Yeni Üyelik
22.
Bölüm

Avcının Gölgesi

@kitsudaphne

YILDIZLAR HER ZAMAN PARLASIN.

 

"Kafesin kapısı hep açıktır, kanarya. Ama içinden çıkmak cesaret ister."

 

Gözlerimi açtığımda, başım zonkluyordu. Görüşüm hala bulanıktı, ama kendimi toparlamak için birkaç saniye bekledim. Ellerimi oynatmak istedim ama hareketsizdim; ellerim ve ayaklarım sandalyeye bağlıydı. Dudağımda acı veren bir bant vardı.

Bulunduğum odanın penceresi yoktu. Soğuk, taş duvarlar her yeri kaplıyordu. İçerisi ölümcül bir sessizlikle doluydu. Başımın ağrısı artarken bir şeyler hatırlamaya çalıştım. Sonra aniden, araç kazasını ve ardından gelen patlamayı hatırladım.

On beş dakika kadar yalnızca bekledim, en ufak bir ses, bir kıpırtı duymak için kulak kabarttım. Sonunda, koridordan gelen ayak seslerini fark ettim. Adımlar yavaş ve emin bir şekilde yaklaşıyordu. Kalbim hızla çarpmaya başladı, damarlarımdaki adrenalin seviyesinin yükseldiğini hissediyordum.

Kapı açıldı. İçeri maskeli bir adam girdi. Yüzünde karanlık bir gülümseme vardı.

"Merhaba, kanarya. Nihayet seni buldum." Sesi soğuktu, tüylerimi ürpertti.

Bir eliyle sertçe dudaklarımdaki bandı çekti. Acı dudaklarımı yaktı ama ona bunu belli etmedim.

"Sen kimsin?" diye sordum, gözlerimi öfkeyle ona dikerek.

Konuşmadı, sadece bakıyordu. Biraz daha yaklaştı.

"Arkadaşlarıma ne yaptın?" diye hırladım, sesim titrerken içimdeki korkuyu bastırmaya çalışıyordum.

"Her şey sırayla, kanarya. Ama bu öfkeli ve heyecanlı tavrın… hoşuma gitti." Yüzünü daha da yaklaştırdı, nefesi soğuk ve tiksindiriciydi. "Seninle epey eğleneceğim."

"Bana 'kanarya' demeyi kes!" diye bağırdım, sabrım taşarak.

Saçlarımı aniden sertçe kavradı ve kafamı geriye çekti. Acı bütün başımı sardı.

"Bağır," diye fısıldadı. "Bu daha çok hoşuma gider."

"Sen hastasın." Dişlerimi sıktım, acıya rağmen ona meydan okuyordum.

Yanıma çömeldi, gözlerini gözlerime dikti. "Sana bir sır vereyim, kanarya. Arkadaki araçtakilerin çoğu kaçtı, ama bir kısmını ben öldürdüm." Yüzüne rahatsız edici bir gülümseme yayıldı. "İri yarı olan da çok uğraştırdı, ama sonunda onu da öldürdüm. Pedro ve diğer adam ise hâlâ misafirim." Kısa bir kahkaha attı. "Pedro'ya gelince… onu hemen öldüremezdim. Ona daha fazla ihtiyacım var. Kendisine özel işkence yöntemlerimi deniyorum."

Sözlerini duyduğumda bütün vücudum öfkeyle gerildi. Kendimi ona saldırmak için fırlatmak istedim, ama ellerim ve ayaklarımdaki bağlar beni durdurdu. İçimdeki her şey patlamak üzereydi. Pedro ve Aleksandr’ın elinde olması yetmezmiş gibi, bir de onlara işkence ediyordu.

"Ellerimi çöz ve öyle karşıma çık, adi herif!" diye bağırdım.

Adam ayağa kalktı, yüzünde soğuk bir alay vardı. "Düşündüğümden daha agresifsin, kanarya. Seni öldürmekten büyük keyif alacağım."

"Benden ne istiyorsun?" diye sordum, gözlerimi ondan ayırmadan.

Adam birkaç adım geri attı, sonra yüzü ciddileşti. "Sen bir tehditsin, kanarya. Lanetlisin. Kimse fark etmese de seni durdurmam gerekiyordu. Yılanların başı küçükken ezilmeli. Ben de seni yok etmeye gelen cesur bir şövalyeyim."

Kaşlarımı çatarak ona baktım. "Sen gerçekten delisin."

Yavaşça yaklaştı ve kulağıma eğildi. "Bu oyun içinde bir oyun, Lucia. Seni bu kafese ben hapsettim. Ve bu kafesten çıkışın tek bir yolu var: ölüm."

"Bu nasıl bir adalet anlayışı?" diye hırıldadım, artık öfkemi bastıramıyordum.

Adam başını kaldırıp soğuk bir kahkaha attı. "Herkesi senin hakkında uyardım, ama kimse beni ciddiye almadı. Ben de kendi doğrularımla hareket etmek zorunda kaldım."

"Sadece canavarlar yaptıklarına bahane bulur." dedim tiksintiyle.

Adamın gözleri parladı, gülümsemesi tekrar yüzüne yayıldı. "Zaten sen de bir canavarsın, Lucia. Ama bunu zamanla anlayacaksın."

Başımı öfkeyle iki yana salladım, ama korku içimi kemiriyordu. "Chloe’ye neden saldırdın?"

Adam bir an duraksadı, sonra sakin bir sesle konuştu. "Peşimden geldi. Merak etme, onu öldürmeyeceğim. Ama Pedro… Pedro'nun hesabı başka."

Sözlerini duyduğum an içimdeki öfke kontrolsüz bir şekilde patladı. "Pedro’ya dokunursan seni kendi ellerimle öldürürüm!"

Adam gülümsedi ve diz çökerek bana yaklaştı. "Bunu görmek isterim, kanarya."

Bir an gözlerimin içine bakıp ayağa kalktı. Bacağındaki askıdan bir bıçak çekti.

"Ben senin ölüm meleğinim, Lucia."

Boynumu kavradı ve sıktı. Nefes almakta zorlanıyordum, gözlerim dehşetle büyüdü. Bıçağı yanağıma bastırdı, ince bir kesik açtı. Akan kanın sıcaklığı boynuma doğru süzülüyordu.

"Bu simülasyondan kaçamazsın. Hayatın bizim elimizde." Fısıldayarak konuşuyordu. "Küçük kuşlar yavruyken öldürülmeli ki güçlenemesinler. Senin hayatın avcının ellerinde sona erecek."

Loading...
0%