YILDIZLAR HER ZAMAN PARLASIN.
"Aşk… En güçlü silah, en acımasız düşmandı. Kimi buzdağlarına çarpıp batar, kimi alevler arasında yok olurdu." – Anonim
(Viktor)
Gerginliğini henüz üzerinden atamamıştı. Kütüphaneye adım attığımızda, gözleri hemen kapının karşısında asılı duran tabloya takıldı. Büyükannesi Nadia'nın gençlik resmi... Vera, donuk bakışlarıyla tabloya kilitlenmiş, içinde büyüyen şaşkınlık ve acıyla olduğu yerde kalakalmıştı. İçindeki korku ve soruların ağırlığını hissedebiliyordum.
"Viktor?" diye fısıldadı, sesi bir çocuğun çaresizliğiyle titriyordu. "Gel, malysh," dedim, elini tutarak onu kütüphanedeki geniş koltuğa çektim ve yanına oturdum.
"Neler oluyor?" Gözleri endişeyle titriyordu.
"Her şeye en baştan başlamak en iyisi olacak. Sana daha önce anlatmam gerekirdi. Büyükannen Nadia ile büyükbabam Nikolai gençliklerinde büyük bir aşk yaşamışlar, Vera. Üzgünüm, bunu senden sakladığım için, ama şimdi beni dinler misin?"
Başını hafifçe salladı, fakat gözleri hâlâ Nadia’nın resmine takılı kalmıştı. Derin bir nefes alarak devam ettim.
"Büyükbabam ile büyükannen, gençliklerinde okulda tanışıp aşık olmuşlar. Aslında ailelerimiz çok önceden birbirini tanırdı. On sekiz yaşına geldiklerinde, Nikolai büyük dedeme gidip Nadia’yı sevdiğini söylemiş ve izin verirlerse onunla evlenmek istediğini dile getirmiş. Fakat bratvada..."
Sözlerim yarım kaldı, Vera’nın gözleri büyüyerek bana döndü.
"Doğru duydun, güzelim," dedim yumuşak bir sesle. "Volkovlar olarak yıllardır bratvanın içindeyiz. Büyük dedem, büyükbabam hatta babam... Hepsi bu hayatın içindeydi. Her ne kadar benim kadar yükselememiş olsalar da Volkov adı Rusya’da herkes tarafından bilinir."
"Sen?" diye sordu, nefesi kesilmişçesine.
"Ben bir pakhan’ım, yani bağlı olduğum bratvanın lideriyim. Emirlerim altında liderler ve onların askerleri var. Askerlerimizin bir kısmı iletişimde, bir kısmı ise savunma ve saldırı birimlerinde yer alıyor."
Vera’nın yüzünde beliren korkuyu artık net bir şekilde görebiliyordum. Bu, bana karşı verdiği ilk gerçek tepkiydi.
"Nadia’nın ailesi her ne kadar bizi tanıyor olsa da, bratvanın içinde değillerdi. Kızlarını bir bratva lideriyle evlendirmek istememişler. Ancak Nikolai, Nadia’dan vazgeçememiş. Sonunda onu kaçırarak evlenmişler."
"Ne?" Şaşkınlık, sesiyle birlikte gözlerinde büyüyen çaresizliğe karışmıştı.
"Hikaye burada bitmiyor. İki yıl boyunca sorunsuz bir evlilik yaşamışlar, ama Nadia ailesini özlüyormuş. O sıralarda talihsiz bir şekilde bebeğini de kaybedince, büyükbabam ona ailesini ziyaret etmesi için izin vermiş. Planladıkları gibi bir hafta sonra geri dönmeyince, Nikolai onu almak için Nadia'nın ailesinin yanına gitmiş. Ancak vardığında evde kimse yokmuş..."
Derin bir nefes aldım ve Vera'nın elini sıkıca tuttum. Parmakları, anlattıklarımı sindirmeye çalışıyormuş gibi hafifçe titriyordu.
"Düşmanlarımız her zaman güçlüydü, Vera. Soyumuz her ne kadar köklü ve kuvvetli olsa da, aile geçmişimiz acılarla dolu. Ailesi, Nadia’yı büyükbabamdan saklamak için Voronin ve Kuznetsov’lardan yardım almış. Nikolai, onu bir yıl boyunca aramış ama bulamamış. Sonunda bir gün Nadia’dan bir mektup almış. Mektupta, neden ayrılmak zorunda olduğunu, bu hayata katlanamadığını ve böyle bir dünyada çocuk sahibi olmak istemediğini yazmış."
Vera'nın gözleri büyüdü, sözlerim ona derin bir soğukluk veriyormuş gibi dondu kaldı.
"‘Boğuluyorum Nikolai, hayatın bir buzdağı. Ona çarptım ve battım.’" Büyükbabamın sakladığı mektubu okuduğumda bu iki cümle zihnime kazınmıştı."
"Ve sonra?" dedi Vera, sesi hırıltılı bir fısıltıya dönüşmüştü.
"Büyükbabam onu çok sevmişti, Vera. Onun mutsuz olmasını istememiş. Ayrılmayı kabul etmiş. Sonrasında Nadia, büyükbaban Vladimir Vasiliev ile evlendi."
"Büyükbabam nasıl öldü, Viktor?" diye sordu, sesi derinlerden gelen bir yankı gibiydi.
Bu konuda hiçbir zaman kesin bir bilgi olmamıştı. Ama ona yalan söylemek istemiyordum. Gözlerinde beliren acıya karşı dürüst olmalıydım.
"Yani, Nikolai onu…?" diye sordu, cümlesini tamamlayamadan.
"Nikolai, Nadia’dan asla vazgeçemedi. Büyükannem Yulia’yı da sevdi, ama onun gerçek aşkı Nadia’ydı. Ancak büyükbabamın onu öldürdüğüne dair elimizde hiçbir kanıt yok."
Vera sessiz kaldı. Gözleri uzaklara dalmıştı, zihninde yankılanan karmaşayı görebiliyordum. Ona sarılmak, onu kollarımda sıkıca tutmak istedim.
"Babam bratva üyesiydi..." dedi sonunda, kelimeleri kesik kesikti.
"Evet, o da bizden biriydi, yani askerlerimizden biri. Büyükbaban zengindi ve sadece tek bir kızı vardı: Nadia. Annenden başka çocuğu olmadı. Baban Timur yetim olarak büyüdü ama en iyi askerlerimizden biriydi. Annenle tanışıp ona aşık olduğunda, tüm sevgisini ona verdi ve hatta büyükbabanın soyadını aldı."
"Ailemi kim öldürdü, Viktor?" Bu soru, havayı bir bıçak gibi kesip geçmişti.
"Biz değildik, Vera. Baban bratvadan ayrılmak istediğinde bile, babam onun kararına saygı duymuştu. Babam aşka değer verirdi. Volkov erkekleri kolay aşık olmazlar. Ama bir Volkov erkeği aşık olduğunda, o kişi vazgeçilmez olur."
Vera yutkundu, dudakları titriyordu.
"Babanın peşinde bir düşmanı vardı. Ancak onu bulamadık, kim olduğunu da. O zamanlar ailemin düşmanları birleşmiş ve başımızdaki tehlike büyümüştü. Yine de, baban ve annen senin güvende olman için kaçmak istediğinde onlara yardım ettik. Ancak sonrasında baban yalnız kaldı ve sonra da ailen ne yazık ki hayatlarını kaybetti. En azından tahminimiz bu."
"Sonra benim de öldüğümü sandılar."
"Büyükbaban o sıralarda hayatını kaybetti, Vera. Bu, büyükannen için büyük bir yıkım oldu. Nadia, çaresizce büyükbabamdan yardım istedi çünkü senin gerçekten öldüğüne inanmıyordu. Büyükbabam da ona yardım sözü verdi ve seni bulmak için ellerinden geleni yaptılar. Bir yıl boyunca seni aradılar ama bir sonuç alamadılar. Sonunda büyükannen, bu belirsiz umuda tutunmaktan vazgeçti ve araştırmayı durdurdular. O dönem bizim için de oldukça zordu. Ben henüz çok küçüktüm ama bir gün lider olacağım bilinciyle yetiştiriliyordum. On yaşıma geldiğimde hayatın zorluklarıyla yüzleşmeye başlamıştım. Büyükbabam öldüğünde on yaşındaydım, babam öldüğünde ise sadece on beş. Ve işte o zaman, liderliği devralmam gerekti."
"Viktor..." dedi Vera, sesi titrek bir endişeyle doluydu.
Hikayenin daha karanlık ve acı dolu tarafına geçmeden önce, dudaklarımdan dökülen uyarıyı durduramadım. "Annem öldüğünde ise on yedi yaşındaydım. Karanlığım ve yaşadığım travmalar fazla, Vera. Devam etmeli miyim?"
"Buzdağının altı derin ve karanlıktır, malysh... Ama alevler, en az onun kadar yakıcı ve acımasızdır." – Viktor Volkov
Okur Yorumları | Yorum Ekle |