Yeni Üyelik
2.
Bölüm

Bir Tutsak

@kizil_yazar009

"Merhaba Gece Soyhan." Bu ismimi nerden biliyordu? Beni nerden tanıyordu? Benden ne istiyordu? Aklımda böyle milyonlarca soru dolaşıyordu. Şoka girmiş ona bakarken birden bir kahkaha atıverdi.

"Şok olmuş haldeyken bile çok masumsun minik kuşum." Tam benden ne istediğini sormak için atılılacağım sırada...

"Kemerini tak. Biricik sevgilimin camdan çıkmasını istemem." Sevgilim mi? Sevgilimi gösteririm ben sana! Ona doğru öfkeyle döndüğümde birden gaza bastı. Kafamı sert bir şekilde cama vurmuştum ve çok acıyordu.

"Siktir! İyi misin? Sana kemerini takmanı söylemiştim minik kuş."

Beni kaçıran adamdan azar mı işitiyordum? Hemde kemerimi takmadım diye. Ben nasıl bir manyağın eline düştüm böyle!

Birden direksiyonu bıraktı ve emniyet kemerimi takmak için bana doğru uzandı.

"Manyak yola baksana!" Ben nasıl bir psikopatla birlikteydim böyle. Kafamın içinde ki cümlelerle uğraşırken korna sesi duydum. Gözlerimi anında sımsıkı kapattım. Evet Gece güzel bir hayat sürdün. Artık ebedi huzura gitme vakti geldi canım.

"Gözlerini açabilirsin minik kuş." Dur bir saniye. Ölmedim mi? Belki de öldüm ve sorgu vakti. Gözlerimi kafif aralayıp etrafa baktım. ÖLMEMİŞİM!

Resmen ölmemişim diye bağırmak, şarkı söylemek, dans etmek istiyordum.

Annemin ölümünden sonra en çok korkttugum şey ölmek oldu.

"Bundan sonra emniyet kemerini takarsın diye umut ediyorum minik kuş."

"Ne oldu?"

"Ölümden döndük." diyerek kahkaha attı. Benimle dalga mı geçiyor bu?

"Ciddi misin? Ben bilmiyordum ya. Çok saol." Alaycı bir sekilde konusmama rağmen bu onu sinirlendirmemişti. Bunun beni sinirlendirmesi normal mi? Umarım normaldir.

"Eee minik kuşum, nasılsın?" Bu gerçek bir soru mu?

"Nasıl olmam gerekiyor!" Bu adam beni kesin delirtir. Beni kacırıyor be bana "nasılsın" diyor! Deli! Ayriyetten bana sürekli "minik kuş" diyor bu bile sinirlerimi bozmaya yetiyor.

"Sakin ve mutlu olman gerekiyor." Bu bir şaka felan mı? Biri çıkıp kamera şakası der umarım.

"Bence senin paniğe kapılman gerek!"

"Öyle mi? Neden prenses?" Haklı. Neden prenses.

"Çünkü ailem peşine düşecektir!" Evet bu iyi bir cevap.

Hafif kıkırdayıp konuşmak için adım attı.

"Ailen mi?"

"Evet, ailem." Bunu dememle kocaman bir kahkaha patlattı. Tamam artık eminim bu adam kesinlikle bir ruh hastası.

"Ölmüş annen, hapiste ki baban ve nerde olduğu bilinmeyen hatta belkide ölmüş olabilecek abinden mi bahsediyorsun minik kuşum?" Siktir! Bunları nerden biliyordu?

"Sen..."

"Ben?"

"Bunları nerden biliyorsun sen?"

"Meslek sıttı söylenmez." Beynimin içi hâlâ sorular ile sallanıyordu. Yol boyunca konuşmadık. Kafamın icindeki sorulara cevap bulmaya çalışıyordum ki araba birden durdu. Yakn kapının açıldığını duydum. Oraya bakmadım. Düm düz ileri bakıyordum. Kapımın açıldığını fark ettim ama hiçbirsey yapmadim. İleriye bakmaya devam ettim.

"İnecek misin minik kuş?"

"Hayır."

"Pekala anlaşıldı." Cümleyi kurmasıyla kolumu tutkası bir oldu. Beni daha ne olduğunu anlayamadan beni arabadan indirdi. Hemen kolumu çektim. Güçlü görünüyordu ama o kadat güçlü değildi. Gözlerini cebime kaydı. Uzun bir süre cebime baktı. Benden bu arada onu incelemeye başladım.Yüz hatları oldukça keskindi.

"Telefonunu ver." Evet Gece şimdi ne yapıcaksın?

"Ne?"

"Telefonunu ver Gece." Acilen yalan çipimi kullanmalıyım. Çenemi sertçe tutup beni, ona bakmaya zorladı. Kaşları çatılmış ve çenesini sıkıyordu. Anlaşılan birazdan tahammül sınırlarını aşacaktım. Üzerime doğru iki adım attı.

"Gece. Bana telefonunu ver. Hemen." Bu sözünun üstune iki adım geri attım. Etrafa ufak bir bakış atıp kaçabileceğim yer var mı diye baktım.

Ne yaptığımi bilmeden onu itip kosmaya başladım. Bir çita kadar hızlı koştuğuma bahse girerim.

"Gece!" Seslenmesini umursamadan koşmaya devam ettim. Hava kararmaya başlamıştı. Sanırım yağmur da çiseliyordu. Hasiktir! Ayağım taşa takıldı. Arkama baktığimda onu gördüm.

"Beni gerçekten yordun minik kuş."

"Bilirsin. Kuşlar özgürce uçmalı." Bu dediğime şaşırmış olacakki şok icinde gözleri açıldı.

"Bileğin acıyor mu bebeğim?" Bir minik kuş bir bebeğim. Ben bu adamın hiçbişeyi olmuyordum bile.

"Acıyıp acımamısı seni ilgilendirmez ve bir daha bana bebeğim deme."

"İlk olarak minik kuşumun canının acıyıp acimamısı beni ilgilendirir ve tamam bebeğim." UYUZ! ANLAMA KITLIĞI FALAN MI ÇEKİYOR BU ADAM?! Sinirle başımı ona çevirdim.

"Anlama kıtlığı falan mı çekiyorsun sen?" Dediğime gözlerini devirdi.

"Yavrum kalkacak mısın?" Doğru. Kalkmam gerekiyordu. Yavaşca ayağa kalktım. Bileğim deli gibi acıyordu ama yürüyebilirdim.

Beni bastan aşağı süzdüğünü hissettim.

"Telefonu alayım minik kuş." Evet Gece bütün oyunculuğunu göstermelisin.

"Telefonum yanımda değil."

"O zaman neden kaçtın?" Harika bir soru!

"Çünkü korkmuştum." Harika soruya muhteşem cevap!

"Keşke güzel olduğun kadar da dürüst olsaydın." Şimdi napacaksın Gece? Yüzüne bakıyordumki birden cebimde sandığım telefonum göz hizama girdi.

"Telefonumu bana geri ver!"

"Hayır." Telefonumu aniden yere attı. Lanet olsun! Acaba çalışıyor mu?

"Yürü bakalım minik kuş."

Adım atmamla ağzımdan acı dolu bir inleme kaçtı.

"Pekala anlaşıldı." Birden beni kucağına aldı. Ona sinirle bakıyordum. Sonra bişey oldu. Beklemeğim birşey...

 

 

Loading...
0%