
Evet canlarım, nasılsınız? Umarım iyisinizdir. Bölüm geç geldiği için özür dilerim! Bugünü Cuma sanıyordum. Neyse sizi daha fazla tutmayayım! İyi okumalar!
____________________________________
"Kusura bakma ya da bak nereden senin güzelin oluyor ?" Ağabeyimin sinirlendiğini ses tonundan anlamıştım. Az önce ona uygulamadığım hareket kalmamıştı fakat Ayaz sadece "Güzelim." dedi diye öfkeden kapkatı kesilmişti.
"Ona bakarsak seninde kardeşin olmuyor. Yedi yaşında bir başına koyup gidip on iki yıl sonra geri dönmekle abi olunmuyor." Ayaz'ın bu dedikleri biraz canımı yakmıştı ama ağabeyimin yüzündeki ifade her şeye değerdi.
"Pekala fazla oyalandık ." Gömleğini düzeltti ve kapıya doğru ilerledi ağabeyim.
"Gece, geliyor musun ?" Ne? Bana seçenek mi soruyordu ? Şu son zamanlarda bana yemek dışında seçenek sunulmamasına alışmıştım.
"Gelmiyorum." dedim tok bir sesle.
"Sorun değil."
"Olamaz da zaten." dedim sert bir sesle. Ona kızgındım. İçimde ona karşı dinmek bilmeyen bir öfke olmuştu ve bu öfke her geçen saniye dabada alevleniyordu.
"Barış ve Anıl !" Ağabeyimin sesiylr odaya iki tane tahminen yirmili yaşlarında siyah gömlekli adam girdi.
"Kızın kılına dahi zarar gelmesin," dedi ağabeyim ve ardından Ayaz'a baktı tiksinerek.
"Oğlanda ölmesin yeter." Pekala seçenekler buraya kadarmış.
Ağabeyim ve Ediz odadan çıkıp kapıyı kapatmıştı. Hızlıca Ayaz'ın yanına koştum. Ayaz'ı arkama almıştım. Ne kadar tuhaf sadece birkaç saat önce öldürmeye çalıştığım adamla şuan yan yana durup birbirimizi korumaya çalışıyorduk.
"Korkma güzelim olur mu?"
"Ayaz kapa çeneni ve arkamda dur !" Ayaz'a arkamda durmasını söylememe rağmen beni kolumdan tutup kendi arkasına aldı. Kıvırcık kumral saçlı adam duvara yaslanıp sırıtmaya başladı.
"Bak sen şu işe, ünlü akıl hastası ve çocuk katil Ayaz Kara." Ne diyordu bu koyun kafa ?
"Eğer katil olduğumu biliyorsanız nasıl cinayet işlediğimden de haberdarsınızdır ." İkiside kafalarını olumlu anlamda salladı.
"Lakin bizimde birilerini öldürdüğümüzü ve senin şuanda bacağında kurşun olduğunu hesaba katarsak bize direnmen aptalca bir seçim olur ." Esmer, dalgalı saçlı adam konuşmuştu bu seferde. Sinir bozucuydu ama haklıydı. Onu riske atamazdım.
"Tamam sizinle geleceğim ." Ayaz bu sözümün üstüne hızla arkasına döndü.
"Ne ?!" Bunu iyi karşılamayacaktı, belliydi. Tam o sırada yeni bir değişim oldu.
Siyah saçlı çocuk Ayaz'ın kafasına sert bir şekilde sopayla vurdu. Saniyeler içerisinde Ayaz'ın bedeni üstüme yığıldı.
"Ayaz !" Korkuyordum onun için endişeleniyordum. Ya şuan beyin kanaması geçiriyorsa, ya ölürse, napacaktım ben ?
"Merak etme o da bizimle gelecek ." Ayaz'ın başından kalktım.
"Eğer ona bir sey olursa..." Adamlar beni gayet sakince dinliyorlardı ve bu beni delirtiyordu. Gözlerinde korku görmek istiyordum. Öne bir adım attım ve baş parmağımı onlara sallayarak gülümsedim.
"Etinizi çiğ çiğ yerim duydunuz mu beni ?" dedim hırlarcasına.
"Abartıyorsun sadece bayıldı. " dedi esmer çocuk ve yanındakine döndü kumral olana. "Anıl, Gece ile git arabayı hazırla bende bunu taşıyacağım." Kumral olan Anıl'dı demekki diğeride Barış.
Barış Ayaz'a doğru yaklaştı ve onu kucağına aldı. Omzumda bir el hisettiğimde elin sahibine baktım. Anıl'dı bana gülümseyerek bakıyordu.
"Merak etme Barış onu çalılıklara atmaz."dedi ve güldü bense yutkunmakla yetindim. "Hadi arabaya gidelim prenses Gece." Kafamı salladım ve kapıya doğru ilerledim.
Korkmalı mıydım? Hiç tanımadığım birinin arabasına biniyordum. Akıl sağlığımdan da şüpheliydim. Sadece bir hafta önce elinden kurtulmaya çalıştığım hatta ölsün diye dua ettiğim kişi ve arkadaşları icin endilşeleniyordum. Neyin içine düştüm bilmiyordum ama bu durumdan kurtulup normal hayatıma dönmek istiyordum.
Koray yani ağabeyim arabada beni bekliyor olacak ki bana doğru bakıyordu.
Bir tarafım ağabeyim yaşadığı için çığlıklar atmak, danslar etmek, şarkılsr söylemek ve ağlamak istiyordu ama bir diğer yanımsa büyük bir öfke duyuyordu ona karşı. Bağırmak istiyordum, hesap sormak istiyordum. Beni bunca zaman neden bulmamıştı? Neden beni bir başıma bırakıp gitmişti ? Arabanın arka kapısını açıp yavaşca yerime yerleştim.
"Öne gelebilirsin." Ağabeyim çoktan şoför koltuğuna oturmuş emniyet kemerini takarken bana fırsat sunmuştu. Aslında mantıklı yolda giderken belki birden bir uçurum bulurduk ve bende direksiyonu uçuruma kırardım böylece ikimizde ölüp kurtulurduk çok mantıklı.
"Ama Efendim sağ koltuk bana ait." Anıl ciddi bir üzüntüyla ağabeyime doğru bakıyordu. Ağabeyim kafasını benim emniyet kemerimi takan Anıl'a çevirdi.
"Oğlum sen iyice sağ koltuk prensesi oldun ." Anıl ağabeyime dudak büzerek bakınca ağabeyim gözlerini devirdi.
"İyi tamam lan gel anasını sikeyim ." Ağabeyim küfürler savurarak elini direksiyona vurdu.
Anıl bana bakıp gülümseyio göz kırptıktan sonra kapımı kapattı ve koşarak öne geçmeye yeltendi.
"Şeytan diyor ez şunu."
"Sen seversin seni seven insanları yok etmeyi." Sessizce kendi kendime fısıldıyordum.
Anıl sağ koltuğa oturmuş emniyet kemerini takıyordu.
"Bir dahaki sefere buraya pembe tokanı getirirsin debriyaja takarsın tamam mı Anılcığım ?"
"Efendim pembe tokam yok ama alırım ." Ağabeyim tekrar göz devirip arabayı çalıştırdı.
Otogara çıkmayı saatler sonra başarmıştık. Ağabeyim sürekli olarak aynalardan bana bakıp duruyordu ve bu çok sinir bozucu bir hal alıyordu.
"Kontrol etmeyi kesebilirsin arabadan atlayacak kadar ruh hastası değilim."
"Arabadan atlamandan korkmuyorum çocuk kiliti var sadece bir şeye ihtiyacın olur ve bana söyleyemezsin diye yüzünü inceliyorum ."
"Gerek yok ."
"Sen öyle diyorsan öyle olsun minik kuşum."
Abimi ke di haline bırakıp cama doğru dondüm. Arkada Older şarkısı çalıyordu. Bu şarkıyı her dinlediğimde uyku bastırıyordu.
Yola çıkalı 2 saat olmuştu. Otobandan yine ormanlık yerlere doğru gidiyorduk. Ağaçlar sıklaşıyorlar, araba sesleri gittikçe azalıyordu. Ağalaçların yeşilliği burda oluşumuzu gizliyordu.
Araba durunca kafamı etrafa çevirmek için camdan çekyim. Sağıma baktım, ağaç vardı. Önüme baktığımda kocaman kahverengi dışlı ve yeşil çatılı bir ev vardı. Sanırım renkleri komufule olmak içindi.
Arabadan ilk ağabeyim ardından Anıl indi. Bende emniyet kemeri çıkardım. Anıl kapımı açtığında derin bir nefes alıp arabadan indim.
"Beğendin mi minik kuşum ?"
"Hayır ." Gerçekten beğenmemiştim. Oldukça korkutucu duruyordu.
"Neden ?"
"Korkutucu görünüyor." Ağabeyim duruşunu dikleştirdi.
"Burda ben varım korkulacak hiç bir şey yok ."
"Ok." Anıl'ın sessizce güldüğünü duydum.
"Bırakın lan beni !" Duyduğum ses Lavin'e aitti hemen sesi duyduğum yere döndüm.
"Dokunmayın kıza !" Bunlar Aras ve Lavin'in sesiydi.
Onlardı gerçekten. Lavin hırçın bir edayla onu tutanlara yani Barış ve Ediz'e saldırıyordu. Aras'da aynı şekildi Lavin'i bırakmalarını söylüyordu. Koşarak yanlarına gittim.
"Bırakın onları !"
Aras beni gördüğünde gözleri fal taşı gibi açılmıştı. Duyduğum sesle başımı arkaya çevirdim ve şoke oldum.
____________________________________
Evet umarım bölümü beğenmişsinizdir. Oylamayı ve yorum yapmayı unutmayın bana _kizil.yazar_ instagram hesabından ulaşabilirsiniz. Bir dahaki bölümde görüşmek üzere! Sevgiyle ve dikkatle kalın, hoşça kalın
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 2.15k Okunma |
138 Oy |
0 Takip |
25 Bölümlü Kitap |