@kizilslavia
|
Patlamanın üstünden iki hafta geçmişti Bahar taburcu olmuş iyi olmaya çalışıyordu. İkimizde koltukta oturmuş telefona bakıyorduk. O sırada zil çadı Bahar zorlukla kalkmaya yelteniyordu ki. ”Ben bakarım sen dur” dedim ve kapıya ilerledim. Kapıyı açtığımda karşımda timi görmeyi beklemiyordum. En önde Adem yüzbaşı vardı. Arkasında Ateş onun arkasında elinde çiçekle bekleyen Atlas ve timin geri kalanı. “Hoş geldiniz” dedim sıcak bir sesle. ”Hoş bulduk Asena” dedi Adem yüzbaşı. Arkasından gelen Ateş gülümseyerek yanımdan geçti üstünde beyaz boğazlı bir kazak ve altında bir kot vardı ve dağınık saçları onu oldukça yakışıklı gösteriyordu. Atlas ise elindeki çiçeği bana uzattığında “Bu ne Baharı istemeyemi geldiniz” diyerek dalga geçtim. Yanımdan geçen ateş beni duyacak olmalıki ”Oda olacak gibi Asena yüzbaşım” dedi ve gözüyle Atası işaret ettiğinde Atlasa sorgular bir bakış attım. Umursamadan içeri girdi. Arkadan gelen Selçuk “Komutanım nerdesiniz ya yemin ediyorum karargahın tadı yok zaten görevede göndermiyorlar” dediğinde arkadan boynuna Alptekin tarafından bir şamar yiyince öne doğru savruldu. ”Gelicem bir kaç güne selçuk” diyerek onu gülerek cevapladım. Bahar için karargaha gitmemiştim ama artık Bahar iyileşmiş sayılırdı artık gidebilirdim. Hepsi tek tek içeri girdi. Bende onların arkasından içeri gittim ve Baharın yanına oturdum. Herkes susmuş yere bakıyordu. Sessizliği bozan ise Adem yüzbaşı oldu. ”Geçmiş olsun Bahar hanım” dedi. Ardından herkes tek tek geçmiş olsun demeye başladı. Bahar ise hepsine tek tek teşekkür etti. Çay koymak için ayağa kalkıp mutfağa ilerledim. Dolapta çay aradım ama bulamadım çay pek içmiyorduk genelde kahve içerdik. Ama olması lazımdı. Tüm dolapları karıştırdım ama bulamadım. Geriye tek bi dolap kalmıştı ona bakmak için arakamı döndüğümde Ateşi gördüm. “Hıh” dedim korkuyla Birden karşıma çıkma be adam aşık oluyoruz dedi iç sesim umursamadım. ”Birden çıkılırmı yüzbaşım korkuttunuz” “Bizimde olayımız bu” dedi dalgayla. ”Bir sorunmu var” diye sordum buraya gelmesinin bir sebebi olmalıydı. ”Baklava getirdim bizimkiler almış” dedi panikle ve elindeki poşeti gösterdi. ”Ben alayım o zaman onu şey ederim” Ne edersin Asena Poşeti alıp masaya bıraktım ve son kalan dolaba yöneldim. Zafer bizim çay burda. Çayı hazırlarken başımda bekleyen Ateşi umursamadım. ”Bir şey mi diyeceksiniz yüzbaşım” diye sordum ve ona döndüm. Yeşil gözlerini maviliklerime kitledi. Sustu. Sustum. Suskunluğumuzu bozan ise zil sesi oldu. ”Ben kapıya bakim” dedim. ”Bak bakalım” dedi. Kapıya doğru ilerledim ve açtım. Gelen Melisaydı. Bahar taburcu olduğundan beri boş vakitlerinde uğruyordu. ”Hoşgeldin” dedim. ”Hoşbulduk Asena abla kalabalık galiba” ”Evet bizim tim var” dedim. İçeri girdi bende mutfağa ilerledim Ateş çay dolduruyordu. o çay ne ara oldu ya ”Ben hallederim” diye elinden almaya çalışırken elimi yaktım. ”Ah” dedim kısık sesle. Acıyla yüzümü eşkittim. Çayı bir kenara bırakıp elimi soğuk suya tuttum. Ateş “İyimisin” dedi panikle. ”İyiyim sorun yok” suyu kapatıp elimi çektim. Elimi çekmemle bir elin elimi tutması bir oldu. “Kötü yakmışsın krem felan sürelim” dedi Ateş elime bakarken. “Ben hallederim” dedim ve elimi yavaşça çektim. Çay doldurmaya devam ettim. “Kremler nerde Asena” diye sordu sert bir sesle Bu adamın inadı keçiyle yarışır Şimdi ben kremi gözünün önünde sürmezsem sürene kadar arkamda kremle dolaşırdı. O yüzden ilaçların olduğu dolaba yöneldim ve bir yanık kremi aradım ve buldum. Kremi aldım ve kapağını açmaya yeltendiğim sırada Ateş elimden aldı kapağı açıp elimin yanan yerine sürmeye başladı. ”Sen bu sakarlıkla nasıl asker oldun ya” diye homurdandı. Sürekli askerliğimi sorgulamak zorundamıydı. ”Sakarlığım elime silah aldığım an son bulur” dedim. Kremi sürmüş kapağını kapatıyordu. Vay der gibi bir bakış attı. Çayları doldurdum ve tabak çıkarıp baklava koymaya başladım. ”Severmisin” diye sordu. ”Neyi” dedim anlamamış gibi yaparak. Neyi olacak Asena senin bu çocuktan bekletin ne baklavayı soruyo adam Gözleriyle baklavayı işaret etti. ”Nefret ederim sen” dedim evet hiç sevmezdim şeker yumağından farksızdı bana göre. ”Bende nefret ederim” dedi. “Dikişlerini aldırmaya gittinmi” diye sordu. Gitmemiştim. ”Hayır giderim bir gün” diye geçiştirdim. “İki hafta olduda geçiyor bir an önce gir bence yoksa kolundan tutar götürürüm” dedi. Yapardı beklenirdi. ”Tamam” dedim ve servis için tabakları elime aldım. Salona ilerledim. Hepsi derin sohbete dalmıştı. Baharla Atlas bir köşede Aytekinle melisa diğer bir köşede sohbet ediyor timin geri kalanı ise birbirleriyle konuşuyordu. Melisa beni görür görmez yardıma yanıma geldi. Çayları ve tatlıları dağıttıktan sonra boş olan tek yere Ateşin yanına oturdum. ”Sen kapıda neyi kastettin” diye sordum cidden merak ediyordum. Atlasla Bahar arasında ne geçmişti ve benim bundan niye haberim yoktu. ”Senin kardeşin tutulmuş arkadaşına yıllar önce” Nasıl yani Atlasın bahsettiği çocukluk aşkı Baharmıydı. Düşününce tüm parçalar yerine oturuyordu. Doktor demişti. Doktordu. Karabayırda gördüm demişti. Bahar karabayırda görev yapmıştı. Bahar ve Atlasa sorgular bir bakış attım niye söylememişti. Ama Atlas bana değil aşkla Bahara bakıyordu yakışıyorlardı. “Şimdi bunların çocukları olursa ben teyzemi olucam halamı” dedim Ateşe sessizce ”Evleneceklerinin garantisini veriyorsun yani” dedi Ateş. ”Valla ikiside seviyorsa ben bunları bir şekilde evlendiririm” dedim. “Yakışıyorlar bence” dedi. ”Hemde ne yakışmak” dedim. Mahalledeki dedikoducu teyzeler gibi dedikodu yapıyorduk. ”Çekirdeğimiz eksik” dedi. ”Aynen” dedim. Yeşil gözlerine baktım. Mavi gözlerime baktı. ”Dedikoducu teyzelere benzedik” dedim ”Aynen” dedi. maviliklerime bakmaya devam etti. ”Gözlerin..” dedi ve devam etti. “Çok güzeller” Hayır hayır hayır. Kaçma yolu aradım etrafa bakınırken çayının bittiğini gördüm. ”Çay doldurayım ben sana çayın bitmiş” diyerek mutfağa bardağı alıp hızlıca mutfağa ilerledim. 🌹🌹 Tim gitmiş Bahar ben ve Melisa kalmıştık artık eğelence vaktiydi. Atlasın getirdiği çiçekleri bıraktığım masadan aldım ve Bahara dans ede ede ilerlemeye başladım ve şarkı söylemeye başladım. ”Hazır edin kınaları kızlar kızlar gelin hanım geliyor yüreği sızlar” çiçeği havaya kaldırmış dans ediyordum. Onları umursamayıp devam ettim. “Anasının dizinden gelin gidiyor Sevdiğiyle şimdi yuvasını kuruyor” diye bağırdım. ”Asena noluyor” diye sordu Bahar. ”Gelin oluyosun Baharcım gelin telli duvaklı olanından” dedim büyük bir coşkuyla çiçekleri koynuna bıraktım. ”Atlas bunları sana almış Bahar evlediriyorum sizi” dedim. “Saçmalama ne alaka adam geçmiş olsuna gelmiş”dedi geçiştirmeye çalışırak. ”Hı tabi tabi kardeşimi tanıyormuyum ben sana bakışını gördüm Baharcım” dedim ve kendimi koltuğa attım. ”Nasıl bakıyormuş ki bana” dedi. ”Aşkla sevgiyle merhametle” dedim olayları abartmak benim görevimdi. Melisa ise boş boş bakıyordu. ”Yok daha neler Asena” dedi. Şuanda Bahara Atlasın çocukluk aşkı olduğunu söylememek için kendimi zor tutuyordum söylersem Atlasın dilinden kurtulamazdım. ”Seni bilmiyorum ama Atlas aşık” dedim. ”Bir bakışla bunun garantisini nasıl veriyorsun acaba” diye sordu. ”Ben anlarım” dedim. ”Melisa sen ne düşünüyorsun bu konu hakkında” diye sordum. ”Valla Asena abla ben bilmem ama yakışmıyo değiller yani" dedi. Bahara kaş göz yaptım. ”Eee Baharcım sen Atlas hakkında ne düşünüyorsun” diye sordum. ”Yani iyi çocuk ne diyeyim” dedi. “İyi çocuk bu kadar mı” diye sordum. ”Bu kadar” dedi. Doğru söyle dercesine bi bakış attım. ”Birazcıkta yakışıklı olabilir inkar edemem” dedi utangaç bir sesle. ”Oldu bu iş” diyerek ayağa kalktım. Ve kapıya yöneldim kapının ordaki vestiyerden montumu alıp giydim. ”Nereye” diye bağırdı arkamdan Bahar. ”İşim var” dedim ve ayakkabılarımı giyip evden çıktım.
|
0% |