@kitsudaphne
|
YILDIZLAR HER ZAMAN PARLASIN.
"Bazen yabancısı olduğun bir yerde kendini bulman gerekir. Ve o an geldiğinde, geri dönemezsin." Yola çıktığımda uyuyakalmış olmalıyım, çünkü anonsla uyandım. Uçak yere inmişti. İçimde hem heyecan hem de gerginlik vardı. Bu, kaçınılmaz bir yüzleşmenin başlangıcıydı. Eşyalarımı alıp uçaktan indiğimde, Rusya’nın soğuk havası beni derinden etkiledi. Nefesim kesildi. Fakat ironik bir şekilde, bu sert hava bana bir tür aidiyet hissi veriyordu. Şimdiye dek hiçbir yere ve kimseye ait hissetmeyen biri için bu oldukça yabancı bir duyguydu. Bavulumu almak için beklerken, bu his kalbimi tamamen ele geçirdi. İçimdeki ses, buraya ait olduğumu haykırıyordu. Ama neden? Kalbimi sakinleştirmeye çalışarak bavulumu aldım ve çıkışa doğru ilerledim. Dün büyükannemin arkadaşı Yulia Kuznetsova ile konuşmuştum; bana yardımcısını göndereceğini söylemişti. Çıkışa doğru yürürken, ismimin yazılı olduğu bir karton hemen gözüme çarptı. Uzun boylu, orta yaşlarda bir adam beni bekliyordu. Derhal yanına gittim. "Dobro pozhalovat, Miss Vera," dedi kalın sesiyle. Rusça bilmiyordum, ama öğrenebilmek için telefonuma bir uygulama indirmiştim. Adam, yüzümdeki anlayışsız ifadeyi fark etmiş olacak ki, hemen mahcup bir gülümseme ile düzeltti. "Hoş geldiniz, Bayan Vera." "Hoş bulduk," dedim hafif bir gerginlikle. "Ben Yuri. Bayan Yulia’nın yardımcılarından biriyim. Sizi ona götüreceğim." "Teşekkür ederim." "Bavulunuzu alayım," dedi ve hemen bavulumu aldı. Havaalanının çıkışına doğru ilerledik. Bizi bekleyen şık, siyah bir araca yürüdük. Yuri, bavulu bırakmadan önce nazikçe kapıyı açtı. Onu bekletmeden araca bindim. Şoför koltuğunda onun yaşlarında, sarışın ve soğuk bir adam oturuyordu. Hiçbir şey söylemedi, gözlerini bile bana çevirmedi. Yuri ön koltuğa geçti ve şoförle kısa bir Rusça konuşmanın ardından yola çıktık. Araba, Moskova’nın merkezinden geçerken, manzara karşısında büyülenmiştim. Şehir, soğuk ama etkileyici bir güzelliğe sahipti. "Buraya ilk kez mi geliyorsunuz, Bayan Vera?" diye sordu Yuri, hafif bir merakla. "Evet," dedim kısaca. "Bazıları burayı soğuk ve kasvetli bulur, ama ben şehrimi seviyorum." Etrafa bir kez daha baktım ve istemsizce gülümsedim. "Ben de beğendim," dedim, dürüst bir şekilde. "Gezme şansınız olursa, eminim daha çok seveceksiniz." "Umarım vaktim olur," diye mırıldandım. Yol boyunca sessizce devam ettik. Merkezden ayrıldıkça manzara değişmeye başladı. Şehrin ışıltılı sokakları yerini geniş ve soğuk bir araziye bıraktı. Sonunda büyük bir arazi içinde yer alan görkemli bir eve geldik. Bizi, kapıda bekleyen bir uşak ve iki hizmetçi karşıladı. Yulia Kuznetsova, belli ki zengin ve nüfuzlu bir aileye mensuptu. Eve girdiğimizde, bir hizmetçi paltomu aldı. Bir uşak ise eliyle salonu işaret etti. Yuri ile salona geçtik. Oturma odası adeta bir saray gibiydi; her detay mükemmel düşünülmüştü. "Bayan Kuznetsova birazdan yanınızda olacak," dedi Yuri. "Bir şey içmek ister misiniz?" "Su lütfen." Uşağa dönüp hızlıca Rusça bir şeyler söyledikten sonra, bana gülümsedi. "Tanıştığımıza memnun oldum, Bayan Vera. Yine görüşmek üzere." "Ben de memnun oldum, Yuri. Teşekkür ederim." Başıyla selam verip odadan çıkarken, uşak suyumu getirdi. Birkaç dakika sonra, içeri altmışlı yaşlarında, gümüş rengi saçları topuz yapılmış zarif bir kadın girdi. Sert bakışları beni dikkatle süzerken, bakışları yumuşadı. Ellerimi tuttu, baştan aşağı inceledi. "Sevgili kızım, ne kadar da güzelsin," dedi sesi hüzünle titreyerek. "Hoş geldin." "Hoş bulduk," diye cevapladım, biraz utangaç bir şekilde. Yüzünde aniden beliren hüzün bakışlarına yansıdı. "Keşke Nadia seni görebilseydi…" Gözünden bir damla yaş süzüldü. Mendilini çıkarıp yaşını sildi. Onu izlerken, boğazımdaki düğüm daha da sıkılaştı. Kimsesiz olduğumu düşünürken, aslında bunca zamandır bir ailem olduğunu öğrenmenin ağırlığı üzerime çökmüştü. "Yolculuk seni yormuştur," diye devam etti. "Biraz. Beni karşıladığınız için teşekkür ederim." Gülümseyerek elimi tuttu. "Olur mu öyle şey? Sen de torunum sayılırsın. Bugün dinlenmeni istiyorum. Yemek ye, uyu ve yarın kahvaltıda her şeyi konuşalım." "Olur," diye kabul ettim. "Odana yemeğini göndereceğim. Seni rahatsız etmeyelim." Teşekkür ettim ve onu incelemeye başladım. Yulia teyzenin gözlerinde derin bir bilgelik vardı. Sanki bana sadece hikayeler anlatmakla kalmayacak, içimdeki tüm sorulara cevap verecekti. O sırada bir hizmetçi geldi ve bana odama kadar eşlik etti. Gözlerim, içinde bulunduğum muhteşem ortamın her bir detayını kaydetmeye çalışıyordu. Odama geçtiğimde, sıcak bir banyo yaparak günün yorgunluğunu attım. Uyku gözlerime ağır ağır çökmeye başlamıştı. Yarın… Yarın geçmişimle yüzleşecektim. "Geçmiş bazen en karanlık köşede gizlenir, ama ne kadar kaçarsan kaç, o seni bulur." |
0% |