@kitsudaphne
|
YILDIZLAR HER ZAMAN PARLASIN.
"Onunla aramızda görünmez bir mesafe vardı. Ama bu mesafeyi kendim yaratmıştım. Şimdi... onu geri kazanmak için her şeyi yapmaya hazırım." – Viktor Volkov (Viktor) Mischa ve Mira yanımıza gelene kadar Vera, sessiz ve zarif bir şekilde salonu inceledi. Ben ise onu izliyordum… Her hareketiyle beni büyülemesi imkansızdı. Ama her seferinde başarıyordu. Şöminenin üzerinde ailemin fotoğrafları vardı: büyükannem ve büyükbabam, annemle babam, amcamlar ve benim resimlerim. "Bunlar kim?" diye sordu Vera, bakışları fotoğraflarda gezinirken. Yanına gittim ve tam arkasında durdum. Bir elimi nazikçe beline doladığımda, Vera buna karşı çıkmadı. Bu küçük yakınlık bana huzur verdi. Ailemi ona tek tek tanıttım. Çocukluk ve gençlik yıllarıma ait fotoğraflara bakarken, yüzünde beliren gülümseme beni mutlu etti. "Başka fotoğraf var mı?" diye sordu. Bakışlarım bir an boşluğa düştü. Bugün ona anlatacaklarım, onu nasıl etkileyecekti? Henüz tepkisinden emin değildim. "Fırsatımız olursa gösteririm, malysh," dedim, sesim sakin ve yumuşaktı. Mischa ve Mira’nın ayak seslerini duyduğumuzda biraz geri çekildim ve birlikte yemek masasına geçtik. Sohbet daha çok Vera’nın etrafında şekilleniyordu. Her zamanki gibi Mischa ve Mira’nın tatlı ve içten yaklaşımları Vera’yı rahatlatmıştı. Mira, çocukluk anılarımdan bahsederken, Vera içten bir kahkaha attı. Onun bu neşesi beni sarıp sarmalıyordu. Hayranlıkla Vera’yı izlerken, bir anda Mischa ile göz göze geldim. Gözlerindeki onay, yüzüne yayılan memnuniyetle birleşti. İçime yayılan huzurla kahvaltıma döndüm. "Bugün kalacak mısınız oğlum?" diye sordu Mischa. "Aslında iyi olabilir, ama…" diye başlamıştım ki Vera, hemen itiraz etti. "Eşyalarım yok," dedi. "Lütfen kalın, kızım. Viktor’u uzun zamandır görmedik," diye ısrar etti Mira ve Vera’nın elini tuttu. Mira’nın sıcak kalbi kimseyi incitemezdi. Vera, bakışlarındaki bu içtenliği gördüğünde, yüzünde tatlı bir gülümsemeyle başını salladı. O masumiyeti, zarafeti… her hareketi beni etkiliyordu. Basit bir gülümsemesi bile içimdeki tüm duyguları harekete geçiriyordu. "Harika. Akşam senin için medovik yapacağım," dedi Mira. "Küçükken en sevdiği tatlıydı," diye ekledi, gülümseyerek. Mischa ve Mira yanımızdan ayrıldığında, Vera’nın elini tuttum ve onun derin, anlamlı bakışlarında kayboldum. "Kabul ettiğin için teşekkür ederim. Onları uzun süredir görmemiştim." "Rica ederim," diye mırıldandı Vera. Vera, kahve fincanıyla oynarken bakışlarını kaçırdı. Ne beklediğini biliyordum… İtiraflar, saklı kalan gerçekler. Oysa ben onun masumiyetini korumak istiyordum. Ama aynı zamanda, ondan gerçekleri saklamak da imkansız hale geliyordu. Masada otururken gözlerim, dışarıdaki manzaraya daldı. Güzel, ama soğuk bir gündü. Yeniden Vera’ya döndüm, kırılganlığı ve tüm güzelliğiyle karşımdaydı. Onunla aramda bir mesafe vardı—görünmez bir duvar gibi yükselen ve beni her geçen dakika daha fazla mahveden bir mesafe. Kendi ellerimle yaratmıştım o duvarı, onu korumak için geri çekilmiş, güvenli bir alan yaratmaya çalışmıştım. Ama şimdi fark ediyordum ki, o mesafe bana her şeyden daha pahalıya mal olmuştu. Onu kaybetmek, kendimi kaybetmek demekti. "Senin acı çektiğini hissedebiliyorum," dedi Vera, sesi bir rüzgar gibi hafif ve yumuşaktı. Gözleri bana odaklanmıştı, ama ben, henüz ona açıklayamadığım tüm karmaşayı içinde taşıyordum. O anda, aramızdaki mesafe yine bir ok gibi kalbimi deliyordu. Gözlerim onunla buluştuğunda, yüzündeki o ince hatlar ve bakışları yine beni etkisi altına aldı. O bakış… Vera’nın o bakışı, bana en savunmasız olduğum yerden dokunuyordu. O an, onu kaybetme korkusu her şeyin önüne geçti. Kendi içimdeki karanlıkla boğuşurken, bana en çok ihtiyaç duyduğum şeyin, Vera’nın o bakışlarındaki saf ışık olduğunu fark ettim. "Aramızdaki mesafeye ben sebep oldum, biliyorum," dedim, içimdeki acıyı yumuşatmaya çalışarak. Sesim, her zamanki kadar sert değildi. "Seni korumak için uzaklaştım… ama fark ettim ki, en büyük hatayı yapmışım." Vera sessizce sözlerimi dinlerken, elini nazikçe koluma koydu. O an, tüm dünyadaki sesler susmuş gibi hissettim. "Viktor," dedi, gözlerime derin bir şekilde bakarak. "Bazen içindeki karanlıkla boğuştuğunu görebiliyorum. Ama yine de, bana her yaklaştığında, o karanlık sanki biraz daha azalıyor. Artık sustuklarını, sana acı veren şeyleri benimle paylaşmalısın. Bu mesafeye son vermek için. Bu her şeyi değiştirir." Her şey değişebilir, diye tekrarladım içimden. Vera'nın bu sözleriyle kalbim bir anlığa umutla çarptı. Ama o karanlık… onu bırakmak bu kadar basit değildi. Karanlıkla yüzleşmek, Vera’yı kaybetmek demek olabilirdi. Bu korku, bana acı veriyordu. Yine de, ona karşı dürüst olmalıydım. Bu onun hakkıydı. Gerçekleri ona anlatmalıydım. Derin bir nefes aldım, o anı içimde hissederek. Elini tuttum ve nazikçe dudaklarıma götürdüm. O anın huzurunu, kararsızlıkla değil, kararlılıkla yudumladım. "Kütüphaneye gidelim, malysh," dedim, sesi titreyen bir emir gibi, ama aynı zamanda içinde yumuşak bir güven vardı. "Peki," dedi Vera, tek bir itirazda bulunmadan. İlk defa, beni gerçekten anlamasını istiyordum. Çünkü anlatacaklarım… bizi geri dönülmez bir yola sokabilirdi. |
0% |