20. Bölüm

KURUCU

.
kizil_yazar009

Tekrardan merhabalar bebeklerim! Minik bir duyuru vakti gelmiştir. Bu bölümü sezon finali gibi düşünün. önümüzdeki 1 ay bölüm atmayacağım ve bu süre icerisinde bölüm biriktireceğim. 1 ay sonra tekrar Cuma günleri her hafta atmaya devam edeceğim.

Her neyse iyi okumalar canlarım.

____________________________________

(Ayaz'ın anlatımı)

Aras perişan durumdaydı. Bende öyleydim ama güçlü olmak zorundaydım. Aras için, kendim için. Her şeyden önce Gece'm için.

Arasla birlikte Koray'ın söylediği odaya gidiyorduk. Kafamın içinde sürekli Lavinle karşılaşmam dönüyordu. Onu ölen kız kardeşimin yerine koymuştum ve şimdi o da ölmüştü. Belki de ben kardeşlerimi kaybetmeye mahkumdum.

"Ne düşünüyorsun ?" Aras'ın sesiyle düşüncelerimden sıyrıldım.

"Hiçbir şey kardeşim." Diyip gülümsedim. Merdivenleri çıkıyorduk. Gece'ye dahada yaklaşıyordum. Sonunda onu görecektim.

Gece'yi gördüğüm zaman sanki karanlığıma ışık yakılıyormuş gibi geliyordu. bir anda tüm renkler daha canlı ve daha güzel oluyor ve nefesimi hisetmemw sebep oluyordu.

"Çok canı yanmışmıdır ?" Aras'ın titreyen sesiyle birlikte sorduğu soru beni olduğum yere kenetlemişti. Aras'a döndüm. Elleri cebinde, sarı saçları dağılmış, yeşile dönük gözleri parlamıyor ve göz altları kızarmıştı. Yutkundum.

"Aras, zor olduğunu biliyorum ama toparlanmak zorundasın. Lavin böyle olsun istemezdi." Aras kafasını onaylayarak salladı ve basamakları beni umursamadan çıkmaya devam etti.

 

"Acın geçmeyecek Aras." Aras durdu. Yanına çıkıp omuzlarından tutup onu kendime çevirdim.

 

"Acının geçmesini bekleme. Eğer geçicek sanıyorsan yanılıyorsun. Sadece acıya alışacağız. Herkes gibi." Aras yutkundu. Çünkü o da farkındaydı acısının geçmeyeceğinin. Sevdiğimiz birini kaybetmek ruhumuzdaji en büyük yaradır. Her yara elbet geçer ama ruhumuzda olan yaralar asla geçmez.

 

"Biliyorum Ayaz ama kafamdan çıkmıyor." dedi merdiven basamağına otururarak. Yanına yavaşca oturdum, yüzümü ona çevirdim. Gözlerimle hafifçe onun bitkin haline baktım, yüzünü ellerinin arasına alıp derin bir iç çekti.

"Kafamın içinde sürekli onunla tanışma anım dönüyor," Sesi boğuk ve titrekti.

"Beni ilk öpüşü, ilk sarılışımız, beni sevdiğini söylediği o ilk an. Hepsi kafamın içinde dönüp dolaşıyor Ayaz." Yüzünden ellerini çekip bana baktı. Ağlıyordu. Çünkü onu zaafından vurmuşlardı.

"Biliyorum çok zor. Canının yanıyor farkındayım ama söz veriyorum alışacaksın Aras." Aras elinin tersiyle göz yaşlarını silip ayağa kalktı. Kafamı yukarı kaldırıp Aras'ın dolu olan gözlerine baktım.

"Aras sen yanlız değilsin." Aras cümleme tebessüm etti ve kalkmam için bana elini uzattı. Elini tutup ayağa kalktım.

Sonunda minik kuşumun kapısına gelmiştik. İçeriden gülme sesleri geliyordu. Kapının kulpunu yavaşca tutup açtım.

"Merhaba..." Gece'ye bakıp sadece bunu diyebilmiştim.

"Merhaba enişte! İceriye gelsenize." Enişte mi? En iyi adamım sensin bundan sonra Yekta.

"Yekta !" Gece'nin sesi adate kulaklarımdan kalbime gidiyordu.

İçeriye Aras ile girip kapıyı kapattım. Aras yorgun bir vaziyette Yekta'nın oturduğu yatağın ucuna geçip oturmuştu. Bende Gece'nin oturduğu yatağa geçip, tam Gece'nin yanına oturdum. Gece'nin kulağına yaklaştım yavaşca.

"Nasılsın minik kuşum ?" diyerek fısıldadım. Sesim şefkat ve sevgi doluydu.

"İyiyim yakışıklı psikopat, sağ ol." diye cevap verdi. Gece bana "yakışıklı" mı demişti ? Of minik kuşumun ağzından bal damlıyor resmen!

"Aras, başın sağ olsun." Ediz'in cümlesi tüm odaya sessizlik çökertmişti. Yerde az önce mutlu mutlu yavarlanan köpek bile ciddiyete bürünmüştü.

"Yanlış bir şey mi dedim ?" Ediz tekrar konuşarak sessizliği bozmuştu. Bazen kuran ve bozan aynı kişi olabiliyordu.

"Hayır demedin, teşekkürler baş sağlığın için." Aras bunları demişti fakat Ediz'in cümlesi kalbine bir hançer gibi saplanmış ve içini kan ağlatmıştı.

"Ayaz ağabey ?" Gözlerimi Yekta'ya çevirdim.

"Efendim ?"

"Şey... Senin hakkında söylenenler doğru mu ?" Arkamdaki duvara yaslandım.

"Hangileri koçum ?"

"Aileni öldürdüğün." Dudağımın sol kenarı hafifçe yukarı kıvrıldı.

"Aile nedir koçum ?" Yekta bana anlamayan gözlerle baktı.

"Anne, baba ve çocuk işte." Yanlış cevap.

"Cık cık cık ! Yanlış cevap," Odada ki herkes bana bakıyordu. Kollarımı göğsümün üzerinden çaprazladım ve kendimden emin bir şekilde Yekta'ya baktım.

"Aile; yanında kendini güvende hissettiğin, her zaman yanında olan ve ev gibi hissettiren kişilerdir. İlla kan bağına ihtiyaç yoktur."

"Mesela benim ailem; Gece ve Aras." Yekta bunun üstüne yutkundu ve bana bakıp gülümsedi.

"Benim ailem, bu çatının altında yaşayan herkes. Sende dahil Ayaz ağabey." Yekta'nın saf sevgisi kalbimi ısıtmıştı. Çok saf bir çocuktu.

"Ama en çok Aşkın benim ailem !" Bu dediğini tam Ediz'in gözünün içine baka baka dedi.

Ediz sakince ayağa kalktı ve aynı sakinlikte belindeki silahı çekip Yekta'ya doğrulttu. Bunu kimse beklemiyordu ki Yekta dışında herkes şoke olmuş gözlerle Ediz'e bakıyordu.

"Kardeşimden uzak duracaksın minik ırz düşmanı ergen." Anlaşılan bu Aşkın, Ediz'in zaafıydı. Zaaflar insanların en zayıf noktasıdır.

"Ediz indir silahı bir kaza çıkacak !" Gece'nin korku dolu bağrışı sayesinde burada olduğunu hatırladım.

Yavaşca kafamı omzuna yasladım. Eğer biri bana huzuru tanımla dese tam bu andan söz ederdim. Güzel kokusu içime çektim. Lavanta gibi kokuyordu. Eşsiz ve büyüleyici.

"Boş ver minik kuşum, yesinler birbirlerini."

"Ah, başım!" Senin şom ağazına Ayaz!

Hemen Gece'nin omzundan kalkıp, ona baktım.

"İyi misin, ne oldu ?"

(Gece'nin Anlatımı)

Sanki kafamın içinde geçmişe gidip gelmiştim. Ayaz'ın bana ilk "minik kuşum" dediği zamana dönmüştü zihnim.

"İyiyim Ayaz." Ayaz hâlâ endişeli gözlerle bana bakıyordu.

"Hafızası yavaş yavaş yerine geliyor olmalı endişelenmene gerek yok." Ayaz, Aras'ın dediği üzerine rahat bir nefes verdi.

"Koray'ı çağırmamı ister misin ?" Ediz sakinliğinden ödün vermeden benimle konuşuyordu. Dediklerini beynim bir türlü idrak edemiyordu. Sadece uyumak istiyordum.

"Kimseye gerek yok, sadece biraz uykuya ihtiyacım var." Diyerek yatağa uzandım. Gözlerimi açmakta oldukça zorlanıyordum.

Ayaz anlıma bir öpücük kondurdu. Dudakları bir süreliğine alnımda oyalandı. Ellerini yavaş ve nazikçe saçlarımda dolaştırdı. Anlamsız bir şekilde bu beni rahatlatmıştı.

"Kızdan uzak dur Ayaz Kara." Ediz, Ayaz'ı uyarıyordu ve sesi hâlâ sakindi.

"Sende Allah'a yakın bizden uzak ol inşallah Ediz." Ayaz'da gayet sakin bir sesle konuşuyordu.

"Sen defolup gidebiliyorsun. Seni burda zorla tutmuyoruz." Ayaz histerik bir şekilde güldü.

"Sevgilimi almadan hiçbir yere gitmem." Ayaz ve Ediz tartışırken ben kendimi uykunun huzurlu kollarına teslim etmiştim.

____________________________________

Salıncakta oturmuş sallanıyordum. Kocaman bir ağaca kalın halatlardan yapılmıştı salıncak. Kendimi özgür hisediyordum. Gökyüzüne değiyordum. Bulutlara dokunabiliyordum.

"Gece !" İsmimi söylüyordu birisi.

"Gece !" Ses aşağıdan geliyordu. Aşağıya baktığımda özgürlüğümün yok olduğunu hisettim.

"Kızım hadi yanıma gel." Elinde bir kadının kafasıyla beni çağran biri vardı.

Kontrol edemediğim bir şekilde salıncak hızlanmıştı. Düşmek üzereydim.

"Git burdan !" Birden elim halattan kaydı, gökyüzünden yere sertçe ve hızlıca düşüyordum.

"Sorun yok, buradayım." İki kolun arasına yavaş bir iniş yaptığımı hissettim. Ses tanıdık ve sıcaktı. Sevgi dolu ses kulaklarıma müzik gibi geliyordu.

"Güvendesin minik kuşum." Ayaz'ın sesiydi bu.

"Gözlerini aç sevgilim." Hafif bir sarsıntı ve yanağıma konan öpücükle gözlerimi açtım.

"Günaydın bebeğim." Ayaz yanaklarımı avuçlarının arasına almıştı. Yanaklarımdan akan ıslaklığı baş parmağıyla sildi.

"Ağlamana gerek yok balım, güvendesin."

Dirseklerimle yataktan destek alarak doğruldum.

"Kabusmuş." hafifçe mırıldandım. Ayaz gülümseyerek yatağa yanımao turdu.

"Anlatmak ister misin yoksa sarılmak mı istersin?" Yutkunup dizlerimi kendime çektim.

"Sarılmak." Sesim titrek çıkmıştı. Ayaz derin bir iç çekti ve bana sıkıca sarıldı.

"Korkmana gerek yok, ben yanındayım." Ayaz sakinleştirici bir şekilde omuzlarımı ovuşturdu.

"Ben yaşadığım müddetçe kimse sana asla zarar veremeyecek. Söz veriyorum." İstemsizce yüzümde bir tebessüm oluştu. Ayaz bu tebessümüme sırıtarak karşılık verdi.

"Pekala, söyle bakalım aç mısın ?" Ayaz'ın sorusuna heves ve heycanla gözlerımi büyüttüm.

"Evet !" Ayaz bu tepkime hafifçe sırıttı. Açken ben, ben değilim.

"Ne kadar acıktın peki?" Ayaz'a oldukça ciddi bir şekilde baktım. Ayaz, bakışlarımı fark edip tek kaşını kaldırıp sırıtmaya devam etti.

"O kadar açım ki seni bile yiyebilirim." Bunu çok ciddi bir ses tonuyla söylemiştim. Ayaz'ı bu cümlem güldürmüştü. Ayaz yüzünü bana yaklaştırdı.

"O zaman sen beni yemeden önce mutfağa gitsek iyi olur." diyerek kıkırdadı ve yataktan kalktı. Hemen peşinden de ben kalktım.

Odadan çıkıp mutfağa doğru gidiyorduk. Çok sessizdik ama ikimizde gülümüyor vebazda olsa mutluyduk. Belki de Ayaz ve ben birbirimizi tamamlıyorduk. Ayaz'ın Gecesi ve Gece'nin Ayaz'ı. Bu düşünceyle ağzım resmen kulaklarıma geldi.

"Ne düşünüyorsun?" Ayaz'ın sorusuyla sırıtışım dahada yüzüme yayıldı.

"Hiç, boş ver." diyerek kıkırdadım. Ayaz, beni kendine çevirdi ve ellerini belime doladı. Kalbimin hızlandığını hissettim.

"Söyliyecek misin yoksa gıdıklamaya başlıyayım mı?" Ayaz tek kaşını kaldırmış sırıtıyordu.

"Ayaz saçmalamayı derhal keser misin şunu?!" Sahte bir kızgınlıkla söyledim ama sesimde hiç kızgınlık yoktu.

Ayaz, eğilip kulağıma yaklaştı.

"Asla." Belimdeki tutuşu sıkılaştı. Nefesini, tenimde hisediyordum. Gözlerim ilk Ayaz'ın dudaklarına ardından gözlerine kaydı. Koyu kahve gözleri henim gözlerime kenetlenmişti.

"Seni öpmek istiyorum." Ayaz'ın bu kadar açık sözlü olması kızarmama sebep olmuştu. Kanın yanaklarıma hücum ettiğini hisediyordum. Kalbim, göğüs kafesimden çıkıcak gibiydi.

Yavaşca parmak uçlarıma kalkıp Ayaz'a yaklaştim ve dudaklarını öptüm. Ayaz'ın gözleri açıldı ama geri çekilmedi. Beni tezgahla kendi arasına aldı. Bir eli belimde, diğer eli ensemdeydi. Başımda keskin bir ağrı hisettim. Geri çekilip başımı tuttum.

"Hey, iyi misin ? Sorun nedir ?" Ayaz, bana endişeli ve şekfatli gözlerle bakıyordu.

Gözümün önüne çocukluğumdan bu yana bir sürü kesit geldi. Babamın annemi öldürmesinden kaçırılmama kadar. Her şeyi hatırlıyordum. Yüzümü bir çift el, avuçlarının içine aldı. Bu Ayaz'dı.

"Ayaz Kara..." Ayaz bana anlamayan gözlerle baktı.

"Ayaz hatırlıyorum !" Çoşku ve mutlulukla Ayaz'a baktım. Ayaz kollarını sıkıca bana doladı. Elleriyle saçlarımı okşadı, saçlarımı öptü.

"Gece lütfen beni bırakma." Sesi titrek ve çaresizdi. Korkuyor muydu?

"Ediz! Bana silahımı getir !" Mutfakta Koray'ın sesi yankılanınca hafifçe irkildim. Ayaz'ın bana olan hakimiyeti dahada sıkılaştı. Sanki beni bırakırsa gidicekmişim gibi.

"Lan ! Bıraksana kardeşimi köpek !" Ayaz'dan yavaşca ayrılıp tebessüm ettim ve ciddi bir şekilde Koray'a döndüm.

"Sarıldı sadece yemedi beni." Koray çatık kaşlar ve öfkeden kızarmış suratıyla gözlerini Ayaz'a kilitledi.

"Umrumda değil. Sana dokunma hakkı yok." Bakışlarımı tekrar Ayaz'a çevirdim. Koray'a bakıp pis pis sırıtıyordu.

"Ayaz, ona öyle bakıp daha fazla kışkırtma." Ayaz kollarını göğsünde birleştirdi.

"Ona mı? O mu oldum şimdi?" Ağabeyime baktığımda bunu oldukça ciddi bir şekilde sorduğunu gördüm.

"Evet 'o' oldun Koray." Ayaz, Koray'ı kışkırtmaya devam ediyordu ve bundan büyük bir haz alıyor gibi görünüyordu.

"Sen kes sesini, sana fikrini soran olmadı budala ! Aile meselesi bu, sen anlamazsın." Ayaz kollarını çözüp yumruklarını sıktı. Eklemleri beyazlamıştı. Koray iyi yerden vurmuştu sanırım.

Aniden gelen cesaretle Ayaz'ın elini tuttum. Ne yaptığımı kesinlikle bilmiyordum ya da neden yaptığımı. Sadece bu yaptığımın doğru olduğunu biliyordum.

"Ayaz da aileden." Ağabeyim ve Ayaz ikiside bana bakıyordu. Koray tek kaşını kaldırdı.

"Neyimiz olarak ?" Gülümsedim ve Ayaz'ın tam gözlerinin içine baktım.

"Bir şeyimiz değil," Ayaz hayal kırıklığıyla iç çekti. Ağabeyime döndüm. Sırıtıyordu.

"Bir şeyimiz değil ağabey. Her şeyim. Benim her şeyim, ortak değil." Tekrar göz ucuyla Ayaz'a baktım. Yüzünden inanamama ifadesiyle sırıtıyordu.

"Buna alışsan iyi olur ağabey." Ayaz'ın elini daha sıkı tutup mutfakta Koray'ı bırakıp çıktım.

"Nereye gidiyoruz tam olarak ?" Ayaz soru sorduğunda dışarıda olduğumuzu fark ettim.

Ayaz beni kendine çekti ve sarıldı.

"Sorun yok, buradasın." Gözlerimi kapattım. Nefes aldım, nefes almak için değil de hisetmek için nefesl aldım, sevmek ve sevilmek için nefes aldım. Ayaz için nefes aldım.

Aniden boynumda bir acı hissettim. Vücudumun Ayaz'dan uzaklaştırıldığını hisettim lakin bir şey yapamadım. Gözlerimi açamadım, vücudum uyuştu ve bir çift soğuk el beni sürükledi.

Gözlerimi açtığımda bembeyaz bir idada uyandım. Başım son derece fazla ağrıyordu.

"Günaydın, gecemin aydınlığı." Tanıdık sesle sağ tarafıma döndüğümde kanım donmuştu. Başıma kaynar sular döküldü.

____________________________________

Evet canlarım, bölüm nasıldı umarim beğenmişsinizdir. Gerçekten birlikte çok uzun bir yol katettik. Yolu neredeyse yarıladık. Bu yolda benimle olduğunuz ve olacağınız için sizlere çok teşekkür ederim. Bir ay sonra tekrar Gecenin Ayazı hikayemizde görüşmek dileğiyle. Sevgiyle kalın, hoşça kalın.

 

Bölüm : 26.09.2025 22:06 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...