@kitsudaphne
|
YILDIZLAR HER ZAMAN PARLASIN.
"Bazı insanlar karanlıktan kaçınmaya çalışır, bense karanlıkla yaşamayı öğrendim. Bu, Lucia'nın asla bilmemesi gereken bir gerçek." — Lucas (Lucas) Hastanenin soğuk koridorlarından çıkarken Lucia yanımda sessizce duruyordu. Onun varlığı her zamankinden daha yoğundu; sanki bütün dünya onun etrafında dönüyordu ve ben, bu dünyanın merkezindeydim. Birkaç adım attıktan sonra, nefes alışlarının yavaşladığını fark ettim. Yolda Chris’le kısa bir bakışma yaşadık. İkimiz de burada olmamızın gerçek sebebini biliyorduk ama konuşmuyorduk. Bizim dünyamızda savaşlar görünmezdi. Şimdilik bunu sürdürecektik; ancak Lucia, her şeyden önemliydi. Onu korumak ve mutlu etmek benim en büyük amacım haline gelmişti. Lucia binanın önünde durduğunda yorgun olduğunu fark ettim. Hiç tereddüt etmeden onu kucağıma aldım. Kaşlarını çattı ama tanıdık bir çekingenlik yüzüne yayıldı. "Lucas, gerek yok, kendim yürüyebilirim," dedi yumuşak bir sesle. "Biliyorum," dedim ona. "Ama seni taşımak istiyorum. Kollarımda olman harika bir his, tatlı işkencem." Onun utangaç gülümsemesini görmek içimde sıcacık bir mutluluk yarattı. Hiçbir şey bu anın yerini tutamazdı. Lucia’yı dikkatle eve taşıdım, Chloe ayakkabılarını çıkartırken onu yatağa yerleştirdim. Yorgun göz kapakları kapanmak üzereydi ama son bir hamleyle elimi tuttu. "Biraz kal, lütfen," diye fısıldadı. Chloe bana anlayışlı bir bakış atarak Chris’le birlikte odayı sessizce terk etti. Lucia’nın yanına uzandım, başını göğsüme yasladı. O an, hayatımda hiç hissetmediğim bir huzur buldum. Bu küçük an bile onun yanında olmanın ne kadar değerli olduğunu anlamama yetiyordu. Ama bu huzurun geçici olduğunu biliyordum. Eduardo’nun gölgesi üzerimizdeydi ve Lucia bunu bilmiyordu. Onu izlerken içimdeki karanlık büyüdü. Eduardo’nun varlığı, zihnimdeki kaosu körüklüyordu. Bu dünyada güç bendeydi, ama Eduardo kadar değildi. Lucia’nın güvende olmasını sağlamak için daha güçlü bir plan yapmalıydım. Zamanı geldiğinde, onu bu karanlık oyunun dışına çıkarmanın bir yolunu bulacaktım. Lucia uykuya daldığında onu izledim. Nefesi sakin, yüzü huzur doluydu. En azından bir süreliğine güvendeydi. Ama bu huzur, yanıltıcıydı. Her şey Eduardo’nun tek bir hamlesine bağlıydı. Bu sadece bir oyundu ve ben bu oyunu kazanmak zorundaydım. "Lucas…" diye mırıldandı uykusunda. "Gitme…" Yavaşça yanına yaklaştım ve alnına nazik bir öpücük kondurdum. "Buradayım," diye fısıldadım. "Senden asla gitmem." Gülümsedi ve tekrar uykuya daldı. Fakat içimdeki karanlık uyanıktı. Telefonuma bir mesaj düştüğünde, kimin yazdığını biliyordum. Eduardo’nun oyunları asla bitmezdi. "Onu şimdilik rahat bırakıyorum. Ama bu sadece Lucia’yı daha da zor duruma sokmamın bir yolu. Satranç tahtasında bir adım öndeyim, Diablo." "Bütün hamlelerini görüyorum, Eduardo. Ama unutma, satrançta bir piyon bile oyunu kazanabilir. Ve ben bir piyon değilim." "Bu oyunda beni şaşırt. Çünkü sular ısınıyor, Diablo." "Savaş daha yeni başlıyor, Eduardo. En iyi oyunlar beklenmedik hamlelerle kazanılır, unutma." Şimdilik onun kurallarına göre oynuyordum, ama bu uzun sürmeyecekti. Zamanı geldiğinde, Lucia'yı bu karanlık ve acımasız oyundan çıkaracak güce sahip olacaktım. Ama Eduardo'nun gölgesi her geçen gün daha da yaklaşıyordu. Lucia uyurken, Chloe ve Chris’in yanına gittim. Chris bana meydan okuyan bir bakış attı, ama bu savaşın başka bir cepheye yayılmasını istemiyordum. Tek önceliğim Lucia’ydı. Düşüncelerim uzun zamandır sadece onun etrafında dönüyordu. Onun bu dünyaya karışmasını nasıl engelleyebilirdim? Sonraki birkaç gün, Lucia’yla geçirdiğimiz sıradan ama huzurlu anlarla doluydu. Onun gülüşü, varlığı, bana bu karanlık dünyanın içinde parlayan tek ışık olduğunu hatırlatıyordu. Ancak Eduardo’dan gelen mesaj her şeyi değiştirdi. "Yeni cehennemin seni bekliyor. Zamanı gelince haber veririm." Hayatım tam olarak buydu. Karanlık doğduğum andan itibaren peşimi bırakmamıştı. Eduardo’nun beni çağıracağı zamana kadar Lucia'nın yanında kalacaktım. Onunla geçirdiğim her anın kıymetini bilmeliydim. Lucia’nın masumiyeti bana bu savaşta ne için savaştığımı hatırlatıyordu. Onun için ne kadar ileri gitmem gerekiyorsa o kadar gidecektim. Bir sabah kahvaltıda, Lucia kahvesini yudumlarken bakışlarım uzaklara daldı. Bunu fark etti ve endişeyle bana baktı. "Bir sorun mu var?" diye sordu. Sorun ondan başka her şeydi. Eğildim ve alnına bir öpücük kondurdum. "Hayır, her şey yolunda," dedim yumuşak bir sesle. O an her şey yolunda değildi, ama Lucia’nın güvende olması için her şeyi yapmaya kararlıydım. Savaşın sonunda kazanan ben olacaktım, Lucia için. "Sana söz veriyorum, Lucia. Bu oyunda senin için her şeyi feda edeceğim, ama kaybeden ben olmayacağım." — Lucas
|
0% |