Yeni Üyelik
12.
Bölüm

Tutsak Eden Aşk

@kitsudaphne

YILDIZLAR HER ZAMAN PARLASIN.

"Aşk, insanı karanlığın içinden çekip çıkaran bir ışık gibidir; ama aynı zamanda en derin korkularını yüzeye çıkarır." – Anonim

 

(Vera)

Gözlerimi açtığımda oda bir sis bulutu gibi flu gözüküyordu. Başımda bir ağırlık vardı, hafifçe başımı sağa çevirdiğimde Viktor’u fark ettim. Kaşları çatık, yüzü endişe doluydu. Ben uyandığımı fark edince hızla yanıma yaklaştı.

"Beni çok korkuttun, malysh," dedi, sesi kontrol edilemeyen bir rahatlamayı yansıtıyordu.

Doğrulmaya çalıştım, ama Viktor hızla beni yatağa yatırdı.

"Kalkma!" diye sertçe uyardı. Gözlerinde karanlık bir koruma içgüdüsü vardı.

"Neler oldu, Viktor?" dedim. Sesimdeki belirsizlik ona da yansımıştı, kaşları daha da çatıldı.

Bir hırsızın beni bayılttığını, çantamı çaldığını anlattığında kalbim hızla atmaya başladı. Bir yabancı tarafından savunmasız bırakılmıştım.

"Orada ne işin vardı, malysh?" diye sordu, sesi tedirginlikle doluydu.

"Sadece dolaşıyordum," dedim. "Güzel bir müzik sesi duydum ve…"

O an yüzündeki sert çizgiler daha da belirginleşti. "O sokak tehlikelidir Vera. Bir daha yalnız başına oralarda dolaşmayacaksın. Yanımda değilsen asla."

Tam ona "Bana karışamazsın" diyecek ve bu tavrına karşı çıkacaktım ki kapı aniden açıldı. Odaya iri yarı, karanlık bir adam girdi. Viktor, bana bir bakış attı ve onun yanına doğru yürüdü. Alçak sesle konuşurlarken Viktor’un omuzları daha da gerildi, yüzündeki gergin ifade derinleşti. Adam odadan çıkarken Viktor tekrar yanıma geldi. Ama bu sefer bakışlarında tehlikeli bir karanlık vardı, tıpkı o akşamki gibi.

"Çantan ve adam bulundu," dedi soğuk bir tonda.

"Teşekkür ederim," dedim, sesiyle yankılanan duygulara ayak uydurmaya çalışarak.

Viktor, bir an bile tereddüt etmeden çenemi sertçe tuttu ve yüzüme yaklaştı. Sözleri kararlıydı, geri dönülemezdi: "Ben yanında değilken dışarı çıkmayacaksın, Vera. Ciddiyim."

"Bana karışamazsın, Viktor," dedim, ona meydan okuyarak. Ama bu oyun değildi; bakışlarındaki yoğunluk, gerçek bir tehdit gibiydi.

Alt dudağını ısırdı, gözleri karanlık bir şimşek çaktı. "Bana itaat edilmesine alışkınım."

Ona kızgındım, ama bu kızgınlık altındaki derin korkuyu ve onu anlamaya dair bir arayışı bastıramıyordum. Bu adam neden böyle davranıyordu? Biz daha yeni tanışmıştık. Kimse yeni tanıdığı biri için bu kadar endişelenmezdi, değil mi?

"Viktor, birbirimizi henüz tanımıyoruz," dedim. Sesimdeki belirsizlik, anlamlandıramadığım bir duygunun gölgesiydi. "Bu durum… anlamıyorum. Niye bu kadar endişelisin? Ben senin hiçbir şeyin…"

Viktor bir anda beni susturdu, gözlerinde ansızın beliren derin acı gözden kaçmayacak kadar belirgindi. O acı kime aitti? Hangi anıyı saklıyordu bakışlarında?

"Bir kez bunu tattım, bir daha olmaz," diye fısıldadı dudaklarıma doğru, ardından yavaşça yanıma oturdu. O kadar yakındı ki, nefes alışverişi kalbimin ritmini bozuyordu. Gözlerinde kaybolmuş gibiydi, uzaklarda bir yerlerde…

Onun koluna dokunduğumda bir anlığına geri döndü. "Viktor, geçmişini sorduğumda yanıtlamadın. Şimdi de benimle konuşmayacak mısın?"

Yüzümü ellerinin arasına aldı, sessizliği ruhuma işliyordu. Bazı insanlar acılarını konuşmazdı; yükleri ne kadar ağır olursa olsun, susmayı seçerlerdi. Viktor, o insanlardan biriydi.

"Belki başka bir zaman, malysh," dedi. Sesi yumuşaktı ama kırılgan. "Bu kadar korkmadığım bir vakit belki geçmişimi paylaşırım. Şimdi izin verirsen…" Yavaşça beni yatağın ortasına doğru kaydırdı ve yanıma uzanıp başını göğsüme koydu.

Belime sarıldığında içimde bir şeyler kırıldı, yeni bir şeyler filizlendi. Bu adam nasıl olur da böylesine içime işleyebilirdi?

 

(Viktor)

Onun göğsüne yattığım anda yıllardır ilk kez nefes alabildiğimi fark ettim. Vera, hayatıma ansızın doğan bir güneş gibiydi. Yanında huzur bulduğum ikinci kadındı.

Mucize ve tesadüflere inanmayan bir adamdım, ama Vera bir mucizeydi. Onunla her şey değişiyordu, karanlık bile aydınlanıyordu.

Kafamı kaldırıp o büyüleyici gözlerine baktım. Bu kadını kaybetmeyecektim. Ne geçmişim ne de düşmanlarım yüzünden ona zarar gelmesine izin veremezdim.

Yine boynuna saklandım, kokusunu içime çektim. Korkudan delirmiştim. Daha önce Anna'yı kaybetmiştim, ama Vera... O çok daha derindeydi, fazla özeldi.

Vera kalbimi tamamen ele geçirmişti. Onsuz nefes bile alamazdım. Bir daha böyle bir kayıp yaşamaya tahammül edemezdim. O bana dokundukça, içimdeki karanlık aydınlanıyordu. Onu kaybetmek ölüm demekti.

O anda elleri saçlarımı okşamaya başladı. Enseme yaptığı küçük dokunuşlar vücudumu tamamen kontrol altına aldı. Bunu her zaman yapmasını istediğimi fark ettim.

"Seni bu kadar mahveden şeyin ne olduğunu merak ediyorum Viktor," dedi, sesi yumuşak ama bir o kadar da merak doluydu. "Bir gün anlatmanı bekleyeceğim."

Derin bir nefes aldım, içimdeki huzuru ona da hissettirdim. O da acıyı görebiliyordu. Belki de kader bizi bu yüzden bir araya getirmişti.

"Kader ya da tesadüfler," dedim sessizce, "ben inanmam, malysh."

"Sence karşılaşmamız tesadüf değil miydi? Yanlış locaya girdim Viktor."

Gözlerime derinlemesine baktı. "Kimse tesadüfen tanışmaz, Vera. Hayatlar öylesine kesişmez. Her şeyin bir anlamı vardır."

Yüzünü okşadım, bakışları yavaşça kapandı. "Boşuna karşılaşmadık, moya malyshka (Moy, moye ve moya Rusça'da iyelik zamiridir, benim demektir). Ama kader değil, insanların seçimleri ve mantık bu dünyayı yönetir. Kader tanrıçaları bu kadar cömert olamaz."

Yüzüne eğildim ve onu öptüm. Bir anlığına dünya durdu, her şey anlam kazandı. Geri çekildiğimde gözlerini uzun süre açamadı.

"Tesadüf olsa da bu bir serendipity olabilir, Viktor. Hangisi bizi bir araya getirdiyse..." dedi ve durdu, gözleri derin düşüncelere daldı. "Hepsine teşekkür ederim."

(Serendipity, şans eseri karşımıza çıkan güzellikleri anlatmak için kullanılır)

Sözleri kalbimde büyük bir yangın başlattı. Kontrol edilemeyen bir ateşle yanıyordum. Vera, beni tamamen mahvediyordu.

"Beni bulduğun ve yanımda olduğun için de teşekkür ederim," diye ekledi. Sözleri beni tekrar o karanlıktan çekti. Artık ondan asla ayrılamazdım.

"Seni artık bırakamam."

"Viktor, ben…"

Onu susturdum, parmağımı dudaklarına bastırdım. "Uzaktayken seni koruyamam. Sevemem de."

Bir süre boyunca sadece o güzel gözlerine baktım. İtirafım fazla gelmiş olmalıydı. Aniden nefes almayı unuttu; bu, onu ne kadar çok sevdiğimi anlamasının bir işaretiydi. Ama umurumda değildi. Beni bilmeliydi. Duygularımı dile getirmek kolaydı; zor olan geçmişimdi. Peki, o geçmişi öğrendiğinde ne yapardı? Hâlâ bana bu kadar hayran ve sevgi dolu bakabilir miydi?

Korkunç geçmişim, ona olan aşkım ve kalbimdeki yeri hakkında her şeyi anlatmak istedim. En çok da düşmanlarımı... Ama şu an zamanı değildi. Zihnim, geçmişin karanlık gölgeleri tarafından kuşatılırken, çaresizlik ve acı tekrar beni ele geçiriyordu. Vera gibi bir güneşi kaybetmeye cesaretim yoktu. Eğer benim olmasa bile, onu korumak ve mutlu bir hayat sürmesi için her şeyi yapardım.

Eskiden cesur olmamın bir nedeni vardı: kaybedecek hiçbir şeyim yoktu. Fakat şimdi... Şimdi kaybedecek çok şeyim vardı. Ona aşıktım. Vera, yıllar sonra hayatıma ansızın giren mucizemdi; kıymetli, paha biçilmez bir hazine. Güçlüydüm, yerimi hak ederek kazanmıştım ve artık kural yazanlardandım. Ama geçmişimin gölgeleri peşimdeydi ve en büyük korkum, Vera'nın bu karanlığa çekilmesiydi.

"Niye bu kadar endişelisin, Viktor?" dedi, sesinde yumuşak bir merakla.

Gözlerimi ondan ayırmadım. Duygularım yüzüme yansımış olmalıydı, çünkü o hüznümü ve aramızdaki bağı hissedebiliyordu. İçten içe biliyordum; bana yaklaşmaya korkuyordu. Belki de haklıydı. Birçokları için tehlikeli bir yırtıcıydım. Ama Vera için asla...

Düşmanlarım yüzünden o da tehlikedeydi, ama ben ona asla zarar vermeyecektim.

"Seni kaybetmekten korkuyorum, malysh. Bu yüzden endişeliyim," dedim, sesimdeki ciddiyeti gizlemeden.

Gözlerinde bir karmaşa belirdi. Ne yapacağını ne düşüneceğini bilemez haldeydi. Ama ellerini kaldırıp yüzümü nazikçe tuttuğunda, içinde bir şeyin değiştiğini fark ettim. Daha önce hiç bu kadar kararlı ve bir o kadar da kırılgan bir bakışla karşılaşmamıştım.

"Bir erkek, düşüncelerinin her anını işgal eden kadınla birlikte olmalı, Vera," dedim yavaşça. "Sen benim için çok özelsin... Anlamın bambaşka. Hayatımda bir yerin var, çok derin bir yer."

Bu sözler onu bir anlığına sersemletmişti. Bakışlarındaki derinlik daha da arttı. Sonra fısıldadı, sesinde masumiyet ve cesaretin bir arada olduğu bir tını vardı:

"İlk öptüğüm erkek sensin, Viktor."

Kalbim bir anlığına durdu. Beynim bu cümleyi işleyemedi. "Chert! (Kahretsin!)" Bu doğru olamazdı, değil mi?

Onun masum bakışlarını inceledim. Ve orada, gözlerinde gerçekliği gördüm. Doğruydu. Kalbimde yeni bir yangın başladı. Yani, ben onun ilk miydim? Bu nasıl mümkün olabilirdi?

Bu düşünce zihnimi ateşe verdi. Onun gibi bir kadını, bu kadar saf ve güzel birini, her şeyden korumalıydım. Bu hep böyle kalmalıydı. Vera, benim en değerli hazinemdi.

Çenesini tek elimle kavradım, gözlerindeki nemi fark ettim. Kirpikleri, gözyaşlarına karışmış bir şekilde titriyordu. Gözlerimin derinliklerine baktığında, onun kalbinde nasıl bir yer edindiğimi daha da net anladım. Aramızdaki bağ, her şeyden daha güçlüydü.

Onun bu masumiyetini ve sevgisini, sonsuza dek korumak zorundaydım. Bir erkeğin hayatında nadiren böyle biri olurdu. Vera’yı sevmenin hafifliği yoktu, onun varlığı bana ağır bir sorumluluk yüklüyordu. Ama bu ağırlıkla yaşamayı her şeyden çok istiyordum.

"Tek öptüğün de ben olacağım moya lyubov (benim aşkım)," dedim. "Sana zarar gelmesine asla izin vermeyeceğim. Senin için savaşırım. Seni sevmek benim en büyük görevim olacak."

Ve o an, dudaklarımdan çıkan her kelime, bir yemin gibi süzüldü. Kalbim, onun kalbine bağlanmıştı. Onu sevmek, korumak ve hayatımın geri kalanını onunla geçirmek... Hepsi bir arada, içimde büyüyen bir fırtınaydı. Ve o fırtına, Vera'yı her şeyden korumak için kopmaya hazırdı.

 

"Aşk, kontrol edilemez bir güçtür. Seni mahveder, yeniden yaratır, ama sonunda hep seni kendisine tutsak eder." – Anonim

Loading...
0%