Yeni Üyelik
10.
Bölüm

İlk Öpücük

@kitsudaphne

YILDIZLAR HER ZAMAN PARLASIN.

 

"Bazen bir kadını hayatında istemekle, ona ihtiyaç duymak arasında ince bir çizgi vardır. Ve o çizgiyi geçtiğinde, dönüşü olmayan bir yola girersin." — Viktor

 

Restorana vardığımızda şoförüm ve aynı zamanda yakın korumam olan Vasiliy kapıyı açtı. Vera arabadan çıkarken koluma girdi. Onun tamamen benim olması… Bu his, içimde tarifsiz bir şekilde büyüyordu. Her hareketi ve mimiği zarafetinin bir yansımasıydı. Tüm dikkatim üzerindeydi. Geri kalan her şey anlamını yitirmiş gibiydi. Kalbimdeki karanlık, ona duyduğum arzuyla savaşıyordu.

Restorana girdiğimizde, restoran şefi bizi kapıda karşıladı. Masamız hazırdı, beklediğimden daha özel bir hazırlık yapılmıştı. Ama bu gece hiçbir şey beni ona olan arzum kadar etkileyemezdi.

Garson Vera'nın şalını almak için yaklaştığında, bir an duraksadım. Ona başka kimsenin dokunmasına tahammül edemiyordum. Şalını bizzat kendim aldım ve ona gülümseyerek uzattım. Bu kız sadece bana aitti. Başkalarının varlığı bile içimde ani bir öfke uyandırıyordu.

Vera’nın sandalyeyi çekip oturmasına yardım ettim ve karşısına geçtim. Masanın ortasında yanan mumlar, içimdeki karanlığa inat, ortamı daha da romantik bir hale getiriyordu. Fakat Vera… beni yakıyordu.

"Menüye bakmak ister misin, yoksa öneride bulunmamı ister misin?" dedim, hafif bir gülümsemeyle.

"Önerini duymak isterim," dedi çekingen bir sesle.

"Beef Stroganoff iyi bir tercih olabilir," dedim. "Yanında soslu mantarlar gelir."

"Harika," dedi. "Beef Stroganoff alayım." Yine o çekingen gülümsemesiyle karşılık verdi. Her sözü, her bakışı beni biraz daha esir alıyordu.

Garson siparişlerimizi aldıktan sonra çekildi. Vera’yı incelemeye başladım.

"Daha önce Rusya’ya gelmiş miydin?" dedim, sesimdeki sakinliği koruyarak. İçimdeki fırtınayı ona göstermemeliydim.

"Hayır, ilk defa geliyorum," dedi heyecanını saklayamadan.

Heyecanı beni daha da etkiliyordu. Sanki her şeyimi ele geçiriyordu.

"Beğendin mi?" diye sordum, her kelimemde ona yaklaşma isteğimi dizginleyerek.

"Güzel bir şehir," dedi usulca. "Daha fazla gezemedim ama gördüğüm kadarıyla etkileyici."

"Dilersen sana şehri gösteririm," dedim, dudaklarımda istemsiz bir gülümsemeyle. Vera’nın dudakları hafifçe aralandı. Heyecanlıydı. “Sana rahatsızlık vermek istemem…” diye mırıldandı.

Onu daha fazla tanımak, iç dünyasına girmek istiyordum. O an Vera'nın narin çenesini elimle tuttum ve onu kendime doğru yaklaştırdım. Bir kadını istemekle ona ihtiyaç duymak arasında ince bir çizgi vardı ve ben çoktan o çizgiyi aşmıştım.

"Vermezsin Vera," dedim kararlı bir tonla. Gözlerimin içine baktı, derinlerde bir şeyleri arıyor gibiydi. Ama bu oyunun kazananı çoktan belliydi.

O, sadece güzelliğiyle değil, ruhuyla da beni ele geçirmişti. Eğer Vera bana ait olmazsa, onunla aynı dünyada nefes alamayacağımı biliyordum.

 

 

Vera ile sohbet ilerledikçe, onun ne kadar kırılgan ve aynı zamanda güçlü bir ruha sahip olduğunu fark ediyordum. Kelimelerle anlatamadıklarını, vücudu ve hareketleriyle dile getiriyordu. Bir noktada baleyi neden seçtiğini sordum ve gözlerinde anlık bir tereddüt belirdi. İçinde sakladığı karanlık tarafı, o an ortaya çıkmıştı.

"Bale sahnesinde başka biri oluyorum," dedi, dudaklarını ısırarak. Bu hali, onu daha da büyüleyici kılıyordu. Onun her hareketinde kaybolmak istiyordum.

Dudaklarını hafifçe büzdü, konuşmakta zorlanıyordu. "Bunu nasıl anlatacağımı bilmiyorum," dedi sonunda. "Konuşarak kendimi ifade edemem," diye itiraf etti. "Ama dansımla her şeyimi anlatabiliyorum."

Bir süre sessizce oturduk. Bu sessizlik, kelimelerden çok daha fazlasını anlatıyordu. Başını yana eğdi ve gözlerimin içine baktı. Dayanamadım, elimi kaldırıp yanaklarını yavaşça okşadım. Şaşkın bakışlarıyla karşılaştım, ama başını elime yasladığında her şeyin anlamı değişti. O an, ona dokunmanın bende yarattığı derin etkiyi tarif edemezdim.

"Özelsin," dedim, sesim alışılmadık bir yumuşaklık taşıyordu. "Büyüleyicisin... ve senden..." Cümlemi bitiremedim. Onun o masum bakışları karşısında içimde bir ateş yükseliyordu, ama kendimi frenlemeliydim. Ona zarar verebileceğim korkusu içimdeki tutkuyu daha da derinleştiriyordu.

Yemekler geldikten sonra sohbet hafifledi. Ancak Vera'ya olan ilgim her an artıyordu. Onunla Medovik tatlısı sipariş ettik, Rusya hakkında konuştuk. Gözleri parlıyordu, o kadar doğal ve zarifti ki her hareketi içimde bir şeyleri uyandırıyordu. Bakışlarını doğrudan gözlerime kilitlediğinde kalbim hızlandı.

"Bana neden böyle bakıyorsun?" diye sordu, sesi hafifçe titreyerek ama meraklı.

"Duymak seni rahatsız etmeyecekse, güzelliğinden büyülendim," dedim, yanıtımı dikkatle seçerek. Elindeki içki kadehi bir an havada asılı kaldı. Bu kadar çekingen olması şaşırtıcıydı, ama onun bu saf hali, ona olan takıntımı daha da derinleştiriyordu. Vera… her an yanımda olmalıydı.

 

Gecenin sonunda onu eve bırakırken hâlâ içimde bir fırtına kopuyordu. Yanından ayrılmak her geçen saniye daha da zorlaşıyordu. Narin bedenini arabadan inerken belinden tutmam, içimdeki koruma güdüsünü tetikledi. Onun varlığı hayatımı değiştirmişti. Vera’nın karanlık dünyamda bir ışık gibi parladığını biliyordum, ama bu ışığın sönmesine asla izin veremezdim.

Kapıya vardığımızda gözlerim dudaklarına takıldı. O kadar yakın, o kadar ulaşılabilir, ama bir o kadar da uzak. Nefeslerimiz birbirine karışırken artık sabredemedim. Yavaşça ona yaklaştım, içimde büyüyen arzu her şeyin önüne geçmişti.

Yavaşça ona yaklaştım. İçimde patlayan bir volkan gibi büyüyen arzu, her şeyi gölgede bırakıyordu. Bir an gözlerinin derinliklerine daldım; orada kaybolmak istiyordum. Kollarımı beline doladım, bedenini kendime çektim. Dudaklarım onun dudaklarına değdiği anda, tüm dünya sessizliğe büründü. O yumuşak, narin öpücükte kaybolmuş, derin bir huzura ulaşmıştım. Çekingen davrandım, ona zarar vermekten korkarak. Ama Vera’nın teslimiyeti, aramızdaki o ince çizgiyi hızla silip süpürdü.

Öpücüğümüz derinleştikçe içimdeki ateş alev aldı. Onun tadı, baş döndüren hissi, her şeyimi aldı götürdü. Ellerim, farkında olmadan, onu daha sıkı sarıyor; her dokunuşumda kendime biraz daha çekiyordum. İtmeye çalıştı, ama bu sadece daha fazlasını istememe neden oldu. Onun bedeni, dudakları, nefesi… Hepsi benim olmalıydı. Bu öpücük, sessiz bir itiraf gibiydi. İçindeki her şey cevapsız kalmayan bir soru gibi yanıtlanıyordu.

Duyduğum aşk ve tutku, her geçen saniye büyüdü. Onu daha fazla zorlamadan geri çekildim. “Yarın seni ararım, Vera,” dedim, bileğini nazikçe tutarak. Şaşkınlığı gözlerinden okunuyordu. “Rusya’yı gezdirme sözüm vardı,” diye ekledim, kalbimdeki tutkunun kontrolünü kaybederek.

Arabama dönerken, aklım hâlâ onunla doluydu. Öpücüğümde kaybolduğu an, dünyanın geri kalanı önemini yitirdi. Onun yumuşak dudaklarında bulduğum huzur, içimdeki karanlığı biraz olsun dindiriyordu. Ama bu kısa an, daha fazlasını istememe neden oldu. Ona sahip olmalıydım. Onun her zerresini, her anını... Vera artık bana aitti.

 

(Vera)

Yanından ayrıldığımda başım döndü. Kalbim hızla çarpıyor, dudaklarımda hâlâ onun sıcaklığını hissediyordum. O öpücük her şeyi altüst etmişti. Viktor’un tutkulu, ama bir o kadar da nazik dokunuşu zihnime kazınmıştı. Kalbim ise ona çoktan teslim olmuştu.

Telefonum titrediğinde Viktor’un mesajı kalbimi yeniden hızlandırdı. “Bu gece sadece bir başlangıçtı, Vera. Seninle daha fazla anı biriktirmek istiyorum.”

Sözleri beni ele geçirmişti. Düşüncelerim dağınıktı, ama hislerim netti. Viktor… hayatımın her anında olacaktı. Bu sadece bir başlangıçtı ve bundan sonra her şey değişecekti. Kaderimin yönünü artık ben değil, Viktor belirliyordu.

Loading...
0%