14. Bölüm

Ev

.
kizil_yazar009

Gördüğüm manzara karşısında ağzım açık kalmıştı.

"Siktir !" Dudaklarımdan anında bu kelime dökülmüştü. Ayaz, Anıl'ın boğazını koluyla sarmış ve Anıl'ın kafasına tahminimce Anıl'ın kendi silahını dayamıştı.

"Anıl !" Barış'ın bağrışı kulaklarımda yankılanırken sadece Ayaz'ın gözlerinin içine bakıyordum. Yapabilir miydi ? Onu cidden vuracak mıydı ? Daha önce önümde birini öldürmüştü. Onu vurmak onun için çocuk oyuncağıydı. Blöf de yapıyor olabilirdi. Ayaz benim aksime bana bakmıyordu bile. Çatık kaşlar ve kendine olan güveniyle Barış'a bakıyordu. Öfkeli duruyordu, bu öfke miydi yoksa korku mu ayırt etmek zordu. Ama şunu biliyorum; Ayaz Kara hiç bir şeyden asla korkmazdı.

Koray eline silahını almış, ağır ve sakin adımlarla Ayaz'a doğru ilerliyordu.

"Bırak onu." Dedi tok bir sesle. Koray'ın sesinde bir gram endişe veya korku yoktu. Sanki rehin alınan kişi onun adamı değilmiş gibi. Onu pek fazla tanımıyordum. Soğuk kanlı mı davranıyordu yoksa gerçekten bir önemi yok muydu?

"Bizi brakırsan olur." Ayaz'ın sesi kesinlikle sinirliydi. Korkmuyordu. Hatta korkudan iz dahi yoktu.

"Eğer onu vurursan bende seni vururum. Ben bir şey kaybetmem. Sadece bir çalışan, diğerlerinden bir farkı yok. Yenisini alırım ve devam ederim." Koray'ın bu cümlesinin üstüne Ayaz kocaman histerik bir kahkaha atmıştı.

"Sence canım umrumda mı ?" Ayaz silahın namlusunu Anıl'ın kafasına biraz daha bastırıp kolunu dahada sıktı. Anıl kıpkırmızı olmuştu. Nefes almak için çabalıyordu ama aynı zamanda yalvarmıyordu da.

Koray dikkatlice bana baktı. Gözü arkama kaydı ve gülümsedi. "Pekala Ayaz kendi canın umrunda değil tamam ama..." Silahını Aras'a çevirdi ve devam etti. "Peki onların canı ne kadar umrunda ?" Koray, eliyle Barış'a gel hareketi yaptıktan sonra Ayaz'a döndü.

Ayaz durmuştu. Kolu gevşemişti. Kaşları çatık bir şekilde ağabeyime bakıyodu. Gerçekten Aras için teslim olabilir miydi ?

"Ayaz vur onu kardeşim !" Aras gittikçe daha da hırçılaşıyordu.

"Kes sesini piç!" Barış, Aras'ı zapt etmekte oldukça zorlanıyordu.

"Eğer bir kişi daha küfür etmeye yeltenirse veya ederse ağzını kırana kadar sikerim, duydunuz mu ?" Ediz sakin bir sesle dehşet verici şeyler söyleyince ağzım açık kalmıştı.

Koray, Aras'a diz çöktürüp, kafasına silah dayamıştı. "Bence adamımı bırakmalısın ne dersin ?"

"Öldür hepsini Ayaz!" Bu sefer ses Lavin'den gelmişti. Başımı ona doğru çevirdim. Siyah bol pantalonu ve beyaz bluzu toz olmuştu. Kafamı tekrar Ayaz'a çevirip yutkundum.

Ayaz sesli bir şekilde iç çekti ardından kolunu Anıl'ın boynundan çekti. Anıl ciğerlerine ilk havayla birlikte Ayaz'ın yüzüne bir yumruk geçirdi. İstemsiz bir şekilde irkilmiştim. Anıl, Ayaz'ın kollarını sert bir şekilde tuttuğunda içimde istemsiz bir üzüntü oluşmuştu. "Kelepçeyi nasıl çıkarttın sen !" Kelepçe mi ? Aras'a ve ardından Lavin'e baktım. Evet, elleri kelepçeliydi. Ayaz Kara ve gizli özellikleri.

"İstesem eğer hepinizi yok edebilirim hemde acılı bir şekilde." Koray burnundan soluyarak güldü.

"İstersem diyorsun. İstemiyor musun bizi öldürmek Ayazcığım ?" Koray'ın alaycı sözü üzerine herkes güldü.

"Yat kalk dua et Koraycığım sevdiğim kızın ağabeyisinin yoksa sana yapacaklarımı tahmin dahi edemezsin." Koray'ı sırf ağabeyim diye öldürmediğini söylüyordu lakin teyzem ve eniştem elindeyken onları öldürmekle tehtit etmişti beni. Blöf mü yapmıştı?

Koray yüzüne sahte bir gülümseme yerleştirdi. Sahte gülümseme bile ona yakışmıyordu. İstemsizce yüzümde tiksinme ifadesi olduğunu fark ettim ama düzeltme gereksinimi duymadım. Hatta görsün istedim, ondan ne kadar tiksindiğimi bilsin istedim.

Ağabeyim kafasını bana çevirdi. Sahte gülümsemesi yavaşça yüzünden silindi. Mavi gözlerinde bir acı belirdi ama hemen sertlikle maskeledi. Diğerlerine döndü.

"Hepsini içeriye sokun götürmeniz gereken yerleri biliyorsunuz," Bana baktı. "Gece sen beni takip et." Diyerek dönüp eve doğru yürümeye başladı. Olduğum yerde dikleştim ve boğazımı temizledim.

"Bana emir verir gibi konuşma. Kölen yok karşında senin." Birden ortam sessizleşti.

Ağabeyim hafifçe gülümsedi. Bu sefer sahte değildi. Kafasını onaylarcasına salladı ve ilerlemeye devam etti.

"Ayaz ile gitmek istiyorum." Dedim tok bi sesle. Olduğum yerde kollarımı birleştirdim. Rica etmeyi bilmiyor olabilirsin sevgili ağabeyim ama ben sinir etmeyi biliyorum.

Koray bana döndü. "Gece Hanım, rica etsem beni takip edebilir misiniz?" ​​İşte böyle rica ettirirler aslan parçası. Sinir bozukluğuyla iç sesime sessizce güldüm ve kafamla onlaylarak Koray'ı takip etmeye başladım. Giderken gözüm Ayaz'a kaydı. Sinirden kıpkırmızı olmuştu. Anlındaki ve boynundaki damar belirginleşmişti. Çenesinin kasılmasından dişlerini sıktığı belli oluyordu.

"Gece," Koray'a dönüp tek kaşımı havaya kaldırdım.

"Gözün, kulağın bende olsun. "

"Senin bana yaptığın gibi dimi Koray?" Koray titrek ama derin bi nefes aldı. Etrafına baktı. Bana tekrar baktığında çenesi titriyordu.

"Anlatacağım minik kuşum. Anlatacağım canımın içi, sadece takip et." Koray'ı takip etmeye devam ettim. Evin arkasına gelmiştik. Karşımızda bir kulübe vardı, ahşaptan yapılmıştı.

Kulübenin içine girdiğimizde etrafa baktım. Bir çalışma masası, masanın üzerinde duran kağıtlar ve fotoğraflar vardı ve son olarak 3 tane sandelye vardı. Koray sandalyelerden birini çekti ve oturmam için işaret etti. Gözlerimi devirip bir sandalye çekip oturdum. Koray tekrar bir iç cekti ve oturdu.

"Ee anlatacak mısın artık ?" Sesim sertti. Sevgi ve şefkat duygularından arınmıştı. Bunu hakediyordu. Beni ve annemi terk etmişti. Onu affetmem söz konusu dahi olamazdı.

"Gece, babam..." Sustu. Tek kelime daha edemedi. Sanki bir şey onu durduruyordu. Meraklı gözlerle ona bakıyordum.

"Bak, o evden ayrılma nedenim sizi korumaktı. Son derece tehlikeli işlere kalkıştım. Karanlığın dibine battım. Ben masumluğumu yitirmiştim minik kuşum." Bunları söylerken bana bakmıyordu. Dolu gözlerle yere bakıyordu. Yutkundu.

"Annemden sonra seni yanıma almak çok istedim gerçekten ama yaşım tutmuyordu. Zaten güvende de olmazdın. Hayatına girmek çok istedim ama korktum. Sana zarar gelmesinden çok korktum." Bu sefer yutkunan bendim. Bu malikaneden ve çalışanlardan olanları anlayabiliyordum.

"Şimdi ne değişti ?" Diyebildim sadece sesim fısıltı gibi çıkmıştı resmen.

"Dur miniğim anlatıcam. Seni hep takip ettirdim. Ama o ibne seni kaçırdığında kimse seni bulamadı didik didik seni aradım bakmadığım delik kalmadı. En son o kaldığınız evde bulduk seni." Gözlerini bana dikti. Ellerimi tuttu.

"Gece'm, Ayaz son derece ünlü akıl hastası bir katil. Ünü küçüklüğüne dayalı. 2010 yılında gerçek bir aile katliamı yapmış." Şimdi her şey daha da netleşti. Çocukluktan gelen takıntıları vardı. Bu yüzden karakolda görmüştü beni.

"Gece son derece tehlikedesin." Bunu gözlerime bakarak, ciddi ve tok bir sesle söylemişti.

"Bak kabul ediyorum Ayaz gerçek bir ruh hastası ama bana zarar vermez bundan eminim." Bunları ben mi söylemiştim ? Bir daha 'Asla' demicem.

"Gece tek sorun Ayaz değil," Derin bir nefes aldım. Yine ne sorun vardı?

"Gece, babam hapisten çıktı."

 

Bölüm : 16.08.2025 23:33 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...