
(06/03/2007)
(Yazar'ın anlatımı
"Anne ! Anneciğim aç gözünü !" Minik Aras ağlayarak annesini uyandırmaya çalışıyordu . Fakat annesi bir daha asla gözlerini açamayacaktı.
"Aras, gel buraya hadi." Ayaz arkadaşını sakinleştirmeye, onu teselli etmeye çalışıyordu.
"Ayaz, o gitti !" Ayaz, minik elleriyle arkadaşının saçlarını okşuyor ve ağlamamak için zor duruyordu .
"Ben burdayım Aras,"
Ayaz derin bir nefes aldı ve Aras'a bakıp gülümsedi .
"Söz veriyorum asla seni bırakmayacağım dostum ."
Aras ağlamayı bırakıp Ayaz'a sıkıca sarıldı . O an kimse bilmesede onlar sonsuza kadar en iyi arkadaşlar olacaklarını biliyorlardı.
(Günümüz)
(Gece'nin anlatımı)
Ona bir süreliğine dayanabilirim sanmıştım. Burdan kurtulana kadar numara yapabilirim sanıyordum. Yanılmışım . Ayaz Kara'ya yalandan da olsa azıcık bile tahamül edemiyormuşum . Yalancıktan olsa bile onu sevemezmişim.
Gözlerimi uykususzluğun ve ağlamanın verdiği acıyla kapadım . Bir kaç saatlik olsa öfkemi, nefretimi ve kinimi bir kenara bırakıp uyuyacaktım. Beynimin ve ruhumun en çok buna ihtiyacı vardı. Yarın belki yaşamazdım. Keşkelerimi ve belkilerimi kafamdan attım. Ben yaşayacaktım. Herşeye ve herkese rağmen inadıma yaşayacaktım . Ayaz Kara'nın hapishanede parmaklıkların arkasına atılacağı gün gelene kadar yaşayacaktım . Aramızdan biri ölecekse ilk Ayaz Kara ölecekti ve ben mezarının başında dans edecektim. Bu güzel şeyleri düşünürken kendimi uyku seline kaptırdım.
Gözlerimi açtığım an geri kapattım.
Hayır Gece, bu sadece bir hayal.
Gözlerimi bir daha açtığım zaman hayal kırıklığına uğradım . Sabahın ilk saatlerine Ayaz Kara'nın yüzüyle uyandım . Tebrikler Gece ! Kesin diğerlerinden daha da boktan bir gün olacaktı .
Kendi kendime tartışmayı bırakıp Ayaz'a odaklandım. Yüzüne daha önce hiç bu kadar yakından bakmamıştım . Yüzü darma dağınıktı. Yanağı morarmıştı mesela, kaşında dikiş vardı, dudağı patlamıştı. Göz altları kızarmıştı . Sahiden ne olmuştu ona ? Allah tarafından çarpıldı heralde . Oh olmuş . Beter olsun köpek !
Ayaz'ın mahfolmuş yüzüne zevk içerisinde bakmayı bırakıp yatakta doğruldum . Acaba saat kaçtı ? Birileri beni aramaya çıkmış mıydı ? Teyzemler iyi miydi ? Aklımda milyonlarca soru vardı . Altüst olmuştum .
Kafamı toparlayıp yataktan kalktım. Kapıyı açıp mutfağa doğru ilerledim.
Mutfağa girdiğimde elinde kahvesiyle masada oturan Aras'ı gördüm . Acaba onun hikayesi neydi? O nasıl tanışmıştı Ayaz ile ?
"Gece ?" Aras'ın sesiyle derin düşüncelerimden kurtuldum. Gülümseyerek yanına gittim .
"Günaydın ." dedim neşeli bi sesle .
"Günaydın," Sesindeki şüphe her şekilde anlaşılıyordu. Benden şüphelenmesi normaldi. Burada tutsaktım ve kaçmak için herşeyi yapacaktım.
"Ne yapıyorsun tek başına ?" Kaçmaya çalıştığımı imâ ediyordu .
"Merak etme kaçmaya çalışmıyorum." Omuz silkti.
"İstesende kaçamazsın ." Gözlerimi devirdim ve sandalyeye oturdum .
"Saat kaç ?"
"13.15" Ne ? Bu saate kadar uyumuş muydum ?
Aras oturduğu yerden kalkıp yürümeye başladı .
"Gidip Ayaz'ı kaldırayım . Sana gözkulak olsun . Ben yatacağım ."
"Hayır !" Aras tek kaşı havada bana döndü .
"Neden ?"
"Çünkü çok güzel uyuyor ." diyerek tebessüm etmeye çalıştım. Aras hafifçe güldü, ayağa kalktı ve Ayaz'ın olduğu odaya doğru yürümeye başladı. Olduğum yerden fırlayıp hemen yanına koştum. Kolunu tuttuğum zaman Aras durdu. Gözünün kenarıyla elime baktı. Elimi çektim anında.
"Yenge yorma beni lütfen." Yengene tüküreyim Aras. Tutturdu "Yenge yenge." diye.
"Ben uyandıracağım." Aras bana çatık kaşlarla baktı. Doğruyu söylediğimden emin değildi. Ama yalan söylediğimi de düşünmüyordu. Sıkıntılı bir nefes verdi.
"Pekala." Şükür ! Aras odasına giderken bende odaya girdim. Belki bir umut bir şey bulur ve burdan kaçardım.
Karşımda kahverengi, üç çekmeceli bir komidin duruyordu. Sağ tarafımda Ayaz'ın uyuduğu yatak vardı. Kafamı hafifçe Ayaz'a çevirdim. Mışıl mışıl uyuyordu. Kahverengi komidine doğru hızlı ama sessiz adımlarla ilerledim. Dizlerimin üstüne çöktüm ve ilk çekmeceyi açtım.
İçinde benim fotoğraflarım vardı; kahve içerken, parkta otururken, gülerken ve daha bir sürü. Bunlar tüylerimi diken diken etmişti ama şimdilik bir kenara koymaya karar vermiştim. İkinci çekmeceyi açtığım, içinden bir sürü gri ayıcık çıktı. Sıkıntılı bir nefes verdim. Umudumu kaybetmek üzereydim. Umudumu kaybetmek pes etmek demekti. Umudumu kaybetmek vazgeçmek demekti.
"Günaydın ." Korkuyla irkilip arkamı döndüm.
"Ne zaman uyandın ya sen, iki dakika önce bebekler gibi uyuyordun !" Ayaz kafasını yana eğip gülümsedi.
"Yaa, sen bana bebeğim mi demek istedin." Ayaz'ın dediği şeyin konuyla alakasını çözmeye çalışacaktım ama onun deli olduğunu hatırlayıp vazgeçtim.
"Aras ile tartışmandan beri ayaktayım." Omuz silkip yere oturdum ve sırtımı komidine yasladım.
"Kavga veya tartışma değildi." Ayaz yataktan kalkmış bana doğru geliyordu.
"Haklısin daha çok sen yalan söylüyordun dimi ?" Anlamazlıktan gelip kafamı yana eğdim.
"Neyden bahsediyorsun en ufak bir fikrim yok." Ayaz dibimdeydi ona bakmak için başımı kaldırmam gerekiyordu.
"Gayet iyi biliyorsun minik kuşum ama yinede söyliyeyim. Aras'a beni uyandıracağını söyledin ama gelip burda komidinleri karıştırdın."
Kafamı evet anlamında salladım.
"Yalan söylemedim burdan çıkmak için bir ipucu bulduğum zaman polislerle gelip seni uyandıracaktım ve sonrada seninle yollarım ayrılıyor, bilirsin" diyerek cevap verdim ve masum numarası yaparak gülümsedim.
"Senin gibi bir melekle ancak cehennem ve cennetin kapısında ayrılıcam." Sırf seninle cehenneme gelmemek için bir sürü sevap işliyeceğim Ayaz Kara.
"Bu arada oyuncak ayılarını beğendin mi güzelim ?" Acaba onu ayılarla boğabilir miyim?
"Bana bir silah alırsan daha çok beğenirim." Ayaz hafifçe bana doğru eğildi.
"Eğer sana bir silah alırsam beni sever misin ?"
"Elbette !" Yalandan bir gülümseme sundum. Hayır. Asla sevemezdim Ayaz Kara. Ayaz dikleşti ve derin bir iç çekti.
"En alt çekmeceye bak." Gözlerimi şok içinde açarak ona baktım. Hemen kendimi toparlayıp komidine döndüm. Üçüncü gözü açtığımda ise gerçekten bir silah vardı. Silahı aldım ve ayağa fırladım.
Silahı iki elimle sıkıca tuttum. Ayaz'a döndüm. Silah'ın namlusunu Ayaz'ın kafasına tuttum. Ayaz gülümsedi. Ve silahın namlusunu nazikçe tutup kalbine koydu.
"Artık beni seviyor musun ?" Güldüm.
"Evet o kadar çok seviyorum ki sevgimden öldüreceğim şimdi seni !" Ayaz gözlerini kısıp gülümsedi.
"Son cümlelerin ne Ayaz Kara ?"
"Güldüğün zaman hep ölüyorum, silahla vurup öldürsen ne olur minik kuşum ?" Gözlerimi kapadım sıkıca, derin bir nefes çektim içime. Çenemin kasıldığını ve kalp atışlarımı hızlandığını hissettim. Mantıklı düşünmeye çalıştım. Yapamazdım. Ben babam olamazdım. Ben katil dolamazdım.
Dudaklarımdan bir çığlık feryat etti ve Ayaz'ın topuğuna sıkmak için silahı ayağına çevirip ardarda ateşledim.
"Gece ?" Ayaz'ın sesini duyduğumda gözlerimden sıcak yaşlar süzülmeye başlamıştı. Gözyaşlarımın yanaklarımı ıslattığını hissedebiliyordum.
"Gece ağlama!" Ayaz, yüzümü iki avcunun içine aldı ve göz yaşlarımı baş parmağıyla sildi. Ayaz iyi miydi? Gözlerimi korku ve endişe içerisinde açtım.
"Sen... iyisin..." diyebilidim şok içinde.
"Silah boştu güzelim sakin ol." Kapının sertçe açılma sesiyle hafifçe irkildim. Kapıya baktığımda durdum.
"Şansa bak benim silahım dolu Ayazcığım !" İçeriye iki yabancı siyah takım elbiseli silahlı adamlar girmişti. Ayaz anında beni arkasına aldı. İçeriye bir adam daha girdi. Diğerlerinden daha uzundu. Gömleği, ceketi, aayakabısı hatta saçları dahil her bir zerresi siyahtı. Mavi gözlerine baktığımda kalbimin teklediğini hisettim. Bu gözleri bir yerden tanıyordum.
"Gece, ağabeyinin yanına gelir misin minik kuşum ?" Ne? Kaskatı kesildi vücudum. Hiçbir duygu hisedemiyordum ama çok şey hihisediyordum.
"Ne ?" Ayaz'ın şok ve sertlik dolu sesini duyduğumda dahada gerildim.
"Gece, bu herife güvenemeyiz." Ayaz bana dönmeden konuşuyordu. Kime inanacaktım? Ağabeyim olduğunu idia eden kişi kocaman bir kahkaha attı.
"Ne yani senin gibi bir iblise mi güvenmeli ?" dedi. Bu sefer kahkaha atan Ayazdı.
"İltifat için teşekkürler ama bu daha çok baban için geçerli !"
O ikisi kavga ederken ben Aras ve Lavin için endişeleniyordum. Bunca sesi duymamaları mümkün değildu. Bu zamana kadar neredeydiler?
"Ayaz ?" Ayaz bana bakmadan cevap verdi.
"Evet sevgilim ?"
"Aras ve Lavin nerede?" Ayaz o an aydınlandı, durdu. Yumruklarını sıktı. Koyu kahverengi gözleri alev almıştı.
"Kardeşim nerede lan ?!" Ayaz adeta kükremişti. Hafifçe geri çekilecektimki Ayaz sıkıca elimi tuttu. Sözde ağabeyim Ayaz elimi tuttuğunda ellerimize baktı.
"Güvende ve bende kardeşimin güvende olmasını istiyorum."
____________________________________
Evet umarım bölümü beğenmişsinizdir. Bana _kizil.yazar_ instagram hesabından ulaşabilirsiniz. Yorum yapmayı ve oylamayı unutmayınız !
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 2.15k Okunma |
138 Oy |
0 Takip |
25 Bölümlü Kitap |