YILDIZLAR HER ZAMAN PARLASIN.
"Bazen bir kadını hayatında istemekle, ona ihtiyaç duymak arasında ince bir çizgi vardır. Ve o çizgiyi geçtiğinde, dönüşü olmayan bir yola girersin." — Viktor
Restorana vardığımızda yakın korumalarımdan biri olan Vasiliy kapıyı açtı. Vera arabadan çıkarken koluma girdi. Onunla bir arada olmak… Yanımda olması… içimde tarifsiz güzellikte bir his oluşturuyordu. Onu izlemek başlı başına dikkat dağıtıcıydı. Her hareketi ve mimiği zarafetinin bir yansımasıydı. Bakışlarımı üzerinden alamıyordum. Geri kalan her şey anlamını yitirmiş gibiydi.
Restorana girdiğimizde, restoran şefi bizi kapıda karşıladı. Masamız hazırdı, beklediğimden daha özel bir hazırlık yapılmıştı. Ama bu gece hiçbir şey beni Vera kadar etkileyemezdi.
Garson Vera'nın şalını almak için yaklaştığında, bir an duraksadım. Ona başka kimsenin dokunmasına tahammül edemiyordum. Şalını bizzat kendim aldım ve ona gülümseyerek uzattım. Sonra Vera’yı masamıza götürdüm.
Vera’nın sandalyesini çekip oturmasına yardım ettim ve karşısına geçtim. Masanın ortasında yanan mumlar, ortamı daha da romantik bir hale getiriyordu. Fakat Vera… tüm ışıklardan daha görkemliydi.
"Menüye bakmak ister misin, yoksa öneride bulunabilir miyim?" dedim, hafif bir gülümsemeyle.
"Önerini duymak isterim," dedi çekingen bir sesle.
"Beef Stroganoff iyi bir tercih olabilir," dedim. "Yanında soslu mantarla gelir."
"Harika," dedi. "Beef Stroganoff alayım." Yine o çekingen gülümsemesiyle karşılık verdi. Her sözü, her bakışı beni biraz daha esir alıyordu.
Garson siparişlerimizi aldıktan sonra çekildi. Vera’yı incelemeye başladım.
"Daha önce Rusya’ya gelmiş miydin?" dedim, sesimdeki sakinliği koruyarak. İçimdeki fırtınayı ona göstermemeliydim.
"Hayır, ilk defa geliyorum," dedi heyecanını saklayamadan.
Heyecanı beni daha da etkiliyordu. Vera kalbimi olduğu kadar zihnimi de ele geçiriyordu.
"Beğendin mi?" diye sordum, her kelimemde ona yaklaşma isteğimi dizginleyerek.
"Güzel bir şehir," dedi usulca. "Aslında daha gezemedim ama gördüğüm kadarıyla etkileyici."
"Dilersen sana şehri gösteririm," dedim, dudaklarımda istemsiz bir gülümsemeyle. Vera’nın dudakları şaşkınlıkla aralandı. "Sana rahatsızlık vermek istemem…" diye mırıldandı.
Onu daha fazla tanımak, iç dünyasına dahil olmak istiyordum. O an Vera'nın narin çenesini elimle tuttum ve onu kendime doğru yaklaştırdım. Bir kadını istemekle ona ihtiyaç duymak arasında ince bir çizgi vardı ve ben çoktan o çizgiyi aşmıştım.
"Vermezsin Vera," dedim kararlı bir tonla. Gözlerimin içine baktı, derinlerde bir şeyleri arıyor gibiydi. Ama bu oyunun kazananı çoktan belliydi.
O, sadece güzelliğiyle değil, ruhuyla da beni ele geçirmişti. Kalbim deli gibi çarparken yıllar sonra ilk kez nefes alabildiğimi hissettim. Bu gerçeklikle sarsıldım. Onsuz devam etmek zorunda kalırsam, Vera nefesimi de alıp giderdi. Peki ben o şekilde devam edebilir miydim?
Vera ile sohbet ilerledikçe, onun ne kadar kırılgan ve aynı zamanda güçlü bir ruha sahip olduğunu fark ediyordum. Kelimelerle anlatamadıklarını, mimik ve hareketleriyle dile getiriyordu. Bir noktada baleyi neden seçtiğini sordum ve gözlerinde anlık bir tereddüt belirdi. İçinde sakladığı hüzünlü yanı, o an ortaya çıkmıştı.
"Bale sahnesinde başka biri oluyorum," dedi, dudaklarını kemirerek. Bu şaşkın hali, onu daha da büyüleyici kılıyordu. Onun her hareketinde kaybolmak istiyordum.
Dudaklarını hafifçe büzdü, konuşmakta zorlanıyordu. "Bunu nasıl anlatacağımı bilmiyorum," dedi sonunda. "Konuşarak kendimi ifade edemem," diye itiraf etti. "Ama dansımla her şeyi anlatabiliyorum."
Bir süre sessizce oturduk. Bu sessizlik, kelimelerden daha fazlasını anlatıyordu. Başını yana eğdi ve gözlerimin içine baktı. Dayanamadım, elimi kaldırıp yanağını yavaşça okşadım. Şaşkın bakışlarıyla karşılaştım, ama başını elime yasladığında her şeyin anlamı değişti. O an, bu hareketinin bende yarattığı derin etkiyi tarif edemezdim.
"Çok özelsin," dedim, sesim alışılmadık bir yumuşaklık taşıyordu. "Büyüleyicisin... ve senden..." Cümlemi bitiremedim. Onun o masum bakışları karşısında içimde yine aynı kıvılcımı hissettim, ama kendimi frenlemeliydim. Ona zarar verebileceğim ihtimaline bile tahammülüm yoktu.
Yemekler geldikten sonra sohbet hafifledi. Ancak Vera'ya olan ilgim her geçen dakika artıyordu. Onu saatlerce dinlemek istiyordum. Denemesi için Medovik tatlısı sipariş ettiğimde, Rusya hakkında konuştuk. Gözleri parlıyordu, o kadar doğal ve zarifti ki her bakışlarımdaki hayranlığı gizleyemiyordum. O an bakışlarını doğrudan gözlerime kilitlediğinde kalbim hızlandı.
"Bana neden böyle bakıyorsun?" diye sordu, sesi hafifçe titreyerek ama meraklı.
"Duymak seni rahatsız etmeyecekse, güzelliğinden büyülendim," dedim, yanıtımı dikkatle seçerek. Bir an şaşkın bir şekilde kalakaldı. Bu kadar çekingen olması ilginçti, ama onun bu saf hali, ona olan duygularımı daha da derinleştiriyordu. Vera… her an yanında olmak istiyordum.
Gecenin sonunda onu eve bırakırken hâlâ içimde bir fırtına kopuyordu. Yanından ayrılmak her geçen saniye daha da zorlaşıyordu. Arabadan inerken belini tutmam, içimdeki koruma güdüsünü tetikledi. Onun varlığı hayatımı bir anda değiştirmişti. Vera’nın karanlık dünyamda bir ışık gibi parladığını biliyordum, ama bu ışığın sönmesine asla izin veremezdim.
Kapıya vardığımızda bana yine o eşsiz gülümsemesini sundu. "Bu güzel akşam için teşekkür ederim Viktor."
Bakışlarım dudaklarına takılı kaldı. O kadar yakın, o kadar ulaşılabilir, ama bir o kadar da uzak. Ona doğru bir adım attığımda uzaklaşmadı, yüzüne eğildiğimde başını çevirmedi. "Vera…" derken, ismi dudaklarımdan bir dilek gibi döküldü.
Gözlerinin derinliklerine daldığımda, orada kaybolmak istediğimi anladım. Vera, şimdiden her şeyimdi. Kollarımı beline doladım ve onu kendime çektim. Gözlerini kapattığında ise sabredemedim ve onu öptüm. Dudaklarım onun dudaklarına değdiği anda, tüm dünya sessizliğe büründü. O yumuşak, narin öpücükte kaybolmuş, derin bir huzura ulaşmıştım. Çekingen davrandım, ona zarar vermekten korkarak.
Ama Vera’nın teslimiyeti, aramızdaki o ince çizgiyi hızla silip süpürdü. Bu öpücüğün yarattığı baş döndürücü his, her şeyimi her şeyimi aldı götürdü. Farkında olmadan ona daha sıkı sarıldığımı fark edince yavaşça geri çekildim, henüz onu kollarımda tutarken. Gözlerini henüz açmamıştı. Güzelliğini izledim. Mantıklı yanım sanırım beni terk etmişti. Ona asla zarar vermeyecek olsam da ondan uzak duramayacağım ortadaydı. Bu öpücük, sessiz bir itiraf gibiydi. İçindeki her şey cevapsız kalmayan bir soru gibi yanıtlanıyordu.
Duyduğum aşk ve tutku, her geçen saniye büyürken gözlerini açtı. Utanmıştı. Onu bırakırken, "Yarın seni ararım, Vera," dedim, elini nazikçe tutarak. Şu an büründüğüm resmi tavır onu şaşırtırken gülümsemeye çalıştım. Oysa içimdeki fırtınayı susturmaya çalışıyordum. "Rusya’yı gezdirme sözüm vardı," diye ekledim, kalbimdeki fırtınanın kontrolünü ele alarak.
Başını salladı. "İyi geceler Viktor," dedi. "İyi geceler Vera," dedim, karşılığında. Ürkek hareketlerle eve girerken bekledim. Arabama dönerken, aklım hâlâ onunla doluydu. Hayatımda artık ondan değerli ve özel biri yoktu. Bunun bir anda olması… ürkütücüydü. Ama onun yanında bulduğum huzur… her şeye bedeldi. İçimdeki karanlık, onun ışığıyla azalıyordu. Vera… Her anımda benimle olmalı ve onu her şeyden korumalıydım.
Bu duyguların karşılıklı olduğundan emindim. Yine de zihnimden ve kalbimden aynı anda geçen düşünce beni sarstı.
Şimdiden birbirimize aittik. Bu gece… her şey değişmişti.
(Vera)
Yanından ayrıldığımda başım döndü. Kalbim hızla çarpıyor, dudaklarımda hâlâ onun sıcaklığını hissediyordum. O öpücük her şeyi altüst etmişti. İlk öpücüğümdü. Viktor’un tutkulu, ama bir o kadar da nazik dokunuşu zihnime kazınmıştı. Kalbim ise ona çoktan teslim olmuştu.
Telefonuma mesaj geldiğinde Viktor’un mesajı kalbimi yeniden hızlandırdı. "Bu gece sadece bir başlangıçtı, Vera. Seninle daha fazla anı biriktirmek istiyorum."
Sözleri beni ele geçirdi. Düşüncelerim dağınıktı, ama hislerim netti. Viktor… hayatımın her anında olacaktı. Biliyordum. Viktor kader gibiydi, kaçınılmaz ve öngörülmez…
Bu gece sadece bir başlangıçtı ve bundan sonra her şey değişecekti. Kaderimin yönü çoktan değişmişti.
Okur Yorumları | Yorum Ekle |