Yeni Üyelik
4.
Bölüm

Ruhların Teması

@kitsudaphne

YILDIZLAR HER ZAMAN PARLASIN.

 

Ben bir koruyucu melek olarak yaratıldım. Hayatım boyunca insanları korumak için var olmuştum, başka hiçbir amacım yoktu. Gümüş rengi saçlarım ve mavi gözlerimle melekler arasında sıradan biri sayılırdım. Hep öyle kalacağımı sanıyordum.

Chris her zaman yanımdaydı. Bana güç veren, her zor anımda yanımda duran tek dostumdu. Akademide geçirdiğimiz her an, birlikte daha da güçleniyorduk. Ancak o gün... o gün her şey değişti.

“Serafim ve Baş Melek Michael akademiye gelecekmiş,” diye fısıldadı Elia, heyecandan titreyen sesiyle.

Michael. Adını duyar duymaz içimde bir şeyler hareket etti. Bir güç, tarif edemediğim bir çekim. Akademiye çok nadir uğrayan bu efsanevi varlığın, bizimle neden ilgilendiğini anlayamıyordum. O gece neredeyse hiç uyuyamadım. Kalbimdeki huzursuzluk gitgide büyüyordu.

Ertesi sabah, mümkün olduğunca sade giyindim. Krem rengi elbisemle, kalabalığın arasında kaybolmayı umuyordum. Ama içimdeki o kıpırtıyı susturamıyordum. Chris her zamanki gibi yanımda yürürken bile kendimi sakinleştiremiyordum.

Sonra… o sınıfa adım attı.

Michael. Tüm sınıf bir anda nefesini tuttu, sanki zaman durmuş gibiydi. Onun varlığı, etrafımızdaki havayı bile değiştirmişti. Gözlerim istemsizce ona kaydı ve o an, o da bana baktı. Doğrudan gözlerimin içine, ruhumun en derinlerine…

Nefesim kesildi.

Sanki içimde derin, kadim bir şey uyanmıştı. Bu his... onu ilk kez hissettim. Ama bu, aşk değildi. Bu, daha derin, daha güçlü, kelimelerle tarif edilemeyecek kadar büyük bir bağdı. Bir temas. Ruhlarımızın ilk kez karşılaştığı o an. Ve ruhum, onun ruhuna ait olduğunu anlamıştı.

Ama bunu kimse bilmiyordu. O bile.

Ders boyunca gözlerimi kaçırmaya çalıştım, ama başaramadım. Michael'ın varlığı beni sarıyordu, her nefes alışım onunla doluyordu. Güçlüydü, yüceydi, ama aynı zamanda… bana çok yakındı. Sanki onun her hareketi, her kelimesi zihnime kazınıyordu. Ruhlarımız bir araya gelmişti, ama bu, bir sevgi değildi. Bu, kaderin bizi bağladığı bir şeydi.

Dersin sonunda herkes sınıftan yavaşça çıkmaya başladı. Michael, sınıftaki herkesin kendini tanıtmasını istedi. Diğerlerinin söylediklerini neredeyse hiç duymadım. Michael’ın varlığı her şeyin önündeydi. Sıra bana geldiğinde, kendimi toparlamaya çalışarak ayağa kalktım. Bir süre konuşamadım, kelimeler boğazımda düğümlenmişti.

Sonunda, kendimi tanıttım. “Ben Hazel Kumran.”

Bir an sessizlik oldu, gözlerimin içine bakan Michael’ın sessizliği bozmadan önce yaşanan bu duraklama, içimi kıpırdatan bir tedirginlik yarattı. Sınıfta adımın duyulmasından sonra konuşmaya başladım. “Sıradan bir koruyucu meleğim,” dedim. Herkes bana gülerken, o endişeliydi.

Ders bitiminde, sınıfın tamamen boşalmasını bekledim. Michael, bana doğru yaklaşıp hafif bir baş eğişle, “Hazel Kumran, biraz konuşabilir miyiz?” dedi.

Kalbim hızla çarptı. Michael ile yalnız kalınca, tüm içsel mücadelelerim bir anda dışa vurdu. Derin bir nefes aldım ve o sessiz anın ağırlığını hissettim. Michael’ın gözleri, ruhumun derinliklerine bakarak bir şeyleri ifade etmeye çalışıyordu.

Yanına yaklaştım, ama içimdeki bu bağın ne anlama geldiğini anlayamıyordum. Michael, sessiz bir şekilde bakışlarımızı birbirine kenetledi. O an, her şeyin değiştiğini biliyordum. Ve Michael’ın yanına yaklaştığımda, fısıldadı:

“Hazel Kumran, sonum olma.”

Michael’ın sesi, bana içimi ürperten bir yankı bıraktı. Derin bir nefes aldım, ama içimdeki sarsıntıyı bastıramadım. O an her şeyin değiştiğini biliyordum, ama bu bağ, bu his... asla gün yüzüne çıkmayacaktı.

Ve o an, her şeyin değiştiğini biliyordum. Ama Michael ve ben… bu, asla gün yüzüne çıkmayacaktı.

Loading...
0%