Yeni Üyelik
14.
Bölüm

Alevler ve Karmaşa

@kitsudaphne

YILDIZLAR HER ZAMAN PARLASIN.

 

"Her adım bir ateşin kıvılcımıdır; kimisi küllerini savurur, kimisi yangını başlatır."

 

Altı aydır Pedro ile ileri düzey eğitimlere devam ediyordum. Chloe de yeniden danışmanım olmuştu. Giderek gelişiyordum. Chloe harika bir dost, Pedro ise eşsiz bir yoldaştı. İkisi de hayatımda önemli yer tutuyordu. Pedro’ya karşı hissettiğim bağlılık sadece bir yoldaşın güveniydi, tıpkı Chloe’ye hissettiğim gibi.

Ancak tüm dikkatimi bir şey topluyordu: Lucas’ın üzerimdeki etkisi. Pedro’yla aramızdaki bağ güçlü olsa da Lucas bambaşka bir dünyaydı. O her zamanki gibi farklıydı. Onunla her şey karmaşık ve tutkulu bir yangın gibiydi.

Lucas, birkaç gün önce derse geldiğinde hemen fark etti. İlk iki gün yanıma yaklaşmadı, sadece uzaktan izledi. Üçüncü gün ders bitiminde beni takip etti. Odaya girdiğimde çığlık atacakken ağzımı kapattı ve beni yine kapıya yasladı. Gözleri içimi delip geçiyordu, alevler bedenimde dolaşıyordu.

"Pedro ile dersler sizi yakınlaştırmış," dedi, kaşları çatıldı. "Bundan hoşlanmadım."

"Ne, bana hesap mı soruyorsun?" dedim, öfkeyle kaşlarımı çatarak. Lucas’ın değiştiğini fark etmiştim. Bakışlarındaki karanlık, içimde bir korku uyandırıyordu.

Aramızdaki mesafeyi tamamen kapatıp çantamı yere attı. "Evet."

Dişlerinin arasından bu sözü çıkarırken, tüm oda gerildi. İçimi çektim, yutkundum. Lucas’ın varlığı, içimdeki duyguları kökten sarsıyordu.

"Hayır Lucas, düşündüğün gibi değil. Pedro sadece bir dost, tıpkı Chloe gibi. Benim için farklı bir anlamı var."

Gözleri karardı, inanmıyordu. "Onu seviyor musun?" diye sordu. Bu soru kalbimi durduracak kadar güçlüydü.

Tereddüt etmeden, kalbim hızla çarparken, cevap verdim: "Hayır."

Lucas’ın bakışları biraz yumuşasa da öfkesi hâlâ yüzünden okunuyordu. "Keşke bu kadar özel ve değerli olmasaydın, S."

Bana doğru eğilip belimi okşadı. Lucas'ın sözleri aklımı karıştırsa da içimde ona karşı hissettiğim çekim kaçınılmazdı. Ancak Lucas, her zaman olduğu gibi bir sınır koymayı da ihmal etmedi. Kulağıma eğildi.

"Keşke uyarılarımı dikkate alsaydın," diye ekledi Lucas, sesi daha yumuşak ama tehditkâr bir tonla. "Sana Pedro'dan uzak durmanı söyledim."

Yakınlığından gözlerim kapandı, söylediklerini zar zor işittim. "Ne?" diye sordum.

"Ondan uzak durmanı söyledim. Ama dinlemedin," dedi, bir eli kalçama indiğinde bedenim titredi. "Onunla aynı evde kaldın." Bu cümle zihnime bir tokat gibi çarptı, gözlerim şaşkınlıkla açıldı.

"Ben yokken de etrafındayım Lucia, bunu unutmamalıydın. Şimdi sana ne ceza vermeliyim?" diye sordu, gözlerinde o karanlık parıltıyla.

"Ceza mı?" dedim, ellerimi göğsüne koyup onu uzaklaştırmaya çalıştım, ama o tehlikeli bir şekilde güldü.

"Bir gün sadece benimle var olacağını anlayacaksın, Lucia," dedi, saçlarıma dokunarak. Sonra beni ensesinden kavrayıp daha da kendine çekti. "Ait olabileceğin tek erkek olduğumu da."

Bu sadece tutku değildi. Aramızda çok daha derin bir bağ vardı ve bu bağdan kaçmam mümkün değildi. Lucas geri çekildi, ama konuşması bitmemişti.

Elini kalbime götürdü.

''Tam buradan, ipliklerle bağlandık. Seni zorla almayacağım. Bana kendi isteğinle geleceğin anı bekleyeceğim.''

Biz buyduk.

"O güne kadar seni serbest bırakıyorum. Yanına yaklaşmayacağım, seni rahatsız etmeyeceğim. Ama beni her adımında hissedeceksin, Lucia. Çünkü aramızdaki bağ düşündüğünden çok daha derin."

Lucas kapıya yöneldi, çıkmadan önce son bir kez dönüp baktı. "Ellerimde tutuştuğunu unutma S. Şimdiden benimsin."

 

Birkaç gün sonra dövüş eğitimine Chloe ile gittik. Bu kez Liz ile eşleşmiştim. Son raunda hazırlık yapıyordum ve Lucas o zamandan beri bana yaklaşmamıştı. Ancak Pedro’nun yanıma gelip taktik verdiği an, Lucas’ın gözleri Pedro’nun eline kaydı. Pedro kolumu tutuyordu. Okyanus mavisi gözlerinde fırtına koptu ve Lucas'ın karanlığı yine tüm varlığımı sardı.

Liz her şeyin farkındaydı, Lucas’a doğru yürüdü ve onunla konuştu. Lucas o an bana bakmadı, ama içimdeki karışıklık hala geçmedi. Gözlerimi ondan alamıyordum, ona bağımlı gibiydim.

Son raunda çıkmadan önce Liz ile bakıştık. Siyah kanaryayı elime aldım, bıçağım sanki bedenimin bir uzvu gibiydi. Derin bir nefes alıp savaşa başladım. Liz’in hamlelerine karşı hızlıydım, bıçağını kaçırdım, ama hareketlerimiz birbirini tamamlıyordu. Sonuç belliydi; Liz bu maçı kazanmayı çoktan gözüne kestirmişti. Ama bu dövüş, yalnızca bıçakların savaşı değildi; arka planda Lucas’ın gözleri, kalbimde fırtınalar koparıyordu.

Aklımdan tek bir cümle geçti ve o an kaybettim.

En keskin bıçak, yanan bir kalbin ateşiydi; kestiğinde izi kalırdı.

Loading...
0%