözleri Pedro’nunkilere kenetlendiğinde odadaki hava ağırlaştı, nefes alınamayacak kadar yoğundu. "Biraz dışarı gelir misin, Pedro?" Lucas’ın sesi, tıpkı bakışları gibi tehdit doluydu. Pedro, tereddüt etmeden karşılık verdi. "Tabii." Onlar çıkarken Chloe ile birbirimize baktık. İkimiz de bu durumun gereksiz olduğunu biliyorduk. Ama ortada tek bir gerçek vardı. Lucas… Sonunda kazanan her zaman o olacaktı. |
0% |