@kizilslavia
|
Timin yuvasındaydık koltuklara kurulmuş öylece oturmuş çay içiyorduk. Herkes kendi devresiyle sohbet ediyor ben ve Ateş ise susmayı tercih ediyorduk. Gözlerin çok güzel dediğinden bu yana hiç konuşmamıştık, Atlas ve Adem yüzbaşı ortada yoktu. Adem yüzbaşının gizli bir görevde olduğunu biliyordum ama Atlasın herhangi bir görevi yoktu. Büyük ihtimalle bugünlük izin almış evde götünü devire devire yatıyor diye düşünüyordumki Kıvırcık türkü söyleyerek ortama giriş yaptı. ”Aman aman dostlar yoldan geldim yorgunum ortada boylu bir güzele vurgunum” diye bağırarak söylüyordu türküyü oldukça mutlu gözüküyordu. Onun bu haline tüm tim güldük. ”Hayırdır devrem” diyen Ateşte gülerek kaş göz yaptı. ”Allah allah türkü söylemekte yasak oldu.” Dedi Atlas. ”Türkü söylemene bir şey demedik niye bu kadar mutlusun sen sadece mutlu olduğunda veya üzgün olduğunda şarkı söylersin devrem ondan sordum” dedi Ateş. ”Ne demiş ünlü düşünür voltaire mutlu olduğumuz için şarkı söylemeyiz şarkı söylediğimiz için mutlu oluruz“ dedi bilmiş bir edayla kendini koltuğa bıraktı. ”Voltaire’nin öyle bir sözü yok yalnız kıvırcık o William James” dedim. ”Kimin söylediği pek önemli değil boncuk güzel demiş ama adam” dedi ağzının yayını gevşete gevşete. ”Komutanım Ateş komutanım haklı siz neden bu kadar mutlusunuz” diye sordu Aytekin bana göre hayatının hatasını yapmıştı. Bir anda ciddileşti Atlas ”Sana soru sorma hakkı verildimi çömez sen miye konuşuyorsun” diye bağırdı Aytekine. Hayatının hatası demiştim. ”Özür dilerim komutanım meraktan şey ettim ben” dedi Aytekin yerinde pısarak. ”Aferin bir daha merak etmezsin artık git bana çay doldur” dedi “Emredersiniz komutanım” ”E boncuk sen karargaha geldiğine göre Bahar iyi demekki” ”Aynen kıvırcık iyi Bahar Melisa yanında zaten görev daha önemli” dedim. ”Komutanım ne görevi ya anca oturuyoruz kurşun yok bomba yok aksiyon yok böyle ömürmü geçer ben artık kendimi kötü hissediyorum vallahi kaç gündür silahı elime almadım” diye söze girdi Selçuk cidden sıkıntılı bir arkadaştı. ”Sen maceramı istiyorsun Selçuk” diye sordum. “Evet komutanım macera kaos mermi savaş ne olursa olsun kendimi ölü gibi hissediyorum” dedi Selçuk. ”Madem macera arıyorsun Selçuk gel benle” dedim. Ona maceranın kralını yaşatıcaktım. 🌹🌹 Elimde tasmasını tuttuğum k9 köpeğine birde bana baktı Selçuk koşu sahasındaydık. ”Komutanım bu arkadaşlamı dağa çıkıcaz” diye sordu. Köpekten tırsıyo gibiydi. İsmi Gölge olan k9 köpeğinin Selçuğa bakışları ise hiç hayra alamet değildi. ”Dağı burası gibi düşün Selçuk burda aradığın macerayı bulacaksın merak etme güven komutanına” diyerek dalga geçtim. ”Komutanım bu arkadaş bakışı pek iyi değil gibi atış sahasında atış yapsaydık” dedi çaresizce gölge Selçuğa kitlenmiş hırlıyodu. ”Bir asker sadece atış yapmaz Selçuk biraz koşmaktan zarar gelmez” dedim ve Gölgenin tasmasını çözüp “Koş asker koş” diye bağırdım Selçuğa Selçuk tabana kuvvet koşarken Gölgede onun arkasından en az onun kadar hızlı koşuyordu. Ben ve arkamda duran tim gayet eğleniyorduk. ”Komutanım bu nasıl macera amınakoyım” diye bağırdı. ”O komutanlarının yanında küfürmü etti ben mi yanlış duydum” dedi Ateş. Oda gayet eğleniyor gibi duruyordu. ”Etti ben şahidim” diye onu onayladı Atlas ”Bende şahidim” diyerek bende onayladım. ”Aytekin koş buzlu su kovası getir oğlum” diye bağırdı Ateş. ”Komutanım kış günü buzu nerden bulucam” diye sordu. “Lan bul bir yerden her yer kar karlı su kovası getir o zaman” diye bağırdı. Ocak ayının başlarıydı kar diz boyu olmasada bilek boyu vardı. ”Emredersiniz komutanım” dedi Aytekin. Selçuk Gölgeye bakarak panikleyip daha hızlı koşmaya başlıyordu o hızşanınca Gölgede hızlanıyordu. ”Macera istemiyormuydun Selçuk al sana macera” diye bağırdım. ”Komutanım gözünüzü sevim alın şunu nolur” diye bağırdı. Sağanın uç köşesinde olduğu için sesi pek anlaşılmıyordu. ”Getirdim komutanım” dedi elinde bir kova suyla gelen Aytekin. Ateş Aytekinin elindeki kovayı aldı. ”Selçuk ceketini çıkar” diye bağırdı Ateş. ”Komutanım gözünüzün yağını yiyeyim yapmayın” dedi Selçuk. Gölge havlamaya başladı. ”Komutanım havlıyor bu” diye seslendi. ”Miyavlasamıydı lan pezevenk” dedi Alptekin. “Selçuk Ateşin dediğini yap yoksa sabaha kadar koşmaya devam edersin” dedi Atlas. Selçuk kamuflaj ceketini çıkarttığında sadece haki yeşili tişörtle kalmıştı. Sahanın bizden tarafa yere geldiği an Ateş elindeki bir kova karlı suyu Selçuğun üzerine boşalttı. ”Ağğğğ” diye bağırdı Selçuk soğuk zorlamıştı onu hızı düşmüştü. Benim planımda sadece Gölgeden kaçacaktı ama ettiği küfür işleri değiştirmişti. Ateş acımamıştı. Macera istemişti maceraydı. Selçuk baya bir koştuktan sonra yanımıza bir astsubay gelip Hakan albayın beni çağırdığını söylemişti. Timi orada bırakıp Hakan Albayın odasına gittim. ... Tekmil vererek odaya girdiğimde Otur komutuyla deri koltuklardan birine oturdum. ”Yüzbaşım biliyorsunuzki Adem yüzbaşı gizli bir görevde bu gece ise bir operasyon düzenleyeceğiz tim bir kişi eksik halledebilir lakin Timdeki en disiplinli askerler Adem yüzbaşı ve Ateş yüzbaşı diğerleride çok iyi askerlerdir ama biraz işte gevşeklik var Ateş yüzbaşıda tek başına bir timi dize getirir ama bu göreve seninde gitmeni istiyorum gitmek istemiyorum dersen anlarım zorunlu değilsin sadece seninde başarılı bir asker olduğunu biliyorum ve bu görevde yer almanı istiyorum” dedi. Disiplinli olman kısmında bir tık yanılıyor olabilir. Dedi iç sesim. Normal hayatımda bir tık zevzek bir insan olabilirdim konu görevim ise oldukça disiplinliydim. Disiplinli olmasam buralara gelemezdim zaten. ”Operasyon ne zaman komutanım” dedim. Bu onun için oldukça yeterli bir cevaptı. Gülümsedi. ”Birazdan Ateş ve Atlasla beraber karargaha gelin” dedi. ”Emredersiniz komutanım” dedim ve odadan çıktım. Sahaya gittiğimde Selçuk hala koşuyordu. Tim dağılmış Ateş ise başında bekliyordu. ”Ateş yüzbaşım bence fazla yorulmasın yeter bu kadar gece operasyon var” dedim. ”Köpeği nasıl durduracağımı bilmediğin için şey edemedim” dedi. ”Köpek değil Gölge” dedim onu düzelterek. ”Gölge” dedi onaylar gibi. Islık çalıp Gölgenin yanıma gelmesini sağladım ve tasmasını taktım. Arkadan gelen Selçuk kendini yere attı. “Komutanım ben bu saatten sonra macera istemem” dedi nefes nefese. ”Gayet eğlenceliydi Selçuk ben çok eğlendim şahsen” dedim gülerek. Ateşin bakışlarını üzerimde hissettim ama umursamadım. ”Selçuk sen kitap felanmı okuyorsun hayırdır” diye sordu Ateş. ”Yok komutanım kitap felan bize ters iş internetten okudum geçen gün aklımda kalmış” dedi. ”Niye kitapların nesi varmış” diye sordum. ”Komutanım en son ilkokulda bize verilen kitaplarda Ali top oynuyordu Ayşe ip atlıyordu Mehmet geziyordu bende sabahın köründe kalkmış okula gitmişim onların hayatlarımı yaşamasını okuyordum onu fark ettiğim günden beri kitap okumuyorum komutanım” dediğinde bana bile mantıklı gelmişti. ”Lan sen nasıl asker oldun kitap felan okumadam sınavları nasıl geçtin oğlum sen” diye sordu buda haklı bir soruydu. ”Komutanım benim babam şehit dedem şehit dedemin babasıda şehit dedemin dedeside bilgiler otamatikmen yüklendi herhalde bir baktım sınavı geçmişim” dedi. ”Hadi komutanım götüm donuyor bana müsade” dedi ve ceketini alıp gitti. ”Bu çocuk harbi kırık” dedim gülerek. ”İlk gün bunu sana söylemiştik inanmamıştın” dedi Ateş. ”Gece operasyon var bende geliyorum Atlasıda alıp karargaha gitmemiz gerekiyor” dedim. ”Tamam” dedi. İkimizde yürümeye devam ettik. ”Yaran operasyonda sana sorun yaratmazmı dikişlerini aldırdınmı” diye sordu. ”Dikişlerimi aldırdım ayrıca ilk defa yaralanmadım ben bir askerim Ateş çoğu kez işkence görüp yaralandım lütfen bana ilk kez yaralanmışım gibi davranmayı bırak rica ediyorum” dedim. ”Özür dilerim Asena fazla üzerine gittim ama amacım seni sıkmak değildi sadece iyi olmanı önemsiyorum” dedi. ”Sorun değil sadece fazla baskıdan hoşlanmıyorum” dedim. ”Tekraradan özür dilerim” dedi. ”Tekrardan sorun değil” dedim ve güldüm. Gülecek bir şey yoktu ama bir an gülesim gelmişti. Ben gülünce oda gülmüştü.
|
0% |