YILDIZLAR HER ZAMAN PARLASIN.
"Vera, sen benim için sadece bir aşk değil, yaşama sebebimsin. Sensiz bir dünya, nefessiz bir beden gibi. Senin varlığın, kalbimde atmaya devam eden tek gerçek." – Viktor Volkov
(Viktor)
Vera’nın bu sorusu beni derinden sarsmıştı. Anlamıyordu. Kuznetsov ve Voroninler kimsenin hayatında olumlu bir etki yaratacak insanlar değildi. Haberi aldığım an tüm işlerimi bırakıp buraya koştum, içimdeki öfke ve endişe bir çığ gibi büyürken Mikhail Voronin’in en değerlimin yanında olduğunu bilmek içimi kavuruyordu.
Sakinleşmeye çalışsam da içimdeki gerginlik henüz dağılmamıştı. Hele ki Vera’nın o sorusuyla iyice altüst olmuştum.
"Belki de bu soruya cevap vermesi gereken sensindir, Vera," dedim ve belini kavrayarak onu kendime çektim. Kokusu burnuma dolarken içimdeki öfke yavaş yavaş hafifledi, ama endişelerim hala yerli yerindeydi. Vera, bu dünyada asla karşı koyamayacağım tek kişiydi.
"Sana zarar verebilirler, Vera. Neden anlamıyorsun?" diye fısıldadım, sesim adeta yalvarıyordu. "Gözbebeğimsin, en değerli varlığımsın. Voronin sırf bu nedenle sana zarar verebilir. Buraya gelirken aklımı yitiriyordum…"
Alnımı onun alnına yasladım, aramızdaki mesafe yok denecek kadar azalmıştı. "Güneşimsin, sana bir şey olursa... devam edemem Vera. Sensiz nefes bile alamam; senin yokluğuna tahammül edemem. Lütfen, onlardan uzak dur."
Yavaşça geri çekildiğimde Vera’nın gözlerindeki kararlılık beni yine çaresiz bıraktı.
"Yapamam, Viktor."
Bir an şaşkınlıkla yüzüne baktım. "Neden?"
Vera derin bir nefes alarak gözlerini benden kaçırdı. "Sanırım Yulia teyzenin arkadaşının teklifini kabul edeceğim. Ayrıca anlattıklarını unutmadım; dikkatli olacağım. Ama Yulia teyze şimdiye kadar bana sadece yardım etti."
İçimden kopan bir haykırış dudaklarıma yansıdı. "Ah, Vera…"
O kadar masum, o kadar saf bir kalbi vardı ki... Ona bu dünyanın tüm kirlenmişliğini nasıl anlatacaktım?
"Beni dinlemeyeceksin, değil mi?" dedim, içimde karanlık bir umutsuzluk yeşerirken.
Vera, dudaklarını hafifçe büzdü ve bakışlarını benden kaçırdı. "Giselle balesinde başrol teklif edildi."
Duyduğum şeyin şoku içime dolarken öfkem yerini buz gibi bir endişeye bıraktı. Yulia Kuznetsova, yine her şeyi ustaca planlamıştı. Bu, mali sponsoru olmadığım tek gösteriydi. Çünkü bu, Mikhail Voronin’in projesiydi. Vera’nın en büyük hayali, düşmanımın eline koz vermek üzereydi.
"Hayır, Vera," dedim, sesimdeki tını neredeyse yalvarışa dönüşüyordu. "O gösteride yer alamazsın."
Kaşları çatıldı, o an öfkeyle dudaklarını büzerken bile güzelliği karşısında büyülenmiştim. Tanrım, onun her hali bir başka mucizeydi. Ama bu büyü, onunla aramızdaki çatışmayı daha da zor kılıyordu.
"Benim adıma karar veremezsin, Viktor," dedi soğuk bir netlikle.
"Bir kere, sadece bir kere bana güvenemez misin, Vera?" diye sordum, gözlerim derin bir hüzünle onun bakışlarına kilitlenmişti. "Sorgusuz sualsiz."
"Benden açıklama yapmadan bunu beklemen doğru değil, Viktor."
"Sana yeterince açıklama yaptığımı düşünüyorum, Vera."
Alt dudağını gergin bir şekilde ısırdı, bakışlarındaki keskin inat canımı daha da yaktı. "Dans benim her şeyim. Neden bunu anlamıyorsun?"
Bir elimi yüzüne koydum, o yumuşak teni hissetmek bile bana huzur vermeye yetmedi. Gözlerim dudaklarına kaydı, ama içimdeki endişe durulmamıştı.
"Bir süre burada kalmak istiyorum, Viktor. Bu gösteri, kalmam için iyi bir sebep yaratıyor."
Vera, dudaklarıma hafif bir öpücük kondurdu. Ama bu dokunuş, içimde daha fazlasını isteme arzusunu körükledi; yine de onu zorlamadım. Geri çekildiğinde gözlerindeki hüzün, yüreğimde kapanması zor bir yara açtı.
"Üzgünüm, Viktor. Ama deneyeceğim."
Ona karşı koyamazdım. Vera, benim için yalnızca aşk değil, yaşamak için tek sebepti. Onsuz bir dünya nefessiz bir beden gibiydi. Varlığı, kalbimde atan tek gerçekti. Ayrıca burada kalmak için bir sebep yaratmaya çalışırken içimdeki umudun yeniden alevlendiğini hissediyordum.
Sonunda yenilgiyi kabul eden bir nefes vererek gözlerine baktım. "Öyle olsun, Vera. Sen nasıl istersen öyle olsun."
Ondan yavaşça uzaklaşırken içimde kaynayan bir fırtınayla Sacha ve Andrei’yi çağırdım. Vera’yı evine bırakırken kafamda onlarca düşünce dönüyordu. Vera’yı her durumda korurdum ama bu defa daha fazlasına ihtiyaç vardı. Çünkü Mikhail, bir oyun kurmaya başlamıştı ve Vera artık benim düşmanlarım için açık bir hedef haline gelmişti.
Onu büyükannesinin evine getirdiğimde kapıya kadar eşlik ettim. Ayrılmadan önce çenesini nazikçe tuttum, yüzünü bana doğru çevirerek ona bir kez daha baktım.
"Bana bir söz ver, malysh. Onlarla yakınlaşmayacağına ve onlara güvenmeyeceğine dair. Özellikle Mikhail Voronin’le asla bir araya gelmeyeceksin."
Gözlerinde bir parıltı belirdi. "Beni sadece dans ilgilendiriyor, Viktor," dedi, sesi sakin ama kararlıydı.
"Lütfen, Vera… Senden bu sözü almalıyım," dedim, sesim adeta yalvarıyordu.
Vera bakışlarını benden kaçırarak derin bir nefes aldı. "Viktor, bugün yaptığın her şey… fazla..."
Cümlenin devamını getiremedi ama gerek de yoktu. Fazla sahiplenici, fazla müdahale ediciydim; bunu biliyordum. Ancak bu hisse engel olamıyordum. Vera benim güneşimdi ve kimsenin o ışığı ondan çalmasına izin veremezdim.
Yüzüne eğildim, nefesim tenine değerken fısıldadım. "Senin bana hissettirdiklerin gibi."
"Bu kabul edilemez, Viktor. Bugün yaptıkların... akıl dışı."
"Bence de, Vera."
Onu duvara yasladığımda bakışlarında derin bir aşk ve tutku gördüm. Gözlerinde hissettiklerimden kaçmak imkansızdı.
"Aşkın imkansız, akıl dışı ve durdurulamaz," diye fısıldadım. "Seninle ne yapacağımı bilmiyorum. Senden uzak duramıyorum, Vera. Gidemiyorum. Ve biliyor musun…"
Gözlerinde teslimiyetin o parıltısı belirdi, bir an yutkundu. Ona karşı koymam her zamankinden daha zor hale gelmişti. "Adil değil, Vera. Üzerimdeki bu etkin, bana yaptıkların... adil değil."
Geri çekildiğimde nefesi düzensizdi, benimki de. Parmaklarım yavaşça dudaklarında gezindi. Bu dokunuş bile içimde daha fazlasını isteme arzusunu körüklüyordu. Ama kendime engel oldum.
"Eğer bir tek saçının teline zarar gelirse, Vera, bu dünyayı onların başına yıkarım. Bu gösteriyi kabul edeceksen bunu da unutma, olur mu?"
Gözlerinde şaşkınlıkla aralanan dudaklarına baktım. O an yüzümdeki karanlık bakışı ilk kez görüyordu belki, ama yine de bakışlarıyla beni yerle bir etmişti. Kalbim avuçlarının arasında bir oyuncak gibi sarsılırken, ona öpmemek için savaşarak baktım.
"Seni her şeyden koruyacağımı unutma," dedim ve arkamı dönüp gitmeye hazırlanırken, Vera’nın sesi beni durdurdu.
"Viktor!"
Ona döndüm ve gözlerim, dolan gözlerine kenetlendi. "Belki... belki ben de gidemiyorumdur."
Sözleri yüreğimde ağır bir yankı yarattı. Aramızdaki mesafeyi anında kapattım ve onu tek kolumla sardığımda, gözlerinden bir damla yaş yanağına süzüldü.
"O zaman bana gel, moye solntse (güneşim). Benim ol ve benden gitme."
İçinde o masum kararlılıkla bana baktı. "Bu kadar kolay mı?"
Hafifçe güldüm, içimdeki hüzne rağmen. "Hiç denemedin ki, Vera. Nereden bileceksin?"
Parmak ucunda yükselip yanağıma hafif bir öpücük kondurdu. "Hepimizin başa çıkma yolları farklıdır. Belki bu da benim yolum, bir çözüm bulma çabam."
Geri çekildiğinde acı dolu bir gülümseme dudaklarına yerleşti. Bu gülümseme kalbimde kapanmaz yaralar açarken bile, varlığının verdiği huzur bambaşkaydı.
"Dans... her zaman kurtuluşum oldu. Şimdi, nefes almakta zorlanırken senden tek isteğim bana biraz zaman tanıman, Viktor. Başka türlü ne nefes alabileceğim ne de bir karara varabileceğim. Lütfen isteğime saygı duy ve bana izin ver."
Sözleri yüreğime bir hançer gibi saplanmıştı, ama güzelliği karşısında yine de boyun eğdim. "Benimle her zaman bir seçeneğin olacak, güneşim. Sen, bu hayatta zorlayamayacağım, karşı koyamayacağım tek kişisin."
Gözlerinde bir umut yeşerirken durmadım; Vera’nın verdiği sözleri hatırlaması gerekiyordu. "Ama sen de sözünü unutma. Eğer tek bir şey... bir tehdit, bir zarar, bir yanlış olursa her şeyi bırakıp yanıma geleceksin. Bunu daha önce konuşmuştuk."
Bakışlarındaki parıltı bana her şeyi hatırladığını fısıldıyordu. "Seni bırakabileceğim bir evren yok, Vera," dedim. "Belki senden uzak durmayı denerim, ama seni bırakamam. Çünkü sen, yaşama sebebimsin ve bu dünyada bunu değiştirebilecek hiçbir şey yok."
Arkamda, Vera’nın bakışlarındaki aşkı gördüğüm son andan sonra arabaya geçtiğimde, onun omuzları çökmüş halde eve girdiğini gördüm. Sacha ve Andrei emrimi beklerken Vera’nın kapıyı kapatmasını izledim. Andrei sorgulayan bir bakışla bana döndü.
"Giselle balesi için baş balerin rolünü teklif etmişler," dedim.
Andrei ve Sacha aynı anda bir küfür savurdu.
"Ne yapacağız?" diye sordu Andrei.
Bir an derin bir nefes aldım. "Şimdilik izin vereceğim."
"Viktor?" Andrei’nin sesindeki endişe, içimdeki karmaşayı daha da derinleştiriyordu.
"Aşk çaresiz kararlar aldırıyor, Andrei. Ve bu, gerçek bir çaresizlik anı."
Andrei, ne söyleyeceğini bilemediğinden sessiz kaldı. Gözlerimi Sacha’ya çevirerek emir verdim.
"Bara gidiyoruz."
Yolda, Dmitriy’i aradım. Zihnimde dönen düşünceler arasında, iyi bir plana ihtiyaç duyduğumu biliyordum; doğru bir kurgu olmalıydı bu. Zamanı geldiğinde etkili bir şekilde devreye girmeliydi.
Okur Yorumları | Yorum Ekle |