Yeni Üyelik
9.
Bölüm

Gölgedeki Tehdit

@kitsudaphne

YILDIZLAR HER ZAMAN PARLASIN.

 

"Kaderin izlerini takip eden bir ruh, bilinmezliklerin ortasında bulur kendini. Her adımında karanlığın içinde parlayan bir umut saklıdır."

 

O günden sonra Lucas’ı bir süre göremedim. Derslere de katılmıyordu, ama Liz ve ekibi her an peşimdeydi. Derslerde, yemekhanede, Chloe’ye giderken... Her yerdeydiler. Lucas’ın yokluğu bir yanılsama gibi zihnimi kurcalasa da kendimi derslere odaklamaya zorladım.

Chloe ile dostluğumuz derinleşti. O, beni koşulsuzca seven bir mentor gibiydi ve ben de onu... Bir aile gibi görüyordum. Uzun zamandır ilk kez rahat bir nefes alıyordum.

En önemlisi Chloe harika bir öğretmendi ve öğrenmeye açtım. Annemden sonra ilk kez bir hayat amacım vardı, ona sıkı sıkıya tutundum. Hızla ilerliyordum; ancak dövüş eğitiminde aynı başarıyı gösteremiyordum, bu yüzden ekstra çalışmaya başladım.

Bir sabah koşu yapmak için ormanlık alana girdim. Geri dönerken Lucas’la karşılaştım. Uzun zamandır onu görmediğim için içimde bir heyecan dalgası yükseldi.

"Günaydın S." dedi.

"Günaydın," diye cevap verdim.

"Nasılsın?" diye sordu.

"İyiyim, ya sen?" dedim ama Lucas’ın gözlerindeki kararlılık dikkatimi çekmişti. Bir amaçla oradaydı. Yavaşça üzerime doğru ilerledi ve arkamdaki ağaca çarpana kadar durmadı. Kollarını iki yanımda sabitledi, yüzünde öfke ve ciddiyet vardı.

"Sana kendine zarar vermemeni söylediğimi sanıyordum," dedi.

Sözleri bana mantıksız geldi. Sorgulayan bir ifadeyle ona baktım, ama bir eli belime dokunduğunda kalbim hızla çarpmaya başladı.

"Kasların gergin ve yorgun, Lucia. Madem ekstra çalışıyordun, neden beni aramadın?" dedi.

Onunla konuşmak giderek zorlaşıyordu. Yakınlığı dengemi bozmuştu ve ağzımdan dökülen kelimeleri engelleyemedim.

"Yoktun ki..." dedim istemsizce.

Olsa arayacak mıydım? Seksi bir gülümsemeyle yüzümü inceledi.

"Numaramı bilen birkaç kişiden birisin. Arasaydın, cehennemin dibinde bile olsam açardım," dedi.

Bu doğru muydu? Bilincim giderek bulanıklaştı. Buradan ve yanından gitmeliydim. Bir elimi göğsüne koydum.

"İzin ver..." dedim.

"Neye?" diye sordu.

"Gitmeme."

Kendimi daha fazla açık veremezdim. Başımı eğdim. Üzerimdeki etkisinin yoğunluğunu hissetmemek imkansızdı. Söylediğimi umursamadı.

"Beni arayacağını senden duymalıyım," dedi ve çenemi tutarak başımı kaldırdı. Gözlerinde karanlık bir ifade vardı. Simsiyah, vahşi bir jaguarın gözleriydi sanki; acımasız, tutkulu, ama bir o kadar da bilinmez.

"Söyle S!"

İstediği şeyi almaya hazırlanan bir jaguardı. Peki isteği tam olarak neydi? Derin bir nefes aldım.

"Arayamam. Seni tanımıyorum, Lucas. Benim için kim olduğunu bilmiyorum."

Onu ittim. Etkinin daha da yoğunlaşmasını engellemek için hemen uzaklaşmaya çalıştım. Yanından geçerken kolumu yakaladı ve kulağıma eğildi.

"Sen ne istersen o olurum, S. Bu asla değişmeyecek."

Bu ne demekti? Kolumu bıraktığında hızla ondan uzaklaştım. Odama vardığımda kalbim çılgınlar gibi atıyordu. Hemen duşa girdim, suyun beni sakinleştirmesine izin verdim. Kendimi toparladıktan sonra Chloe'ye doğru yola çıktım.

 

Kahvaltıda Chloe’nin sohbeti tüm düşüncelerimi dağıttı. Derslerimiz bittiğinde dövüş eğitimine yalnız gittim.

Son birkaç dövüşte daha iyi olmuştum. Gücüm ve çevikliğim arttıkça bazı dövüşleri kazanıyordum. O gün yine Ivy ile eşleştim ve çevikliğim sayesinde kazandım. Pedro bana gururla baktı.

"Aferin Lucia, iyiydin," dedi.

İlk kez Pedro’dan böyle bir takdir alıyordum.

"Kasların hafızası olduğunu unutmayın," dedi Pedro. "Ne kadar çalışırsanız kaslarınız da o kadar iyi hatırlar. Adrenalin öncesinde kaslarınız devreye girer, bu size dövüş avantajı sağlar. Kas hafızanızı geliştirin."

Dersin geri kalanında Ivy ile egzersiz yaptık. Ivy içtendi, Liz gibi değildi.

"Gerçekten gelişiyorsun, tebrikler," dedi.

"Teşekkür ederim Ivy."

Ders bittiğinde Pedro beni yanına çağırdı.

"Son zamanlarda geliştiğinin farkındayım, ama fazladan çalışma bazı kaslarını yormuş," dedi.

Lucas da aynı şeyi söylemişti. Kızgın olduğunu sandım.

"Özür dilerim, ben sadece..."

"Sorun değil, bunu düzeltmemiz gerekiyor. Hafta sonu kaslarını dinlendir. Pazartesi günü seninle derslerden sonra çalışmaya başlıyoruz," dedi Pedro.

Pedro bana özel ders mi verecekti? Şaşırmıştım.

"Azimli öğrencilerime her zaman yardım ederim," dedi ve ekledi, "Eğer istersen."

"Evet, isterim!" dedim hevesle.

"O zaman pazartesi görüşürüz."

Teşekkür ederek sınıftan çıktım. Odama giderken Lucas’ı düşündüm. Yemekhaneden bir şeyler aldıktan sonra odama geçtim ve Chloe’yi aradım. Her şeyi ona anlattım, o da mutlu oldu.

"Seni yetenekli bulmasa çalıştırmazdı. Bu harika Lucia. Pedro ile çalıştığında gelişimine şaşıracaksın," dedi Chloe.

Onunla konuştuktan sonra hemen duşa girdim. Sıcak su yorgun kaslarımı rahatlatmıştı. Havluyla çıktığımda bir çığlık attım, çünkü Lucas yatağımda oturuyordu.

"Nasıl girdin buraya?" diye sordum şaşkınlıkla. Soruma cevap vermedi. Sessizce yanıma geldi, başını eğdi ve burnunu hafifçe yanağıma dokundurdu. "Harika kokuyorsun," dedi.

Geri çekilmek istedim ama sendeledim, o an belimi tuttu. Onunla bu kadar yakın olmak tüm dengemi bozuyordu.

"Pedro ile çalışmanı istemiyorum," dedi aniden.

"Bunu nasıl öğrendin?" dedim, şaşkınlıkla.

"Seni ilgilendiren her şeyi bilirim Lucia. Ve öğrenirim de."

"Neden çalışmamalıyım?"

"Çünkü bilmediğin şeyler var. En önemlisi, bu sana göre değil," dedi, gözlerini benden ayırmadan.

"Bu ne demek?"

"Pedro senden etkileniyor."

"Saçmalıyorsun," diye itiraz ettim.

Beni biraz daha kendine çekti, gözlerinde kararlı bir ifade vardı. "Senin için doğru erkek benim," dedi, sesi yumuşak ama baskındı. Bir eliyle yüzümü okşadı. "Bu doğru hissettirmiyor mu?"

"Lucas…" dedim, ama gözlerine bakmaktan kendimi alıkoyamadım. Başımı çevirmeye çalıştım, ama izin vermedi.

"Sana dokunmamak için büyük çaba harcıyorum. Neden biliyor musun?" diye sordu.

Başımı salladım, gözlerim onunkilerde kaybolmuştu.

"Çünkü özelsin S. Kıymetlisin."

"Senin değilim," dedim aniden, içimde bir isyanla.

Bu sözüm üzerine tehlikeli bir şekilde gülümsedi, çenemi sertçe kavradı. "Ama benim olacaksın," dedi, aniden beni bırakarak. "Üşütmeden giyin," diye ekledi, kapıya doğru yürürken bir an durakladı. "Pedro ile çalıştığını görürsem…" dedi ve cümlesini bitirmedi.

Sadece bekledim.

"Cümleleri bitirmeyi değil, eylemleri etkili bulurum," dedi, kapıyı kapatıp çıktı.

Her seferinde beni bir veda cümlesiyle bırakıyordu. Bu sefer veda cümlesi, bir tehdidin gölgesindeydi.

En tehlikeli vaatler, söylenmeyenlerdir; çünkü asıl tehdit, sessizlikle gelir.

Loading...
0%