Yeni Üyelik
31.
Bölüm
@kitsudaphne

YILDIZLAR HER ZAMAN PARLASIN.

 

"Güçlü bir ilişki için sadece tutku yetmez. Sevgini, sabrını ve kararlılığını da adamalısın." – Viktor Volkov

(Viktor)

Bağ evine vardığımızda, kapıda bizi Mischa karşıladı. Saçlarına düşen aklar, geçen yılların izlerini taşıyordu.

"Viktor, oğlum hoş geldin," dedi ve beni sımsıkı kucakladı. Sesinde özlemin sıcak yankısını hissedebiliyordum. Vera’ya bakarken elini sıkıca tuttum ve onu kendime yaklaştırdım.

"Yoksa gelinimizi mi getirdin?" dedi Mischa, Vera’yı baştan aşağı süzerken.
Vera’nın şaşkınlığı yüzüne yansımıştı. Omuzları hafifçe gerildi, ama onun ruhundaki bu ince değişimi hemen fark ettim. Elini hafifçe sıktım ve gözlerimin içine bakarken, yumuşak bir sesle cevap verdim: "O kadar şanslı mıyım, emin değilim Mischa. Vera, bu Mischa. Ailemizden ve değerli bir dost."

"Ondan daha iyi bir adam bulamazsın, dochka (kızım)," dedi Mischa, Vera’ya dostça bakışlar atarak. "Tanıştığıma memnun oldum."

"Ben de efendim," diye cevapladı Vera, yanakları hafifçe pembeleşirken. Gözlerimiz tekrar buluşurken, içimde bir sıcaklık belirdi. O bakış... bana olan sevgisi hala orada saklıydı. Onun bu hali, içimdeki tüm karanlığı dağıtan bir ışık gibi parlıyordu.

Ama uzaklığı… can yakıcıydı. Aramızdaki tüm mesafe bir anda kapanabilirdi. Ama Vera… buna hazır mıydı?

Mischa, "Kahvaltı ettiniz mi?" diye sordu, düşüncelerimi dağıtarak. "Hayır, Mischa," dedim.

O sırada Mira kapıdan çıktı, gözleri gülümseyerek bana sarıldı. "Seni özledik, oğlum."

"Ben de sizi özledim Mira," dedim, Vera’ya döndüğümde bakışlarındaki ifadenin çoktan yumuşadığını fark ettim.

"Mira, Mischa’nın eşi. Benim için annem gibidir," derken Vera’nın yüzünde bir rahatlama ifadesi belirdi. "Gelinimiz Vera," dedi Mischa, Mira’ya bakarak.

"Bu gerçek mi Viktor?" diye sordu Mira, gözleri hafifçe dolarken. İçimde hafif bir huzursuzluk oluştu. Bu insanlar benim için her zaman aile gibiydi. Henüz Vera’ya bunu sormamışken… hatta aramızda bir sorun varken, onlara ne diyebilirdim ki?

Vera başını eğmişti, düşüncelerinde kaybolmuş gibiydi. Neyse ki Mischa ve Mira, durumu uzatmadan bizi içeri buyur ettiler. "Hoş geldin kızım," dedi Mira, Vera’ya gülümseyerek. Vera da ona eşsiz gülümsemesiyle karşılık verdi. "Kahvaltı masasını yeni hazırlıyordum. Hadi gelin," diye ekledi Mira.

İçeri girdiğimizde, Vera'nın gözlerindeki merak evin her köşesine yansıyordu. Bağ evi… Benim için derin anlam taşıyan bu yere daha önce kimseyi getirmemiştim. Peki her şeyimi paylaşacağım bu yer, onun için de bir anlam ifade eder miydi?

"Beğendin mi?" diye sordum alçak bir sesle. "Yuva gibi hissettiriyor," dedi hafif bir gülümsemeyle. Ancak gözlerindeki belirsizlik beni düşündürüyordu.

 

Mischa ve Mira mutfakta hazırlık yaparken, Vera’nın montuna uzandım. Ancak o, hafif bir tedirginlikle kendini geri çekti. "Yapma böyle, malysh," dedim, elimi beline dolayarak onu nazikçe kendime çektim.

Alnımı onun alnına yasladım ve gözlerimin derinlerine baktı. "Benden uzaklaştığında her şey anlamını yitiriyor. Nefes alamıyorum," diye fısıldadım. Ona bu kadar yakın bir o kadar uzak olmak, içimdeki karmaşayı yatıştırıyordu.

"Benden uzak duran sensin, Viktor," dedi, sesi inatçı ama yumuşaktı. Gözlerindeki sitem, kalbimde hafif bir sıkışmaya neden oldu. O haklıydı, ama bazı sırları itirafı etmek zordu. Elimi yüzüne koyarak, onunla daha da yakınlaştım.

"Beni affet," dedim, sesimde derin bir kararlılık vardı. "Ama senden uzak durmamı isteme. Çünkü sana olan sevgim hiçbir mesafeyi kabul etmez. Sana istediğin zamanı tanırım, yalnız aramıza duvar örme."

Onun gözlerinde inatla birlikte bir yumuşama gördüm. Dudaklarına eğildiğimde başını çevirdi. Öyle narin bir direnişti ki ne kaçmasına izin verebildim ne de onu zorladım. Boynunun ince çizgisi önümdeydi, gözlerimi kapayıp ona hafif bir öpücük bıraktım; sevgi dolu bir dokunuşla.

"Vera…" diye fısıldadım, adını sanki gerçekleşmesi imkansız bir dua gibi dudaklarımdan dökerken. Kollarımda titrerken bile hırçınlığını elinden bırakmadı. Bu yakınlık, onun kalp atışlarının hızlanmasına neden oldu.

"Viktor," derken sesi titredi.

Onun boynunun ince kıvrımına bir öpücük daha bıraktım, bu kez daha yavaş, dayanılmaz. Teni, buğulu bir rüya gibi yanımdaydı, ama o mesafe… O mesafeyi yok etmek istiyordum. Tüm duvarları ortadan kaldırmak, sadece beni affetmesi için.

Yüzünü tekrar bana çevirdiğinde, gözlerindeki karmaşayı gördüm. İnat, öfke, aşk… Hepsi bir aradaydı. Ona delicesine bir aşk ve şefkatle bakarken, kalbimdeki fırtınayı dindirecek tek şeyin yine Vera olduğunu biliyordum. Buna rağmen onu daha fazla zorlamadım.

Kendini bana daha fazla bırakmak yerine, gözlerini kaçırdı ve sakinleşmeye çalıştı. "Kahvaltıdan sonra konuşacağız," diye ekledim yumuşakça. "İyi," diye mırıldandı ve tekrar yüzüme bakmadan başını eğdi. Onun bu inatçı hali bile onu daha fazla sevmeme neden oluyordu. Geri çekildiğimde montunu çıkardı ve koltuğa bıraktı. İçimden onu bir daha üzmeyeceğime dair sessiz bir söz verdim.

"Sevgi sadece bağlanmak değildir; karşındakine kendini olduğu gibi hissettirmek, her zayıflığıyla birlikte kabul etmektir."

Loading...
0%