50. Bölüm

☠️

Sümeyye Sarı
kralice7

Orhan Bey yerine oturmadan önce sakince şömineye eğildi. Şöminenin camını açarak, elindeki demirle odunları hafif karıştırarak harladı. Demiri yerine koyduktan sonra kenardaki odunlardan birtane eline aldı. Kapının önünde duran godomanlar hemen atıldı.

"Efendim biz halledelim."

Onlara hiç cevap vermeden eliyle durmaları için bir işaret yaptı. Godomanlar hemen geri çekildi, ellerini önden bağlayarak beklemeye koyuldular.

Odunu şömineye atıp, camı kapattıktan sonra kenara doğru ellerini uzatıp, birbirine sürterek temizledi.

Sakince ayağa kalkıp, karşımızdaki deri koltuğa oturdu.

"Evet küçük hanım anlat bakalım okuyor musun?"

"Evet lise son sınıfım."

"Ne güzel, ilerde ne yapmayı hedefliyorsun?"

"Şuan önceliğim yazar olmayı düşünüyorum. Sonrasında planlarım içinde bir psikoloji okumakta var ama bakalım tabi..."

"Vay... Yazar olmak istiyorsun demek... Yazıyor musun bir şeyler..."

"Evet yani herkes gibi ufak tefek şeyler yazıyorum."

"Umarım bir gün kitaplarınıda okuruz."

"Sever misiniz kitap okumayı?"

"Hemde çok." Dedi arkamdaki duvarı göstererek. Arkama meyillendim hafif. Duvar boylu boyunca kitaplıktı.

"Vaayy " diyerek hemen ayağa kalkıp kitaplığa yöneldim. Nasıl olduda girdiğimde burayı fark etmemiştim? Adama öyle kilitlendim ki, etrafta ki hiç bir şeyi fark etmemişim bile...

Tam kitaplara dokunacaktım ki elimi geri çekip arkamı döndüm.

"Müsade var mı? Bakabilir miyim?"

"Tabi ki müsade senindir." Dedi kibarca.

Nasıl bu adam mafya aklım almıyor. Böyle mafya mı olur? Mafya dediğinin kitap değil, silah koleksiyonları olur.

Kitaplar o kadar çoktu ki hangi birine bakacağımı şaşırdım. Çoğu arayıpta bulamadığım kitapların baskıları bile var. Vay arkadaş...

Ben kitaplar içinde boğulurken, bir yandan kulağım babamlardaydı.

"O iş öyle olmaz" diyordu babama...

"Orhan bey ben sizin gibi danışıklı dövüş yapamam. Ben sabırsız adamım, herkes hak ettiğini bulsun istiyorum. Biz şimdi bu olanlara göz yumarsak sonra daha çok tepemize çıkacaklar."

"Çıkamazlar. Elimizde belgeler var."

"Bunu onlar bilmiyor. Belgelerin bir kopyasını tehdit için yollarsanız en azından kiminle uğraştıklarını bilirler."

"Lüzumu yok. Bizimle zaten uğraşamazlar."

"Çocuklarımız," dedi babam sessizce biraz arkasıno dönüp beni kontrol etti. Meyilim onlara doğru olmadığını anlayınca devam etti, "çocuklarımı tehlikede, onları riske atamayız."

"Hiç bir şey yapamazlar."

"Ya yaparsalar? Bakın sizin erkek evlatlarınız olduğu için beni anlamıyorsunuz. Benim kız çocuğum var ve ben onu korumak zorundayım. Benim kızıma gelecek zararla, sizin oğullarınıza gelecek zarar aynı değil. Kızım daha çok hasar alır ki bu insanların ne kadar pislik olduğunu siz benden iyi biliyorsunuz."

Elimde ki ciltli kitabı sertçe kapattım. Rafta ki yerine yerleştirerek babamlara döndüm.

"Bak baba öncelikle şu konuda bir anlaşalım bana kimse ben izin vermedikçe bir şey yapamaz. "

Orhan bey bir kahkaha patlattı...

"Baksana benim kızımla oğullarına yaşatılan şey aynı olmaz diyorsun ama senin kızında ki cesaret benim oğlanlarda yok onu ne yapacağız?"

Babam kendini gülümsemeye zorladı.

"Evet benim kızım cesaretli. Çünkü onu ben yetiştirdim. Yetiştirdiğim gibi korumasını sağlamakta benim görevim..."

Sıkılıyormuş gibi ayaklarımı sallamaya başladım. Orhan bey çok dikkatli birisiydi. Bir kaç saniye geçmez beni fark edecekti. O beni fark edene kadar bilerek onların anlanına dönmüyordum. Etrafa bakıyor gibi yaparak sessizce oflayıp pufluyordum.

Sonunda beni fark etmiş olacak ki, "siz biraz sıkıldınız herhalde küçük hanım?" Dedi.

Gayet sakin ve mahcup bir tavırla, "yok sıkılmak demeyelim de... Ayıp olmayacaksa biraz lavaboyu kullanabilir miyim?"

"Tabi kii" dedi adamlarına işaret parmağıyla işaret verirken.

"Sen çocukları takip et onlar sana yolu gösterecekler."

"Hıhı" dedim çok hanımefendi bir tavırla. Kibarca yerimden kalkıp önümde ki godomanı takip ediyordum. Ben zaten tuvaletin nerde olduğunu biliyordum bu lavuğa hiç gerek yoktu Orhan bey...

Tuvaletin kapısına geldiğimizde godoman eliyle kapıyı gösterdi, "buyrun"

"Ha sagolun" dedim sırıtarak. Salağa yatar bir haldeydim sürekli. Benim sadece çıtı pıtı bir kız olduğuma inanmaları gerekiyordu. Tam kapıdan girecek gibi yaptım ve durup geri godomana baktım...

"Şeyyy siz burada mı duracaksınız?"

"Evet hanımefendi..."

"Yaaaa" dedim hafif dudaklarımı bükerek, "ama ben böyle hiç rahat edemem ki... Ben zaten yolu öğrendim, siz gitseniz ben işimi halledip gelsem olmaz mı?"

Gözlerimin içine bakıyordu. Ben onunla konuştukça masum olduğumu hissediyordu. Gözlerimi gözlerinden hiç ayırmadan, tatlı tatlı bakmaya devam ettim. Eğer gözlerimi kaçırırsam benden işkillenebilirdi...

"Tabi ki, nasıl isterseniz." Dedi hafif gülümseyerek ve arkasını dönüp merdivenlerden indi. Salak herif.

Çaktırmadan merdiven korkuluklarına yaklaştım. Son basamağa kadar indiğine emin olduktan sonra hızlıca arkamı dönüp Orhan beyin çalışma odasına girdim. Parmak uçlarımda yürüyordum ne olur ne olmaz, çıt bile çıkmaması gerekiyordu. Hızlıca odanın her yerine baktım. Hiç bir yerde flash bellek yoktu. Kasanın önüne eğilip şifreyi hatırlamaya çalıştım...

6742...

Yes!

Kasayı iyice kurcaladım. Of içerde servet yatıyor. Önümde gördüğüm para ve mücevherlere şok olmuştum. İlk defa bu kadar çok parayı bir arada görüyordum. Neyse neyse, diyerek dikkatimi tekrar flasha odakladım. Parların, takıların altına üstüne her yerine baktım. Hiç bir yerde yoktu. Kasayı geri kapatıp ayağa kalktım. Karşımda bir sürü kitap vardı yine.

Kitaplara şöyle uzaktan bir göz attım.

İlk sırayı gözden geçirirken , ilk rafı tamamen rus klasikleriyle doldurduğunu fark ettim. Gözlerimi kısarak hepsini sırayla taramaya başladım. Klasiklerin içinde bir tane türk klasiklerinden, İntibah kitabı vardı. Bu kadar düzene ihtişama yanlışlık yapılmış olamazdı. Çünkü Türk klasiklerini ikinci sıraya yerleştirmiş. Bu adam düzenini şaşırtacak bir adam değil...

Parmak uçlarıma basarak hızlı hızlı kitaplığın önüne geçip, İntibah'ı elime aldım. Tam tahmin ettiğim gibi, kitap fazla hafifti. Kapağını açmamla kağıtların tam ortasının oyuk olduğunu gördüm.

Ve bu sırada içinde bulunduğum odanın kapısı sakince açıldı...

Bölüm : 22.01.2025 04:28 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...