YILDIZLAR HER ZAMAN PARLASIN.
"Karanlıkta doğdum, ama sen... sen, ihtiyacım olduğunu bilmediğim ışıksın." — Viktor Volkov
(Viktor)
Eve vardığımda sıcak bir duş aldım, ama her damla su bile içimdeki öfkeyi yatıştıramadı. Beni karanlığımdan çıkaran tek şey, Vera’nın masum ve kırılgan varlığıydı. Onun yanında olmak, içimde kopan fırtınaları dindiren tek huzurdu.
Yaklaşık bir saat sonra restorana gittiğimde, Mikhail’in sevgilisi Ruslana Petrova karşımdaydı. Sert bakışları bana meydan okur gibiydi, ama arkasındaki endişeyi görmemek imkansızdı. "Sana zarar vermeyeceğim," dedim ona yaklaşırken.
Bakışları hiç değişmeden cevap verdi: "Viktor Volkov’un kim olduğunu biliyorum. Sen asla kadın ve çocuklara dokunmazsın." Başımı hafifçe eğdim. "O zaman korkmana gerek yok." Bir an sessizlik oldu, ardından sorması gereken soruyu sordu. "Mikhail ne yaptı?"
Dudaklarımda acı bir gülümseme belirdi. "En değerlime zarar verdi."
O sırada kapıdan Mikhail Voronin içeri girdi. Restoranın atmosferi bir anda ağırlaştı. Yüzünde öfke ve çaresizlik arasında gidip gelen bir ifadeyle durdu. Gözleri hızla etrafı taradı ve adamlarının etkisiz hale getirildiğini fark ettiğinde bakışları karardı. Bense her detayı soğukkanlılıkla izledim. Bu gece amacım, Mikhail’i köşeye sıkıştırmaktı—çaresizliğini ona ve sevgilisine göstermek.
Voronin, gözlerini bana diktiği anda her şeyin farkına vardı. Sessizlik, aramızda keskin bir bıçak gibi duruyordu. Benim için bu sadece bir güç gösterisi değildi; ona bir sınır çizmekti.
Yavaşça masaya doğru ilerledi. "Beni tehdit mi ediyorsun, Volkov?" diye sordu. Sesindeki sakinlik, altında yatan gerilimi gizleyemiyordu. Dudaklarımda hafif bir tebessüm belirdi. Yavaşça ayağa kalkıp ona yaklaştım. "Tehdit değil," dedim nazik bir tonla. "Bu sadece bir hatırlatma."
Gözleri Ruslana’ya ilişti. Bu bakışı fark ettiğimde, sesimi daha yumuşattım: "Ben kadınlara ve çocuklara zarar vermem, Voronin. Bu benim sınırım. Ama sen… senin değerlerin çok farklı." Voronin’in kaşları çatıldı, ama gözlerindeki gerilim tüm maskesini düşürdü. İçinde bir şeylerin çatırdadığını görebiliyordum. İntikam ateşinin yavaşça yandığını hissedebiliyordum. "Sana zarar vermek için kimseyi kullanmam," diye devam ettim, bu kez sesim daha nazikti. "Sadece seninle hesaplaşırım. Bu gece, sadece bir uyarı. Bir daha karşıma çıkma."
Voronin derin bir nefes aldı, gözlerinde öfkeyle karışık bir korku vardı.
"Bu bir oyun mu, Volkov?" dedi, dudaklarında zorlama bir gülümsemeyle.
Bir adım daha yaklaşıp elimi omzuna koydum, bakışlarımı gözlerine sabitledim. "Bu bir oyun değil, Voronin. Sadece bir sınır çiziyorum." Sesim sakindi, ama sözlerimin ağırlığını hissettiğini görebiliyordum. "Bir kez daha yanlış yaparsan... sonuçları kaçınılmaz olur."
Amacım, ona yalnızca bir mesaj vermekti. Gücümü göstermek ya da onu aşağılamak değil, sınırlarımızı belirlemekti. Bu gece ona bir şans veriyordum, bir daha sahip olamayacağı türden bir şans. "Bu geceyi unutma," dedim, sesimdeki soğukkanlılıkla.
Arkamı dönüp çıkmaya hazırlanırken, arkamdan bir şeyler mırıldandı. "Onun senin için bu kadar değerli olduğunu bilmiyordum."
Adımlarım yavaşladı. Dönüp gözlerine baktım. Dudaklarında alaycı bir ifade belirdi. "Vasiyeti duydun mu, Volkov? O benim gelinim."
Bu sözler içimdeki öfkeyi alevlendirdi, ama kendimi kontrol etmeye kararlıydım. Ona istediği tepkiyi vermeyecektim. Henüz değil. Derin bir nefes aldım ve kendimi toparlayarak, sakin bir şekilde karşılık verdim: "Her şeyin bir zamanı vardır, Voronin. Ve o zaman geldiğinde, sonuçlarını unutman imkânsız olacak."
Sessizce restorandan çıktım, ama zihnimde bir tek düşünce yankılanıyordu: Vera’nın yanında olmak. Onun varlığı, tüm bu karanlık dünyada bana ihtiyacım olan tek huzuru veriyordu. Arabaya bindiğimde, sesim soğuk ve kararlıydı. "Vera’ya gidiyoruz."
Yol boyunca kafamdaki planlar şekilleniyordu. Mischa’yı aradım ve Voronin hakkında bilgi toplamasını istedim. Mischa, yaşına rağmen hem aileye sadıktı hem de her türlü gizli bilgiye ulaşabilen biriydi. Ben Voronin gibi kaba kuvvetle değil, zeka ve stratejiyle kazanacaktım. Bu bir savaş değil, akıl oyunuydu.
Vera’nın evine vardığımda saat çoktan gece yarısını geçmişti. Ivan beni içeri aldı ve Vera’nın uyuduğunu söyledi. Odaya girdiğimde Vera’yı huzurla uyurken buldum. Masum bir şekilde, benden habersizce derin bir uykudaydı. Voronin’in son sözleri zihnimde yankılanırken, öfkem yeniden baş gösterdi. Ama bu öfke, onun yanında anlamını yitiriyordu. Sadece Vera vardı; onu korumak, ona huzur vermek… Başka hiçbir şeyin önemi yoktu.
Ceketimi çıkarıp yanına uzandım, kollarımı yavaşça etrafına sardım. Gözlerini hafifçe araladı ve fısıldadı: "Viktor…"
"Uyumalısın, moye solntse," dedim, boynuna hafif öpücükler kondurarak. "Yanındayım, seni asla yalnız bırakmayacağım."
Ona sıkıca sarıldım. Bu kız benim her şeyimdi. Onun düzenli nefes alışları beni yatıştırırken, içimdeki tüm fırtınaları da dindiriyordu. Onun varlığıyla huzur buldum ve Vera’nın sıcaklığına sarılıp, sessizce uykuya daldım.
"Dünya yanar, ama kimse seni benden alamaz." — Viktor Volkov
Okur Yorumları | Yorum Ekle |