Yeni Üyelik
25.
Bölüm

Tatlı İşkencem

@kitsudaphne

YILDIZLAR HER ZAMAN PARLASIN.

 

"Sen benim tatlı işkencemsin, Lucia. Bana verdiğin her acıyı sevmekten vazgeçmeyeceğim." — Lucas

 

Chloe, bana son bir bakış atarak odadan çıktı. Kapı kapanır kapanmaz Lucas hızla yatağa oturdu, beni kollarının arasına çekti. O sıcaklığı... nasıl da özlemiştim. Burnunu boynuma gömüp derin bir nefes aldı, kokumu içine çekti. Sonra geri çekildi, çenemi elleriyle kavradı.

"İyi misin?" Sesi yumuşaktı, ama içindeki fırtına hissediliyordu.

"Evet... seni görmek iyi geldi," dedim, fısıldar gibi.

Gözlerimdeki kırgınlığı fark etti ve yüzünü acıyla buruşturdu. "Lucia," dedi, "Üzgünüm. Neden böyle olduğunu sana tam olarak açıklayamam ama seni bu kadar uzun süre yalnız bırakmak istemedim."

Gözlerim onunla buluştu, bakışlarım derin bir anlam taşıyordu. İçinde bir şeylerin gizli olduğunu biliyordum, ama gitmesi gerekmese beni bırakmayacağını hissediyordum. “Bir daha bu kadar uzun süre benden uzaklaşma,” dedim, sesimdeki kararlılık belirdi.

Dudaklarında seksi bir gülümseme belirdi, bakışları karardı. “Demek beni özledin,” diye fısıldadı, ellerimi nazikçe tuttu ve dudaklarına götürdü. Bir an için ciddileşti. “Seni bu karmaşadan uzak tutmayı çok isterdim.”

Bakışlarındaki karanlık, yaklaşan fırtınanın habercisiydi. "Bir gün her şey bittiğinde, sadece mutlu olmanı sağlayacağım. Huzur bulmanı, S."

"Lucas..."

Adını söylemeye hazırlanıyordum ama onun yüzündeki sert ifade beni durdurdu. O an... ne olduğunu anlamadım.

(Lucas)

Gerçek adımı bile bilmiyordu. Lucia’nın kim olduğumu öğrenmesine gerek yoktu. Neler yaptığımı ya da onun için neleri feda edebileceğimi de bilmiyordu. Eduardo büyük bir hata yapmıştı; Lucia’yla beni tehdit edemezdi. Henüz onun kadar güçlü olmayabilirim, ama Lucia benim. O benim gözbebeğimdi, ilk ve son aşkım. Onun için bir cehennem yaratır, Eduardo’yu o cehennemin içinde yakardım.

"Pedro hâlâ yanında..." dedi Lucia. Sesi hafifçe titriyordu. Kirpikleri korkuyla titrediğinde, kalbimde yükselen öfkeyi hissettim. İçimdeki karanlık büyüyordu.

"Ondan danışmanım olmasını istedim." Bu sözler damarlarımdaki öfkeyi patlamaya hazır hale getirdi. Beni hiç böyle zorlamamıştı. "Neden?"

Elim, her zamanki gibi boynuna doğru kaydı. Nabzı parmaklarımın altında hızla atıyordu. Ona çok yakın olmama rağmen... içimdeki öfke ve kıskançlık gitgide büyüyordu.

"Lucas?" dedi. Sesi, şaşkınlık ve korkunun ince bir çizgisindeydi.

"Gerçekler, Lucia. Yalnızca gerçeklere tahammülüm var. Sen söz konusu olduğunda ise sadece gerçeklere ihtiyacım var. Şimdi bana cevap ver: Neden Pedro?"

"Bu dünyaya uyum sağlamak zorundayım," dedi ve gözlerini yere çevirdi. "Chloe gibi kırılganım. Ama Pedro... O güçlü. Duygularını kontrol edebiliyor."

"Edemiyor." Sesim her kelimede daha da sertleşti. "Sana nasıl baktığını fark etmiyor musun?" dedim, damarlarımda öfkenin giderek kabardığını hissederek. "Kim olduğunun farkında bile değilsin, S."

Eduardo'nun intikamı Lucia'nın üzerine kurulmuştu ve Lucia'nın hayatını yeniden şekillendirmek gerekiyordu. Benim tatlı işkencem, kayıp cennetim gerçek bir tanrıçaydı, ama henüz bunun farkında değildi. Ancak planımı uygulamam için zamana ihtiyacım vardı.

"Lucas, Pedro’nun ilgisi beni rahatsız etmiyor. Hiçbir şey yapmadı."

Onu belinden kavrayarak kendime çektim. Nefesi kesildi, ama gözlerimdeki karanlık, onu daha fazla çekip almak için içimdeki arzuyu körükledi. Onu öpmek istedim, ama kendimi tuttum. Henüz değil.

"Eğer sana yakınlaşırsa ya da sen ona izin verirsen... onu..." dedim, dudaklarımın kenarında tehditkâr bir gülümseme oluştu. "Cümlemi bitirmemi istemezsin, tatlı işkencem."

Bu iki kelimeyle Lucia’nın bakışları değişti. O anki korku yerini başka bir duyguya bıraktı; aşk ve teslimiyet. Onu istiyordum, ama aynı zamanda ona hükmetmek istiyordum. Onu kendime zorla çekmeyecektim. O, benim kaderden çalamayacağım kadar değerli varlığımdı.

"Gerçekten tatlı işkencemsin, Lucia," dedim, sesimi kontrol edemeden. "Sana karşı koymak o kadar zor ki... Hele ki o şaşkın bakışlarınla bana bu şekilde baktığında..."

Alnımı onun alnına yasladım. O an aramızdaki nefes bile ağır geliyordu.

"Sen benimsin, Lucia. Ne Pedro ne de başka biri seni benden alamaz. Bunu asla unutma. Danışmanının Pedro olmasına izin vereceğim, ama her adımını takip edeceğim."

Gözleri kapandı. "Bu gitmeyeceğin anlamına mı geliyor?" diye sordu. "Elimden geleni yapacağım, bebeğim."

Çenesini sıkıca kavrayıp kendime çektim. "Bana söz ver," dedim, sesimdeki kararlılık her kelimede hissediliyordu. Onu titrettim. "Pedro’ya yakınlaşmayacaksın."

"Yakınlaşmayacağım," dedi, sanki nefes verir gibi.

"Aferin, tatlı işkencem." Kulağına eğildim ve fısıldadım: "Yoksa, istemediğin sonuçlarla karşılaşırsın."

 

Aniden geri çekildiğimde gözlerindeki hayal kırıklığı ve beklenti beni memnun etti. Onun her hali beni sarhoş ediyordu. "Nereye gidiyorsun?"

"Bir işim var. Sonra yanına geleceğim."

"Yanımda birinin kalmasına izin vermiyorlar." Sadece gülümsedim. İstediğimde herkes her şeyi yapmak zorundaydı. “Geleceğim, tatlı işkencem.”

 

Oradan uzaklaşıp Esther’in odasına doğru yürüdüm. Chloe ve Pedro’nun odadan çıktığını gördükten sonra Esther’in kapısını sertçe açtım.

"Diablo? Burada ne işin var?" diye sordu Esther.

Masaya doğru yürüdüm ve ellerimi masaya koydum. Gözlerimde tehdit vardı, kalbimde ise sabırsızlık.

"Eğleniyor musun, Esther? Bu oyunun tadını çıkarıyor musun?" dedim. Sesim buz gibiydi. Ürkütücü görünmem için hiçbir şeye ihtiyacım yoktu. Ben Diablo’ydum. Cehennemi yanımda taşırdım.

Yutkundu. "Eduardo ne dediyse onu yaptım."

"Esther, anlamıyor musun? O kızın saçının teline bile zarar gelmeyecek. O benim. Eduardo’nun değil."

"Lucifer bunu biliyor mu, Diablo?"

Alaycı bir şekilde güldüm. "Öğrenecek, Esther."

 

Kapıya yöneldiğimde Esther seslendi. "Danışman olarak Pedro’yu istiyor."

"Biliyorum," dedim, soğuk bir tonla. "Şimdilik izin veriyorum."

Esther'ın bakışlarında tehlikeli bir kıskançlık vardı, ama bu kıskançlık zayıftı. Her şeyi tutkusu için yaptığını biliyorduk—hem Eduardo hem de ben. Ancak onun konumu, planlarımıza uygun olduğu sürece kullanılabilirdi.

"Pedro benim. O ikisinin yakınlaşmasına asla izin vermem, Diablo," dedi, sesindeki kararlılığı iyice vurgulayarak. "Onun olmayacak Esther."

"O bir lanet, hayatı da lanetlendi. Ondan ne bekliyorsun?" Esther’ın sözleri, hâlâ paniğini ve endişesini yansıtıyordu.

"Bu seni neden ilgilendiriyor, Esther?" diye sordum, bir adım daha ileri atarak.

Esther gibi insanlar, sırtlanlar gibiydi. Yırtıcıların geride bıraktıklarıyla yetinirlerdi. Ama ben bir jaguardım. Yırtıcıların en tehlikelisi. Saçından tuttum, kafasını geriye doğru çektiğimde göz gözeydik.

"Kim olduğumu unutma, Esther. Unutursan, sana hatırlatırım. Ve seni elimden kimse kurtaramaz."

Onu bıraktığımda bakışlarında saf bir dehşet vardı.

"Eduardo onu mahvedecek."

"Ben de onu..." dedim ve kapıyı çarparak odadan çıktım.

 

Lucia'nın yanına döndüğümde onunla vakit geçirdim. Uyuyakaldığında bir ara kâbus görüp uyandı. Onu kollarımda tekrar uyuttum. Kollarımda olmasının ne kadar özel olduğunu o gece yeniden anladım. Ve kendime bir söz verdim: Onu bir daha asla bırakmayacaktım.

Kulağına eğildiğimde huzurlu ifadesini izledim. "Sen benim cehennemimsin ve aynı zamanda cennetim. Sana sahip olmak da sensiz kalmak da bir işkence. Sanırım senden uzak duramayacağım tatlı işkencem."

Loading...
0%