Yeni Üyelik
9.
Bölüm

Fırtına

@kitsudaphne

YILDIZLAR HER ZAMAN PARLASIN.

 

"Bazı insanlar, hayatına bir fırtına gibi girer. Yıkıp geçerler. Ama bazen, o fırtına olmadan önce asla uyanamazsın." — Viktor

 

(Viktor)

Vera'yı gördüğüm an, her şey yerle bir oldu. Dünya, onun gözlerinin ışığında durdu. O an anladım ki bu kız, benim hem kurtuluşum hem de felaketimdi. Saflığı beni korkutuyordu, güzelliği ise saplantım haline gelmişti. Bir adamı yıkıma sürüklemek için daha fazla ne gerekiyordu ki? Kalbimde yükselen o karanlık duygular zihnimi tamamen ele geçirmişti.

Ona bakarken dekoltesi gözlerime takıldı ve içimdeki kıskançlık öfkeye dönüştü. Kimse onu böyle görmemeliydi. Ama Vera’nın saflığı, masumiyeti, bu duyguları anında yatıştırdı. Öfkemin yerini, her geçen saniye daha da artan bir arzu aldı. Onun zarif elini tuttuğumda, içimdeki tüm kontrolü kaybettim. Onu kendime doğru çektim ve yanağına hafif bir öpücük kondurdum. Yanağının kızarıklığı ve ellerinin titremesi, bu gecenin bizim için uzun ve zor geçeceğini söylüyordu.

"Hoş bulduk, Vera. Harika görünüyorsun."

İçimde fırtınalar kopsa da sesimi sakin tutmaya çalışıyordum. Onu ürkütmemeliydim, ama ona dokunmadan da duramıyordum. Büyüleyicisin, olağanüstüsün ve seni istiyorum.

Vera, hafifçe gülümsedi. Yüzündeki heyecan, bana olan çekimini ele veriyordu. Bu saf kız, benim karanlık dünyamın tam ortasına sürükleniyordu. Onun geleceği, bir iplik gibi elimdeydi, ama o ipliği ne kadar sıkı tutabilirdim?

"Teşekkür ederim," dedi Vera. Sesi… o ses. Şimdiye kadar duyduğum en tatlı melodi gibiydi, ama bu melodinin altında duyduğu tedirginliği hissediyordum. Ona yakındım ama henüz tam olarak bana ait değildi. Bu gece, onu tamamen kendime çekmeliydim.

"Hazırsan çıkalım mı?" dedim.

Gideceğimiz restoran bana aitti ve bu gece yalnızca Vera için kapatılmıştı. Elbette ona herhangi bir tehlike hissettirmemek için adamlarım da içerideydi, ama sıradan müşteriler gibi oturuyorlardı. Her detay en ince ayrıntısına kadar düşünülmüştü. Hayatımda bir kez geri dönülemez bir hata yapmıştım ve bedelini fazlasıyla ödedim. Bir daha kimsenin sevdiklerime zarar vermesine izin veremezdim. Özellikle de Vera'ya.

Başını zarifçe salladı ve gülümsedi. Her hareketi kırılgan ve narindi. Oysa ben tehlikeli bir adamdım, onu korumalıydım. Özellikle dikkatimi asla dağıtmamalıydım, ama Vera... Onunla her şey daha da zorlaşıyordu. Zihnim, her geçen saniye daha fazla onunla doluyordu. Dikkatimi toparlamalıydım. Belki de ona sahip olursam bu içsel fırtınayı durdurabilirdim. Ama önce sakin bir başlangıç yapmalıydım, onu korkutmadan... Şimdilik.

 

Kolumu ona uzattım. Narin elleri kaslı koluma dokunduğunda içimde bir titreme hissettim. Ama Vera, bunu fark etmedi. O anda bile onun gücünün farkında değildi. Bu, beni daha da ürkütüyordu. Beni mahvedecek olan, tam da bu masumiyetiydi.

"Görüşürüz, Ekaterina," dedi Vera, ona hafifçe gülümseyerek. Ekaterina’nın Vera’ya olan koruyucu tavrını görüyordum. Benden korkuyordu. Bu korkuyu anlamasına neden olan şeyler vardı. Fakat Ekaterina, bu korkuyu Vera’nın üzerinde hissettirmemek için çabalıyordu.

"Geç kalmazsın değil mi?" diye sordu Ekaterina, gözleriyle beni süzerken. Ona kısa bir bakış attım, sessizce başımı salladım. Onu haklı çıkarmamaya kararlıydım. Vera gülümsedi ve başını salladı.

Vera'yla arabaya yürüdüğümüzde, içimde yoğun bir arzu vardı. O arabaya bindikten sonra, onun yanımda olması her şeyden daha büyük bir zafer gibiydi. Ama aynı zamanda beni hiç olmadığı kadar çaresiz hissettiriyordu.

Onun saflığı beni korkutuyordu, güzelliği ise saplantım haline gelmişti. Bu kız, benim hem kurtuluşum hem de felaketimdi. Zihnimde bu tezatlar arasında boğulurken, gözlerim istemsizce onu baştan aşağı süzüyordu. Yüzündeki hafif gülümseme ve yanaklarına vurmuş kızarıklık… Bu kadar masum ve aynı zamanda çekici güzellik, bir adamı mahvetmek için fazlasıyla yeterliydi.

İçimde kontrol etmem gereken bir volkan vardı, ama Vera’nın yanında tüm dikkatimi toplamakta zorlanıyordum.

Araba yavaşça hareket ederken, göz ucuyla ona baktım. Onun küçük, narin elleri kucağında birleşmişti. Yüzünde karışık bir ifade vardı hem meraklı hem tedirgin. Ne düşündüğünü merak ediyordum, ama sormadım. Yavaşça gaza bastım, şehrin ışıkları önümüzde akmaya başladı.

Yanımda bu kadar savunmasız otururken, ona dokunmak, onu kendime çekmek için içimde yoğun bir istek vardı. Bu isteği kontrol etmek zorundaydım. Onu korkutmak istemiyordum.

Bir istek içimde giderek yoğunlaşıyordu. Vera’yı sonsuza dek yanımda tutmak istiyordum. Ama içimdeki karanlık buna izin verecek miydi? Kendi içimde boğuştuğum bu fırtına, sonunda onu da mı içine çekecekti?

 

(Vera)

Viktor’un koluna girip dışarı çıktığımda, kalbim çılgınca atıyordu. Onun yanında oturmak, içimde tarifi zor duygular uyandırıyordu. Bu adam benim kaderim miydi? Yoksa beni mahvedecek bir fırtına mıydı? Emin olamıyordum. Ama bir şeyden emindim: Onun yanında olmak istiyordum. Araba ilerlerken camdan dışarı bakıyordum, ama aslında onun gözlerinin üzerimde olduğunu hissediyordum.

Bu, beni hem heyecanlandırıyor hem de içimde bir korku uyandırıyordu. Viktor tehlikeliydi, bunu biliyordum. Ama içimde ona karşı derin bir çekim vardı, tıpkı bir mıknatıs gibi. Ondan uzak kalmak imkansızdı.

Arabanın içinde sessizce ilerlerken, gözlerim yola odaklanmaya çalışıyordu, fakat boşunaydı. Sonunda ona dönüp baktım. İçimdeki karmaşa yüzümde bir iz bırakmış mıydı, bilmiyordum, ama Viktor’un bakışları beni daha da sarıyordu.

Bakışlarında tutku ve tehlike vardı. Sanki onun karanlık oyununa adım atıyordum. Her şeyin sonunda ya kazanacaktım ya da Viktor’un dünyasında kaybolacaktım. Hangisinin benim için daha tehlikeli olduğunu ise henüz bilmiyordum.

 

"Karanlıkta kaybolmak, bazen ışığa kavuşmaktan daha güvenli gelir. Ama ya o karanlık, seni asla bırakmazsa?"Vera

Loading...
0%