Yeni Üyelik
1.
Bölüm

Giriş

@kitty_zeyno

 

Uzağımda ama her gece kalbimde uyuyor,

 

Rize 2008 07.14

Rize' nin nemli sokaklarında hoplayıp zıplıyordu Hilal, arkadaşlarıyla en sevdiği oyunu oynuyordu. Ortada sıçan yani aslında yakan toptu fakat Hilal ona ortada sıçan demeyi daha çok seviyordu. Kendisinden 1 yaş küçük olan Umay Hilal'e sertçe toplar savuruyordu. Ama şöyle bir durum vardı bu mahallede hiç kimse Hilal kadar iyi yakan top oynayamazdı. Hilal bunu farkındaydı ve bu durum onun fazlasıyla hoşuna gidiyordu. Umay artık dayanamadı ve topu yere doğru savurdu. İsyan edeceğini anlamıştı Hilal bu yüzden Umay bağırmadan hemen kendine savunma mekanizması yaptı ve hızlıca Umay daha bir kelime bile edemeden sözünü kesti.

" Ya Umay her seferinde isyan edip durma, sen iyi vuramıyorsan benim suçum ne? " Diye yükseldi. Umay da geri durmadı. Hilal'in üzerine doğru bir adım attı ve başını havaya dikti.

" Sen güzel oynadığını bizim burnumuza sokmazsan hiç bir sorun olmaz" Dedi ve bilmiş bilmiş sırıttı.

" Ben zaten güzel oynadığımı sizin burnunuza sokmıyorum, siz beni kıskanıyorsunuz" Dedi bağırarak.

Bu sırada ikiside sinirden soluyordu. Onları izleyen babalarını görmeden tabiki. Karışmıyacam diyordu Cevdet içinden ama duramadı, kızı Hilal'in bu sinirli hallerini görünce zevcesi Azize'ye benzetmeden duramıyordu. Yanında onlarla beraber oturan Hazer Hân'a döndü. Onu takdir etmeden duramıyordu. Hazer yaşıtlarına göre fazlasıyla ağırbaşlıydı bu Cevdet'in çok hoşuma gidiyordu. Hiç arkadaş çevresi yoktu, çünkü gerek duymuyordu. Yaşıtları sigara içerken o ders çalışıp babası Tevfik'in yolundan ilerleyip asker olmak istiyordu. En çokta bu onu gururlandırıyordu.

" Hazer, " Dedi sakince kaş göz yapmasına dahi gerek kalmadan Han ayağa kalktı ve birbirlerine sinirle soluyan, terledikleri için ikisininde yanakları kızarmış olan Hilal ve Umay'a doğru yürüdü ve ikisinde omuzlarından kavrayıp geriye doğru çekti. Bu sırada sinirden Han'ın bacağına sert bir yumruk geçirdi Hilal, boyu daha Han'ın bacağına anca yetişiyordu. Ama Karadeniz damarını asla bırakamıyordu.

Han Hilal'e umursamaz bir şekilde baktı ve onun boyuna doğru eğildi. Hilal'in gözlerinin içine baktı bir insanın gözü daha doğrusu Hilal gibi daha 8 yaşındaki bir çocuğun gözleri nasıl bu denli mavi olabilirdi. Hep hayret ediyordu ama annesine çektiği belliydi bir Azize Sultan'ın bir de Hilal ın gözleri bu denli maviydi.

" Küçük hanım" Dedi Hilal'in iki elini tuttu ve küçük yumruk yapmış ellerine baktı gülmeden edemedi.

" Ne gülüyorsun be! " Diye çıkıştı Hilal, devam etti Han gülmeye

" Bu küçük ellerle bana vurarak canımı acıtacağını mu sanıyorsun? " Dedi alayla

" Evet" Dedi Hilal bilmiş bilmiş.

" Senin gücünle benim gücüm bir mi sanıyorsun sen?" Dedi ama uzatmadan Hilal'in küçük ellerini bıraktı. Dayanamıyordu Hilal'e onun bir bakışı yetiyordu, onu kardeşinden ayırmıyordu. Takmadı ve ikisini de karşısına alıp güzelce onlarla konuştu konuşmasına ama dinleyen kimdi? İkiside Han'ı ciddiye almıyordu.

Yine her zamanki gibi Hilal ile Umay kavgasını etti sonra yine barıştı.

Han yine Umay ile Hilal'le konuştu ama dinlemediler.

Cevdet canından çok sevdiği kızına kıyamadı bu yüzden onu kucağına aldı ve kızının pembe ojesini sürmeye çalıştı ama taşırdı.

Hilal her zamanki yaramazlıklarına devam etti.

Azize ve Tevfik'in zevcesi özge güzel bir akşam yemeği hazırladılar ve afiyetle yendi, her şey hiç yaşanmamış gibi her gün tekrarlandı.

Ta ki Albay Sami'nin binbaşı Cevdet'in tayinini Mardin'e çıkartana kadar.

 

Selam arkadaşlar size yepyeni bir kurguyla bırakıyorum

okurken keyifle okuyacağınıza emin olduğum bir kitap olucak

bu bölüm giriş bölümü olduğu için az oldu diğer bölümler elimden geldiğince hızlı ve uzun gelecektir.

 

OY KULLANMAYI VE YORUM YAPMAYI UNUTMAYIN

 

 

 

Loading...
0%