Yeni Üyelik
6.
Bölüm

6. BÖLÜM -GİZLİ GERÇEKLER-

@kivircik.zlatan

Barkın, dışarıdaki işlerini halledip motele dönerken, kapıda Celal’in arabanın önünde onu beklediğini gördü. Celal, anahtarı Barkın’a doğru fırlattı. “Nereye gidiyoruz abi?” diye sordu Barkın. “Sen sür bakalım,” dedi Celal. “Senin bu av performansını profesyonel bir şekilde değerlendirmek için izin çıkarmaya gidiyoruz.”

Barkın, tereddütsüz direksiyona geçti. Celal’in tarifleriyle ara sokaklardan geçerek bir yere vardılar. Barkın, bir av kulübü beklerken kale gibi korunan bir yere gelmişlerdi. Arabayı durdurdu ve indiler. Celal elini uzattı. “Sen beni bekle, ben birazdan gelirim,” deyip gitti. Korumaların olduğu yerden selam verip içeri girdi, elinde bir çantayla geri döndü. Barkın, onu beklerken birkaç sigara içmişti. Tam ümidi kesip koltukta uyuyacakken Celal kapıdan çıktı. Barkın güçlükle doğruldu.

“Abi, hiç gelmeseydin yatıya kalsaydın,” diye nazire yaptı.

Celal, büyük bir güvenle, “Oğlum, burada senin için uğraşıyoruz,” dedi.

Barkın, çok önemsemez gibi, “Eee, kabul edildim mi?” diye sordu.

Celal gülümsedi. “Evet, kabul edildin. Fakat öncesinde performansını artırmak için seni bir kampa sokacaklarmış. İyice hazırlandığında artık her şey tamam olacak.”

Barkın şaşırmıştı. “Abi, sen şaka mısın? Av için adam kampa mı alınır?”

Celal, elini Barkın’ın omzuna koydu. “Bak güzel kardeşim, sen kendini bana bırak. Ben halledeceğim. Ne yaparsan yap, her şeyin en iyisini yap. Kimseye karşı çıkma. Aklında soru oluşursa, bende hepsinin cevabı var, merak etme.” Barkın, Celal’e o kadar güveniyordu ki adeta bir abisi gibi. “Sorun yok abi, nasıl dersen,” deyip arabayı çalıştırdı ve motele doğru sürmeye başladı. Motele girdiklerinde Celal hemen masanın hazırlanmasını istedi. Barkın biraz dalgındı. Ne yaptığını bilmediğinden kafasında bir sürü soru işareti vardı. Ama elbette Celal, birazdan söyleyecekleriyle tüm bu soru işaretlerini ortadan kaldıracaktı. Peki neden ona bu kadar güveniyordu? Neden kendini ona fütursuzca teslim ediyordu? Gerçekten onu bu kadar çok mu sevmişti? Barkın daha fazla dayanamadı. “Abi, beni neyin içine sürüklüyorsun?” diye sordu.

Celal, elini Barkın’ın omzuna koydu ve tüm bunları bekliyormuşçasına gayet rahat bir şekilde, “Bak kardeşim, sen eski hayatından bıktığını ve artık farklı biri olmak istediğini söylemiştin, doğru hatırlıyorum değil mi?” dedi. Barkın, Celal’in bu babacan tavırlarına hiç karşı koyamıyordu. “Evet abi, bendim. Ama ben bu halimden memnunum. Burada, bu şekilde ufak tefek şeylerle mutluydum.”

Celal yine aynı sakinlikle devam etti. “Sen bazı şeylerin farkında değilsin. Kendinin ve ne yapabileceğinin de farkında değilsin. Ben senin gözlerinin derinliklerindeki o ışığı gördüm kardeşim. Hatırlıyorsun, ufak tefek işler yapıyordun. Borcumuzu tahsil ediyordun, gidip adamları korkutuyordun. Yine aynı şeyleri yapacaksın. Yine aynı şeyleri yapacağız, merak etme. Sen sadece bana güven, ben senin yeteneğinin farkındayım.”

Barkın çok şaşkındı. “Abi, benden nasıl bu kadar emin olabiliyorsun?”

Celal durdu. Aklından bir sürü hikâye geçtiği belliydi. “Ben çok şey gördüm, yaşadım. Neyin ne olduğunu çok iyi bilirim, merak etme,” dedi.

Bu arada masa hazırlanmıştı. Masaya doğru hareketlendiler. Ortama derin bir sessizlik hâkim oldu. Barkın, elinde çatalla tabakla oynuyor, öylesine bakıyordu. Bu durumun Celal’in hoşuna gitmediği bakışlarından belliydi.

Celal, Barkın’ın dikkatini çekmek için bıçağı bardağına vurup küçük bir ses çıkardı. Barkın hemen sese doğru dikkat kesildi. “İçini ne kemiriyor, söyle bilelim. Konuşmazsan sorunlara çözüm bulamayız,” dedi Celal. Barkın’ın sesi hafiften yükselmişti. “Abi, sen mafya mısın? Gizli saklı ne iş yapıyorsun? Bana bunlardan hiç bahsetmedin. Neden abi? Kimsin sen? Ben bu hayatta birine güvenmek isteyince başıma neden yüz bin türlü iş geliyor? Her şey böyle olmak zorunda mı? Al şimdi, ayıkla pirincin taşını.”

Celal sakin görünmeye çalışsa da endişelendiği gözlerinden belliydi. Barkın’ı gerçekten çok sevmişti. O da uzun zamandır böyle bir his yaşamamıştı. Bulmuşken de hiç kaybetmeye niyetli değildi. Toparlanıp bıyıklarını düzeltti. “Bilirsin ki bazı şeyleri söylemesi ve anlatması güçtür. Nasıl anlatacağını, ne söyleyeceğini, nereden başlayacağını bilemezsin. Madem artık sordun, bir yerden başlamak lazım. Çünkü aramızda en ufak bir sorun çıksın istemem.”

Barkın meraklı gözlerle Celal’e bakıyordu. O kadar telaşlıydı ki duyacaklarından. İçinden her şeyin iyi olması için dualar ediyordu. “Dinliyorum,” manasında Celal’e kafasını salladı.

“Lafımı kesme ve beni sonuna kadar dinle, tamam mı? Unutma, her şeyin bir sebebi vardır.

 

# YORUMLARINIZI ÇOK MERAK EDİYORUM :) PAYLAŞIRSANIZ SEVİNİRİM #

Loading...
0%