@kizilslavia
|
Tim ile tanıştıktan sonra Ateş Yüzbaşı, Atlas Yüzbaşı ve Adem Yüzbaşı ile birlikte karargaha gelmiştik. Karargahtaki masa başı isimlerle de tanışmıştım. Karargahın duvarları ekranlarla kaplıydı. Ekranların önünde ise maslar ve masaların üstünde ise bilgisayarlar vardı, Ortada ise uzunca bir masa vardı. Klasik bir karargahtı işte. Albay içeri girdiğinde Ateş Yüzbaşı "Dikkat" diye bağırdığında Ben dahil tüm askerler hazır ol pozisyonuna geçti. "Rahat arkadaşlar oturabilirsiniz" dedi. hepimiz masa başına geçtik. Albay "Tekrardan hoş geldin Asena Yüzbaşı." dediğinde "Sağ ol" diyerek onu yanıtladım. Hakan Albay söze girdi.
" Evet arkadaşlar aradığımız adam Thomas'ın telefon sinyallerine ulaştık bu gece sessiz bir operasyon düzenleyerek adamı canlı olarak ele geçirmemiz gerekiyor. Bölgeyi İHA'larla taradık. Yaklaşık elli kişi tespit ettik adam çok iyi şekilde korunuyor, anlayacağınız zorlu bir operasyon olacak. Ama unutmayın ne olursa olsun Thomas bize canlı lazım onu konuşturup tasmasını tutanlara ulaşmalıyız. Asena sizi karargahtan canlı olarak takip ederek sizi yönlendirecek. Şimdi dinlenin Akşama hepiniz hazır olun" Dediğinde hapimiz hazır ol pozisyonuna geçerek "Emradersiniz komutanım" diye hep bir ağızdan bağırdık ve karargahtan çıkarak özel kuvvet timinin yuvasına doğru ilerlemeye başladık. Odaya geldiğimizde koltuklarda oturan timin yanına gittik ve onların yanına oturduk. Atlas "Hadi boncuk çay demlede içelim." dediğinde ona ters ters baktım. Benim üzerimde şuan üniforma vardı ve bana boncuk diyordu O zaman bende ona kıvırcık derdim. İnatsa inattı. "Emredersin kıvırcık kurabiyede yapayım mı hatta şöyle bir de kek ne dersin? Kıvırcık fark edersen time yeni geldim ve seninle aynı rütbeyi paylaşıyorum hem sen nasıl misafirperversin böyle misafire çay mı demleteceksin " dediğimde. Kıvırcık dediğime kızmış olmalıydı ki ters ters baktı. O sırada tüm tim gülüyordu. "Tamam Boncuk ya sana da şaka yapmaya gelmiyor ha" "Aytekin kalk çay koy lan" diye timin en küçüğüne bağırdı Aytekin timin en düşük rütbesiydi kendisi patlayıcı uzmanıydı. Aytekin "Emredersiniz komutanım " diyerek biraz ileride bulunan tezgaha doğru giderken Atlas arkasından "Semaverde olsun " dediğinde Aytekin Atlasa dönerek tekrardan "Emredersiniz komutanım" diyerek tezgahın yanındaki semavere doğru gitti. Adem Yüzbaşı "İyice dinlenin arkadaşlar bu gece zorlu bir göreve çıkacağız ve Thomas'ı canlı bir şekilde ele geçireceğiz yalnız adam çok iyi korunuyor yaklaşık elli kadar kişi tespit edilmiş. Dediğim gibi çok zorlu bir görev olacak. Asena Yüzbaşı ise her adımımızı takip ederek bizi yönlendirecek." dediğinde onu kafamı sallayarak onayladım. Ateş "Bu günde bir şerefsizi bitireceğiz" dedi tüm tim "Aynen" diyerek onu onayladı. Atlas "Asena çaydan sonra senle bir dışarı çıkalım" dediğinde sesi değişik geldi bir an kulağıma. "Tamam kıvırcık çıkalım" dedim "Ya Kıvırcık deme diye Boncuk demiyorum sen yine kıvırcık diyorsun harbi ne inat var ha" "Tamam ya ağız alışkanlığı kıvırcık pardon Atlas yüzbaşım." dedim. Aytekin çayları getirdiğinde bir bardak alıp teşekkür ettiğimde time soru yönelttim. "E sizin lakaplarınız yok mu ?" Ateş yüzbaşı "Bana Atmaca derler" dedi "Keskin nişancı mısınız Ateş yüzbaşım" diye bir soru yönelttim. "Eski timde öyleydim öyle kaldı şuana timde iki keskin nişancı olduğu için bana pek gerek kalmıyor Asena Yüzbaşım." dediğinde gülümsedim. "Anladım Ateş Yüzbaşım" "Bana da geveze derler komutanım." dedi üsteğmen Selçuk Atlas "Biraz deli o ondan öyle diyoruz" diye açıklama yaptı. "Gayet akıllı birine benziyor niye deli diyorsun çocuğa Atlas" dediğimde. "Bana da yiğido derler komutanım " dedi Asteğmen Miraç "Sivaslısın sanırım" diye sorduğumda "Evet komutanım" diyerek onayladı. Yanımda oturan Atlas kulağıma doğru " Bu da biraz deli ama geveze kadar değil" dediğinde ona kınayan bakışlar attım. "Tamam ya adam tanıtmakta suç oldu" diyerek sitem etti. "Bana da efe derler komutanım" dedi Asteğmen Bora "Sende İzmirlisin değil mi" diye sordum "evet komutanım" dedi. Bora ve Miraç timin keskin nişancılarıydı, Atlasa dönerek "Sana ne diyorlar kıvırcık mı?" diyerek güldüm. Atlas hariç tüm tim gülüyordu. "Yok benim lakabım falan durduk yere malzeme oldum time sayende" dedi sitem ederek ve devam etti "hem tek benim saçım kıvırcık değil ki bak devreminde saçı kıvırcık" diyerek Ateş i gösterdiğinde Ateş yüzbaşıya baktım. Ateş yüzbaşı yeşil gözleriyle maviliklerime baktı ve dudağının kenarı kıvrıldı. Atlasın " Hadi boncuk gidelim anlatılacak şeyler var daha operasyon saatine var zaten gidelim" dediğinde "Tamam gidelim." dedim ve time baş selamı vererek odadan ayrıldık. "Atlas nereye gideceğiz " "valla oturabileceğimiz herhangi bir yere Asena" "Tamam ama benim önce eve uğramam gerekiyor üniformaları değiştirmem gerekiyor" "Vay kardeşime bak evde almış" "Ev falan almadım Atlas arkadaşımda kalıyorum geleli bir kaç hafta oldu ev bulamadım" "Tamam bende eve uğrayacağım zaten senin araban vardır umarım" "O var Atlas hadi gidelim" birlikte otoparka ilerledik. 🌹🌹 "Asena sen hangi arkadaşının yanında kalıyorsun" dedi atlas sorguya çeker gibi "Kimde kalıyorsam kalıyorum" "Abinim ben senin kız doğru konuş kimde kalıyorsun" dedi dalgayla. "Baharda kalıyorum abicim en kısa sürede kendime bir ev bulmaya çalışacağım başka sorun var mı abi" dedim dalgayla bir yandan araba kullanırken biryandan da Kıvırcığa laf yetiştirmeye çalışıyordum. "Bir dakika bir dakika sen ev mi arıyorsun?" diye sordu "Evet" dedim. "Niye önce söylemiyorsun boncuk bizim karşı daire boş" "İyiymiş bir ara gelir bakarım. Sen bizim mi dedin kimle kalıyorsun evlendin mi yoksa" dedim sevinçli bir sesle. "Yok kız tövbe de ne evlenmesi bizim devreyle kalıyorum onu da bir evlendireyim götüne tekmeyi vuracağım zaten" diyerek dalga geçti. "Devre?" dedim sorgular şekilde "Ateş Yüzbaşı işte" dediğinde duraksadım. Yola devam ederken Atlas tan bir soru daha geldi. "Kim bu Bahar Boncuk ?" diye ciddi bir ses tonuyla sordu. "Arkadaşım Kıvırcık arkadaşım kendisi doktor. Doktor Bahar Serin" "Doktor Bahar Serin" dedi sesi sorgular gibiydi. "Hayırdır tanıyor musun" diye sordum "Yok be nerden tanıyacağım" diye cevap verdiğinde evin önüne gelmiştik, arabayı durduğumda. "Senin yani arkadaşının evi burasımı" diye sorarak baharın evinin olduğu binayı gösterdi. "evet" dedim tek düze bir sesle. "Boncuk bende bu binada oturuyorum ve karşı dairem boş ve sen kaldığın binadaki boş evi fark etmedin mi şaka gibisin gerçekten" dediğinde şaşırdım. Ben kaldığım binadaki boş evi fark etmemiştim sıkıntılıydım galiba. "Nasıl ya ama ben seni hiç görmedim ama kıvırcık" "Son bir kaç haftadır görevdeyim de ondan görmemişsindir." dedi gülerek ve arabadan indi. "Ben galiba cidden sıkıntılıyım" dedim mırıldanarak. arabadan indim. "Kaçıncı katta senin arkadaşın evi" diye sorduğunda "Beş" diye cevapladım. Bina on katlı bir binaydı. "İyi benimki 4" dedi ve "Hadi gidelim." diye devam etti ikimiz beraber asansöre bindik. Asansörün düğmesinden 4 ve 5 bastım. aklım hala aynı bina içindeki boş evi fark etmememdi. Dördüncü kata geldiğimizde "Valla boncuk sende gel diyeceğimde evi bok götürüyordur şimdi." dedi alayla. güldüm "Tamam tamam git hadi" dediğimde. asansörün kapısı kapandı ve bir kat yukarı çıkmaya başladı. Beşinci kata geldiğimde kapı açıldı ve asansörden indim ve Bahar'ın oturduğu dairenin kapısının önüne gelip kapıyı çaldım biraz bekledikten sonra Bahar kapıyı açtı. "Erken geldin" dedi. "İstiyorsan geri gideyim Bahar" dedim alayla. Postallarımı çıkarıp içeri girdim. “Bahar sana bahsettiğim yurtta beraber büyüdüğüm kardeşim varya onu buldum aynı timdeyiz hatta şuan alt katımızda" dedim sevinçli sesimle. ”Ya çok sevindim senin adına” dedi. ”Bir haberim daha var alt katta bir daire boşmuş”dedim. Buna pek sevinmemişti. ”Sende bırak git arkadaşını aferin” dedi sitemle ”Bahar fark edersen bir alt kata gidicem hem aynı binada boş daireyi nasıl fark etmemişiz onu anlamadım” dediğimde Bahar gülmeye başladı. “Ne oldu ya ne gülüyorsun” diye sorduğumda gülmeye devam etti. ” O ev iki üç aydır boş Asena sadece sana söylemedim.” Dediğinde “Pes valla pes” diyerek kaldığım odaya gidio üniformalarımı çıkarıp. Dolaptan beyaz bir kazak ve siyah bir pantolon alıp hızlı bir şekilde giyindim. Aralık aylarının ortalarındaydık ve hava çok soğuktu. Odadan çıkıp salonda oturan Bahar’ın yanına gittim. “Ben çıkıyorum Bahar kendine dikkat et bu gece görev var beni bekleme” dediğimde. “Tamam sende dikkat et” dedi. Bahar birkaç gündür izindeydi. Kapıya doğru ilerledim. Vestiyerde duran siyah kabanımı üstüme geçirdim ve siyah renkteki postallarımı giydim. Arabanın yanına geldiğimde Atlas kaputu açmış arabanın içini inceliyordu. “Hayırdır askerliği bırakıp tamircimi olmaya karar verdim devre” diye sordum gülerek ”Şükür geldin be devre bir saattir seni bekliyorum sıkıldım bari arabayı inceleyim dedim” dedi ”Hadi Hadi hava soğuk zaten” diyerek arabanın sürücü koltuğuna oturdum ve arabayı çalıştırdığım sırada Atlas kaputu kapatmış yanımdaki koltuğa geçmişti. Bildiğim en yakın çay bahçesine doğru arabayı sürdüm. Atlas “Boncuk arabada baya sağlam bişeye benziyor” dedi. ”Araba değil şöför sağlam” dedim dalgayla. ”Eee tabi kimin kardeşi" “Yani her şeyden kendine pay çıkarmasan olmaz değilmi kıvırcık” ikimizde güldük. Yaklaşık beş on dakika içinde bir çay bahçesine gelmiş bir masaya kurulmuştuk. Çaylar geldiğinde sessizliği bozmak adına “Evet kıvırcık anlatacaklarım var diyordun seni dinliyorum” dedim. Atlas “ Yani şimdi direk konuya gireceğim hiç uzatmanın manası yok. Yurt dağıldıktan sonra Düzcede bir yurda gönderilmiştim orda bir kız vardı. Böyle nasıl desem melek gibiydi beyaz teni siyaha yakın saçları kahverengi gözleri her şeyi ile çok güzeldi. Yıllarca seni ararken o kızı da aradım bulamadım. Ama geçen sene bir operasyonda sol omzumdan iki sağ göğsümden de üç tane kurşun yedim yaşamam inkansızdı. Durumun ağır olduğu için beni sınırdaki en yakın hastaneye götürdüler karabayır da bir hastaneydi beni o kurtardı boncuk ameliyat sırasında gözümü açtığımı hatırlıyorum o vardı karşımda on yaşındaki o küçük kız değil de yirmi beş yaşlarında bir kadın vardı. Yüzünde maske vardı saçında ise bone sadece gözleri gözüküyordu. Ama oydu emindim. Hastanede nir ay kadar yattım ama gelmedi. Hastaneden taburcu olduktan sonra bir gün ona teşekkür etmek için karabayıra tekrar gittim. Bana tahini çıktı dediler. Ben yıllarca aradığım kadını on saniye içinde bulup on saniye içinde kaybettim.” ” Hayal felan görmüş olabilirimisin sonuçta kritik yerlerden beş kurşun yemişsin bilincin o an kapalıydı belki “ dediğimde ”Hayalde olsa gerçekte olsa oydu boncuk oydu” Gözlerinden yaşlar akmaya başladı. Çocukluk aşkını bulduğu gün kaybetmişti. ”Boncuk sen de sınır taraflarından gelmedin mi belki tanıyorsundur” diye sorduğunda “Ben Hakkarideydim Atlas Karabayıra bir kere görev için gitmiştim ama o zaman da hiç hastaneye gitmedim” dedim ümitsiz bir sesle. ”İsmini felan biliyor musun?” Diye sordum. ”Bilsem çoktan bulmuştum ama bilmiyorum tek bildiğim şey doktor olduğu” dedi.
|
0% |