
"Gece, babam hapisten çıktı." Tek bir cümle ama bir sürü duygu. Çok tuhaf değil mi? İnsan sadece tek bir cümlede kafayı yiyor, darmadağın, paramparça oluyor.
Olduğumuz kulübeden koşar adımlarla çıktım. Rüzgar yüzüme vuruyordu koştukça. Yanağıma doğru süzülen gözyaşlarımı siliyordu rüzgar. Kendi çapında "Ağlama." diyordu bana, dünya.
Durdum. Yere çöktüm ve gökyüzüne baktım.
"Anne ?" Ses gelmedi.
"Anne !" Daha yüksekti bu sefer sesim.
"Anne !" Çığlık atar gibiydim bu sefer. Bana cevap vermesini istiyordum. "Burdayım kızım, yanındayım hayatım." demesini istiyordum. Yani imkansızı.
"Cevap ver anne !" O an durdum. O cevap vermeyecekti ki. Benim annem 12 yıl önce ölmüştü.
"Doğru sen öldün. Yapayanlız bıraktın beni bu dünyada." Burnumu çekerek kafamı yere çevirdim ve ayağa kaltım.
"Yinede duyuyorsan Allah'tan bir işaret göndermesini istiyebilirdin anne." Gözyaşlarımı elimin tersiyle silip arkamı döndüm. Tam o an da etraf aydınlandı. Şimşek ve ardından yüksek bir gökgürültüsü geldi. Annem bana işaret göndermişti, beni duyuyordu.
Tekrar gökyüzüne baktım. Bu kez yüzümde bir tebessüm vardı.
"Seni seviyorum anne." Bu sözümün üstüne tekrar gök gürledi.
Kafamı önüme çevirdiğimde karşımda Koray yani ağabeyim duruyordu. Gözleri dolmuş ve kızarmıştı. Buna rağmen bana gülümsüyordu.
"Bak annemiz seni duyuyormuş güzelim." Diyerek gülümsedi ve gözlerini sıktı. Gözlerinden yaşları yavaş yavaş süzülüyordu. Buna rağmen yüzündeki o sahte gülümseyi silmiyordu.
Yavaş adımlarla yanına gittim. Kollarımı sıkıca boynuna doladım. Uzun zaman sonra kendi ailemden birine sarıldım. Ağabeyim beni terk etmişti fakat geri gelmişti. O benim yaşayan ve gerçek olan tek ailemdi ve bence bu yüzden bile affedilmeyi hak ediyordu.
"Ağlama Koray." Sesim titrekti ama güçsüz değildi. Koray burnunu çekti ve kollarını sımsıkı bana sardı.
"Minik kuşum ağlama dediyse ağlamam."
(Ayaz'ın Anlatımı)
Gece ile ayrı kalalı yarım saat iki dakikda olmuştu yani toplamda 32 dakika. Bu ayrı kalma olayı canımı sıkmıyormuş gibi bir de Anıl ve Barış embesilleri başımızdan ayrılmıyorlardı.
Ev dört katlıydı biz en üst kattaydık. Anıl ve Barış embesilleri, Aras ve Lavin'i sevmişe benziyorlardı.
"Gece ne zaman gelecek ?" Sorumun üstüne Barış kafasını bana çevirdi.
"Seni ilgilendirmiyor." Aras'a veya Lavin'e karşı kullandığı ses tonundan eser yoktu.
"Hadi ama Barış ! Sadece bir soru sordu ona karşı bu kadar sert olmamalısın." Lavin beni korumak istercesine Barış ile konuşmaya çalıştı ama sonuç başarısızdı.
"Kusura bakma Lavin ama bu adama güven olmaz." Barış'ın bu cümlesinin üzerine Lavin ciddileşi.
"İnan bana ona Aras'a güvendiğimden daha çok güveniyorum."
Bu sefer de Anıl söze girdi.
"O tehlikeli farkındasınız değil mi?"
"Çoğu erkek tehlikeli ama Ayaz güvenilir bi tehlike." Ah canım kız kardeşim ne güzel savunuyordu beni.
"Allah aşkına Lavin sana ne yararıkı dokundu da böyle savunuyorsun söyler misin ?" Anıl'ın kurduğu cümleden sonra Lavin'in yüzünde buruk bir gülümseme oluştu. Aklına gelen şeyi tahmin edebiliyordum.
"Beni daha çocukken sapıklardan kurtaracak kadar yardımı dokundu."
(13 YIL ÖNCE)
(Ayaz'ın Anlatımı)
Keman dersinden çıkmış eve gidiyordum. Annemin zorla aldırdığı derslerden biriydi.
"Do not touch me !" Duyduğum sesle etrafa bakındım.
"Şşt kıpırdama !" Sesler önümdeki ara sokaktan geliyordu.
"I will kill you bitch !" Ara sokağa doğru ilerlemeye başladım. Gördüğüm tablo beni küplere bindirmeye yetmişti.
İki tane ayyaş, küçük bir kızı taciz ediyordu.
"Bırakın kızı !" Sesim tüm sokağa yankılanmıştı. Adamlar bana "Bir sorun mu var ?" dermişcesine baktılar.
"Help me !"
"Don't worry, I will save you."
"Genç, yoluna devam et bence sen !"
Keman çantamı yere birakıp kollarımı sıvadım. Belki ailemin haberi yoktu ama üç farklı dövüş dersi de alıyordum.
"Hadi bakalım piç kuruları !"
Adamlar kızgın bir ifadeyle bana doğru geliyolardı.
"Run !"
Adamların son vaziyeti biri yerde yatıyor diğeri ise kan kusuyordu.
Polis sirenlerini duydum. Tam yerden keman çantımı aldığım esnada kurtardığım kız elimden tuttu ve koşmaya başladık. Yaklaşık on dakika koştuktan sonra durmuşuk. Soluk soluğaydık
"What's your name ?" İsmimi sormuştu nefes nefese.
"Ayaz, you?" Çekindi. Kafasını yere çevirdi, ismi yoktu sanırım.
"What kind of name do you think Lavin is ?" Kafasını kaldırıp baktı.
"Good name." Dedi kısık bir sesle.
"Nice, from now on your name is Lavin." Diyerek gülümsedim.
____________________________________
Evet canlarım bölüm nasıldı, beğendiniz mi? Yorumlarınızı muhakkak bekliyorum. Dikkatle ve sevgiyle kalın, hoşça kalın!
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 2.15k Okunma |
138 Oy |
0 Takip |
25 Bölümlü Kitap |