@kizil_yazar009
|
"İyi geceler sevgilim." Yanıma uzandığını hisettim. Gözlerimi hafif araladım. Elini yüzüme koydu. "Muhteşem bir çift olacağız. On iki yıl sonra sana kavuştum sevgilim." Cevap vermedim konuşacak gücüm kalmamıştı. Kendimi rüya denizine bırakma kararı almıştım.
"Anne?" "Efendim bebeğim." "Nerdeyiz biz?" "Güvendeyiz hayatım." Uzun bir zamandan sonra kendimi gerçekten güvende hisetmiştim. Bu hissi on iki yıldır hisetmiyordum ve ben güven hissini cok özlemiştim. Etrafıma bakındım bir parktaydık. "Babam nerde?" "Geliyor bebeğim." Hayır, gelmemeliydi. "O burada olmamalı anne." Yoksa güvende olmayız. "Baban iyi biri hayatım. Onunla böyle konuşmamalısın yoksa baban üzülür." Annemin yüzünde morluklar oluşmaya başladığını fark ettim. "Anne yüzün!" "Bir şeyim yok tatlım." Ne olduğunu anlamaya çalışıyordum. Bunlara anlam vermeye çalışırken evimizde olduğumuzu fark ettim. Abim yanımda belirdi. Ona sarılmak istedim ama başaramadım. "Uslu dur minik kuşum geri gelicem." Bu cümleyi daha önce duyduğumdan emindim. Abim kapıya doğru ilerliyordu. "Abi nereye?" Bu sahne bana o kadar tanıdık geliyordu ki. Sanki daha önce bu anı yaşamıştım. "Oğlum geri gel nolur!" Annemin ağlama sesiyla kafamı oraya çevirdim. Yerde oturup ağlayan annemi gördüğüm zaman içime bişey oturmuştu. Annemin arkasında babam belirmişti. Gözlerimi kapatıp çığlık atmaya başladım. Babam yanıma eğilip saçlarımı okşadı. "Herşey senin için hayatım." Babam birden kaybolmuştu. Bende çok geçmeden düştüğümü fark ettim.
"İMDAT"
"GECE !" Ses çok tanıdıktı.
"Gece uyan güzelim."
Gözlerimi yavaşca araladım. Elleriyle yüzümdeki ıslaklığı sildiğinde ağladığımı anladım. Bişeyler söylüyordu ama duyamıyordum. Gözlerime bakıyordu. Sanki bir şeyler görmek istiyordu. Baktı sadece baktı.
"Sana su getiriyim." En sonunda bir cümle duymuştum. Anlaşılan dışardan bakınca kötü gorünüyordum. Güçlü olmalıydım. Okuldaki öğretmenler çoktan polise haber vermişlerdir.
"Al." Su dolu bardak görüş alanıma girdiğinde düşüncelerden sıyrılmıştım.
"Saol." Bu adamla daha ne kadar kalacağımı merek ediyordum. Acaba ismi neydi?
"Adın ne?" Sorduğum soruya gülümsemişti.
"Neye gülümsüyorsun?" Ufak çaplı bir kahkaha attı.
"Altı saat, yedi dakikadır birlikteyiz ve sen bana adımı yeni soruyorsun." Altı saat mi? Dakikasını bile aklında tutuyor. Kim beni ne zaman bulucak bilmiyorum ama umarım biran önce bulurlar. Bu adam kimdi bilmiyordum ama beni korkutuyordu. Gözlerimi ona doğru çevirdim. Gözlerine baktım. Boşluktan baska birşey göremedim. O benim aksime gözlerimde çok şey görüyor gibiydi. Bişeyler düşünüyor gibiydi. Ne düşündüğünü merak ediyordum ama sormayacaktım. Gözlerini tavana çevirdi. Tavana baktığımda şok oldum. Benim fotoğrafım vardı altında da "Ben Ayaz Kara, Gece Soyhan'a köpek gibi aşığım" yazıyordu.
"Ben Ayaz Kara." Gözlerimi şok içerisinde ona doğu çevirdim.
"Sen ne bicim bir psikopatsın!" Tavanda gördüğüm şey beni gerçekten deliye çevirmişti.
"Ben bir psikopat değilim minik kuş." Haklıydı. O bir psikopat değildi. O SAPLANTILI BİR AKIL HASTASIYDI!
"Haklısın. Sen bir psikopat değilsin. SEN SAPLANTILI BİR AKIL HASTASISIN!" Sinirlendiğini anlındaki damarın belirgenleşmesinden anladım.
"Ben akıl hastası değilim."
"Evet, sen saplantılı bir akıl hastasısın." Kolumdan tuttu ve beni çekiştirmeye başladı. Bu sefer daha sıkı tuttuğundan kolumu çekememiştim.
"İlk ceza vakti." Ceza mı? Ne cezası?
"Napacaksın bana." Yalan yok biraz tırsmıştım. Bir psikopatın türlü türlü cezası olabilirdi.
"Merak etme canın acımayacak." Evden çıkmıştık ve evin yanında olan garaj gibi yere doğru ilerliyorduk. Garajın önüne geldiğimizde durduk.
"Hâlâ deli olduğumu düşünüyor musun?"
"Evet." Gözlerinde hem öfke hemde kırgınlık var gibi görünüyordu. Kolumdan tutup beni garajın içine itti.
"Napıyorsun sen!" Yere düşmüştüm ve dizim acımıştı.
"Ceza veriyorum minik kuş."
"Ne?" Bu yaşıma kadar hiç ceza almamıştım cezalar böyle mi oluyor? Bana gülümseyip kapıyi kapattı. İçeriye sadece kapının altından ışık yansıyordu. Etrafı görmeye çalışmama rağmen başaramadım. Burdan kaçmak için bir plana ihtiyacım vardı. Tahminen beni sabah çıkaracaktı. Belki sopa ya da taş gibi bişeyle kafasına vurursam kaçmak icin bir veya iki dakikam olurdu.
Dizlerimi kendime çekip kafamı dizlerime koydum. Gözlerimi bir süreliğine kapattım. Yağmur sesleriyle gözlerimi açtım. Yağmuru hep çok sevmiştirim. Her yağmur yağdığı zaman zaman dışarıya çıkar şarkı söyler dans ederdim. Anlaşılan bu yağmurda dışarıya çıkamayacaktım.
Evet bölüm hakkında ki düşünceleriniz neler? Hikayeyi oylamayı ve yorum yapmayı unutmayı unutmayın. Bir sonraki bölümde görüşmek üzere <3 |
0% |