YILDIZLAR HER ZAMAN PARLASIN.
"Sevgi, güvenle yan yana yürüdüğünde büyür. Ama kalbimde beliren korku, ona olan aşkımı gölgede bırakıyor." — Vera Vasiliev
(Viktor)
Salona adımımı attığım anda odadaki sessizlik boğucu bir ağırlıkla üzerime çöktü. Amcam Boris ve kuzenim Dmitriy’in bakışları, yaralı koluma kaydı. Havada bir gerginlik asılıydı; sanki herkes bir şey söylemek istiyor, ama kimse cesaret edemiyordu.
"Mikhail, değil mi?" Amcamın sesi bir kırbaç darbesi gibi yankılandı. Bu sorunun kaçınılmaz olduğunu biliyordum, ama cevap vermek yine de zor geldi. Başımı hafifçe salladım. Boris gözlerini kapattı, yüzündeki çizgiler derinleşti. Sanki bu gerçeği sindirmek için zamana ihtiyacı vardı.
"Bu sefer sınırı aştı." Sözcükler, kapalı bir kapının arkasından çıkan tehditkâr bir yankı gibiydi. "Ona fazlasıyla hoşgörü gösterdik." Eliyle boşluğa sert bir işaret yaptı, ardından durdu. Sözlerinin etkisi havada asılı kaldı.
"Amca, bunu ben halledeceğim." Onun sözünü keserken sesimdeki kararlılık sarsılmazdı. Bu benim kavgamdı. Her şeyden önce, onunla yüzleşmeliydim.
Dmitriy yanıma yaklaşıp omzuma elini koydu, sesi sakin ve güven doluydu. "Yanındayız, Viktor. Birlikte bir plan yapalım ve Mikhail'e sınırlarını gösterelim."
"Bunu yapacağız, Dmitriy." Kuzenimle aramızda kısa bir bakışma geçti; o bakışmada sessiz bir anlaşma gizliydi. Sözlere gerek yoktu. Hepimiz aynı gerçeği biliyorduk.
Sonra o soruyu sordu. "Vera nasıl?" Sanki içime bir bıçak saplanmış gibi hissettim. Onun ismi, zihnimde fırtınaları tetikledi. Cevap vermek zorlayıcıydı.
"İyi, sanırım," dedim, ama sesimdeki titremeyi engelleyemedim.
"Yanında mı?" diye sordu, ama sorunun ardında fiziksel bir mesafe değil, ruhsal bir uzaklık vardı. Gözlerim bir an karardı. Evet, yanımdaydı… ama aramızda büyüyen bir duvar vardı.
"Şimdilik," diye ekledim, sesi fısıltıya dönen bir iç çekişle.
Boris kaşlarını çattı, ifademdeki belirsizliği yakalamıştı. "Bu ne anlama geliyor?"
"Zaman gösterecek," dedim, başımı çevirirken.
O anda merdivenlerden gelen hafif ayak sesleri duyuldu. Başımı kaldırdım ve Vera’yı kapı eşiğinde gördüm. Dünyanın geri kalanı bir an için durdu; sadece o ve ben vardık.
(Vera)
Hazırlıklarımı tamamladığımda içimdeki huzursuzluğu yatıştırmak için derin bir nefes aldım. Aşağıya inerken, Boris Volkov’un yanında duran uzun boylu, ciddi bakışlı bir adam dikkatimi çekti. Yüz hatları tıpkı Boris'inki kadar keskin ve kararlıydı. Yavaşça yanlarına yaklaştım.
"Hoş geldiniz, Bay Volkov," dedim. Sesimdeki hafif titremeyi gizlemeye çalışsam da başarılı olamamıştım.
Boris gülümseyerek karşılık verdi. "Boris demeni tercih ederim, Vera. Oğlum Dmitriy’le tanışmadın."
Dmitriy’nin derin bakışları üzerimde gezindi. Gözleri sanki ruhumu okumaya çalışır gibi beni süzüyordu. Elimi nazikçe tuttu ve hafifçe eğilip öptü.
"Tanıştığımıza memnun oldum, Vera," dedi. Sesinde bir içtenlik ve dikkat vardı.
Bakışları Viktor’a döndü, ardından tekrar bana. "Kuzenimi bu kadar derinden etkileyen kadını nihayet görmek güzel," diye ekledi.
Yanaklarımın kızardığını hissettim. "Teşekkür ederim. Ben de tanıştığımıza memnun oldum," dedim, sesim utangaç bir tınıya bürünmüştü.
Viktor yanımda belirdi, kolunu yavaşça belime doladı. Onun varlığı kalbimdeki tüm kaygıları yatıştırıyor gibiydi, ama gerçeğin gölgesi hâlâ üzerimizdeydi. Tam o sırada hizmetçi Mira odaya girdi.
"Kahvaltı hazır," diye fısıldadı.
Beraber masaya oturduk. Boris ve Dmitriy ile sohbet ederken, özellikle Dmitriy’nin bana olan merakını gizleyemediğini fark ettim. Soruları fazlaydı, ama Viktor’un ailesinin beni böyle ilgiyle dinlemesi içimde sıcak bir mutluluk uyandırdı. Dmitriy iyi bir adamdı. Özellikle ailesinden bahsederken gözlerindeki sıcaklık, onun sert görünüşünün ardında sakladığı sevgi dolu yüreği ortaya çıkarıyordu.
Bir ara Boris, Viktor’a dönerek akşam yemeği için bir öneride bulundu. "Neden akşam yemeğini burada yapmıyoruz? Herkes Vera’yla tanışmak istiyor, tabii seni görmek de." Sözleri beni şaşırtmıştı, ama Viktor’un bakışları bana güvendiğini gösteriyordu.
Boris’e gülümseyerek cevap verdim. "Memnuniyetle. Sizlerle daha fazla vakit geçirmek benim için büyük bir mutluluk olur."
Viktor derin bir nefes aldı. Cevabımın onu rahatlatmış olduğunu biliyordum. Kahvaltı sona erdiğinde, oturma odasına geçtik. Boris ve Viktor kahvelerini yudumlarken, Dmitriy yanımda kaldı.
"Son zamanlarda yaşananlar seni fazlasıyla ürkütmüş olmalı." Gözlerindeki derin anlayış ve şefkat, içimdeki huzursuzluğu yakalamış gibiydi.
"Evet," dedim sessizce, duygularımı kontrol altında tutmaya çalışarak.
Dmitriy başını hafifçe eğdi. "Viktor hepimizden farklıdır, Vera. Geçmişi derin yaralarla doludur. Onu gerçekten tanımak istersen, yüzeyin altına inmeyi göze almalısın. Viktor, duygularını gizlemekte ustadır, ancak kalbini açtığı kişilere gerçek yüzünü gösterir."
Tam o sırada Viktor’un bizi dikkatle izlediğini fark ettim. Sesi, odadaki mesafeyi kapatıp aramıza ulaştı. "Orada ne konuşuyorsunuz, Dmitriy?"
Dmitriy gülümseyerek cevap verdi. "Sadece senin aslında nasıl biri olduğunu anlatıyordum, Volk."
Viktor ona hafif bir bakış attı, ardından dudaklarında bir tebessüm belirdi. O an, içimi ısıtan bir samimiyet vardı. Aile… hepsinden öteydi.
Kısa bir süreliğine, Viktor’la ilgili endişelerimi unuttum. Ona sevgi dolu bir bakışla baktım. Bakışımı yakaladı ve aynı şefkatle karşılık verdi. O an, başımı öne eğdim. Kalbimin ona doğru çekilmesi imkânsız gibi görünse de kaçınılmazdı. Viktor bir Pakhan’dı; beni ilk kez böylesine etkileyen adamın dünyası, benim için tehlikelerle doluydu. Bu aileyi bir arada görmek ne kadar güzel olsa da, değişmeyen gerçek tüm ağırlığıyla karşımdaydı.
Tam o sırada Mischa odaya girip seslendi. "Bayan Vera, telefonunuz çalıyor. Bayan Kuznetsov arıyor."
Viktor’un bakışlarıyla göz göze geldim. Yüzündeki gergin ifade, kararan bakışlarında belirginleşti. "Müsaadenizle," diyerek ayağa kalktım. Telefonu alırken, "Teşekkür ederim, Mischa," diye ekledim.
Okur Yorumları | Yorum Ekle |