23. Bölüm

Çaresiz Canavarlar

.
kizil_yazar009

Bölüm geç geldiği için hepinizden çok özür diliyorum.

__________________________________

(Koray'ın Anlatımı)

Yeşil nemli çimlerin üzerinde uzanmış huzur içinde gökyüzünü izliyordum. Taze çimlerin kokusu içime dolarken rahatladığımı hissedebiliyordum. İçimde tuhaf ve anlamsız bir huzur vardı.

"Koray !" Tatlı, nazik ve şefkatli tanıdık sesi duyunca yüzüme bir tebessüm yayıldı. Yattığım yerden dirseklerimle destek alarak doğruldum ve biriciğime baktım. Biray'ıma

"Sevgilim ?" Biray koşarak bana geldi, kollarını boynuma sıkı sıkı sardı. Kollarımı, Biray'ın beline dolayıp yüzümü boynuna gömdüm. Kokusunu içime çektim doya doya. Ev gibi kokuyordu benim sevgilim. Yaşam gibi kokuyordu, nefes gibi kokuyordu.

"Koray kurtar onu." Biray'ın endişeli sesi kulaklarıma ulaştığında kaşlarımı çattım. Yüzümü hafifçe boynundan kaldırıp mavi gözlerine baktım. Gökyüzü gibiydi onun gözleri.

"Kimi kurtaracağım ?"

"Gece'yi, kurtar onu!" Gece. Gece kaçırılmıştı ve Biray'ım ölmüştü.

Biray, benden kollarını çekti ve uzaklaştı. Yüzü tanınmaz haldeydi. Yaşam kokan Biray'ım artık kan kokuyordu.

"Biray gitme! Dur!" Nefesim gidiyordu.

"Kurtar onu Koray, beni kurtaramadın onu kurtar!" Biray'ın çığlıkları kulaklarımı tırmalarken nefesim iyice azalıyordu.

"Benide al! Yalvarıyorum benide al Biray!" Biray gözden kaybolmuştu. Parlak mavi gökyüzü artık kararmıştı, yağmur yağıyordu. Altımdaki yeşil çimler kaydı ve karanlık beni yuttu.

Hızla yattığım yataktan kalktım. Terlemiştim, siyah saçlarım yüzüme düşmüştü. Derin nefesler almaya çalıştım. Biray öldüğünden beri ilk defa rüyama girmişti. Yalvarmıştım rüyalarıma girsin diye ama girmemişti. Dudaklarımdan bir hıçkırık kaçtı ve bundan utanmadım. Hıçkırarak ağlanaya başladım. Her hıçkırığımda omuzlarım titredi. Evimi almışlardı benden, nefesimi, hayatımı almışlardı. Benden canımı almışlardı, benden tüm ailemi almışlardı ama Gece'yi alamayacaklardı.

(Gece'nin Anlatımı)

Hafif bir sarsılmayla gözlerimi açtım. Bakışlarım beni sarsan adama, yani dedeme odaklandı.

"Kızım, kalk. Konuşmamız gerekli." Dirseklerimden destek alarak yatakta doğruldum.

"Ne oldu, bir sorun mu var?" Dedem yataktaki elimi tuttu.

"Seni haburadan kurtaracağum." Kaşlarımı çatarak dedemin maviliklerine baktım.

"Nasıl yani?"

"Bak şimdi, baban beni ağabeyine gönderecek sonra ağabeyini kandırıp buraya getirmemi istedi." Yutkundum. Dedeme bakmaya devam ettim.

"Fakar ben ağabeyine burada olduğunu anlatacağum. O da hıyar değildir ya seni alacak ve evinize götürücek." Gözlerimi kırpıştırdım. Yalan söyler gibi bir hali yoktu ama bunu neden yapıyordu, neden beni kendi oğluna tercih ediyordu?

"Teşekkür ederim dede." Dedem elimi hafifçe sıkarak gülümsedi. Annem dışında ilk defa birisi, beni korumak ve kurtarmak istemişti.

"Sende gel bizimle." Anlık bir cesaretle bu öneriyi sunmuştum. Dedem hızla başını salladı.

"Yok yok! Ben Rize'me geri döneyim o yeter bana da!" Hafifçe kıkırdadım bu haline. Şivesi arada kayıyordu.

"Bir şey sorabilir miyim?" Dedem gözlerimin içine baktı.

"Sor tabii ki." Derin bir nefes aldım.

"Eğer babamı sevmiyorsan neden onunlasın? Senide mi kaçırdı?" Meraklı gözlerle dedeme bakıyordum. Yalan söyleyebilirdi ama yalan söylemeyeceğine güveniyordum.

"Sizin için burdayım kızım." Dedem önüne dönüp iç çekti.

"Baban olacak o piç, hapisten çıktığı vakit benim yanima geldi. Olanları anlattı, amacını söyledi. Ona yardım etmemi istedi. Bende kabul ettim lâkin amacım sizi kurtarmaktı. Anacuğazına zarar verdiyse sizede verirdi. Evlatlarının anasını incitmekten korkmayan herif, evlatlarını incitmekten korkmaz mı?" Titrek bir nefes verdim. Dedemin gözleri tekrar benimkilerle buluştu.

"Babanı belki sevseydim böyle olmazdı kızım. Özür dilerim, belki yaşadığınız bunca şey benim suçumdur." Boğazıma oturan yumruyla konuşamadım. Dedem haklı olabilirdi, belki babamı sevseydi daha iyi bir aile olabilirdik. Kim bilir belki annem yaşıyor olurdu. Ağabeyimle ayrı düşmezdik. Şu an bunların hiçbir önemi yoktu. Ağabeyim kaçmış, annem ölmüş ve babam bir canavar olmuştu. Yillarca teyzemle kalmış ve kendimi hep yük gibi hisetmiştim. Teyzem ve eniştem her ne kadar beni sevselerde bir çocuk kendi ailesinin yanı dışında kendini hep bir yük gibi hissediyordu.

"Bunların bi önemi yok dede. Keşkeler ölüyü diriltmez," Tebessüm etmeye zorladım kendimi ama mimiklerim oynayamadı.

"Sen sadece ağabeyimi bana getir, beni kurtarmaya getir." Dedem kafasını sallayarak ayağa kalktı.

"Ben gideyim, habu hamsi kafali çağrır birazda." Dedem kapıya yönelirken yatağa geri uzandım. Kafamin içindeki düşünceler beynimi kemiriyordu. Ayaz nasıldı? Koray, Yekta, Aras ve diğerleri nasıldı? Bir tek Ayaz mı vurulmuştu? Diğerlerine bir şey olmuş muydu?

Yataktan kalkıp odadan çıktım. Oturma odası olduğunu tahmin ettiğim odaya gittim. Babam ve dedem, evin kapısının önünde, konuşuyorlardı. Onları umursamamaya karar verip odayı incelemeye başladım. Gri duvarlar, karşılıklı duran kremit rengi koltukları, kapıdının hemen yanından ahşap bir komidini ve pencerelerin yanında beyaz gümüşlükleri vardı. Gümüşlüklerden birini yaklaştığımda içinde çerçeveler olduğunu fark ettim. Gümüşlüğün kapağını nazikçe açıp elime bir çerçeve aldım.

Fotoğrafta; siyah saçlı, ışık saçan ela gözlü ve kocaman gülümseyen bir kadın vardı. Bir de ona sarılan kahverengi saçlı, parlayan yeşil gözleri ce tatlı gülümsemeli bir adam cardı. Bu babamdı, kadın ise annemdi. Parmak uçlarımla dikkatlice fotoğraftaki anneme dokundum. Gülümsemesine dokundum. Işık saçan gözlerine baktım. O çok mutlu duruyordu. Canlı duruyordu. Babama baktım, canavar gibi durmuyordu bu fotoğrafta, insan gibi duruyordu.

Kapı sesiyle başımı fotoğraftan kaldırdım. Dış kapıya doğru baktığımda dedem yoktu. Ağabeyim için gitmişti, beni kurtarmak için. Gözlerim babamın gözleriyle kesişmişti. İlk bana sonra elimdeki çerçeveye baktı, hafifçe yutkundu.

"Fotoğraflara dikkat et olur mu Gece?" Sesi pişmanlık ve çaresizlik doluydu. Annemi belki gerçekten sevmişti ama sevgi öldürmezdi, sevgi can almazdı.

"Tamam." Dudaklarımdan yalnızca bu çıkmıştı. Bakışlarımı tekrar çerçevenin içindeki fotoğrafa çevirdim ve bir süre baktıktan sonra yerine koydum. Başka bir çerçeve aldım bu sefer elime. Annemin karnı şişti, ela gözlefi yine ışık saçıyordu. Babam dizlerinin üzerinde annemin, şiş karnını, öpüyordu. Çerçeveyi tekrar yerine koyup baska bir tane aldım.

(Koray'ın Anlatımı)

Beyaz gömleğim, siyah pantalonum ve siyah ayakkabılarımı giydim. Saçlarımı özenle geriye doğru taradım. Otorite her zaman görünüşle başlardı. Odamdan dışarıya adım atarak tekrar işimin başına döndüm. Etrafa bakındım, kimsecikler yoktu. Herkes tam olarak neredeydi? Gece hakkında bir gelişme mi vardı?

"Ayaz, dur!" Bağrış sesleri üst kattan geliyordu. Gece'den değil, ırz düşmanından haber vardı anlaşılan. Derin nefes alıp üst kata çıkmak için merdivenlere yöneldim. Ahşap merdivenler ayağımın altında gıcırdıyordu. Adımlarım aceleci ve temkinliydi.

Odanın önüne gelip içeriye baktım. Ayaz ayağa kalkmış, kapıya gelmeye çalışıyordu. Aras ve Barış onu tutarak kapıya gelmesini engelliyordu.

"Bırakın! Gece'mi kurtarmam gerek!" Ayaz'ı çatık kaşlarla izliyordum.

"Ayaz, dur! Dinlenmen gerek!" Aras'ın uyarılarına rağmen Ayaz direnmeye devam ediyordu. Ayaz'ın kahve gözleriyle göz göze geldim.

"Koray, Gece nerede?" Yutkundum. Ayaz'ın endişeli gözlerine baktım.

"Arıyoruz." Ayaz afalladı. Bunu beklemediği belliydi. Çenesini sıktığını seyreyen yüz hatları sayesinde fark ettim.

"Bulamadın mı !" Ayaz'ın kükremesi tüm malikaneyi inletmişti. Göz ucuyla odanın kenarında duran Yekta ve ona sarılan Aşkın'a baktım. Aşkın, Ediz'in kardeşiydi. Aynı zamanda Yekta'nın ilk ve tek aşkıydı.

"Ayaz sakin olacaksın." Sesim sert ve tartışmaya yer bırakmıyordu. Kendimden emindim, şu an çocukça öfke nöbetlerine ayıracak vaktim yoktu. Kardeşimi bulup daha sonra o karaktersizle ne yapacağımı düşünecektim.

"Ne sakini?! Dalga mı geçiyorsun Koray?!" Anlımda atan damarı hissetmeye başlamıştım. Ayaz'ın öfkeden kararmış gözlerine baktım.

"Ayaz iki seçeneğin var. Ya kendin sakin olacaksın," Gözlerimle Aras'ı işaret ettim.

"Ya da o, sana bir sakinleştirici yapacak."

Ayaz, cümlemin üzerine kendini iyice kasmıştı. Çenesini sıkarken yüzünde seğreyen yüz hatlarına baktım. Yüzü kızarmaya başladığında nefesleri de hızlanmıştı. Derin bir nefes alıp burun direğimi ovuşturdum.

"Ayaz Bey şu an en az ihtiyacımız çoçukca olan öfke nöbetleriniz. Sakinliğinizi koruyun ve olgunca davranın." Ediz'in sesiyle duruşumu dikleştirdim. Ediz'e baktığımda kıvırcik saçları ve sert bakışlarıyla Ayaz'a bakıyordu.

"Aras bırakın beni!" Ayaz'ın sert sesiyle Aras pes ederek ellerini çekti. Barış hâlâ Ayaz'ı tutuyordu. Ayaz derin ve bıkkınlık dolu bir iç çekip Barış'ı sırtından fırlattı. Aynı saniyeler icinde odada korkulu çığlıklar koptu.

"Barış!" Barış'ın sevgilisi Eylül, koşarak yerdeki Barış'a koşarken ben öfkemi kontrol altında tutmaya çalışıyordum.

"Barış ağabey, iyi misin? Aşkın, Yekta'ya sıkıca sarılırken sesi tirek ve korku dolu çıkmıştı.

"Yekta, Aşkın'ı al ve odana git." Yekta emrim üzerine hızla Aşkın ile beraber odadan dışarıya cıktılar.

"Beni bıraksaydı bunlar olmazdı. Bunun için beni suçlayamazsınız." Ayaz kollarını göğsünde birleştirmiş ve rahatça konuşuyordu. Bu tavrı beni iyice öfkelendirmişti. Bir insan ne kadar pişkin olabilirdi ? Pişkinlik deyince akla gelen ilk isim, Ayaz Kara!

"Şükret kardeşim senden hoşlanıyor." Ayaz yavaşca tebbesüm etti. Kasları gevşedi. Ayaz gibi bir uh hastasının bu şekilde sevmesi beni rahatsız ediyordu.

"Kendin itiraf ettin Koray, Gece bana aşık," kollarını ayırıp yanlarına yerleştirdi. Kaşlarını çattı ve şeytani bir şekilde gülümsedi. Gözleri kararlılıkla parlıyordu.

"Ve kimse bunu değiştiremez. Benim olana el sürülürde ne olur biliyor musun Koray?" Kollarımı arkamda birleştirdim ve başımı dikleştirdim. Buna rağmen olası bir tehlike için tetikdeydim.

"Diyelim ki bu dünyada sana ait olan bir şey var. Ne olurmuş alırlarsa?" Ayaz'ın yüzüne zalim bir gülümseme yayıldı. Bana doğru bir adım attı. Anıl, Barış ve Ediz saldırmak için hazırlanırken sol elimi kaldırıp durmalarını işaret ettim. Hepsi kendini zorlukla dizginlerken ben gayet sakin ve rahattım.

"O eli alırımz Gece'me dokunan eli alır ve yakarım. Herkes bilirki ben ateşle oynamayı seven biriyimdir." Ayaz'ın tehlikeli ve acımasız olab gülüşü yüzünde büyüdü. Koyu kahverengi gözlerinde delilik yangını vardı.

"Gece'yi bulmak istiyorsan dinlenmen gerekli Ayaz. Yaraların derin ve iyileşmeden onu bulamazsın." Aras'ın ikna edici ses tonu ortakı yatıştırmaya çalışsada Ayaz'ın üzerinde pek etkili değildi. Ayaz hızla arkasına dönerken sessizce onun ve Aras'ın arasındaki etkileşimi izledim.

"Benim ilacım Gece. Benim merhememim, benim güneşim, benim nefesim, kalbim, masumiyetim o kız!" Ayaz'ın yüksek ama ağlamaklı sesi duvarlarda yankılanırken sesinde tanıdık olan başka bir şeyin emaresi vardı. Çaresizlik.

Ayaz sert bir şekilde tam iki kere göğsüne vurdu.

"Benim nefesimi aldılar laan! Beni karanlıkta bıraktılar, benim kalbimi aldılar, benden canımı aldılar!" Yutkundum. Boğazıma bir yumru oturmuştu. Dünyada anlamak istediğim son kişi Ayaz'ı fakat en iyi ben ve Aras anlıyordu.

"Seni anlıyorum Ayaz ama sağlığını düşünmek zorundasın." Aras'ın ajlayiş dolu sözleri üzerine Ayaz histerik bir kahkaha patlattı. Ayaz'ın bu kahkahası odada bulunan herkesin bende dahil olmak üzere tüylerini diken diken etmişti.

"Bilincimi kaybetmeden öncede dediğim gibi, gece olmadan ayaz olmaz. Bu yüzden Gece'nin yokluğunda sikeyim sağlığımı!" Derin bir iç çektim.

"Ayaz sana sakin olmanı söylemiyeceğim ama en azından ses tonunu kontrol et. Evde 2 tane çocuk var ve kadınlar var." Ayaz bana öfkeli ve tarifsiz bir acıyla bakan gözlerle döndü.

"Çocuklardan Yekta katil, kadınlardan Rüya bıçak kullanmakta, Eylül dövüşmekde profesyonel," Gözleriyle Ediz'i gösterdi.

"Bir tek şunun kardeşi masum. Babası tarafından cinsel saldırı gören masum bir kız." Ediz'in kasları gömleğinin içinde belirgin şekilde kasıldı. Ayaz bunca şeyi nereden ve nasıl biliyordu?

"Nereden biliyorsun bıçaklarımı ?" Rüya hepimizin merak ettiği o soruyu sormuştu. Ayaz gözlerini benden çekmedi.

"Koray Bey'in çalışma odasıbda dosyalarınız var. Manyak herif kendi kardeşinin bile sicilini dosyalamış." Tam cevap vermek için dudaklarımı aramadığım sırada zil çaldı.

__________________________________

Evet canlarım bölüm nasıldı? Beğendiniz mi? Umarım beğenmişsinizdir. Yorumlarınızı muhakkak bekliyorum. Artık yavaş yavaş finale doğru yaklaşıyoruz. Yakın bir tarihde muhtemelen finalini yazmış olurum.

Bir dahaki bölümde görüşmek dileğilyle sevgiyle kalın, hoşça kalın!

 

 

Bölüm : 18.11.2025 15:20 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...