Yeni Üyelik
4.
Bölüm

Belki De O Gün Bugündür.

@kralice7

4. BÖLÜM

Odama girer girmez kapımı kilitledim. Kapının altından gözükmesin diye ışığımı kapatıp gece lambamı açtım. Mektubu okumaya artık hazırım.


MEKTUP 5


YAŞAM SENİN İÇİNDE.
Yaşamı ancak orada bulursun.

Vay be Sokrates gibi konuştu. Müthiş etkilendim şuan. İyi ki sormuşum soruyu ya ne kadarda açıklayıcı ve beni tatmin edici bir cevap bu böyle aman Allah’ım hayran kaldım.
Yahu bu ne demek şimdi.’ Yaşam senin içinde , yaşamı ancak orada bulursun.’ Yani ben bu cümleden ne anlamalıyım şimdi. Acaba yaşıyorum ya genel olarak onu mu kast ediyor. Yoo ne alaka asıl ben saçmaladım şuan.


MEKTUP 6

Sayın Sokrates anlıyorum belki de verecek cevabınız yok bana mahcup olmamak için önemsiz şeyi büyük harfler yazarak yazdığınızı öneliymiş gibi gösteriyorsunuz. Havalı falan olmaya çalışıyorsunuz. Çünkü bende bu yazdığınız şeyin bir açılımı yok. Yani sizin bu dediğinizi ben anlamadım. Ve bence siz de anlamadınız. Yani yaşam senin içinde ne demek ?
Mektubu yazdım fakat sabahı bekleyemeyeceğim. Kapıyı sessizce açıp, parmak uçlarıma basarak merdivenlerden indim… Mutfağın önünden usulca geçip dış kapıya vardım. Vardım varmasına da bu kapının kilidini sessizce açmama imkan yok. Annemin kulakları keskindir hemen duyar. Sonra al başına belayı. En doğrusu bahçe kapısını kullanmak. En azından bu kapıdan daha sessiz bir kilidi var. Evvet harika şansıma kilidin hiç sesi çıkmadı. Kapıdan çıktığım gibi bahçeden dolanıp ön dış demir kapıya vardım. Ve işte posta kutusu karşımda. Belki de Sokrates bey şuan mektubu posta kutusuna koyduğumu görüyordur. Hadi bakalım şansım varsa sabaha yeni mektup gelir. Ayrıca bey diyorum çünkü bana kalırsa bu kişi bir erkek. Çünkü kadın olsa mektupta daha uzun cümleler kurabilirdi ahahaha. Neyse neyse aklıma gelmesi iyi oldu bir daha ki sefere bunu hatırlayıp ona mutlaka sormalıyım. Aslında hazır buraya kadar gelmişim bir yere saklansam da kim olduğunu kendim mi görsem? Yok yok bu doğru olmayabilir. Daha o samimiyete gelmedik ve bu hareket güvenli de olmaz. Annem kendi korkularını zaten saldı üstüme, enerjisiyle korkusu gerçek falan olur aman aman kendimi hiç riske atamam. Yine ben kendi kendime neden konuşmaya başladım bir de kapı önünde hahah. Neyse kendimle de kapı muhabbeti yapmadım demem hahaha. Bir dakika şuan arkamdan biri mi geliyor , bir ses mi duyuyorum ben yoksa bana mı öyle geliyor. Hayır bana öyle gelmiyor bariz arkamdan birisi yaklaşıyor şuan. Aman Allah’ım yoksa Sokrates mektubu almaya mı geldi? Belki de o gün bugündür. Hadi kızım İpek topla kendini dön şu arkana!
- İpek !
-Hiiii. Ay Menesse abla ya ödüm patladı.
- Kuzum bu saatte ne yapıyorsun burada sen aklın başında mı ?
- Ya Menesse abla saat daha 23:30 abartma istersen.
- Tamam kızımda biz ne zamandan beri bu saatte dışarıda oluyoruz? Bu saat senin yatakta olma saatin değil mi ? Hem ne yapıyorsun burada sen ?
- Bunaldım odamda hava almaya çıktım ne var bunda?
- İpek bak beni korkutuyorsun sen günlerdir.
-Korkma Menesse ablacım … Sadece büyüyorum ve huy değiştiriyorum hepsi bu.
-Hahaha bak her şeye de bir cevabı var.
- Evet var. Şimdi senin cevabını merak ediyorum. Sen neden dışarıdasın ?
-Hiç öyle sesler duyunca bir bakayım dedim.
- Ooo dedektif Menesse ablama bak sen annemden keskin çıktın.
-Ha ha ne sandınız İpek hanım. Hadi bakalım doğru yatağa marş marş.
- Ay iyice askeriyeye döndü burası. Neyse iyi iyi hapishaneden askeriyeye geçiş yaptık buda bir adım. Hadi ben kaçtım iyi geceler Menesse abla bay.
- İyi geceler deli kız, iyi geceler.


Bambaşka bir evde uyanıyordu İpek. Evet evet başkaydı burası. Şaşkınlık içinde etrafa göz gezdirmeye başladı. Bu kitaplık bu çalışma masası, halı ,yatak onun değildi. Korkuyla fırladı yerinden, odanın kapısını usulca açtı. Kalbi ağzında atıyordu sanki… Önünde bom boş, bembeyaz bir koridor duruyor. Koridora doğru bir adım attığında ayağının ıslandığını fark etti. Hızlıca ayağını geriye çekti. Su basmıştı her yeri…
Bir ses duyuyordu şimdi de, musluktan akan bir su sesi… Sesin olduğu yere doğru gitmek için koridora tekrar bir adım attı. Korkuyordu, korkuyu bütün bedeninde hissettikçe ağlamaya başladı. ‘Kimse yok mu? Neredeyim ben ? Hey !
Belli ki kimsecikler yoktu. Yapayalnızdı bu evde. Yavaş yavaş yürümeye başladı. Sonunda beyaz bir kapının önünde durdu. Evet su sesi bu kapının arkasından geliyordu. Kapıyı bütün gücüyle açmaya çalıştı ama kapı açılmıyordu. Kapının altından su hızla sızmaya devam ediyordu. Biran önce kapıyı açıp girmeliydi. Tekrar şansını denedi. Kapıya asıldıkça asıldı. Bir yandan korkuyor, hızlı bakışlarla birilerini arar gözlerle etrafa bakıyordu , bir yandan da kapıyı tekmeliyordu. Gücü bitmeye başladıkça korku ve güçsüzlüğü birbirine karışıp ağlamaya başladı. Ağladıkça çaresizliğini iyice hissedip yere çömelip bağırarak ağlamaya devam etti.
-Neler oluyor ?! Neredeyim ben? Biri yardım etsin !
Ağlaması devam ederken korkusu da artıyordu. Suyun yükselmesi yetmiyormuş gibi her yer bembeyaz ışıkla doluyordu. Arada gücünü topladıkça kapıyı ittiriyor fakat nafile. Su boğazına yükseldi ve artık İpeğin hiç gücü kalmamıştı. Artık pes etmişti. Pes etmek zorundaydı. Çünkü başka çaresi kalmamıştı. Başını duvara yaslayıp olanı kabul etmeye, ölüme teslim olmaya hazırladı kendini. Çabalamayı, çırpınmayı her şeyi bıraktı. ‘ Artık ne olacaksa olsun çok yoruldum’ diye ağlıyordu. Ağladıkça hali iyice gitti. Direnç oluşturmayı bırakıp, teslim oldu. Ölüme yaklaştığını hissediyordu.. Ama bu korku artık yerini derin bir huzura bırakmaya başladı.
‘ Demek ki kendini serbest bırakmak, olana teslim olmak huzurlu hissettiyor ‘ diyordu içinden.
İpek kendini serbest bıraktıkça, yüzünde huzurla bir tebessüm oluşmaya başlıyordu. Bu sırada kapı kendi kendine usulca açılmaya başladı. İpek sesi duyunca irkildi. Kapıdan içeriye baktı. İçerisi bembeyaz ışıkla kaplıydı. Kollarıyla suları açtırır gibi yaparak ışığa doğru ağır adımlarla yürümeye başladı. Kapıdan içeri girdikçe etraf yavaşça netleşiyordu. Altın renkli musluğa elini uzatıp suyu kapattı. Boğazına kadar gelen su, sanki bir giderden gidiyormuşçasına yavaş yavaş azalmaya başlıyordu. İpek üstünde ki beyaz ıslak elbisesine bakarken, bir yandan suyun azalışını seyrediyordu. Elleriyle lavabonun kenarlarını tuttu. Derin bir nefes aldı. Göz yaşlarını silerek gözlerini kapattı ve tekrar bütün bedenin de hissedecek kadar derin nefes daha aldı. ‘İşte yaşam bu’ dedi içinden bir ses. ‘Yaşam hissederek, özgürce, kıymetini bilerek aldığın bu nefeste…’
Tebessüm ederek başını kaldırdı. Ayna vardı karşısında. Aynada kendi gözlerinin içine derin derin bakarak varlığını tekrar hissetti. Tam başını çevirecekken aynanın köşesinde bir yazı gördü…


‘’Tarihlere bak…’

Loading...
0%