Yeni Üyelik
11.
Bölüm

BÖLÜM 11

@kizilslavia

"Komutanım daha ne kadar beklicez" diye sordu cengiz.Operasyondaydık hedefimiz ise canlı bombalara talimat veren namı değer hejandı. Bekliyorduk çünkü hejan denen kansız köpek daha gelmemişti karşımızda harabe bir ev duruyordu. Bu gece burda bir kimyasal bomba ticareti yapılacaktı. Yapılamicakti çünkü biz burdaydık. Türk askeri burdaydı.

Bölgedeki bir muhbirden aldığımız bilgilerle burdaydık.

"Rabbin kimdir sorusunu cevaplayana kadar" diye Cengizin sorduğu soruya cevap verdi Selçuk.

"Selçuk ağzını hayra götünü bayıra aç kardeşim yoksa ben senin kafanın ortasında yarık açıcam" dedi Atlas.

"Emredersiniz komutanım" dedi Selçuk.

Telsizimdeki seslere yarım ağız güldükten sonra silahımdaki şarjörü bilmem kaçıncı kez kontrol ettim.

"İki dakika önce zaten kontrol ettin ya fazla unutkansın ya da fazla temkinlisin" dedi yanımdaki Ateş.

 

Bu adamın neden yanımda olduğuna dair hiç bir fikrim yoktu. Tüm tim farklı farklı yerlere kamufle olmuşken bu niye dibimdeydi. Ve bu karanlıkta beni nasıl görüyordu. Kesin kediydi.

"İçimde bir his var rahat değilim bir şey olmuş veya olacak gibi" dedim. Evet operasyona çıkarkende içim rahat değildi. Her operasyona sakin çıkarken bu operasyona stresle çıkmıştım mesala yeni timden dolayımı diye düşünmüştüm ama değildi. Çünkü onlar yeni bir tim olsa bile ailem gibi hissettirmişti.
İçimdeki bu sıkıntının sebebini ise tahmin edemiyordum. Ve ne zaman içime sıkıntı düşse birşey olurdu. Korkuyormuydum. Hayır asla. O zaman bu sıkıntı neyin nesiydi.

"Operasyondayız birazdan kafamızın üzerinden onlarca mermi geçecek belki birimiz yaralanacak bence içinde bir sıkıntı olması gayet doğal" dedi.

Saol ya içim rahatladı şuan.

"Öyle bir şey değil yüzbaşım biz operasyonumuza bakalım."dediğimde kafasını hafifçe sallayarak beni onayladı.

Bekledik. Beklemeliydik çünkü.

Askerlikte en önemli şey sabırdı.

..

"Kuş kafese girdi" diye telsizden gelen sesle silahımı sağa doğru çevirip silahın dürbününden harabe evi kontrol ettim. Bir araba gelmişti. İki ihtimal vardı. Ya Hejandı. Yada ticaretin gerçekleştirecek karşı taraftı.

Ama diğer gelen arabayla iki ihtimalde gerçekleşti. Hejan burdaydı. Ve kimyasal bombayı hejana verecek kişide.

"Yavaş ve sessiz ilerleyip etraflarını saracağız arabalardan inmelerini bekleyelim" dedim telsize doğru. Hakan albay emir komutayı Ateşe değil bana vermişti neden olduğu hakkında ise hiçbir fikrim yoktu. Sonuçta ben time yeni gelmiştim. Ve hakan albayın bana bu kadar güvenmesini anlayamıyordum. Bazen ben bile kendime güvenmiyordum çünkü sağın solum belli olmazdı.

"Bora ve Miraç bulunduğunuz yerden her tarafa görüş var değilmi" diye sordum.

"Evet komutanım" diye cevapladılar beni.

"Anlaşıldı siz olduğunuz yerde kalın" dedim telsize doğru. Harabenin orda bir hareketlenme gördüm iki tarafta arabadan iniyordu.

"Emredersiniz komutanım" dediler miraç ve bora telsize.

"Tim hazır olun çıkıyoruz unutmayın sessiz ve dikkatli" dedim ve ilerlemeye başladım. Her adımıma dikkat ederek ilerledim Ateş ise arkamı kontrol ederek geliyordu. Postallarım yere sert adımlarla basarken sağımı solumu kontrol ederek tepeden aşağı doğru iniyordum.

Sessizce ilerlemeye devam ettik.

Yaklaştığımızda hepimiz bir ağacı siper aldık.
Vakit gelmişti.

"Başlayabiliriz" dedim sadece gerisi ise silah sesleriyle doldu.

Hejan silah seslerini suyar duymaz arabanın arkasına siper almıştı. Kaçacak yeri yoktu etrafı sarılıydı.

Ağacın arlasından çıkıp ateş edip geri ağacın arkasına gidiyordum. Timle beraber adamları temizlemeye çalışırken borayla miraç tepeden adamlara tek atıyordu.

Özel kuvvet aslanları
"Koruma ateşi" diye bağırdım ve siper değiştirdim artık daha yakındım iki üç adam kalmıştı. Tim sayesinde

Adamlara iki el ateş edip birini öldürdüm. Diğer ikisini ise Ateşle Selçuk halledince bana sadece arabanın arkasındaki tırsak hejan kalmıştı. Dua etsin onu canlı istemişlerdi.

"Ben ilerliyorum etrafı kontrol edin" dedim telsize doğru. Ve temkinli adımlarla arabaya doğru ilerledim. İlerledim. Arabanın yanına geldiğimden boğazımı bir kol sardı.
Allah kahretsin

Kol boğazımı sarar sarmaz ani refleksle dirseğimle adam olduğunu tahmin attiğim kişinin bacak arasına darbe indirdim. Bu onu sendeletirken boğazımdaki kolu sertçe çekip karına bir tekme savurdum. Ama adamın düşmeye niyeti yoktu. Sadece geriye sendelemişti. Bana doğru bir yumruk savururken kolunu tutup çenesine bir yumruk indirdim ve karnına bir tekme daha geçirdim. Adamın devrilmeye niyeti yoktu.

Belinden bir tabanca çıkarıp bana yöneltti. Ya baştan öldürseydin niye adamı uğraştırıyosun dedim içimden.

Ama unuttuğu bir şey var ben kolay kolay ölmem.

Tabancanın namlusunu anlıma yasladım. Pes ettiğimi sandı ama yeni başlıyoduk. Teslim oluyor gibi elimi kaldırdım. Ani bir bilek hareketiyle artık tabanca benim elimdeydi ve karşıdaki adama doğrultuyordum. Kimyasal bombayı hejana teslim edecek adam olmalıydı. adam demeye bin şahit ister

"Unuttuğunuz bir şey var Türk askeri asla teslim olmaz" dedim.
Ateş yanıma gelmişti. Adamı kelepçeledi. Adama doğru ilerleyip tabancanın namlusunu alnına bastırdım.

"Size bu bomba ticaretini gerçekleştirebiliceğinize düşündüren neydi" diye sordum ve alayla güldüm.

Arkamı döndüm arabanın çevresini kontrol ettim. Hejan yoktu. Kaçmıştı.
Ateşe döndüm.

"Kaçmış" dedim.
"Kaçar tabi benle uğraşacağınaza ona odaklansaydınız kaçamazdı." Dedi kelepçeyle yerde diz çöken kansız.

"Sana konuş diyen oldumu lan kansız köpek" diye bağırdım.

Ateşe döndüm bana kaşıyla sağ tarafı gösterdi.

Sağa doğru döndüm. Gelen Selçuktu ve yanında ise kansız hejan vardı.

"Komutanım bu köpeğin çişi gelmiş herhalde ormanda gezintiye çıkmış bende bulmuşken getirdim dedim belki bizim gölgeyle arkadaş olurlar pardon ya bu gölgenin tırnağı bile olamaz" dedi selçuk alayla güldü ve eli kelepçeli hejanı yakasından tutarak öne doğru ittirdi.

"Aferin Selçuk kedi olali bir köpek yakaladın" diye arkadan gelen Atlastı.

"Komutanım o fare değilmiydi" diye düzeltmeye çalıştı aytekin.

"Sanane lan ben köpek yakalasın istiyorum sen çok konuşma çömez" diye çıkıltı Atlas.

Bu timde Aytekinin üstüne çok geliyorlardı özelikle atlas dedi sağdaki melek.

"Hadi hadi konuşmayında etrafı kontrol edin" dedim. Yerde duran Kimyasal bombayı ne yapacağımız hakkında hiçbir fikrim yoktu.
Kamuflaj yelek cebimdeki anten telefonu çıkarıp bir köşeye geçtim ve karargahı aradım.

"Komutanım" dedim hakan albay olduğunu tahmin edebiliyordum.

"Evet Asena seni dinliyorum"

"Operasyon tamam iki şahısta elimizde bir de kimyasal bomba var" dedim.

"Bombayı imha edin adamlarda sizle beraber buraya gelicek sen sorgulayacaksın" dedi.

"Emredersiniz komutanım"

"Asena bir şehidimiz var" dediğinde kanım dondu. Ne şehidi neyden bahsediyordu. Hepimiz burdaydık hepimiz sapa sağlamdık. Adem yüzbaşı dedi içimdeki ses sustum. Ne nerdeydi nasıl olmuştu. bir sürü soru geçmişti aklımdan ama sadece sustum.
"Kim" dedim kim olduğunu biliyordum ama...

"Adem yüzbaşı" dedi sadece dünya durdu çiçekler soldu neden sürekli birileri kaybediyordum.

"Vatan sağ olsun" diyebildim sadece çünkü askerlik buydu.

Gazi olurdun üç kelimeyle yaşardın VATAN SAĞ OLSUN.
Şehit olurdun ardında kalanlar üç kelime ile yaşardı. VATAN SAĞ OLSUN.

"Vatan sağ olsun" dedi albay sesi yorgun ve üzgün geliyordu.
Tim dedim içimden tim bunu duyarsa ne olucaktı hepsi kahrolurdu çünkü bu tim bir aileydi. Ama artık time düşen iki şey vardı birincisi VATAN SAĞ OLSUN demekti. İkincisi kariyerlerine üzüntülerini yansıtmadan intikam almaktı.

 

 

 

Loading...
0%