Yeni Üyelik
3.
Bölüm

Saplantı

@kizil_yazar009

Birden beklemediğim bir şey oldu. Dudaklarıma minik bir buse kondurdu.

"Ne yaptığını sanıyorsun sen!" Cevap vermek yerine gözlerime bakıyordu sadece.

"Gözlerin Gece." Gözlerim mi? Ne alaka be? Yine ne saçmalıyor bu gerizekalı.

"Gözlerim ne? Ne saçmalıyorsun?"

"Gözlerinde boğluyorum Gece." Wow bunu gerçekten beklemiyordum işte.

"Gözlerin okyanus gibiler. Baktıkça beni derinliklerine çekiyorlar."

Eğer şartlar normal olsaydı gerçekten etkilenebilirdim. Bana bakıp gülümsedi ve yürümeye devam etti. Birkaç adım sonra ilerde beyaz bir ev belirdi. Tahminimce iki katlıydı. Arkasında kocaman bir orman vardı. Acaba ormanın sonuda ne vardı?

"Evimizi beğendin mi minik kuşum?" Cevap vermedim. Ev çok tanıdık geliyordu. Yorgundum ayağım acıyordu ve uykum gelmişti. Yanımda böyle bir psikopat olduğu sürece uyumam pek mümkün değildi. Yemek dahi yemezdim. İçine ilaç koyup bana bisey yapmıyacağını bilemezdim.

Evin kapısını açtı ve içeri girdik. Sağ tarafımızda ki odaya doğru ilermeye başladı. Odaya hızlıca bir göz attım. Tam önümüzde olan gri koltuğa beni yavaşca bıraktı. Bana "uslu dur" dermiş gibi bakıp odadan çıktı.

Bende etrafı incelemeye başlamıştım. Gözüme bir kapı takılmıştı. Oturduğum koltuğun karşısındaydı. Dur bir dakika. Bu balkon olabilir! Ordan atlayabilirdim.

"Aklından bile geçirme minik kuş." Bu adamın sesinden gerçekten iğreniyorum.

"Neyi?" Muhteşem bir oyuncuyum ya.

"Güzel numara ama yemedim." Bir şeyi de ye be adam!

Gözlerimi ona dogru çevirmiş dik dik bakıyordum. Gözlerim elindeki elastik bandaja kaydı. Sanırım benim içindi.

"Bileğini uzat bakalım minik kuş." Şuan inkar edebilecek bir durumda değildim. Kaçmak için sağlıklı bir ayağa ihtiyacım vardı. Bileğimi ona doğru uzattım.

"Bandajla sarınca biraz daha iyi olursun."

"O kadar iyisin ki sağ ol."

"Biliyorum bebeğim." Yürüyen ego!

"Karnın aç mı?" Kesinlikle kurt gibi açtım ama beni zehirleme ihtimali vardı.

"Hayır."

"Makarna ister misin?" Zorluyor ama. Makarnaya hayir demek benim için çok zordu.

"Evet. Yani hayır!" Afferim Gece!

"Neli olsun minik kuş?" Hayır Gece kendine hakim ol.

"İstemiyorum." İşte benim kızım!

"Peynirli yapayım o zaman."

"Senin yaptığın birşeyi asla yemem."

Bana, tek kaşını kaldırmış bir şekilde 'açlıktan ölücek misin?' der gibi bakıyordu. Bütün bunları bir kenara atıp soru sormalıydım. İlk soru gelsin.

"Beni neden kaçırdın? Para için mi?"

"Hayır."

"Neden kaçırdın o zaman."

"Seni istediğim için." Ne? Beni istediği için mi?

"Ne?"

"Seni cok uzun zamandır bekliyorum Gece. Dokuz yaşımdan beri seni bekliyorim. Hayatını ezbere biliyorum. On sekiz yaşına kadar teyzenle yaşadığını biliyorum. Geçen ay kendi evine çıktığını biliyorum. Evinin yerini biliyorum. En sevdiğin içeceğin kahve olduğunu biliyorum. Köpekleri sevdiğini, her haftasonu parka gidip akşama kadar oynayan çocukları izlediğini, yıldızlı gece lambanı, en sevdiğin rengin pembe olduğunu biliyorum. Seni biliyorum Gece. Ruhunu biliyorum."

Bu anlattıkları tüylerimi diken diken etmişti. Böyle bir saplantı beklemiyordum. Bu ask değildi bu bildiğimiz saplantıydı. Korkunç bir saplantı.. Bu adam benii nerden görmüştü? Onu tanımadığımdan emindim.

"Polis karakolu." Ne?

"Babanı getirmişleri. Gözlerindeki o öfkeyi hâlâ görebiliyorum Gece. Babana 'Senden nefret ediyorum! Geber köpek!' diye bağrışın hâlâ aklımda."

Gözlerimin dolduğunu hisettim. Daha yedi yaşındaydım. Babam annemin kafasını önüme atmıştı. Daha çok küçüktüm. Hayat bana kötü yüzünü erken göstermişti. O sahne gözümün önünde tekrar tekrar canlandı. Teyzemlerden kaçıp babamı öldürmeye gitmem. Karakola defalarca gitmiştim. Defalarca da teyzem ve eniştem tarafından karakoldan alınmıştım. Çocuk olduğum için babamı hâlâ karakolda sanıyordum. Daha yedi yaşındayken ailem yok olmuştu.

"Hâlâ o günkü kadar güzelsin." Kelimeler ağzımdan çıkmıyordu. Adeta lal olmuştum. Sus demek istiyordum. Ama olmuyordu. Göz yaşlarım bir bir yanaklarımdan süzülüyordu.

"Ağlama minik kuşum ben burdayım." Bana sarılmak için haraket ettiğinde kendimi geri çektim. Bana anlamayan gözlerle bakıyordu.

"Bana sakın dokunma." Bu söylediğim onu üzmüş gibi görünüyordu ama bu benim gram umrumda değildi. O babam gibi kötü bir adamdı. Bende annem gibiydim. Tek fark sonum onun gibi olmayacaktı.

"Aç değildin dimi sen? Yemek yemesende olur. Gel odamızı gösteriyim sana." Kendi çapında beni böyle mi cezalandırıyordu? Neyse zaten yemiyecektim.

"Odamız derken?" Onunla aynı yerde kesinlikle uyumazdım.

"Evet, bizim odamız." Baska oda mı yok be.

"Başka yerde yat."

"Hayır. Huzurla uyumak istiyorum Gece ve sen benim huzurumsun." Beni gercekten şoka sokuyordu.

"Odamıza hoşgeldin." Gözlerim kocaman açıldı. Duvarlarda benim resimlerim vardı. Mantar panoda karakoldaki fotoraflarım vardı. Kafamda bir acı hisetmemle kendimi yerde buldum. Beni kucağına alıp yatağa yatırdı.

Yorgundum ama uyuyamazdım. Başımda bir akıl hastası vardı ve bana gülümseyerek bakıyordu. Gözlerim yavaş yavaş kapanıyordu. Etraf karanlığa bürünüyordu. Gözlerimi açmak istiyordum ama göz kapaklarım ağır geliyordu. Uyku beni kollarının arasına alırken onu duydum.

İyi geceler sevgilim.

 

 

 

Evet bölüm hakkında ne düşünüyorsunuz? Umarım beğenmişzinizdir. Yorumlara bölüm hakkındaki düşüncelerinizi yazmayı unutmayın. Bir sonraki bölümde görüşmek üzere. Kendinize iyi bakın hoşça kalın!

 

Loading...
0%